Uygulamalarımız appstore googleplay

#Kültür

gazeteci63.com - Kültür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kültür haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Film Festivaline Konuk Oldular Haber

Film Festivaline Konuk Oldular

Oyuncu Erkan Can ve Güven Kıraç, "4. Göbeklitepe Uluslararası Film Festivali" kapsamında sinemaseverlerle bir araya geldi. Oya Doğan'ın moderatörlüğünü üstlendiği söyleşi, Reji Kilisesi olarak bilinen Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi. Söyleşinin açılışında konuşan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, şehrin geleceğe ilham dolu kapılar açtığını belirterek, "Şanlıurfa, geçmişin bilgeliğini, geleceğin vizyonuyla buluşturan, kültürüyle, müziğiyle, gastronomisiyle, tarihiyle, inancıyla ve en önemlisi insanıyla dünyaya ilham veren bir şehir. Şanlıurfa'mız Göbeklitepe Uluslararası Film Festivali'yle artık sinema sanatıyla da anılacak. Evrensel bir kültür dilinde kendi sesini duyurmaya devam edecektir." dedi. Gülpınar, Göbeklitepe'nin binlerce yıllık mirasının bugün hala bu toprakların ruhunda yaşadığına işaret ederek, şunları söyledi: "Biz de bu ruhu sinemanın gücüyle buluşturmayı çok önemsiyoruz. Bu festival bizim için sadece bir festival değil, film izlediğimiz bir etkinlik değil, farklı şehirlerden, farklı ülkelerden gelen sanatçıların aynı hikaye evreninde buluşması, kültürlerin birbiriyle temas etmesidir. İşte bu, festivalin en değerli tarafı. Bir yandan sinemanın evrensel diliyle kültürler arasında bağ kuruyor, diğer yandan bu kadim coğrafyanın sesini, rengini ve hikayesini dünyayla buluşturuyoruz. Her film, insanlığın ortak hikayesine yeni bakış, yeni anlam ve yeni ses kazandırıyor." "Bugünlerde sinema yok gibi herkes komedi filmine yöneliyor" Erkan Can da Şanlıurfa'nın Göbeklitepe ile Karahantepe'deki arkeolojik kazılarla büyük ivme kazandığını belirterek, bir kenti tanıtmanın en iyi yolunun kültürel festivaller olduğunu söyledi. Şanlıurfa'da olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını dile getiren Can, Güven Kıraç'la olan dostluğundan bahsederek, "Aramızda büyük küçük diye bir şey yok. Bir sürü şeyimi Güven'e danışırım. Hayatım boyunca 'Ben büyüğüm, abiyim.' gibi hiç öyle bir şey düşünmedim. 40 yıldır da saygıyla, sevgiyle dostluğumuz devam ediyor." diye konuştu. Can, aslında bir derdi, meseleyi anlatmak amacıyla sinemanın yapıldığına dikkati çekerek, "Bugünlerde sinema yok gibi herkes komedi filmine yöneliyor. Ticari kaygılar, ekonomik sebepler senaristleri masrafsız, komedi, eğlenceli filmlere itti. Tabii bu da bir dönem, gelip geçecektir. Daha güzel senaryolar gelecektir." değerlendirmesinde bulundu. "Festivaller, kendi cam kulelerimizden çıkıp, gerçek izleyiciyle bir arada olma fırsatı verir" Güven Kıraç ise festivallerin sinema sektöründe bir sosyalleşme alanı olduğuna işaret ederek, "Bu festivaller vesilesiyle halkla beraber oluyoruz. Kendi cam kulelerimizden çıkıp, gerçek izleyiciyle bir arada olma fırsatı veriyor." diye konuştu. Erkan Can'la birçok filmde yer aldıklarına değinen Kıraç, şunları kaydetti: "Halihazırda üçüncü yılında olduğumuz bir tiyatro oyunu (Alevli Günler) var. Sevgili Urfalı tiyatroseverlere bundan 4, 5 ay önce oyunu seyrettirme imkanı da bulabildik. Bir kere daha Urfa'da bu oyunu oynamak isteriz. Bizim birlikte ürettiğimiz aynı zamanda gezi programlarımız da var. Talk show deniliyor, ben de programımıza walk show diyorum. Yani talk showda bir stüdyo olur girersiniz ama bizim stüdyomuz bütün dünya. Biz o bütün dünyanın fonunda yürüyerek birbirimize bir şeyler anlatıyoruz. Onun da seyirlik tarafı oldukça yüksek olmalı ki neredeyse 10 yıldır bu programları çekiyoruz." Kıraç, son olarak Doğu Demirkol ile Cem Gelinoğlu'nun hazırladığı "Kardeşler Araştırma" komedi filmi ile "Mutter" adlı festival filminde rol aldığını belirterek, farklı projelerde henüz senaryoları okuma aşamasında olduğunu ifade etti. Yapay zekayla beraber sinema, görsel sanatlar ve müzik gibi birçok sektörün ciddi kaygılar yaşadığını anlatan Kıraç, "Hologramlar, imajlar dünyasına gittiğiniz yerde, aktörler, aktrisler de aynı kaygıları hisseder. 'Tiyatro sanatı asla ölmez.' dediğimiz sanatlardan. Çoğu zaman kan kaybetmiştir ama on binlerce yıldır var olmaya devam ediyor canlı bir sanat olması hasebiyle. Burada da içime hologramlarla ayrı bir kaygı düştü." görüşlerini paylaştı. Programda ayrıca, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Gülpınar tarafından Kıraç ve Can'a onur ödülü takdim edildi.

Ölen Kızının Hayali İçin Yaptı Haber

Ölen Kızının Hayali İçin Yaptı

Seramik sanatçısı Ayşe İşgüder, vefat eden kızı ve aynı zamanda meslektaşı Ecem Ebru Alkış'ın hayalini gerçekleştirmek için Neolitik Çağ'a ait 150 eserin replikasını Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle yaptı. Sanatçı İşgüder, AA muhabirine yaklaşık yarım asırdır seramik sanatıyla uğraştığını söyledi. Yıllarca birlikte seramik sanatıyla ilgilendiği kızı Ecem Ebru Alkış'ı (35) geçen yıl yakalandığı hastalık nedeniyle kaybettiğini gözyaşlarıyla anlatan İşgüder, onun son hayalini gerçekleştirmek için gece gündüz Neolitik Çağ eserlerini tek tek çalıştığını belirtti. Dönemin eserlerini ve sembollerini büyük üzüntü içinde titizlikle, adeta tırnaklarıyla kazıyarak seramiğe işlediğini dile getiren İşgüder, eserleri günlük hayatta kullanılan objelere dönüştürdüğünü ifade etti. İşgüder, Göbeklitepe ve Karahantepe gibi ören yerlerinde bulunan eserleri aralarında kolye, abajur ve mini heykellerin de bulunduğu 150 farklı esere işlediğini ve replikaları yaptığını belirtti. "İçimizde ukde kalan hayaldi" Ayşe İşgüder, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle eserleri Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sanatseverlerin beğenisine sunduklarını ve replikaların yoğun ilgi gördüğünü ifade etti. Tarifsiz acısının kızının hayalini yerine getirmeyle bir nebze de olsa hafiflediğini anlatan İşgüder, şöyle devam etti: "Yani bu böyle 3-5 yıllık bir hayal değil gerçekten sıra dışı bir hayaldi, içimizde ukde kalan bir hayaldi ama yaşam devam ediyor, bazı sorumluluklar var. O sorumlulukları yerine getiriyorsunuz. İnsanlar, bazı hayalleri hep ertelemek durumunda kalıyor. İşte biz anne kız olarak bu hayali ertelemek durumunda kalmıştık. Şu anda kızım evet, burada yok ama gördüğünüz gibi artık tüm eserlerde her tarafta var. Bizimle birlikte onun söyleyeceği tek söz şu olurdu: 'Anne, çok şükür, hayalimizi gerçekleştirdik.' Emek veren, katkı sunan herkese çok teşekkür ediyoruz." Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan da Neolitik Çağ'a ilişkin eserlerin adeta ilmek ilmek işlenerek sanat eserine dönüştürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Şıldak, Harran’da Çalışmaları İnceledi Haber

Şıldak, Harran’da Çalışmaları İnceledi

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, Harran ilçesinde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi aldı. Vali Şıldak, incelemeleri sırasında yaptığı açıklamada Şanlıurfa’nın tarih, kültür ve arkeoloji bakımından büyük bir zenginliğe sahip olduğunu vurgulayarak, “Bugün Harran ilçemizde, Eyyübiler dönemine ait Kale Saray’dayız. Selahaddin Eyyübi’nin de üç kışı geçirdiği bu saray, bölgenin tarihsel dokusunu yansıtan önemli bir eser. İlçe merkezinde kazı çalışmalarını yürüten değerli hocamız Prof. Dr. Mehmet Önal ve Kaymakamımızla birlikte çalışmaları yerinde inceliyoruz.” dedi. Kale Saray’da kazı çalışmalarının büyük oranda tamamlandığını belirten Vali Şıldak, “Kültür ve Turizm Bakanlığımızın destekleriyle bugüne kadar kalede yürütülen kazıların yüzde 80’inden fazlası tamamlandı. Bundan sonraki süreçte restorasyon ve çevre düzenleme çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Üç katlı özgün mimarisiyle Kale Saray, ülkemizin ve hatta Ortadoğu’nun en büyük saray yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Bu tarihi eserin turizme kazandırılmasıyla birlikte, Şanlıurfa’ya gelen ziyaretçilerin konaklama süresinin en az bir gün daha artmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. Vali Şıldak, incelemelerine Harran Ulu Cami çevresinde de devam etti. Ulu Cami’deki çalışmalar hakkında bilgi veren Şıldak, “Harran Ulu Cami’nin restorasyon ve kazı çalışmaları yine Prof. Dr. Mehmet Önal hocamızın başkanlığındaki ekip tarafından büyük oranda tamamlandı. Şu anda ziyarete açık olan bu anıtsal yapı, Anadolu’daki ilk ve en büyük camilerden biri olma özelliğini taşıyor. Ayrıca çevresinde yer alan beş medreseyle birlikte Anadolu’daki ilk İslam üniversitesinin de temellerinin atıldığı yer olarak biliniyor. Harran Üniversitesi de bu tarihi başlangıç noktası olarak kabul ediyor.” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmalara tüm kurumların katkı sağladığını ifade eden Vali Şıldak, “Ziyaretçi yoğunluğu oldukça yüksek olan bu bölgedeki kazılar, çevredeki kilise kalıntıları ve medreselerde de sürüyor. Harran Ulu Cami, hem Anadolu’daki ilk cami hem de İslam ilim geleneğinin ilk merkezlerinden biri olarak, özellikle Emevi dönemine ait önemli bir tarihi mirasımızdır. Biz de bu çalışmaların gelişimini yakından takip ediyoruz.” diye konuştu. Eşi Fatma Nur Şıldak’la birlikte gittiği Harran’daki incelemeleri sırasında Vali Şıldak’a Kaymakam Harun Reşit Han, Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal ve kazı ekibi eşlik etti.

Şanlıurfa’da 29 Ekim Coşkusu Haber

Şanlıurfa’da 29 Ekim Coşkusu

Cumhuriyetin ilanının 102. Yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Şanlıurfa’da da coşkuyla kutlandı. Osmanbey Şehitliğinde Şehitler Anıtına önceki gün çelenk sunumuyla başlayan kutlamalar bugün de Valilikte tebriklerin kabulüyle devam etti. Vali Hasan Şıldak’ın Valilikte tebrikleri kabulünün ardından geçit töreni Cumhuriyet Caddesinde gerçekleştirildi. Vali Hasan Şıldak’ın halkı selamlamasıyla başlayan program saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla devam etti. Günün anlamına uygun şiirlerin de okunduğu programda, halk oyunları gösterileri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Bayramı’na ilişkin mesajı okundu. Programda bir konuşma yapan Vali Hasan Şıldak, “Bugün Cumhuriyetimizin, ulu çınarımızın 102’nci kuruluş yıl dönümünü milletçe, ülke olarak hep birlikte, tek yumruk olarak büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun” dedi. Sözlerini sürdüren Vali Şıldak, “Konuşmamın başında Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bu topraklar için tarihimiz boyunca kanını dökmüş, şehadet mertebesine ulaşmış bütün şehitlerimizi ve ebediyete uğurladığımız kahraman gazilerimizi rahmetle, şükranla yad ediyorum. Cumhuriyete giden yol çok meşakkatli, çok zorlu, çok badirelerle dolu ama milletimizin eseri olan bu ulu çınarın oluşumu kahramanlıklarla dolu, cesaret ve üstün meziyetlerin, milletimizin hasletlerimizin zuhur ettiği, gün yüzüne çıktığı, bir kez daha tezahür ettiği çok, çok üstün bir başarının hikayesidir. Cumhuriyetimizin kuruluşu her Türk'ün, her çocuğumuzun, her gencimizin, milletimizin her ferdinin hafızasına kazınması gereken büyük bir ders ve gönüllerinde bir sevgi yumağına dönüşmesi gereken bir vatan aşkı olmalıdır. Cumhuriyetimiz ne getirdi diye baktığımızda tam bağımsızlık getirdi. Özgürlük getirdi. Milletimizin tekrar dirilişi olarak bir yapıya kavuşmamızı ve bugüne kadar güçlü bir şekilde ilerlememizi getirdi. Milli birliğimizi oluşturdu. En önemli şeylerden biri de milletçe bir bütün olarak 7'den 77'ye her rengimizle, mozaik gibi olan bu ülkemizde ve Şanlıurfa'mızda, en güzel örnek de Şanlıurfa, huzur içinde, barış içinde, birlik bütünlük içinde yaşamamızı sağladı. Yine en önemli şeylerden biri demokrasiyi getirdi ülkemize. Nasıl elde edildi diye baktığımızda işte şehitlerimizle, gazilerimizle ve vatan kavramıyla şekillenen bir felsefeyle, bir yaklaşımla, ülke sevgisiyle, adanmışlıkla, tarihimizin bize yüklediği misyonla, birikimle ve inançla, iradeyle sapmadan, olduğu gibi görünerek samimi vatan sevdasıyla, rol yaparak değil, fesatlıkla değil, ülke sevgisiyle bugünlere geldik. Şehitlerimizin kanlarıyla, cesaretle, liderlikle ve milletimizin tek yumruk olmasıyla bugünlere geldik. Şimdi değerli vatandaşlarımız, şimdi bu mücadele devam etmiyor mu sanıyoruz? Bu mücadele hep devam edecek. Anadolu coğrafyasında bizim varlığımız inşallah ilelebet devam edecek. Bu mücadele de durmayacak. Hakimiyet için, bu topraklara hükmetmek, burada insanlığa hizmet etmek ve her mazluma el uzatan bir inancın neferleri olarak varlığımızı sürdürmek için, güçlü bir şekilde sürdürebilmek için mücadeleye mecburuz. Güçlü olmanın yolu da gelişmektir, kalkınmaktır. Ülke olarak, millet olarak, şehir olarak ve bireysel olarak elbette ki hepimize sorumluluklar düşmektedir. Bunun için iki önemli husus, altını çizmek istediğim iki önemli nokta var. Birisi elbette ki Büyük Önder'in de ifade ettiği gibi çok çalışmaktır. Herkesin işini en iyi yapmasıdır. Elinden geleni değil, elinden gelenin fazlasını bu ülke için ortaya koymasıdır. İkincisi de yine hepimizin çok iyi bildiği gibi birliğimizin, bütünlüğümüzün hiçbir yara almadan, zedelenmeden vücut bulmasıdır. Şanlıurfa'nın gelişmesi de ülkemizin gelişmesi de bu iki faktörle çok yakından ilişkilidir. Güvenliğimiz, huzurumuz, gençliğimizi geleceğe hazırlamak, eğitim, sanayi, turizm, kültür, her alanda gelişme ve topyekûn kalkınmak için seferberlik ölçüsünde birlik içinde, bütünlük içinde çalışmak durumundayız. Bu çalışmayı da yaparken iyi niyetle, samimiyetle ve Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerinde de ifade bulduğu gibi yeni süreçte, yeni süreci, terörsüz Türkiye sürecini çok iyi okuyarak Cumhuriyetimizin bize yüklediği misyonu çok iyi idrak ederek birlikte başaracağız. Bu vesileyle Cumhuriyet Bayramımız bizler için içimizdeki ülke sevgisini, çalışma arzusunu ve bu ülke için, bu vatan için ne yapabilirim sorusunu tekrar tekrar sormak ve cevap bulmak için iyi bir fırsattır. Tazelenmek, yenilenmek için, güç birliği yapmak için çok iyi bir fırsattır. Ülkemize sevdamızı, vatanımıza borcumuzu hatırlama zamanıdır. Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünü canı gönülden kutluyorum. Her birinizin Cumhuriyet Bayramının coşkuyla, heyecanla, her yıl artan bir gururla ve atalarımıza, büyüklerimize layık olmak sıfatıyla bize nasip olmasını temenni ediyorum” diye söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarına da atıfta bulunan Vali Şıldak, “Sayın Cumhurbaşkanımızın dün savunma sanayimizin çok önemli bir hamlesini açıklarken yaptığı konuşmalara bazı atıflar yaparak sürdüreceğim. Cumhurbaşkanımız şöyle söylüyor: Hedeflerimize giden yolda önümüze çıkan ve çıkartılan engeller bizi sadece yavaşlatır. Belki biraz geciktirir ama hedefe varmamıza asla mâni olamaz. Ya bir yol bulur ya da bir yol açar, eninde sonunda hedeflediğimiz yere ulaşırız. Risk ve tehditlerin asimetrik biçimde arttığı bu dönemin farkına en erken varan ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Son 23 yılda savunma sanayi, diplomasi ve güvenlik başta olmak üzere attığımız adımlarla Türkiye'yi göz ardı edilemez bir ülke haline getirdik. Mazlumun zalime boyun eğmediği, güçlünün güçsüzü ezmediği adil bir dünya için diplomatik, askeri, siyasi, ticari ve ekonomik tüm imkanlarımızı seferber ettik. En sıkıntılı zamanlarda dostlarımızın yardımına koştuk, kardeşlerimizin yaralarını sardık. Türkiye bize nerede ihtiyaç duyulduysa imkanlarımız ölçüsünde elimizden geleni hiçbir bagaj taşımadan yapmaya gayret ettik. Bununla birlikte muhannete muhtaç olmamak için de kendi teknolojimizi kendimiz üretmeye başladık. Savunma sanayinde devletimizin desteği, özel sektörün dinamizmiyle birleşince hamdolsun son yıllarda büyük bir ivme yakaladık. İHA'larımızla, SİHA'larımızla, son teknolojiye sahip hava, kara ve deniz araçlarımızla destan yazmaya devam ediyoruz. Artık takip eden değil, takip edilen bir devletiz. Türkiye yüzyılına giden yolda dönülmesi gereken kavşakların başında yarım asırlık terör musibetinden ülkemizi kurtarmak geliyor. On binlerce vatan evladını şehit verdiğimiz, ekonomimize 2 trilyon dolar maliyeti olan terör bataklığını inşallah 86 milyon el ele verip hep birlikte kurutacağız. Bu noktada sabırlıyız, samimiyiz, soğukkanlı bir şekilde menzile yürüyoruz. Hedefe yaklaştıkça ülkemizin bu meseleyi çözmesini istemeyen odakların süreci rayından çıkarmaya dönük operasyonlarının artacağının elbette farkındayız. Allah'ın izniyle bu tuzakların hiçbirine düşmeyeceğiz. Her ne bahaneyle, her ne gerekçeyle olursa olsun aramıza nifak sokmak isteyenlere aldanmayacağız. Bizim gayemiz belli, niyetimiz açıktır. Nesillerin heba olmadığı, annelerin ağlamadığı, barışın, kardeşliğin, güvenliğin, huzur ve refahın hüküm sürdüğü bir iklimin bölgemizde hâkim kılınmasıdır istediğimiz. Ortak bir iradeyle inşallah önce terörsüz Türkiye'yi, ardından da terörsüz bölgeyi en kalıcı eserimiz olarak bu ülkenin evlatlarına kazandıracağız diyor ülkemizin başkanı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Ben de bu sözlerle konuşmama son verirken Şanlıurfa'mıza, Peygamberler şehrimize, bu kadim medeniyetlerin beşiği olan Anadolu toprağının en güzide parçası Şanlıurfa'ya şunu seslenmek istiyorum. Elbette ki önümüzde çok yolumuz var ama birbirimizi sevmek, bayrağımıza aşk derecesinde bağlanmak ve birlik bütünlük içinde olmak kaydıyla aşamayacağımız hiçbir engel, ulaşamayacağımız hiçbir hedef yoktur. Cumhuriyet bize bu imkanları sağladı, sağlamaya devam edecek. Bu vesileyle her birinizi ayrı ayrı bayramını kutluyor, saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Geçit töreni ile devam eden program hatıra fotoğraflarının çekilmesinin ardından sona erdi.

Şanlıurfa, Sonbaharda İlgi Gördü Haber

Şanlıurfa, Sonbaharda İlgi Gördü

Tarihi, kültürü, gastronomisi ve inanç turizmiyle öne çıkan Şanlıurfa'da, sonbahar aylarında turizm hareketliliği otellerde hafta sonları doluluk oranını yüzde 90'ın üzerine çıkardı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Göbeklitepe ve Karahantepe ile Hazreti İbrahim’in doğduğu ve ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen Balıklıgöl gibi önemli tarihi alanlara sahip Şanlıurfa'da, eylül-ekim aylarında otellerdeki doluluk oranı özellikle hafta sonları yüzde 90'ı aştı. Kente gelen yerli ve yabancı misafirler, Şanlıurfa'nın tarihine tanık olmanın yanı sıra yöresel sıra gecelerine katılıp bölgenin yöresel lezzetlerini tatma fırsatı da buluyor. "Bu mevsim tam zamanı diyoruz" Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, AA muhabirine, kentte yaz döneminde hava sıcaklıklarının 40 derecenin üzerinde seyrettiğini onun için misafirlerin daha çok bahar aylarını tercih ettiğini söyledi. Kente gelen ziyaretçi sayısının her yıl arttığını dile getiren Şıldak, şöyle devam etti: "Özellikle hafta sonu yoğunluklarımız bir hayli yükseldi. Otel doluluk oranlarımız hafta sonları yüzde 90'ların üzerinde seyrediyor. Özellikle yabancı turist sayısında da artış görüyoruz. Ülkemizin bu bölgesinin yerli turist profili, yavaş yavaş yabancıların da katılmasıyla daha renkleniyor. Hem Uzakdoğu'dan hem Avrupa ülkelerinden farklı kültürlerden ziyaretçileri ağırlıyoruz. Gelenler burada kültür, tarih ve turizmin yanı sıra gastronomi, müzik ve halk kültürünün zengin ögelerini de görme, deneyimleme fırsatı buluyor. Bu mevsim tam zamanı diyoruz. Özellikle Kasım ayında küçük bir sömestr tatili var. Bütün ziyaretçilerimizi fırsat bilip Güneydoğu'da özellikle Şanlıurfa'ya bekliyoruz, davet ediyoruz." Şanlıurfa'da 14 alanda kazı çalışmalarının sürdüğünü ve bu coşkunun bitmeyeceğini aktaran Şıldak, "Arkeolojiye ve tarihe merak salmış insanlar için bu özel bir cazibe oluşturuyor. Bölgede ve turizm sektöründe heyecan devam edecek. Çünkü Şanlıurfa'nın altı da üstü de zengin." dedi. "Ekim ayı en yoğun ayımız" Turist Rehberleri Odaları Birliği Denetim Kurulu Üyesi Müslüm Çoban ise sonbaharla birlikte Şanlıurfa'da turizmin yoğun ve bereketli günler geçirdiğini ifade etti. Yoğunluktan memnun olduklarını belirten Çoban, "Gelen misafirlerin gelmeden rezervasyonlarını yapmalarını istiyoruz. Şanlıurfa turizmi Göbeklitepe ve Karahantepe'de yeni bulunan buluntularla birlikte çok ilgi çekiyor. Elimizdeki veriler Kasım ayının sonuna kadar yoğunluğun süreceğini gösteriyor. Ekim ayı en yoğun ayımız. Bazen özellikle hafta sonları otellerde yer bulamıyoruz. Bu yoğunluğun Kasım ayı sonuna, hatta Aralık ayına kadar sürmesini bekliyoruz." şeklinde konuştu. Kentte bir otelin işletmecisi Mehmet Fırat Sünbül de sonbahar döneminde artan turist hareketliliği nedeniyle yoğunluk yaşandığını belirterek, Şanlıurfa’nın turizm açısından verimli bir sezon geçirdiğini ifade etti. Son dönemde artan sahte sosyal medya hesaplarına karşı vatandaşları uyaran Sünbül, rezervasyon ve iletişim işlemlerinin yalnızca otelin resmi hesapları üzerinden yapılması gerektiğini belirtti.

Göbeklitepe Film Festivali Yapıldı Haber

Göbeklitepe Film Festivali Yapıldı

Şanlıurfa, 4. Uluslararası Göbeklitepe Kısa Film Festivali'nde ödüller sahiplerini buldu. Şanlıurfa Gönüllüler Derneği öncülüğünde, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin katkılarıyla bu yıl 4’üncüsü düzenlenen festival sona erdi. Türkiye'nin farklı üniversitelerinde görev alan 30 akademisyenin jüri üyeliği yaptığı festivalde seçilen kısa filmler, Şanlıurfa Recep Tayyip Erdoğan Kültür Merkezi'nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Farklı ülkelerden 3 bini aşkın filmin yarıştığı festivalde, ödüller düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Birinciliği Hümam Özkara "Hayat Devam Ediyor" filmiyle, ikinciliği Şükrü Özümcan "Saçını Kesen Berber" filmiyle üçüncülüğü ise "Holy Heaviness" filmiyle Farnoos Abedi kazandı. Şanlıurfa Gönüllüler Derneği Başkanı Habip Çadırcı, gazetecilere yaptığı açıklamada, festivali Göbeklitepe'nin ve kentin tanıtımına katkı sunma amacıyla gerçekleştirdiklerini söyledi. Festivale gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti ifade eden Çadırcı, "Festivale yoğun bir ilgili oldu. 140 ülkeden başvuru aldık, hiç tahmin etmediğimiz ülkelerden bile başvurunun olması bizi sevindirdi. Daha önceki yıllara göre festivalin kapsamı genişleyerek devam ediyor. Hem katılım hem de başvuru sayısının artması bu işin iyiye gidişini gösteriyor. Emeği ve desteği olan herkese teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Tarihin İzini Birlikte Sürüyorlar Haber

Tarihin İzini Birlikte Sürüyorlar

Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim elamanları Süheyla İrem Mutlu ile eşi Semih Mutlu, tarihin izini 16 yıldır birlikte sürüyor. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü'nden 2006 yılında mezun olan Süheyla İrem ile Semih Mutlu'nun yolu, 2009 yılında arkeolog olarak birlikte görev aldıkları Diyarbakır Kavuşan Höyük kazılarında kesişti. Evliliğe adım atan Mutlu çifti, daha sonra Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde öğretim elamanı oldu. Mutlu çifti, bölgedeki 7 farklı kazı alanında 16 yıldır büyük bir özveriyle tarihin izini sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Şanlıurfa'da Soğmatar Antik Kenti'nde kazı sorumlusu olarak çalışan Süheyla İrem Mutlu'ya eşi Semih Mutlu da destek oluyor. Her gün birlikte evden çıkan Mutlu çifti önce üniversiteye gidiyor ardından da antik kentteki kazı çalışmalarına katılıyor. "Her yerde arkeoloji konuşuluyor" Soğmatar Antik Kenti Kazı Sorumlusu Süheyla İrem Mutlu, AA muhabirine, eşiyle aynı işi yapmalarının avantajı olduğunu söyledi. Birbirlerini daha iyi anladıklarını belirten Mutlu, şunları kaydetti: "Aynı dili konuşuyoruz, birbirimizi daha iyi anlıyoruz, birbirimizden destek alıyoruz. Bu çok büyük bir avantaj böylelikle ortak güzel şeyler ortaya çıkıyor. Yani tek bir beynin bir şey üretmesi ve çalışmasından ziyade iki kişinin bir yerde çalışması daha avantajlı oluyor. Tabii ev içinde de güzellikleri oluyor ama hep arkeoloji konuşuluyor, bu ikimiz için büyük bir avantaj ama oğlumuz da var onun için sürekli arkeolojiden konuşan bir anne ve baba olmuş oluyoruz. Genel olarak ama ikimiz de birbirimizi geliştirmiş oluyoruz." "Hayat daha kolay oluyor" Semih Mutlu da eşiyle kazılarda görev aldığı için mutlu olduğunu dile getirdi. Hayatı ve işi birlikte paylaşmanın keyifli olduğunu ifade eden Mutlu, "Birlikte çalışıyor olmak daha rahat. İkimiz farklı işlerde olsaydık birbirimizi anlamamız daha zor olurdu. Ama şimdi her şeyi beraber yaptığımız için daha rahat oluyor." diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.