Uygulamalarımız appstore googleplay

#Arkeoloji

gazeteci63.com - Arkeoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Arkeoloji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kazılar 30 Yıldır Devam Ediyor Haber

Kazılar 30 Yıldır Devam Ediyor

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen Göbeklitepe'de kazılar 30 yıldır sürüyor. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki kırsal Örencik Mahallesi yakınlarında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinden araştırmacılar tarafından 1963'te yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerinde en somut bulgular, 1986'da tarlasını süren çiftçi Şavak Yıldız'ın bulduğu heykelle ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü koordinasyonunda, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından Prof. Dr. Klaus Schmidt'in başkanlığında 1995'te bölgede kazı çalışmalarına başlandı. Kazılarda neolitik döneme ait, boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları 40 ila 60 ton olan, yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlar bulundu. Ayrıca 8 ila 30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli, dünyanın en eski tapınak kalıntıları ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi çeşitli eserler gün yüzüne çıkarıldı. Bu eserlerle ünü her geçen yıl artan Göbeklitepe, 2011 yılında UNESCO "Dünya Mirası Geçici Listesi"ne alındı, 1 Temmuz 2018'de Bahreyn'de düzenlenen 42'nci Dünya Miras Komitesi Toplantısı'nda Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi. Kısa sürede dünyadaki bilinirliği artan Göbeklitepe, 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmesiyle turizmde "altın yılı"nı yaşadı. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil olduktan sonra ziyaretçi sayısı artan Göbeklitepe, tatil günlerinde günlük 10 bini aşkın ziyaretçiyi kabul ediyor. "İlgiyi hak edecek tablo var" Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, dünyanın dört bir yanından Göbeklitepe'ye ziyaretçi geldiğini söyledi. Ören yerindeki her eserin ve her yeni bilginin merak uyandırdığını vurgulayan Karul, şöyle devam etti: "Göbeklitepe tarih öncesi dönem için çok elit bir yerdir. 30 yıl önce başlayan kazılarda birçok ilkin görüldüğü, çok kamusal ve anıtsal yapıların karşımıza çıktığı bir alanla karşı karşıyayız. Haliyle karşımızda yoğun ilgiyi hak edecek bir tablo var. Göbeklitepe'de açığa çıkan kalıntıların benzerlerini çağdaş yerleşmelerde yeni yeni görmeye başladık. Arkeologlar olarak turizm açısından anlamlandırmaya çalıştığımız şeylerden sadece biri budur. Burada anlamaya çalıştığımız, tarih öncesi insanların yaşadığı mekanlar, teknolojiler, yaşam biçimleri ve beslenme alışkanlıklarıdır. Bunu tek bir yerleşim yeri ölçeğiyle sınırlı tutmayıp dönemi, bölge içini ve bölgeler arası karşılaştırmaları da değerlendirerek daha net hale getirmeye çalışıyoruz. Yaptığımız işin toplumda giderek daha büyük kalabalıklar tarafından ilgi görmesi bizi mutlu ediyor. Sonuç itibarıyla her birey, dünyanın neresinde olursa olsun, buradaki arkeolojik alanları görme özgürlüğüne sahiptir." Karul, alanın daha fazla anlaşılır hale gelmesi için yoğun çaba gösterdiklerini ifade ederek, "Arkeolojinin toplumsallaştırılması konusunda Taş Tepeler Projesi'nin bir hassasiyeti var. Sadece kazı yapmak, oradaki arkeolojik veriyi bilgiye dönüştürmek değil, buluntuyu toplumla buluşturmak da bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor." dedi. Arazinin eski sahibi gurur duyuyor Bölgedeki ilk bulguya rastlanan arazinin eski sahibi 66 yaşındaki Mahmut Yıldız da Göbeklitepe ile turizme katkı sağladıkları için gurur duyduğunu ifade etti. Yıldız, "Dünyaya miras bıraktığımız için mutluyuz. 30 yıldır burada çalışmalar yapılıyor ve her gün yeni şeyler bulunuyor. Gittikçe iyileşiyor, farklı eserler ortaya çıkıyor. Çalışmalar yıllardır devam ediyor, inşallah daha da iyi olacak." dedi.

Ölen Kızının Hayali İçin Yaptı Haber

Ölen Kızının Hayali İçin Yaptı

Seramik sanatçısı Ayşe İşgüder, vefat eden kızı ve aynı zamanda meslektaşı Ecem Ebru Alkış'ın hayalini gerçekleştirmek için Neolitik Çağ'a ait 150 eserin replikasını Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle yaptı. Sanatçı İşgüder, AA muhabirine yaklaşık yarım asırdır seramik sanatıyla uğraştığını söyledi. Yıllarca birlikte seramik sanatıyla ilgilendiği kızı Ecem Ebru Alkış'ı (35) geçen yıl yakalandığı hastalık nedeniyle kaybettiğini gözyaşlarıyla anlatan İşgüder, onun son hayalini gerçekleştirmek için gece gündüz Neolitik Çağ eserlerini tek tek çalıştığını belirtti. Dönemin eserlerini ve sembollerini büyük üzüntü içinde titizlikle, adeta tırnaklarıyla kazıyarak seramiğe işlediğini dile getiren İşgüder, eserleri günlük hayatta kullanılan objelere dönüştürdüğünü ifade etti. İşgüder, Göbeklitepe ve Karahantepe gibi ören yerlerinde bulunan eserleri aralarında kolye, abajur ve mini heykellerin de bulunduğu 150 farklı esere işlediğini ve replikaları yaptığını belirtti. "İçimizde ukde kalan hayaldi" Ayşe İşgüder, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle eserleri Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sanatseverlerin beğenisine sunduklarını ve replikaların yoğun ilgi gördüğünü ifade etti. Tarifsiz acısının kızının hayalini yerine getirmeyle bir nebze de olsa hafiflediğini anlatan İşgüder, şöyle devam etti: "Yani bu böyle 3-5 yıllık bir hayal değil gerçekten sıra dışı bir hayaldi, içimizde ukde kalan bir hayaldi ama yaşam devam ediyor, bazı sorumluluklar var. O sorumlulukları yerine getiriyorsunuz. İnsanlar, bazı hayalleri hep ertelemek durumunda kalıyor. İşte biz anne kız olarak bu hayali ertelemek durumunda kalmıştık. Şu anda kızım evet, burada yok ama gördüğünüz gibi artık tüm eserlerde her tarafta var. Bizimle birlikte onun söyleyeceği tek söz şu olurdu: 'Anne, çok şükür, hayalimizi gerçekleştirdik.' Emek veren, katkı sunan herkese çok teşekkür ediyoruz." Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan da Neolitik Çağ'a ilişkin eserlerin adeta ilmek ilmek işlenerek sanat eserine dönüştürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Şıldak, Harran’da Çalışmaları İnceledi Haber

Şıldak, Harran’da Çalışmaları İnceledi

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, Harran ilçesinde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi aldı. Vali Şıldak, incelemeleri sırasında yaptığı açıklamada Şanlıurfa’nın tarih, kültür ve arkeoloji bakımından büyük bir zenginliğe sahip olduğunu vurgulayarak, “Bugün Harran ilçemizde, Eyyübiler dönemine ait Kale Saray’dayız. Selahaddin Eyyübi’nin de üç kışı geçirdiği bu saray, bölgenin tarihsel dokusunu yansıtan önemli bir eser. İlçe merkezinde kazı çalışmalarını yürüten değerli hocamız Prof. Dr. Mehmet Önal ve Kaymakamımızla birlikte çalışmaları yerinde inceliyoruz.” dedi. Kale Saray’da kazı çalışmalarının büyük oranda tamamlandığını belirten Vali Şıldak, “Kültür ve Turizm Bakanlığımızın destekleriyle bugüne kadar kalede yürütülen kazıların yüzde 80’inden fazlası tamamlandı. Bundan sonraki süreçte restorasyon ve çevre düzenleme çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Üç katlı özgün mimarisiyle Kale Saray, ülkemizin ve hatta Ortadoğu’nun en büyük saray yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Bu tarihi eserin turizme kazandırılmasıyla birlikte, Şanlıurfa’ya gelen ziyaretçilerin konaklama süresinin en az bir gün daha artmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. Vali Şıldak, incelemelerine Harran Ulu Cami çevresinde de devam etti. Ulu Cami’deki çalışmalar hakkında bilgi veren Şıldak, “Harran Ulu Cami’nin restorasyon ve kazı çalışmaları yine Prof. Dr. Mehmet Önal hocamızın başkanlığındaki ekip tarafından büyük oranda tamamlandı. Şu anda ziyarete açık olan bu anıtsal yapı, Anadolu’daki ilk ve en büyük camilerden biri olma özelliğini taşıyor. Ayrıca çevresinde yer alan beş medreseyle birlikte Anadolu’daki ilk İslam üniversitesinin de temellerinin atıldığı yer olarak biliniyor. Harran Üniversitesi de bu tarihi başlangıç noktası olarak kabul ediyor.” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmalara tüm kurumların katkı sağladığını ifade eden Vali Şıldak, “Ziyaretçi yoğunluğu oldukça yüksek olan bu bölgedeki kazılar, çevredeki kilise kalıntıları ve medreselerde de sürüyor. Harran Ulu Cami, hem Anadolu’daki ilk cami hem de İslam ilim geleneğinin ilk merkezlerinden biri olarak, özellikle Emevi dönemine ait önemli bir tarihi mirasımızdır. Biz de bu çalışmaların gelişimini yakından takip ediyoruz.” diye konuştu. Eşi Fatma Nur Şıldak’la birlikte gittiği Harran’daki incelemeleri sırasında Vali Şıldak’a Kaymakam Harun Reşit Han, Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal ve kazı ekibi eşlik etti.

Tarihin İzini Birlikte Sürüyorlar Haber

Tarihin İzini Birlikte Sürüyorlar

Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim elamanları Süheyla İrem Mutlu ile eşi Semih Mutlu, tarihin izini 16 yıldır birlikte sürüyor. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü'nden 2006 yılında mezun olan Süheyla İrem ile Semih Mutlu'nun yolu, 2009 yılında arkeolog olarak birlikte görev aldıkları Diyarbakır Kavuşan Höyük kazılarında kesişti. Evliliğe adım atan Mutlu çifti, daha sonra Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde öğretim elamanı oldu. Mutlu çifti, bölgedeki 7 farklı kazı alanında 16 yıldır büyük bir özveriyle tarihin izini sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Şanlıurfa'da Soğmatar Antik Kenti'nde kazı sorumlusu olarak çalışan Süheyla İrem Mutlu'ya eşi Semih Mutlu da destek oluyor. Her gün birlikte evden çıkan Mutlu çifti önce üniversiteye gidiyor ardından da antik kentteki kazı çalışmalarına katılıyor. "Her yerde arkeoloji konuşuluyor" Soğmatar Antik Kenti Kazı Sorumlusu Süheyla İrem Mutlu, AA muhabirine, eşiyle aynı işi yapmalarının avantajı olduğunu söyledi. Birbirlerini daha iyi anladıklarını belirten Mutlu, şunları kaydetti: "Aynı dili konuşuyoruz, birbirimizi daha iyi anlıyoruz, birbirimizden destek alıyoruz. Bu çok büyük bir avantaj böylelikle ortak güzel şeyler ortaya çıkıyor. Yani tek bir beynin bir şey üretmesi ve çalışmasından ziyade iki kişinin bir yerde çalışması daha avantajlı oluyor. Tabii ev içinde de güzellikleri oluyor ama hep arkeoloji konuşuluyor, bu ikimiz için büyük bir avantaj ama oğlumuz da var onun için sürekli arkeolojiden konuşan bir anne ve baba olmuş oluyoruz. Genel olarak ama ikimiz de birbirimizi geliştirmiş oluyoruz." "Hayat daha kolay oluyor" Semih Mutlu da eşiyle kazılarda görev aldığı için mutlu olduğunu dile getirdi. Hayatı ve işi birlikte paylaşmanın keyifli olduğunu ifade eden Mutlu, "Birlikte çalışıyor olmak daha rahat. İkimiz farklı işlerde olsaydık birbirimizi anlamamız daha zor olurdu. Ama şimdi her şeyi beraber yaptığımız için daha rahat oluyor." diye konuştu.

Demir Çağ’a Ait Yapı Bulundu Haber

Demir Çağ’a Ait Yapı Bulundu

Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Şanlıurfa'da Soğmatar Antik Kenti'nde yapılan kazılarda yaklaşık 3 bin yıl öncesine tarihlenen kamusal yapı ortaya çıkarıldı. Soğmatar Antik Kenti Kazı Sorumlusu Süheyla İrem Mutlu, AA muhabirine, Eyyübiye ilçesinin kırsal Yağmurlu Mahallesi yakınlarında bulunan antik kentte yaklaşık 4 yıldır ekibiyle kazı yaptıklarını söyledi. Mutlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda Şanlıurfa Müze Müdürü Celal Uludağ'ın başkanlığında Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim elemanı Semih Mutlu ve öğrencilerinin desteğiyle bölgede Geleceğe Miras Projesi kapsamında kazı çalışmalarını yürüttüklerini dile getirdi. Şanlıurfa'nın dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunun yapılan arkeolojik kazılarda ortaya konulduğunu belirten Mutlu, Soğmatar Antik Kenti'nin ise Ay Tanrısı Sin, Güneş Tanrısı Şamaş kabartmaları ile kaya mezarlarına ev sahipliği yaptığını ifade etti. Antik kentin tarih boyunca kutsal bir merkez olarak kabul edildiğini anlatan Mutlu, hem 23 metre yüksekliğindeki höyükte hem de bölgedeki kaya mezarlarının bulunduğu nekropol (içinde mezar odaları, lahitler ve anıt mezarlar bulunan, genellikle antik kentlerin dışında, kutsal kabul edilen bölgeler) alanda kazıların eş zamanlı sürdüğünü kaydetti. Mutlu, Geleceğe Miras Projesi kapsamında antik kentin farklı bölgelerinde kazı çalışması yürüttüklerini aktardı. Demir Çağ izlerine rastlandı Roma Dönemi ve Erken Tunç Çağı'na ait bölgede şu ana kadar 83 kaya mezarının ortaya çıkarıldığını vurgulayan Mutlu, şu bilgileri verdi: "Bölgede iki farklı kaya mezarı tipiyle karşılaştık, birisi erken Tunç Çağı'na ait milattan önce 2400'lü yıllara denk gelen kuyu tipi kaya oyuğu mezarlar, diğeri ise daha gösterişli girişli ve merdivenli Roma Dönemi'ne ait mezar. Soğmatar Antik Kenti'nde yaptığımız kazılar sonucunda büyük bir kamusal yapı kompleksi açığa çıkardık. Bu da Demir Çağı'na ait yani yeni Asur Dönemi dediğimiz milattan önce birinci binyıla denk geliyor. Buradaki kazılarda elde ettiğimiz bulgulara göre şu an için Demir Çağ'a kadar geriye gittiğini söyleyebiliriz. Burası aynı zamanda önemli bir nekropol alanı, çok büyük elit ve soylu kesimin kullandığını düşündüğümüz mezarlıklar önemli unsur olarak öne çıkıyor. Soğmatar Antik Kenti'nin komple birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hem höyükte hem kaya mezarlarında yaptığımız çalışmalarla bu antik kentin geçmişinin ne kadar daha geriye gittiğini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz." Kamusal yapıda 7 ayrı oda tespit ettiklerini aktaran Mutlu, her bir odanın duvarının yüksekliğinin 2 metre kalınlığının ise 1 metre olduğunun belirlediklerini sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.