Uygulamalarımız appstore googleplay

#Kazı Çalışması

gazeteci63.com - Kazı Çalışması haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kazı Çalışması haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şanlıurfa'da Kazı Çalışmaları Başladı Haber

Şanlıurfa'da Kazı Çalışmaları Başladı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Taş Tepeler Projesi kapsamında kazı çalışmalarına başlanan Ayanlar Höyük'ün, Göbeklitepe ve Karahantepe gibi bölgenin en büyük höyüklerinden biri olduğunu belirterek, "Yüzey taramaları Ayanlar'ın da yerleşik yaşamın ilk evrelerinden itibaren iskan edildiğini göstermektedir. Bununla birlikte diğerlerinden farklı olarak Ayanlar Höyük, en uzun süre iskan gören yerleşim alanı olarak bilinmektedir." dedi. Bakan Ersoy, Japonya Altes Prensesi Akiko Mikasa ile Ayanlar Höyük kazı çalışmalarının başlama törenine katıldı. Ersoy, konuşmasında, 2021'de Şanlıurfa'da başlatılan Taş Tepeler Projesi ile dünya arkeolojisine yeni ufuk açtıklarını ifade etti. Şanlıurfa'nın dünya neolitik çağ araştırmalarının merkezi konumunda olduğunu vurgulayan Ersoy, "İnsanlığın medeniyet yürüyüşüne dair bilinenleri değiştiren ve ortak geçmişimize yeni bakış açısı kazandıran topraklardayız. Burada vurulan her kazma darbesiyle geçmişle aramızdaki bilinmezlik duvarı biraz daha yıkılmakta, her fırça darbesiyle binlerce yıllık geçmişin üstünü örten gölgeler ortadan kalkmaktadır." dedi. Ersoy, Taş Tepeler Projesi ile 12 bin yıl önce yaşayan insanların ulaştığı teknoloji ve sanatsal düzeyin, Anadolu topluluklarının eski dünya için bir esin kaynağı olduğunu gösterdiğini belirtti. 36 akademik kurum görev alıyor Projede hem Türkiye'den hem de yurt dışından çok sayıda bilim insanının görev yaptığını anlatan Bakan Ersoy, şöyle devam etti: "Bakanlığımız öncülüğünde yürütülen projede İstanbul, Çukurova, Ege ve Harran üniversitelerinin yanı sıra İngiltere, Japonya, Almanya ve Çin gibi birçok ülkeden araştırmacılar görev alıyor. 2025 yılı itibarıyla projede 15'i Türk, 21'i yabancı olmak üzere toplam 36 akademik kurum yer almaktadır. Çalışmalarda görev alan bilim insanı ve öğrencilerin sayısı ise bu yıl 219 kişiye ulaşmıştır. Bu yönüyle Taş Tepeler, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı arkeoloji projesidir. Bugüne kadar arkeolojik araştırmaları 11 ayrı noktada yürütüyorduk, 2025 itibarıyla 12'nci yerleşim yeri olarak Ayanlar da projeye eklendi. 2013 yılında tespiti yapılan Ayanlar Höyük, Göbeklitepe ve Karahantepe gibi bölgenin en büyük höyüklerinden biridir. Yüzey taramaları Ayanlar'ın da yerleşik yaşamın ilk evrelerinden itibaren iskan edildiğini göstermektedir. Bununla birlikte diğerlerinden farklı olarak Ayanlar Höyük, en uzun süre iskan gören yerleşim alanı olarak bilinmektedir." Türk-Japon kültürel işbirliğine vurgu Bakan Ersoy, Kırşehir'de bulunan Kaman-Kalehöyük kazılarının 39 yıl önce Japon Prens Takahito Mikasa tarafından başlatıldığını hatırlatarak, Ayanlar Höyük'teki kazıların ise Prenses Akiko'nun ilk kazma darbesiyle başladığını söyledi. 1887'de başlayan Türk-Japon ilişkilerinin tarihsel sürecine değinen Ersoy, şunları kaydetti: "Prens Mikasa'nın 1963 yılındaki Türkiye ziyareti, iki ülke arasındaki güçlü kültürel ilişkiler açısından dönüm noktası olmuştur. Mikasa ailesinin üç nesildir devam eden çabalarıyla bugün Kaman'da bulunan Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü ve Japonya dışındaki en büyük Japon bahçelerinden biri olan Mikasanomiya Anı Bahçesi, Türk-Japon dostluğunun sembolleridir. Kaman-Kalehöyük'ün yanı sıra Enstitünün 2009 yılında başladığı Büklükale ve Yassıhöyük kazı çalışmaları da aralıksız devam etmektedir. Bu kazılardan çıkan eserler, Türk ve Japon hükümetlerinin işbirliğiyle 2010'da açılan Kaman-Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir." Ersoy, toprakların bağrında muhafaza edilmiş farklı medeniyetlerin kadim mirasına sahip çıkmaya devam edeceklerini belirterek, "Bu zenginliği ortak miras anlayışıyla tüm insanlıkla paylaşmaya devam edeceğiz. Türk-Japon kültürel işbirliğine yeni bir iz bırakmak üzere Ayanlar Höyük kazılarında ilk kazmayı birlikte vurmaktan büyük onur duyuyorum." ifadelerini kullandı.

12 İnsan Kafatasısı Bulundu Haber

12 İnsan Kafatasısı Bulundu

Şanlıurfa'da yürütülen "Taş Tepeler Projesi" kapsamında Sefertepe'de devam eden kazı çalışmalarında 12 insan kafatası bulundu. Kültür ve Turizm Bakanlığınca "Şanlıurfa İli Neolitik Çağ Araştırmaları Taş Tepeler Projesi" çerçevesinde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tarih Öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Güldoğan'ın başkanlığında başlatılan Sefertepe kazıları devam ediyor. Sefertepe Kazısı Başkanı Doç. Dr. Emre Güldoğan, AA muhabirine, bu yılki kazılara uzman, öğrenci ve işçilerden oluşan 39 kişilik ekiple devam ettiklerini, çalışmaların geçen yılki alanlarda ve yeni açılan bölümlerde ilerlediğini söyledi. Geçen yıl tespit edilen ve "kafataslı oda" olarak tanımlanan hücre içerisinde, bu yıl bugünden 10 bin 500 yıl öncesine tarihlenen 8, başka bir hücrede de 4 insan kafatası bulduklarını anlatan Güldoğan, yeni buluntularla karşılaşmayı beklediklerini dile getirdi. Güldoğan, şunları kaydetti: "Geçtiğimiz yıl toplamda 31 kafatası örneğiyle karşılaşmıştık. Hacettepe Üniversitesindeki antropoloji uzmanımız Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal hoca tarafından alınan örneklerin ilk sonuçları elimize ulaştı. Kafataslı odada bulunan kafataslarından gelen ilk sonuç 6 aylık bebekten 40 yaşındaki bireylere kadar farklı skalalarda yaş gruplarına ait örneklerin olduğunu ortaya koydu. Bu seneki çalışmalarda hem yarım bırakılan alanlarda hem de daha önce rezerv olarak bıraktığımız ve yeni başlayan alanlarda çalışmalar sürdürülüyor. Şu ana kadar yeni kafatası örneklerinin geldiğini söylemek mümkün." 6 açmada çalışmalar devam ediyor Bu sene Sefertepe'de botanik çalışmalarının da başladığını bildiren Güldoğan, şunları kaydetti: "Restorasyon çalışmalarında daha önceki yıllarda tespit ettiğimiz kırık halde bulunan dikili taşlar başta olmak üzere, bazı buluntuların birleştirilme çalışmaları sürüyor. Şu anda 6 açmada da aktif bir şekilde çalışmalar devam ediyor. Bu yılki çalışmalarda da başta mimari olmak üzere küçük buluntularla, kültürler arası ilişkilerin çok net bir şekilde ortaya konacağı sonuçlara da ulaştığımızı söylemek mümkün. Özellikle daha önceki yıl kafataslarıyla belirlenen bir nişle birlikte bulunan özel yapı alanımızda yoğun bir çalışma sonucunda tabanına ulaştık. Ana kayanın düzeltildiğini gösterir izlere rastladık. Yine açılmış ana kaya üzerinde çok düzenli şekilde açılmış çukurlar olduğunu tespit ettik."

Harran'da Yeni Tarihi Bulgular Haber

Harran'da Yeni Tarihi Bulgular

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden Harran Ören Yeri'nde baklava dilimi desenli tarihi ekmek kalıbı ortaya çıkarıldı. Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının finansmanı, Şanlıurfa Valiliği ve Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında ören yerindeki arkeolojik kazı çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Dünya tarihinde Harran'ın önemli bir bilim ve yerleşim merkezi olarak ön plana çıktığını ifade eden Önal, yaklaşık 800 yıl önce Moğol istilası sırasında tarihi kentin yağmalanıp yıkıldığını hatırlattı. Önal, Harran Ulu Camisi'nin kuzeyinde yer alan kalıntılarda tarihi aydınlatacak çok sayıda eserle karşılaştıklarını anlattı. Buluntuların gerekli bilimsel çalışmaların ardından ziyaretçilerin beğenisine sunulmasının planlandığını aktaran Önal, antik kaynaklardan bölgede 5 medrese olduğunu bildiklerini ve bunlardan ilkindeki kazı çalışmalarında büyük aşama kaydettiklerini ifade etti. "Baklava dilimi desenli" Tarih boyunca ekmeğin insan hayatında yeri olduğuna değinen Önal, günümüzde de ekmek ve türevlerinin yapımında çeşitli kalıpların kullanıldığını söyledi. Harran Medresesi bölümü kazılarında ekmek kalıbı bulduklarını ifade eden Önal, yaklaşık 40 santimetre çapındaki bulgunun sağlam olarak ele geçirilmesinin büyük önem taşıdığını dile getirdi. Süslemeli olan tarihi eserin o dönem yapan kişinin de imzasını ve sanat anlayışını ortaya koyduğunu belirten Önal, şunları kaydetti: "Bilimin, matematiğin, astronominin, geometrinin, tıbbın, felsefenin ve teolojinin eğitiminin verildiği bu medreselerin tarihte önemli bir yeri vardır. Bu yıl medrese kazımızda tonozlu odaların bulunduğu yerde tandırlar ele geçti. Bu tandırların yanı başında eserimizi bulduk. Pişmiş topraktan yapılmış üzerine sanki baklava dilimi desenleri kazınmış bu eserin ekmek kalıbı olarak kullanıldığını tespit ettik. Günümüzden 800 yıl önce yapılmış bir ekmek kalıbı olmalı. Mühür şeklinde de ifade edilse de kalıp daha doğru ifade olur. Ekmeğe biçim vermek, güvenli olduğunu belirtmek ve daha iyi pişmesini sağlamak için ekmek kalıpları tarih boyunca kullanılmıştır. Pompei'de de dilimli kalıp desenli, hatta sahibinin adının yazıldığı pişmiş ekmekler bulundu. İlk defa buğdayın toprakla buluşturulduğu belirtilen Harran'da da bu baklava desenli ekmek kalıbının bulunması ekmek kültürünün zarifliğini göstermesi açısından önemlidir. Anılan bezeme günümüz Urfa pidesindeki 'kabartma pide' desenine benzemektedir. Çeşitli bezemeleri olan ekmek kalıpları günümüzde de ekmekçilikte ve pastacılıkla yaygın olarak kullanılmaktadır."

50 Derece Sıcakta Tarihi Arıyorlar Haber

50 Derece Sıcakta Tarihi Arıyorlar

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden Harran Ören Yeri'nde kazı ekibi, toz ve kavurucu sıcağa rağmen tarihin izlerini gün yüzüne çıkarmak için çalışıyor. Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının finansmanı, valilik ve belediyenin işbirliğiyle ören yeri kazılarını yürüttüklerini söyledi. Tarih kaynaklarında bölgede 5 medrese olduğunun bilindiğini anlatan Önal, medreselere ait yapıların ortaya çıkarıldığını dile getirdi. Harran Ören Yeri kazılarının her mevsim sürdüğünü aktaran Prof. Dr. Önal, "Harran arkeoloji kazı ekibimiz, bu yıl Harran Medresesi'nin tonozlu odalarında çalışma yapıyor. Odaların içerisindeki toz toprak kazılarak dışarıya alınıyor. Sadece arkeolojik kazı yapmıyoruz aynı zamanda restoratörlerimiz bu mimariye müdahale ediyor, restorasyonunu, konservasyonunu yapıyor." dedi. Önal, Harran'daki arkeolojik kazıların 12 ay devam ettiğini belirterek "Şu an yazın tam ortasındayız. Sıcaklık 45-50 derece olmasına karşın kazılarımız burada sürüyor. Kazılarımıza sabah erken saat 06.00 gibi başlıyoruz, öğlene kadar devam ediyoruz. İşçilerimiz de Harranlı oldukları için genetik olarak vücutları sıcağa alışmış. Biz arkeologlar da uzun yıllardır arazide çalıştığımız için sıcağa alıştık burada heyecanla sevinçle arkeolojik kazılarımızı devam ettiriyoruz." diye konuştu. "İşin heyecanıyla sıcağı unutup çalışıyoruz" Arkeolog Ezgi Örenler de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve kazı esnasında sürekli ince bir tozun olmasının işlerini zorlaştırdığını söyledi. Örenler, "Harran'da aşırı sıcakta kazı alanında çalışmaya gayret ediyoruz. Bazen 50 dereceyi de geçiyor. Şu an Şanlıurfa'da klimanın altında bile insanlar bazen duramıyorken şu anda biz sabırla kazı çalışmalarını sürdürüyoruz. Gerçekten çok sabır gerektiren bir iş. Aslında işin heyecanıyla sıcağı unutup çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı. "Bu sıcaklara alışkınız" Harranlı işçilerden Cemal Demir ise sıcaklara alışkın olduğunu dile getirdi. İşlerini severek yaptıklarını dile getiren Demir, "Biz bu sıcaklara alışkınız. 45-50 derece sıcağın altında bu işi hocalarımızla birlikte severek yapıyoruz. 'Har' zaten sıcak demek, Harran ismi de oradan geliyor." ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa’ya 40 Milyon TL Bütçe Haber

Şanlıurfa’ya 40 Milyon TL Bütçe

Vali Hasan Şıldak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu yıl içinde kazı çalışmaları için Şanlıurfa’ya 40 Milyon TL tutarında bütçe ayırdığını ve bütçe kapsamında kazı çalışmalarının büyük hız kazandığını ifade etti. Vali Şıldak ayrıca Bakanlık tarafından sağlanacak ödeneklerle Göbeklitepe ve Karahantepe’ye üstyapı tesislerinin kazandırılacağını söyledi. Vali Hasan Şıldak, gündemini tarihi ve kültürel çalışmalar ile Taştepeler Projesi kapsamında il genelinde 8 noktada devam eden kazı çalışmalarını konu alan değerlendirme toplantılarına ayırdı. Toplantıların ilki Arkeolojik Kazı Alanları Koordinasyon Toplantısı oldu. Toplantıya Vali Yardımcısı Harun Reşit Han, Taş Tepeler Kazı Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul, Sefertepe Kazı Başkanı Doç. Dr. Emre Güldoğan, Sayburç Kazı Başkanı Doç. Dr. Eylem Özdoğan, Çakmaktepe Kazı Başkanı Doç. Dr. Fatma Şahin, Gürcütepe Kazı Başkanı Doç. Dr. Mücella Erdalkıran, İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan, Arkeoloji Müzesi Müdürü Celal Uludağ ile yurt dışından akademisyenler katıldı. Taş Tepeler Projesi kapsamında il genelinde 8 ayrı bölgede kazı çalışmalarının sürdürüldüğünü ifade eden Vali Hasan Şıldak, “Taş Tepeler Projesi ile ilimiz için yeni bir algı, yeni bir yön, bir rota ortaya çıktı. Turizm ve kültür değerlerimizin güçlenmesine vesile olacak gelişmelerin her gün yeni keşiflerle ortaya çıkarılmasında bir yönetici olarak büyük mutluluk duyuyorum” dedi. Kazı çalışmalarını yakından takip ettiğini ve tüm ekibin titiz bir çalışma içerisinde olduğunu sözlerine ekleyen Vali Şıldak, Taş Tepeler Projesi ile Şanlıurfa’nın dünya genelinde tanınırlığınım giderek arttığını dile getirdi. Geleceğe Miras Projesi Şanlıurfa Değerlendirme Toplantısı Günün bir diğer buluşması ise Geleceğe Miras Projesi Şanlıurfa Değerlendirme Toplantısı oldu. Vali Hasan Şıldak’ın başkanlık ettiği toplantıda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın il genelinde kazı çalışmalarına yönelik bakış açısı ve katkıları değerlendirildi. Toplantıda Vali Şıldak, “Kültür ve Turizm Bakanımızın Şanlıurfa için özel ilgisi var. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a yaklaşımları ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. İlimiz bir açık hava müzesi gibi adeta. Şu anda 11 farklı noktada kazı çalışmalarımız sürüyor. Geleceğe Miras Projesi ile şimdiye kadar hiç olmadığı ölçüde bakanlığımız destek sağlıyor. Yıl içerisinde 40 milyon TL’ye yakın bir bütçenin ilimize intikali olacak. Ayrıca hem Karahantepe’de hem de Göbeklitepe’de çok güzel üst yapı tesisleri oluşturulacak” şeklinde konuştu. Dünya Neolitik Kongresi 4-8 Kasım Tarihlerinde Yapılacak Günün üçüncü toplantısında ise Vali Şıldak Şanlıurfa için bir başka müjdeli haberi daha verdi. Vali Şıldak, 4-8 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek Dünya Neolitik Kongresi’nin bir ilk olacağını ve bu anlamda bir çok ülkeden akademisyen ve uzmanın Şanlıurfa’da bir araya geleceğini belirtti. Vali Şıldak, “Bu buluşma ile birlikte yine neolitik sözcüğünün gerçek değerinin Şanlıurfa’da çok daha değer kazanacağını düşünüyorum. Böylesine bir buluşmanın dünyada ilk kez olacak olması ilimiz adına mutluluk verici. İnşallah 4-8 Kasım tarihleri arasında ilimizdeki tüm arkeolojik çalışmalara ivme kazandıracak bu girişim, Valiliğimiz ile birlikte Büyükşehir Belediyemiz, Kalkınma Ajansımızın ve iki güzide üniversitemiz destekleriyle ilimizde yapılacaktır. Şanlıurfa adına gurur duyacağımız bir buluşma olacak. Bizler de bu organizasyona katkı sunmak için heyecanlanıyoruz” diye konuştu. Turizm Tanıtım ve Geliştirme Kurulu Toplantısı Yapıldı Günün son buluşması ise Turizm Tanıtım ve Geliştirme Kurulu Toplantısı ile tamamlandı. Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat, Karaköprü Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Eyyübiye Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Aslıhan, Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanı Merve Ofluoğlu, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Doğan Yetim, GAP İdaresi Başkanı Hasan Maral, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Yunus Çolak, Şanlıurfa Turizmi Geliştirme Ajansı Uzmanı M. Gökhan Yurtseven ve TURSAB İl Temsilcisi Ali Canbek’in katıldığı toplantının ardından kısa bir değerlendirme yapan Vali Şıldak, “Turizm Tanıtım ve Geliştirme Kurulu Toplantısında, çok geniş bir kültür ve turizm potansiyeline sahip olan Şanlıurfa’da ilgili kurumlarımız ve yerel yönetimlerimizle bir araya gelerek yürüttüğümüz çalışmaları değerlendiriyor, yeni faaliyetleri planlıyoruz. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının İlimize sunacağı katkıları da ele aldığımız toplantımızda kurumlarımızın bütünlük içinde çalışma yürütmesi ilkesi benimsendi. İlgi ve alakalarından dolayı tüm katılımcılarımıza teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

9 Milyon Yıllık Kemikler Bulundu Haber

9 Milyon Yıllık Kemikler Bulundu

Çankırı'da bu yıl yürütülen kazı çalışmalarında yaklaşık 9 milyon yıl önce yaşamış bir file ait kemikler bulundu. Çankırı-Yapraklı kara yolundaki "Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi"nde kazı çalışmaları 27 yıldır sürüyor. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Sevim Erol başkanlığında yapılan kazı çalışmalarında bugüne kadar atların atalarına ait dört tür, fillerin atalarına ait iki tür, zürafaların atalarına ait dört tür, kılıç dişli kedigiller, su samurları, oklu kirpiler, ayılar, domuzgiller gibi 43 farklı türe ait 4 bin 320 numaralı fosil (bütüne yakın) bulunurken, bir o kadar da numarasız fosil bulundu. Bu yıl temmuz ayının ilk haftasında başlayan çalışmalar kapsamında fillerin atalarına ait yaklaşık 9 milyon yıllık kemikler bulundu ayrıca birçok kalıntıya ulaşıldı. "Çorakyerler'de fillerin atalarına ait iki farklı tür var" Prof. Dr. Sevim Erol, AA muhabirine, Çorakyerler'in bir omurgalı fosil yatağı olduğunu, küçük ve büyük omurgalılara ait birçok iskelet bölümlerinin bulunduğunu söyledi. Şimdiye kadar yaptıkları çalışmalar kapsamında bölgede 43 farklı türe ait fosiller bulduklarını hatırlatan Sevim Erol, "Şu anda kazılan alanda bir filin üst kol kemikleri ile ayak kemikleri çıkarılıyor. Daha doğrusu üst kol kemiği çıkarıldı. Bu sene çok sayıda fil iskeletleri bulduk. Çorakyerler'de fillerin atalarına ait iki farklı tür var. Bir tanesi daha iri 'konobelodon' cinsinin bir türü, daha ufak olan diğeri ise 'choerolophodon' cinsine ait ikinci bir tür. Şu anda çıkarılan iri fil türüne ait üst kol kemiği." dedi. Kazı sezonunun sonuna doğru yaklaştıklarını belirten Sevim Erol, şunları kaydetti: "Bu alanın tarihi önce 8 milyon olarak yayınlanmıştı ancak her geçen gün çıkan yeni türlerin bazı pirimitif (az gelişmiş) özelliklerine bakarak yani son yıllarda çıkardığımız fosillerin özelliklerine bakarak 9 milyona kadar giden örneklerimizin olduğunu anlamış bulunuyoruz. Çorakyerler'de daha önceki yıllarda uzmanlarımız tarafından mikro ve makro omurgalıların karşılaştırmalı analizleriyle tarihlendirmesi yapıldı." Prof. Dr. Sevim Erol, gelecek yıl İspanya'dan bir Türk tarihlendirme uzmanının bölgede uranyum-potasyum tarihlendirmesi yapacağını, bu çalışmayla Çorakyerler'in daha detaylı tarihlendirmesinin yapılmış olacağını sözlerine ekledi.

12 Bin Yıl Öncesi Yaşam İzleri Haber

12 Bin Yıl Öncesi Yaşam İzleri

Şanlıurfa'da "Taş Tepeler Projesi" kapsamında, aralarında Göbeklitepe ve Karahantepe'nin de bulunduğu 10 ayrı alanda devam eden kazılar, 12 bin yıl önceki insan yaşam biçimlerini ortaya koyuyor. Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi kapsamında başta Göbeklitepe ve Karahantepe olmak üzere Çakmaktepe, Sayburç, Sefertepe, Gürcütepe, Harbetsuvan, Yeni Mahalle, Mendik ve Söğüt Tarlası kazı alanlarında başlatılan çalışmalar devam ediyor. Bölgede yürütülen kazı çalışmalarında Neolitik döneme ait önemli eserler gün yüzüne çıkarılırken sahadaki çalışmaların ardından elde edilen malzemelere yönelik yürütülen laboratuvar süreciyle de o dönemdeki insanların yaşam biçimlerine yönelik veriler elde ediliyor. Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Taş Tepeler Projesi kapsamında ören yerlerinde bu yıl için başlatılan kazı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Yaz aylarında saha çalışmalarına odaklandıklarını aktaran Karul, toplanan verinin kazılar sırasında ve sonrasında değerlendirilmeye devam ettiğini belirtti. Karul, çalışmalardan elde edilen verilerin kıymetli olduğuna değinerek, "Milattan önce 9600'lü yıllardan itibaren bölgede yıl boyu yaşanan yerleşimler ortaya çıkarıldı. Elde edilen ilk sonuçlara göre yoğun ceylan avcılığının yanı sıra toplayıcılığın da beslemede önemli yer tuttuğunu ve zamanla besin üretimine geçildiğine yönelik buluntularla karşılaştık." dedi. Taş Tepeler Projesi'nde yürütülen kazıların çağdaş yerleşimlerde sürdüğünü belirten Karul, yerleşik hayatın başlangıcında, yaklaşık 1500 yılı kapsayan bir süre boyunca üretici yaşamın temellerinin atıldığına dikkati çekti. Karul, elde edilen verilerin büyük bir çeşitlilik içerdiğini ve özellikle doğal çevrenin rekonstrüksiyonunu yapabilir hale geldiklerini kaydetti. Geçen yıl Karahantepe'de yapılan kazılarda elde ettikleri verilerin bölge hakkında kendilerine daha net bilgiler verdiğini dile getiren Karul, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Karahantepe'nin arkeobotanik kalıntılarını inceleyen Dr. Ceren Kabukcu ve Prof. Dr. Eleni Asouti yerleşmede tohum, yumru, yemiş kabuğu gibi karbonize bitki kalıntıları arasında buğdaygillere rastladılar. Bu buluntuların arasında arpa ve buğday bulunmakla beraber bu örneklerin hangi türe ait olduğu konusunda ve kültüre alınmış türlere ait olup olmadığını tespit edebilmesi için ilerleyen yıllarda çalışmalara devam edecekler. Buğdaygillerin yanı sıra çeşitli baklagil tohumları da örnekler içinde bulundu. Bunlar genelde yabani fiğ, burçak, mercimek ve bezelye cinslerindeler. İncelenen odun kömürü kalıntıları arasında ise büyük oranda menengiç, yabani badem ve meşeye ait karbonize odun kalıntılarına rastlandı. Şu anda Taş Tepeler Projesi kapsamında 10 ayrı noktada kazıları sürdürüyoruz. Bunlar 1500 yıl içerisinde farklı zaman aralıklarını bize yansıtıyor. Tümünün bir tablo oluşturduğunu düşündüğünüzde yakın zamanda sadece Göbeklitepe’den bildiklerimizden çok daha fazlasını söyleyebileceğiz."

Tarihe Yeni Yorumlar Getirebilir Haber

Tarihe Yeni Yorumlar Getirebilir

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Neolitik Döneme ait kazıların sürdüğü Şanlıurfa'daki Göbeklitepe ve Karahantepe'de ortaya çıkarılan eserlerin tarihe yeni yorumlar getirebileceğini kaydetti. Gökhan Yazgı, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği kentte, AA muhabirine, Türkiye'deki kültür turizminin en önemli noktalarının başında Şanlıurfa'nın geldiğini söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kentte yürütülen Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi'nin büyük önem taşıdığını vurgulayan Yazgı, kentte eş zamanlı 12 ayrı bölgede kazı çalışmasının yapıldığını ifade etti. Yazgı, Göbeklitepe ve Karahantepe'nin de yer aldığı Taş Tepeler Projesi'nin, adeta tarihin akışına yön verdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Arkeolojik kazı alanlarımızda özellikle geleceğe miras projelerimizle ülkede gerçekleştirdiğimiz arkeolojik kazıların hızlandırılması ve yeniden planlaması yapıldı. Şöyle bir düsturla yola çıktık, gelecek 4 yılda son 60 yılda yapılanları yapacağız. Bunun en önemli örneklerinden bir tanesi de Karahantepe oldu. Karahantepe kazımızla birlikte şu anda bugüne kadar eşine rastlanmamış çok sayıda özel kültür varlıklarımıza ulaştık. Şu anda bilimsel çalışmalarının devam ettiği birçok yapıya ulaştık. Bu bilimsel çalışmaların akabinde Karahantepe ile birlikte Göbeklitepe ve daha sonra şu anda kazılan diğer tepelerimizle birlikte bu kültür varlıkları sayısının katlanarak artacağını düşünüyoruz." Dünya Neolitik Kongresi'nde özel ele alınacak Göbeklitepe ve Karahantepe'de ortaya çıkarılan her bir eseri dünyanın yakından takip ettiğini anlatan Yazgı, arkeolojinin doğasında, her an yeni bir bulguyla karşılaşmanın bulunduğunu dile getirdi. Türkiye'nin kültür rotasının en önemli destinasyonlarından olan tarihi alanlara ilişkin merak ve beklentilerin çok yüksek olduğunu belirten Yazgı, bilim adamlarının büyük bir titizlikle ve çabayla yeni bulguların izini sürdüğünü vurguladı. Bilimsel çalışmaların çok büyük emekle ortaya çıktığını anlatan Yazgı, şunları kaydetti: "Göbeklitepe ve Karahantepe dönemsel olarak birbirine benzer dönemler ifade ediyor. Göbeklitepe ve Karahantepe yapısal olarak çok daha farklı anlamlar yüklenmiş iki tane yapı ve bundan sonra çıkacak olan yapılar da belki hem fonksiyon anlamında hem de o dönemki kullanım amaçları anlamında, tarihimizde çok daha farklı yorumlar getirmek zorunda kalacak. Tabii bu Kasım'da Şanlıurfa'da yapacağımız Dünya Neolitik Kongresi'nde de özel olarak ele alınacak. Kongreden çıkacak bu bilimsel sonuçların da dünyada oldukça ses getireceğini düşünüyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.