Uygulamalarımız appstore googleplay

#Uyarı

gazeteci63.com - Uyarı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uyarı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Üniversite Adaylarına Tercih Uyarısı Haber

Üniversite Adaylarına Tercih Uyarısı

Uzmanlar, adayların sonradan pişman olmamaları için üniversite tercihini yalnızca sınav puanına göre değil, bireysel farkındalık, ilgi alanları ve çevresel etkenleri göz önünde bulundurarak yapmaları gerektiğini vurguluyor. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının açıklanmasıyla milyonlarca aday için tercih maratonu başladı. Uzmanlar son yıllarda artan kararsızlık ve tatminsizlik oranlarının gençlerin karar alma süreçlerini karmaşıklaştırdığına dikkati çekerken, sürecin yalnızca bir sıralama meselesi değil, aynı zamanda geleceğe dair önemli bir yol ayrımı olduğunu ifade etti. İstanbul Medipol Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Servet Bayram, AA muhabirine, üniversite ve bölüm seçiminin, bir adayın gelecekteki yaşam kalitesini, mutluluğunu ve mesleki başarısını doğrudan etkileyen kritik bir karar olduğunu söyledi. Adayların kariyer uyumunu belirlemesinin sadece bir bölüme yerleşmek değil aynı zamanda uzun vadeli bir yaşam planı oluşturmak anlamına da geldiğine vurgulayan Bayram, "Bu bakımdan psikolog veya psikolojik danışmanlardan profesyonel mesleğe yönlendirme-mesleki rehberlik hizmetlerinin alınması, bu hizmetleri alırken yapay zeka destekli kişiselleştirilmiş tercih opsiyonlarının uzmanla birlikte değerlendirilmesi önemli olacaktır. Bu ikili mekanizma eş güdümü, mezuniyet sonrası iş hayatına daha kolay uyum sağlamayı ve yaptığı işten tatmin duymayı da sağlayacaktır." diye konuştu. Prof. Dr. Bayram, yanlış tercih yapan adayların üniversite sürecinde psikolojik uyum sorunları, motivasyon eksikliği ve akademik başarısızlık veya okul terki gibi problemlerle karşılaştığına dikkati çekerek, "Mesleki rehberlik sürecinde kullanılan mesleki yönelim envanterleri, kişilik testleri öğrenciye sadece 'Hangi bölüme gitmeliyim?' sorusunu değil, 'Ben kimim, ne istiyorum ve neye uygunum?' sorularını da sorma ve cevaplama şansı verir. Bu süreç, öğrencinin öz farkındalık geliştirmesine, dış baskılardan sıyrılarak daha bilinçli ve içten gelen kararlar almasına olanak tanır." ifadelerini kullandı. En ideal tercihin, hem adayın puanına uygun hem de kişilik yapısı, yaşam beklentileri ve psikososyal ihtiyaçlarıyla uyumlu bölüm olacağını aktaran Bayram, bu bilinçle yapılan tercihlerin üniversite yıllarının verimli, doyurucu ve geliştirici bir yaşam dönemi olmasını sağlayacağını kaydetti. "Mutluluğunu olumsuz etkileyebilir" Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Macid Ayhan Melekoğlu ise tercih yaparken profesyonel kişilik ve kariyer testlerinden yararlanmanın faydalı olacağını belirterek, "Özellikle Holland'ın Mesleki Tipler Kuramı (RIASEC), MBTI ve çoklu zeka kuramı gibi teoriler temel alınarak geliştirilen envanterler öğrencinin mesleki eğilimlerini anlamasında yardımcı olur." dedi. Melekoğlu, yanlış tercih yapan adaylarla ilgili olarak, "İlgi duymadığı bir alanda kendini ifade edemeyen öğrenci, sosyal çevresine karşı da çekingen veya uyumsuz olabilir. Bunun sonucunda da üniversite yaşamı yalnızca akademik değil, sosyal ve duygusal anlamda da yıpratıcı hale gelir. Dolayısıyla, bireyin kendi benliğiyle uyumlu tercihler yapmaması, genel yaşam doyumunu ve mutluluğunu doğrudan olumsuz etkileyebilir." diye konuştu. Adayların bu dönemde yaşadıkları strese değinen Prof. Dr. Melekoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Günümüz gençliğinin karşı karşıya kaldığı belirsizlik ortamı, hızlı değişen iş piyasası, küresel krizler ve dijital dünyanın getirdiği karşılaştırmalı yaşam tarzı, kararsızlık ve tatminsizlik oranlarını artırmaktadır. Özellikle gelecek kaygısı, gençlerin tercih listelerini oluştururken gerçekçilikten uzaklaşmalarına ve içsel motivasyonlarını göz ardı etmelerine sebep olabiliyor. FOMO (Fear of Missing Out) gibi psikolojik etkiler, öğrencilerin sürekli en iyi seçeneği kaçırıyor oldukları düşüncesiyle karar verememelerine ve son kararlarından pişmanlık duymalarına yol açar. Bu da tercih sürecinin uzamasına ve adayın kendine güveninin zedelenmesine neden olabilir. Sürekli daha iyiye ulaşma arzusu, mevcut seçeneklerin değerini düşürerek tatminsizlik döngüsüne girilmesine yol açabilir. Bu durum yalnızca tercih sürecini değil, üniversite yaşamı boyunca yaşanabilecek sık bölüm değişikliklerini, üniversite terklerini ve psikolojik zorlanmaları da beraberinde getirebilir." "Önemli olan tüm tercihlerimizin artı ve eksileri barındırdığını bilmek" Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asil Özdoğru da adayın severek yaptığı faaliyetlerin alan seçimi, eğitim ve şehir hayatından beklentilerinin de üniversite seçimi konusunda yol gösterici olacağını söyledi. Özdoğru, kararsızlık yaşayan adaylarla ilgili olarak, "Gençlik döneminde arada kalmışlık ve değişiklikler oldukça doğaldır. Önemli olan tüm tercihlerimizin artı ve eksileri barındırdığını bilmek, mantık ve duygularımız arasında dengeli bir yol izlemek, yalnız ve çaresiz olmadığımızı hissetmek, araştırma ve öğrenmekten vazgeçmemek diyebiliriz. Aile, arkadaş, öğretmen ve danışmanlarla yapılacak görüşme ve değerlendirmeler adayların soru işaretlerini gidermede yardımcı olacaktır." değerlendirmesinde bulundu. Öğrencilik yılları ve kariyer inşa sürecine dikkati çeken Özdoğru, şunları kaydetti: "Yerleştirme sonrasında bölüm veya üniversite değiştirmeyi düşünen adaylar, aile ve arkadaşlarının yanı sıra öğretim elemanları, akademik ve psikolojik danışmanlarla bu süreci değerlendirmeliler. Gönüllü faaliyetler, staj deneyimleri, mentörlük ilişkileri ve kariyer danışmanlığı gibi süreçler kariyer gelişimi için oldukça faydalı olur. Yükseköğretim sistemi çift ana dal, yan dal, dikey ve yatay geçiş, ulusal ve uluslararası değişim programları, açık ve uzaktan öğretim, ikinci üniversite, lisansüstü eğitim gibi birçok olanağı içinde barındırıyor."

Uzmanlardan Dolandırıcılık Uyarısı Haber

Uzmanlardan Dolandırıcılık Uyarısı

Uzmanlar, sosyal medyada ilgi çekmek amacıyla merak uyandırıcı başlıklarla dolaşıma sokulan içeriklerin tıklanması halinde kullanıcıların cihazlarına kötü amaçlı yazılımlar bulaşabileceğini belirtiyor. Sosyal medya platformlarında, "Bir cümleyle gündemi değiştirdi", "Bu video yayından kaldırılmadan izleyin", "Sözleri Türkiye'yi ayağa kaldırdı" gibi başlıklarla dolaşıma sokulan içerikler, yalnızca ilgi çekmekle kalmıyor aynı zamanda milyonlarca kişiyi hedef alan organize dijital dolandırıcılık ağlarının kapısını da aralıyor. Sosyal medya kullanıcılarını hedefe alan bu paylaşımlar, çoğu zaman gerçek bir içeriğe değil, sahte haber sitelerine, kimlik avı sayfalarına veya zararlı yazılım yüklenebilecek bağlantılara yönlendiriyor. Bu tür içerikleri tıklayan kullanıcıların cihazlarına virüs bulaşabiliyor, banka ve kimlik bilgileri ele geçirilebiliyor, bazı durumlarda sessiz sedasız abonelik işlemleri dahi başlatılabiliyor. Uzmanlar, bu tarz içeriklere karşı kullanıcıların nasıl davranması, dolandırıcılığa maruz kalanların ise ne yapması gerektiğini AA muhabirine değerlendirdi. "Kullanıcı sahte linke tıkladığında cihazına virüs, fidye yazılımı veya casus yazılım bulaşabilir" İstanbul Okan Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sinan Alp, sosyal medyada sansasyonel başlıklarla yayılan içeriklerin, kullanıcıları tıklama tuzağına düşürerek hem veri güvenliğini riske attığını hem de dolandırıcılık faaliyetlerine zemin hazırladığını bildirdi. Alp, bu tür başlıkların genellikle "clickbait" (tıklama tuzağı) yöntemiyle kullanıcılara sunulduğunu belirterek, "Sansasyonel, abartılı veya merak uyandırıcı ifadeler kullanarak insanların dikkatini çeken bu içerikler, çoğu zaman vaat ettikleri bilgiyi sunmuyor ve kullanıcıları reklam dolu sitelere ya da sahte içeriklere yönlendiriyor. Psikolojik olarak, insanın merak duygusunu ve anlık tatmin arayışını hedefleyen bu başlıklar sosyal medya algoritmalarının da desteğiyle hızla yayılıyor." diye konuştu. Bu tür dolandırıcılık yöntemlerinin arkasında genellikle düşük maliyetli ancak etkili dijital altyapılar olduğunu vurgulayan Alp, oluşturulan sahte web sitelerinin de sosyal medya botları ve sahte hesaplarla yayıldığını söyledi. Alp, sahte linklere tıklamanın cihazlarda ciddi güvenlik açıklarına yol açabileceğini belirterek, "Bir kullanıcı sahte bir linke tıkladığında cihazına virüs, fidye yazılımı (ransomware) veya casus yazılım (spyware) bulaşabilir. Bu, kişisel verilerin çalınmasına, cihazın kontrolünün ele geçirilmesine veya dosyaların şifrelenerek fidye talep edilmesine neden olabilir. Ayrıca, bu linkler sahte giriş sayfalarına yönlendirebilir ve kullanıcıların şifreleri, banka bilgileri veya diğer hassas verileri çalınabilir. Özellikle güncellenmemiş yazılımlara sahip cihazlar, bu tür tehditlere karşı daha savunmasızdır." değerlendirmesinde bulundu. Sosyal medya platformlarının dolandırıcılığı tespit etmek için grafik tabanlı anomali tespiti, derin öğrenme ve yapay zeka algoritmaları kullandığını aktaran Alp, ancak, dolandırıcıların sürekli gelişen taktikleri nedeniyle bu algoritmaların da düzenli olarak güncellenmesi ve eğitilmesi gerektiğini vurguladı. "Şüpheli e-postalar, mesajlar veya bağlantılar açılmamalı" Dr. Alp, kullanıcıların korunması için alınabilecek teknik önlemleri şöyle sıraladı: "İlk olarak çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) kullanarak hesap güvenliğini artırmak kritik öneme sahiptir. Bu, şifrelerin çalınması durumunda bile hesaplara yetkisiz erişimi zorlaştırır. Şüpheli e-postalar, mesajlar veya bağlantılar açılmamalı ve özellikle bilinmeyen kaynaklardan gelen ekler indirilmemelidir. Kullanıcılar, sosyal medyada paylaştıkları kişisel bilgileri (adres, telefon numarası veya güvenlik sorusu cevapları) sınırlamalı ve gizlilik ayarlarını düzenli olarak kontrol etmelidir. Antivirüs ve kötü amaçlı yazılım önleme yazılımlarını güncel tutmak, cihazları kötü amaçlı yazılımlardan korur." Eğitim ve farkındalığın da kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Alp, düzenli olarak siber güvenlik eğitimlerine katılarak sosyal mühendislik taktiklerini öğrenmelerinin de kullanıcıları söz konusu tehditlere karşı daha dirençli hale getireceğini vurguladı. Bir linkin zararlı olup olmadığını anlamanın teknik yollarının, kullanıcıların hem dikkatli bir gözlem yapmasından hem de belirli araçlar ve yöntemler kullanmasından geçtiğine dikkati çeken Alp, şunları kaydetti: "İlk olarak, linkin URL'sini dikkatlice incelemek önemlidir. Güvenilir siteler genellikle tanınabilir alan adlarına örneğin; '.com', '.org' sahiptir, ancak zararlı linkler genellikle yazım hataları, rastgele karakterler veya sahte alt alanlar içerir. Örneğin, 'google.com' yerine 'g00gle.com'. İkinci olarak bir linkin güvenilirliğini kontrol etmek için VirusTotal veya Google Safe Browsing gibi çevrimiçi tarama araçları kullanılabilir. Bu araçlar, linkin kötü amaçlı yazılım veya phishing içerip içermediğini analiz eder. E-posta veya mesajlardaki linklere tıklamadan önce, fareyi linkin üzerine getirerek gerçek URL'yi kontrol etmek ve şüpheli durumlarda kaynağın doğruluğunu doğrulamak önemlidir." "Linkin gerçek bir haber sitesi tarafından mı paylaşıldığı kontrol edilmeli" Bilişim Teknolojileri Uzmanı Avukat Ünsal Özmestik de sosyal medyada kullanıcıların ilgisini çekmek amacıyla kamuoyunda öne çıkan gelişmelere dayandırılan sahte içeriklerin hızla yayıldığını belirtti. Özmestik, "Bazen bir siyasetçinin sözleri, bazen bir ünlünün kelepçeli fotoğrafı kullanılıyor. Gündeme göre sahte bir video ya da fotoğraf hazırlanıyor. Deepfake teknolojisiyle sahte videolar üretilebiliyor." diye konuştu. Hesabın ele geçirilmesinin yalnızca kişisel veri ihlaliyle sınırlı olmadığını vurgulayan Özmestik, şunları söyledi: "Siz influencer olmayabilirsiniz, paylaştıklarınız önemli olmayabilir. Ama hesabınızda sizin kişisel verileriniz var. Fotoğraflarınız, arkadaşlarınız, takipçileriniz, belki başka platformlarda da aynı şifreyi kullanıyorsunuz. Dolandırıcılar bu bilgilerle çevrenizdeki kişilere ulaşarak onları da hedef haline getirebiliyor. Sizin hesabınızdan dolandırıcılık mesajları gönderiliyor. Ayrıca casus yazılımlar telefonunuza ya da bilgisayarınıza inebilir. Bu programlar aracılığıyla telefon rehberiniz, fotoğraflarınız, bankacılık uygulamalarınız, hatta ekran hareketleriniz takip edilebilir. Cihazınızın gece saatlerinde aniden kapanması ve sabaha karşı banka hesaplarınızdan para çekilmesi gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz." Özmestik, dolandırıcıların ele geçirdikleri kişisel verileri şantaj amaçlı da kullanabileceğine dikkati çekerek, bir haber linkine ya da sosyal medya paylaşımına tıklamadan önce dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı: "Linkin gerçek bir haber sitesi tarafından mı paylaşıldığı kontrol edilmeli. Görsel ve videolar dikkatlice incelenmeli. Zaten hiçbir haber sitesi sizden hesabınızı ya da şifrenizi girmenizi istemez. Böyle bir dolandırıcılık vakasıyla karşılaşan kişilerin hızlı hareket etmesi gerekiyor. İlk iş cihazın internet bağlantısını kesin. Ardından başka bir cihazdan hesabınıza girip şifrenizi değiştirin. Eğer bankacılık uygulamaları etkilenmişse bankanızı arayın. Kredi kartı ya da hesap işlemleri provizyonda olabilir. Hızlı davranarak işlemlerin iptalini sağlayabilirsiniz." Bankaların numaralarının önceden not alınmasını ve şüpheli bir durumda çağrı merkezlerine hızlıca ulaşılmasını öneren Özmestik, bir mağduriyet yaşanması durumunda hesabı ele geçirilen kullanıcıların savcılığa suç duyurusunda bulunulabileceğini hatırlattı. Özmestik, sosyal medya platformlarının bu tür içerikleri engelleme konusunda daha etkin olması gerektiğini vurgulayarak, "Avrupa Birliği'nde olduğu gibi, 'Şikayet et.' mekanizmalarının daha hızlı çalışması lazım. Dijital platformların telif haklarında gösterdikleri hassasiyet, sahte içeriklere karşı da gösterilmeli." ifadelerini kullandı. Tüm kişisel veriler hedefte olabilir Bilişim Hukuku Derneği Başkanı Avukat Kürşat Ergün de bu tür içeriklerin çoğu zaman kamuoyunda tanınan kişi ve kurumların görüntüleriyle hazırlandığını ve gerçek bir haber izlenimi verdiğini belirtti. Bu tür bağlantılara tıklayan kullanıcıların cihazlarına kötü amaçlı yazılımlar bulaşması durumunda, sadece temel bilgilerin değil, çok geniş bir veri yelpazesinin de tehlikeye girdiğine dikkati çeken Ergün, "Kişisel veri, kanunda yer alan tanımına da uygun olacak şekilde geniş yorumlanmalıdır. Bu kapsamda, kişinin sosyal medya yazışmaları da e-nabız uygulamasında yer alan tahlil sonucu da kişisel veridir. Bu verilerin ele geçirilmesi suç teşkil eder." diye konuştu. Ergün, bu tür içeriklere tıkladığını fark eden kullanıcıların, en kısa sürede kolluk birimlerine ya da savcılığa başvurması gerektiğini vurgulayarak, eğer bir bankacılık uygulaması ya da kredi kartı bilgisi ele geçirilmişse, ilgili bankayla derhal iletişime geçilerek hesapların bloke edilmesi gerektiğini söyledi. Bu tür dolandırıcılık içeriklerini yayan sosyal medya hesaplarının IP bilgileri üzerinden tespit edildiğini ve şüphelilere kamu davası açıldığını aktaran Ergün, mağdur olan kişilerin ayrıca tazminat davası da açabileceğini sözlerine ekledi. Ergün, içeriğin dolandırıcılık amacıyla hazırlandığını bildiği halde paylaşan kişilerin suça iştirak etmiş sayılacağını, farkında olmadan paylaşanlarda ise ceza hukuku açısından sorumluluk doğmayacağını aktardı.

Urfa’da Uzmanlardan Hayati Uyarı Haber

Urfa’da Uzmanlardan Hayati Uyarı

Türkiye genelinde etkili olan aşırı sıcak hava dalgası, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşamı olumsuz etkiliyor. Termometrelerin 45 derecenin üzerine çıktığı Şanlıurfa, sıcaklığın en yüksek ölçüldüğü şehirlerden biri oldu. Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü sıcaklar konusunda vatandaşlara uyarılarda bulundu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelere göre, kentte sıcaklıklar mevsim normallerinin oldukça üzerinde seyrediyor. Bu doğrultuda Şanlıurfa Valiliği, vatandaşlara dikkatli ve tedbirli olmaları yönünde uyarılarda bulundu. Sıcak havaların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine karşı Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğünde görevli Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Akile Karaçin Süleyman, özellikle risk grubundaki bireyler için önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Akile Karaçin Süleyman , yaz aylarında aşırı sıcaklara karşı şu uyarılarda bulundu: “Yaz aylarında görülen aşırı sıcaklıklar; başta yaşlılar, çocuklar, kalp, tansiyon ve şeker hastalığı gibi kronik rahatsızlığı olan bireyler için ciddi sağlık riskleri oluşturabilir. Bu nedenle güneş çarpması, bayılma, tansiyon düşmesi ve ciddi sıvı kayıpları gibi durumlara karşı dikkatli olunmalıdır.” Dr. Akile Karaçin Süleyman, sıcak havalarda sağlık sorunlarının önüne geçebilmek için şu önerilerde bulundu: • 11.00 ile 16.00 saatleri arasında mecbur kalmadıkça dışarı çıkılmamalı. • Bol su ve sıvı tüketilmeli, susama hissi olmasa dahi sıvı alımı ihmal edilmemeli. • Kafeinli, gazlı ve şekerli içeceklerden kaçınılmalı. • Hafif, bol ve açık renkli kıyafetler tercih edilmeli. • Uzun süre doğrudan güneş altında kalınmamalı, serin ve gölgeli alanlarda zaman geçirilmelidir. • Yaşlı ve yalnız yaşayan bireyler düzenli olarak kontrol edilmeli, ihtiyaçları takip edilmelidir. Ayrıca sıcak çarpması belirtilerine karşı da uyarılarda bulunan Dr. Akile Karaçin Süleyman, “Güneş altında uzun süre kalan bireylerde halsizlik, baş dönmesi, bulantı, bilinç bulanıklığı gibi şikâyetler ortaya çıkarsa zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” dedi. Uzmanlar, önümüzdeki günlerde etkisini sürdürecek sıcaklıklar nedeniyle vatandaşların hem günlük yaşamlarında hem de açık hava etkinliklerinde daha tedbirli davranmaları gerektiğini hatırlatıyor.

Aşırı Sıcaklarda Nasıl Beslenmeli? Haber

Aşırı Sıcaklarda Nasıl Beslenmeli?

Sağlık Bakanlığı, yaz aylarında artan sıcaklıklar nedeniyle vatandaşlara sıvı tüketimine ve beslenme düzenine dikkat etmeleri konusunda uyarıda bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, sıcak havanın ve yükselen nem oranlarının özellikle yaşlılar, hamileler, çocuklar ve kronik hastalığı bulunanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiği belirtildi. Bu nedenle sıvı kaybının önlenmesi, güneşten korunma, dengeli beslenme ve serin ortamlarda bulunma gibi önlemlerle riski büyük ölçüde azaltmanın mümkün olduğu vurgulanan açıklamada, aşırı sıcaklarda kaybedilen su ve mineralleri dengelemek için günde en az 2,5-3 litre su içilmesi tavsiyesinde bulunuldu. Açıklamada, çay, kahve ve gazlı içeceklerin tüketiminin sınırlandırılması, bunun yerine ayran ve maden suyu gibi mineral desteği sağlayan içeceklerin tercih edilmesi gerektiği kaydedildi. "Su oranı yüksek besinler özellikle tercih edilmeli" Güneş ışınlarının etkisinin en güçlü olduğu 11.00 ila 16.00 saatleri arasında mümkün olabildiğince dışarı çıkılmaması önerilirken, beslenme alışkanlığının hava sıcaklıklarına göre düzenlenmesinin önemine işaret edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Aşırı sıcak havalarda ağır, yağlı ve kızartılmış yiyeceklerden uzak durulmalı, taze sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Öğünler, küçük porsiyonlar halinde ve sık aralıklarla tüketilmeli. Salatalar ile karpuz, kavun gibi su oranı yüksek besinler özellikle tercih edilmeli. Aşırı sıcak ve nemli havalarda yapılan egzersizler vücudu zorlayabilmekte ve kalp üzerinde aşırı yük oluşturabilmektedir. Bu nedenle yoğun fiziksel aktivitelerden kaçınılmalı. Fiziksel aktiviteler sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde yapılmalı, egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında yeterli miktarda su tüketilmeli."

621 Yangın Kontrol Altına Alındı Haber

621 Yangın Kontrol Altına Alındı

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, son bir haftada çıkan 624 yangının 621'ini kontrol altına aldıklarını belirterek "Cumhuriyet tarihinin en iyi hava ve kara filosu ve personeliyle müdahalelerimizle bu zorlu süreçte çok iyi sonuçlar aldık." dedi. Yumaklı, Orman Genel Müdürlüğü Yangın Yönetim Merkezi'nde, orman yangınlarına ilişkin son durumu paylaştı. Son 1 haftanın orman yangınlarıyla mücadelede çok yoğun geçtiğini belirten Yumaklı, bu yılın 6 ayında 1305'i ormanlık alanda, 1739'u da orman dışında olmak üzere toplam 3 bin 44 yangın çıktığı bilgisini verdi. Yumaklı, bu yangınlarla Cumhuriyet tarihinin en büyük kara ve hava filosu, deneyimli 25 bin personelle mücadele ettiklerini ifade ederek, "Hava araçlarımız yaz başından bu yana 16 bin 35 sorti yaptılar ve sadece havadan 52 bin ton su atıldı. Yaklaşık 3 bin 44 yangından 624'ü sadece son 1 haftada çıktı. Yani neredeyse 5'te 1'i son 1 haftada çıktı." dedi. Son 1 haftada İzmir'de, Sakarya'da, Hatay'da, Bilecik'te, Manisa'da, İstanbul'da ve Bursa'da çok ciddi boyutlara ulaşan yangınlarla mücadele ettiklerine işaret eden Yumaklı, "Bu illerde 20 büyük yangından, her biri hafızalara kazınan 2021 yangınları potansiyelini gördük. Dolayısıyla Cumhuriyet tarihinin en iyi hava ve kara filosu ve personeliyle müdahalelerimizle bu zorlu süreçte çok iyi sonuçlar aldık." değerlendirmesinde bulundu. "624 yangından 621'i kontrol altına alındı" Yumaklı, söz konusu 624 yangının 621'ini kontrol altına aldıklarını, sadece bugün 9 büyük yangınla mücadele ettiklerini bildirdi. Bu yangınlardan 6'sını kontrol altına aldıklarının bilgisini paylaşan Yumaklı, "Antalya, Mersin, Kırklareli, İstanbul Silivri, Adana Ceyhan, Uşak Eşme bu yangınlar kontrol altına alınmıştır." dedi. Yumaklı, İzmir'in Çeşme ilçesindeki yangının da enerjisinin düştüğünü ve bu yangınla ilgili çok daha güzel haberler vermeyi umduklarını söyledi. İzmir'in Ödemiş ilçesindeki yangının rüzgarın etkisiyle büyüyerek çok geniş alana hızlıca yayıldığını aktaran Yumaklı, şiddetli rüzgarın devam ettiğini ve yangınla mücadelenin sürdüğünü bildirdi. Yumaklı, yangınlarla mücadele eden personelden birini bugün şehit verdiklerini dile getirerek, "Bir diğer arkadaşımız da şu anda entübe vaziyette hastanede. Yine Ödemiş'te 81 yaşında bir vatandaşımızı kaybettik. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum." diye konuştu. Yangınlarla mücadele eden personelden morallerini düşürmemelerini isteyen Yumaklı, şunları söyledi: "Şehidimizin ardından elbette bir görev olarak bu yangınları söndüreceğiz, onların emanetlerine sahip çıkacağız. Vatan savunması için canını veren kolluk güçlerimizden, güvenlik güçlerimizden, silahlı kuvvetlerimizden sonra en fazla şehit veren Orman Genel Müdürlüğü. İnşallah bundan sonra başka bir kardeşimizi, başka bir arkadaşımızı, vatanı için canını dişine takarak savaşan, çalışan, mücadele eden hiç kimseyi kaybetmeyiz." Yumaklı, İzmir'deki 3 yangına, 10 uçak, 25 helikopter, arazözler, ilk müdahale araçları ile Devlet Su İşleri, Karayolları, belediyelerin bütün imkanlarıyla dahil olduklarını, Buca ve Ödemiş için müdahale ve mücadeleye devam edileceğini söyledi. Bu süreçte toplumu manipüle edecek ölçüde dezenformasyonların kendilerini yorduğuna değinen Yumaklı, "Hiç kimsenin sahada mücadele eden arkadaşlarımızın moralini bozmaya hakkı yok. Herkes kendisine çekidüzen versin. Sadece işimize odaklanıyoruz. Sizlerden ricam, bu insanüstü mücadeleye Türkiye'nin 86 milyon vatandaşı, evladı destek versin." ifadelerini kullandı. Vatandaşlara orman yangını uyarısı Yumaklı, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün ilerleyen günlerde çok şiddetli rüzgar, aşırı sıcaklık ve düşük nem uyarısı yaptığını anımsatarak, şunları kaydetti: "Sadece bizde değil, bütün dünyada da benzer şekilde, benzer meteorolojik olaylar yaşanıyor. Lütfen dışarıda ateş yakmayın. Bir kıvılcım bile olsa, yaptığınız her neyse, bunu yapmayın. Bizi en çok yoran, savaş olarak nitelediğimiz orman yangınlarıyla mücadelede yeni cepheler açılması. Eğer bugün Buca'daki o duyarsızlık, o vurdumduymazlık, olmasaydı biz bugün Ödemiş yangınıyla ilgili sizlere güzel haberler veriyor olacaktık. Ama güçlerimiz bölündü, arkadaşlarımız yoruldu. 10 gündür bununla mücadele ediyoruz. 15 Ekim'e kadar teyakkuz halindeyiz ama bugün itibarıyla şu bir haftayı dışarıda ateş yakmadan, ateşe sebep olacak herhangi bir şeyi yapmadan geçirelim. Çıkan her yangını söndürmekle övünmek istemiyoruz, yangının çıkmamasını sağlayalım, bununla övünelim."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.