Uygulamalarımız appstore googleplay

#Uyarı

gazeteci63.com - Uyarı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uyarı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kene Riskine Karşı Dikkat Edin Haber

Kene Riskine Karşı Dikkat Edin

Kurban Bayramı öncesinde, kenelerle taşınan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı vatandaşların dikkatli olması uyarısında bulunuldu. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Erdoğan Öz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KKKA'nın, kenelerin taşıdığı bir virüsle hayvanlardan insana bulaşan enfeksiyona bağlı bir hastalık olduğunu belirtti. KKKA'nın Türkiye'nin her tarafında görülebildiğini vurgulayan Öz, hastalığın özellikle İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyi, Orta ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaklaşık 30 ili kapsayan alanda yoğun görüldüğünü söyledi. Öz, her yıl bahar ve yaz döneminde kene vakalarının arttığına dikkati çekerek, "Bu dönemde de beklediğimiz gibi ölüm haberleriyle karşılaşabiliyoruz. Vakalar ağır seyrettiği zaman ölümle sonuçlanabiliyor." diye konuştu. Hastalığın, başlangıçta grip benzeri belirtilerle ortaya çıktığını anlatan Öz, "Ateş, iştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma ve ishale, ense sertliği, baş dönmesi, ışığa hassasiyet, boğaz ve göz ağrısı gibi şikayetler ekleniyor. Sanki bir gribal enfeksiyon gibi oluşuyor." dedi. Kenenin taşıdığı virüsün vücuda temasıyla hastalığın bulaşabildiğini belirten Öz, şunları kaydetti: "Onun haricinde, keneyle teması olan bir insanın veya hayvanın vücut sıvısıyla, teriyle, kanıyla veya dokularıyla temasla bulaşabiliyor. Bu temas eldivenle olmadığı durumlarda veya korunmasız şekilde temasla gerçekleşebiliyor. Hayvanlar, herhangi bir belirti göstermeden, KKKA'ya sebep olan aynı virüsü taşıyan keneleri vücudunda barındırıyor. O sebeple tamamen sağlıklı olarak düşündüğünüz bir hayvan, bu virüsü üzerindeki kene sebebiyle taşıyor olabilir." "Açık renkli ve uzun giysiler tercih edilmeli" Öz, kenenin insan vücuduna tutunması durumunda bir an önce çıkarılması gerektiğine işaret ederek, "Kesinlikle çıplak elle dokunmamak veya keneyi öldürmemek gerekiyor. Bir cımbız eşliğinde çıkarabiliriz. Poşetle veya bezle çıkarmamız da mümkün olabilir. Bu hayvanın üzerinde olsa da yine bu işlemi yapabiliriz. Kendimizi ilk önce garanti altına almamız gerekiyor." ifadelerini kullandı. KKKA'ya karşı özellikle bahar ve yaz sonuna kadar dikkatli olunması gerektiğini dile getiren Öz, hastalığın herhangi bir tedavisi ve aşısının bulunmaması nedeniyle koruyucu önlemlerin uygulanması gerektiğini vurguladı. Erdoğan Öz, "Kollarımızı ve vücudumuzu örten uzun elbiseler giyinmemiz gerekiyor. Örneğin, pantolonumuzun paçasını çorabımızın içine koyabiliriz. Piknik, bağ, bahçe alanlarından geldikten sonra ise hem kendimizin hem de çocuklarımızın kulak arkasını, koltuk altlarını, kasıklarını ve diz altlarını kontrol ederek orada kene olup olmadığını görmek gerekiyor. Bir de park, bahçe gibi piknik alanlarına giderken kenenin daha rahat görünebilmesi için açık renkli elbiseler giymek gerekir." dedi. "Çıplak elle temas hastalık riskini artırıyor" Öz, yaklaşan Kurban Bayramı döneminde hayvan kesimi ve et işlemlerinde dikkatli olunması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: "Keneler, sadece insanın üzerine yerleşmesiyle insana hastalık bulaştırmıyor. Hem kene hastalığıyla enfekte olmuş kişilerden hem hayvanlardan bulaşabiliyor. Bu sebeple, kurban kesiminde hayvanlarının derisinin yüzülmesinde, karkasın parçalanmasında, etin ayrıştırılmasında, hiçbir safhada çıplak elle dokunmamamız gerekiyor. Kesinlikle, eldivenle dokunmamız gerekiyor. Keneyle temas olduktan sonra bu hastalık kendini 1-3 gün arasında gösteriyor. Maksimum 9 güne kadar belirti ortaya çıkabiliyor. Eğer enfekte olmuş, hastalık kapmış bir insanla veya bilmeden de bir hayvanla temas edildiyse 5-6 günde ortalama belirtiler ortaya çıkıyor. Bu 13 güne kadar sürüyor. Vücuda bir kene dokunduğu zaman en az 10 gün, kişinin kendini belirtiler açısından kontrol etmesi gerekiyor."

Kurban Alımı ve Kesiminde Dikkat Haber

Kurban Alımı ve Kesiminde Dikkat

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi Besin İnceleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Gücükoğlu, kurban seçimi ve kesimiyle ilgili önerilerde bulundu. Gücükoğlu, Canik Hayvan Pazarı'nda gazetecilere, Kurban Bayramı'nın hem dini açıdan hem de toplumun dayanışması ve paylaşımları açısından çok özel bir bayram olduğunu söyledi. Kurbanlıkların acı çekmeden hijyenik koşullarda kesilmesinin hem insan hem hayvan hem de çevre sağlığı açısından önem arz ettiğine işaret eden Gücükoğlu, "Öncelikle hayvanların Bakanlıkça belirlenmiş, il ve ilçe yönetimlerinin belirlediği veteriner hekimlerin görev aldığı yerlerden seçilmesini tavsiye ediyoruz. Seçilecek olan kurbanlık hayvanların öncelikle küpelerinin olmasına ve mutlaka veteriner sağlık raporunun bulunmasına dikkat edilmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz." dedi. Hayvanların seçimi sırasında hem dini hem de sağlık yönünden belli kriterlerin bulunması gerektiğini aktaran Gücükoğlu, "Hayvanın kurban olabilmesi için gözünün kör olmaması, herhangi bir dokusal eksikliğinin, topallığının olmaması gerekiyor. Hayvanlar tercih edilirken özellikle burunlarından, ağızlarından bir akıntının gelmemesi, doğal deliklerinden fena kokulu akıntılarının, hırıltılı solunumunun olmaması en başta dikkat edilecek hususlar olarak karşımıza çıkıyor." ifadelerini kullandı. Hayvanın kanı akıtıldıktan sora yüzülmesi önemli Gücükoğlu, Türkiye'de yıl boyunca kesilen hayvanların yüzde 15'inin Kurban Bayramı'nda kesildiği bilgisini paylaşarak, şunları kaydetti: "Hayvanların acı çektirmeden çok kısa süre içerisinde kesilmesi gerekmekte. Kesecek olan bıçağın keskin olmasını ve hayvanın boynunun yaklaşık 1,5-2 kat uzunluğunda bir bıçak tercih edilmesini öneriyoruz. Hayvanlar kesildikten sonra canı çıkmadan boynunun başının gövdeden ayrılması önerilmiyor ve kan akıtılması bu noktada oldukça önemli. Küçükbaş hayvanlarda minimum 5 dakika, büyükbaş hayvanlarda 6 dakika süreyle kanın akıtılması önerilmekte. Hayvanın kanı akıtıldıktan ve canı çıktıktan sonra yüzme işlemine başlandıktan hemen sonra mutlaka bir askıda o derinin yüzme işleminin devam ettirilmesi gerekmekte. Hayvanlar kesildikten, derisi yüzüldükten sonra hızlı şekilde iç organlarının çıkarılması gerekiyor ve iç organları çıkarılırken de delme, kesme gibi iç organ içeriğinin karkas dediğimiz ete bulaşmasını önleyecek tedbirlerin alınması gerekmekte." Etlerin dinlendirilmeden yenilmemesi öneriliyor Kurban kesimi kadar etlerin muhafaza edilmesinin de önemine işaret eden Gücükoğlu, "Kasların ete dönüşmesi için bir sürenin geçmesi gerekiyor. Kesim sonrası ette meydana gelen birtakım biyokimyasal reaksiyonlar sonucu bu iş şekilleniyor. Halkımız hayvan kesildikten sonra hemen o eti kavurma yapıp tüketme tercihini gösteriyor ama kasın ete dönüşmesi için en az 5-6 saat süreyle etin sıcaklığının düşmesi, daha sonra buzdolabına getirilmesi ve 24 saat sonra tüketilmesini öneriyoruz." diye konuştu. Gücükoğlu, etlerin büyük parçalar halinde buzdolabına konulmasını ya da sıcakken poşetlere sarılıp dolaba kaldırılmasını önermediklerini dile getirerek, şu tavsiyelerde bulundu: "Pıhtılaşmayan ve koyu renkte kan, deri üzerinde çiçek benzeri kabarcıklar, ağız boşluğu ve dilde erozyonlu bölgeler, etlerde pirinç tanesi görünümünde oluşumlar, anormal görünüşe sahip iç organlar ve göğüs kafesinde yapışmalar, su toplanması ve inci tanesi gibi oluşumlar var ise kurbanın derisi dahil bütün kısımları serin yerde muhafazaya alınıp, kesim ve parçalamada kullanılan bıçak, makas, kesme tahtası gibi aletler sıcak ve bol sabunlu suyla yıkanmalı, başka gıdaya teması önlenmelidir. Sonuç olarak hayvanın kesim öncesi dikkate değer anormal durumu gözlenmişse tüm bu bilgiler veteriner hekimle paylaşılmalıdır. Et, deri ve iç organlar, veteriner hekimin muayenesi sonucu vereceği karara göre değerlendirilmelidir."

Şıldak'tan Anız Yangını Uyarısı Haber

Şıldak'tan Anız Yangını Uyarısı

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, anız yakanlar ve yakılmasına sebep olan kişilerin tespiti yapılamadığı zaman tarla kimin adına kayıtlıysa ona idari para cezası uygulanacağını belirtti. Şıldak, Valilikte gazetecilere yaptığı açıklamada, hububatta hasat sürecinin yavaş yavaş başladığını, hasat esnasında ve öncesinnde özellikle biçerdöverlerin uyması gereken kuralları faaliyet yürütecek işletmelere duyurduklarını ifade etti. Şanlıurfa'da modern tarımın yapıldığını ve tarımda makineleşmenin üst seviyede olduğunu aktaran Şıldak, "Kurallara uyulması halinde ürün kayıplarını da önleyeceğiz ve kimsenin mağduriyeti söz konusu olmayacak." dedi. Şıldak, anız yangınlarının orman yangınları kadar tehlikeli ve riskli durumlar oluşturabildiğini dile getirerek şunları kaydetti: "Maalesef hala üreticilerimizden bazıları bazı yerlerde özellikle anız yakıyorlar. Anız yakılması tarımsal süreçler açısından onaylanmıyor. Yangın riskini hatta bazen biçilmemiş tarlalara da sirayet etmek suretiyle yangının büyümesini ve ekinlerin de ürünün de kaybedilmesine sebep oluyor. Bunun yanı sıra ormanlık alanlara ve yerleşim alanlarına sıçrayabiliyor. Bir hayli yüksek sayıda tarla yangını, arazi yangını görüyoruz ve temel sebep anız yakılmasından kaynaklı. Aldığımız Valilik kararı aynı zamanda cezai yaptırımları da öngörüyor. Hem tarım teşkilatımız hem emniyet ve jandarma birimlerimiz alanda sürekli denetim gerçekleştirecekler. Biçerdöverlerle ilgili hasat kurallarına uyulmaması ve anız yakılmasının tespiti halinde bu muhakkak surette tespit edilecek. İdari para cezası ve adli bu işlemler söz konusu olacak. Anız yakılmasına sebep olan kişi bilinemezse, tespit edilemezse dahi çiftçi kayıt sisteminde tarla kimin adına kayıtlıysa ona işlem yürütülecek ve idari para cezası yaptırımı uygulanmış olacak." Çiftçilerin kurallara uymasını isteyen Şıldak, üreticilere bereketli ve hayırlı bir hasat sezonu temennisinde bulundu. Bu arada, anız yakmaya ilişkin güvenlik güçleri tarafından 2024 yılında 383, hasat sezonunun yeni başladığı 2025 yılında ise 7 kişiye işlem yapıldığı belirtildi.

Kurban Bağışında Dikkat Uyarısı Haber

Kurban Bağışında Dikkat Uyarısı

Kurban Bayramı'nın yaklaşmasıyla birlikte internetten kurbanlık bağışı yapmak ya da kurbanlık bağışından faydalanmak isteyen vatandaşlar, çeşitli dolandırıcılık yöntemleriyle karşı karşıya kalıyor. Uzmanlar, güvenilir dernek veya vakıfların isimlerini kullanarak sahte bağış sitelerinin oluşturulduğunu belirterek, bu tür dolandırıcılık yöntemlerine karşı tüketicileri uyarıyor. Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı yaklaştıkça siber dolandırıcıların da harekete geçtiğini kaydederek, "Özellikle online kurbanlık satın almak ya da bağış yapmak isteyenlerin çok dikkatli olması gerekiyor. Çünkü gerçek vakıf ve derneklerin internet sitelerini birebir kopyalıyorlar, taklit ediyorlar. Site tasarımı, logoları, IBAN numaralarını bile gerçek gibi gösteriyorlar." diye konuştu. Sosyal medyada sponsorlu reklamlarla vatandaşların karşılarına çıktıklarını anlatan Kırık, "Kurban bağışınızı şimdi yapın gibi mesajlarla sizi sahte sitelere yönlendirme işlemini gerçekleştiriyorlar. Hatta siz parayı yatırdıktan sonra sahte dekont da gönderiyorlar. Ama tabii burada ne kurban kesiliyor ne de bağışınız yerine ulaşmış oluyor." ifadelerini kullandı. "Kiralık IBAN kullanarak izlerini de kaybettirmeye çalışıyorlar" Kırık, söz konusu durumlarda dijital okuryazarlığın önemine değinerek, şunları kaydetti: "Özellikle dijital okuryazarlığı pek fazla olmayan vatandaşlarımızı burada tuzağa düşürmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda kurban bağışından faydalanmak isteyen ihtiyaç sahiplerinin de tuzağa düşürülmesi amaçlanıyor. Banka, adres, kişisel bilgiler de çalınıyor. Bunlar kişisel veri açısından değerlendirildiğinde çok önemli, son dönemlerde kişisel veri ihlalleri de giderek artış göstermeye başladı. Çalınan bilgiler webin görünmeyen yüzünde, karanlık webde de satılığa çıkarılıyor. Dolandırıcılar her döneme, her koşula, her güne uygun stratejiler geliştiriyorlar." Bağış yapmak isteyenlerin kurumun resmi sitesini kontrol etmesi gerektiğine dikkati çeken Kırık, "Şüpheli bir durum varsa mutlaka kurumun telefonunu arayıp teyit etmeniz lazım. Özellikle yapay zekadan hazırlanmış videolara oldukça dikkat edin. Mutlaka kurumlar üzerinden teyit alın. Resmi sitelerin uzantılarına mutlaka dikkat edin. Adres çubuğunu kontrol edin ve özellikle sizden yardım ya da bağış adı altında IBAN hesabı gönderen, 'derneğimizin ya da vakfımızın adına değil, bir kişi adına yollayın' diyen hesaplara asla para göndermeyin. Çünkü onlar daha çok kiralık IBAN kullanarak izlerini de kaybettirmeye çalışıyorlar." şeklinde konuştu. Kırık, vatandaşlara söz konusu durumlarla karşılaşmaları halinde bankalarıyla iletişime geçmelerini ve suç duyurusunda bulunmalarını tavsiye etti. "İyilik yapmak isteyen vatandaşları tuzağa düşürmek istiyorlar" Tüketici Konfederasyonu Siber Güvenlik Komisyonu Başkanı Muharrem Baki de tüketicilerin Kurban Bayramı dönemlerinde sahte bağış siteleriyle karşı karşıya kaldıklarını hatırlatarak, "İyilik yapmak isteyen vatandaşları tuzağa düşürmek istiyorlar. Dolandırıcılar öncelikle güvenilir dernek, vakıf isimlerini kullanıyorlar. Bu isimler üzerine sahte web sayfaları oluşturuyorlar. Görsel olarak da birebir sitenin aynısını hazırlıyorlar. Ama isimleri aynısı olamıyor, çok benzerini almaya çalışıyorlar. Burada tüketicilerin link dediğimiz alan adlarına öncelikle dikkat etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı. Dolandırıcıların sahte bağış siteleri için sosyal medya reklamları, kısa mesajlar, sosyal medya uygulamalarını kullandığını anlatan Baki, "Amaçları insanların kimlik numaralarını, telefon numarasını, kimlik bilgilerini alıp bunları başka yerlerde kullanmak istiyorlar. Aynı zamanda tüketicilerden aldıkları kimlik bilgilerini de sahte hesaplarda kullanarak dolandırıcılık yapıyorlar." diye konuştu. Baki, bağış yapmak isteyenlerin vakıf ve derneklerin sitelerini, reklamlarını resmi kaynağından teyit etmeleri gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Alan adının doğru olduğuna birebir emin olmaları gerekiyor. Genelde de yazım hataları oluyor sitelerde. Onlara da dikkat etmesi gerekiyor. Şüphelendikleri durumlarda da BTK'ya şikayet edebilirler. Oradan da bildirimde bulunmalarını tavsiye ediyoruz ki başkaları mağdur olmasın. Tüketicilerin dolandırıldıkları takdirde bankayı arayıp işlemi durdurup, kredi kartını bloke ettirmesi ve aynı zamanda suç duyurusunda bulunması gerekiyor. Dolandırıcıların bazılarının amaçları sadece bilgileri toplamak olurken, bazıları ise gerçekten sadece sizden para almaya çalışabiliyor."

Dolandırıcılığa Karşı Tavsiyeler Haber

Dolandırıcılığa Karşı Tavsiyeler

Dolandırıcılık olaylarına karşı cep telefonundaki banka ve benzeri uygulamalarda kullanılabilen çoklu kimlik doğrulamasının, yaşanabilecek parola kırılma durumlarında etkili korunma yöntemi olduğu belirtildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Bilgisayar Mühendisliği Siber Güvenlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güzin Ulutaş, AA muhabirine, sanal ortamdaki tehditlere yönelik korunma yöntemlerinin değişiklik gösterebildiğini söyledi. Ulutaş, oltalama gibi saldırılara karşı sosyal farkındalık oluşturmanın önemine işaret ederek, son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle internet kullanımının da yaygınlaştığını kaydetti. Siber uzayda birçok saldırının oluşabileceğini, en yaygın görülenlerin başında atak saldırılarının geldiğini ifade eden Ulutaş, son dönemde yapay zeka yöntemleriyle üretilen sahte videolarla çok sık karşılaşıldığını vurguladı. Farklı ses ve görüntülerin yapay zekayla oluşturulabildiğini aktaran Ulutaş, "Bir gün bir telefon alırsınız bankadan arıyor gibi olurlar ama aslında bir banka temsilcisinin sesiyle aynı sesi kullanan biri sizinle konuşuyor olabilir." dedi. Sahte ses aramalarına karşı kişilerin dolandırıldığını fark etmesinin oldukça güç olduğunu belirten Ulutaş, şöyle devam etti: "Sosyal medya kullanıcılarının da hesaplarını gizli tutmaları önemli çünkü birçok kullanıcı hesaplarını açık tutup kendi kişisel videolarını veya fotoğraflarını kullanabiliyor. Video ve fotoğraflar daha sonra yapay zekayla sahte videoların üretilmesi için kullanılabiliyor. Şu anda en çok kullanılan ve insanlar üzerinde negatif etkiler ortaya koyabilecek saldırılar arasında yer alıyor." Prof. Dr. Ulutaş, dolandırıcılık olaylarına karşı cep telefonundaki banka ve benzeri uygulamalarda çoklu kimlik doğrulaması yapılması gerektiğine dikkati çekerek, "En önemli sebebi parolanızın kırılması durumunda dahi kişinin sizin hesabınıza sızabilmesi için cep telefonunuza gönderilen mesajı bilmesi ve girebilmesi gerekiyor. Parolanızın kırılabilmesini göz önünde bulundurarak muhakkak çoklu kimlik doğrulama stratejilerini açmanızı öneriyorum." dedi. SİBERAY Projesi kapsamında Trabzon Emniyet Müdürlüğünün kamu kurum ve öğrencilere yönelik bilgilendirme çalışmaları bulunduğuna değinen Ulutaş, "Bu eğitimler özellikle siber uzaydaki oluşabilecek güvenlik problemleri hakkında çok fazla bilgisi olmayan son kullanıcılar açısından önem taşımakta. Halk açısından önemli farkındalık oluşturacağını düşünüyorum." şeklinde konuştu. İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru İlhan Tozluyurt ise dolandırıcılığın artık internetin gerçeği olduğunu, bunu insanların kabul etmesi gerektiğini ifade etti. "2017'den bu yana 80 bin insanımıza ulaştık" Tozluyurt, sanal dolandırıcılığın sadece Trabzon'da değil, tüm dünyada yaşandığına dikkati çekerek, "İnternet suçlarında bir sınır yoktur. Sadece Trabzon, Karadeniz veya Türkiye diyemeyiz çünkü bir olayın faili yurt dışından da çıkabilir." diye konuştu. Trabzon il ve ilçelerinde dolandırıcılığa karşı bilgilendirme faaliyetlerini 2017'den beri sürdürdüklerini belirten Tozluyurt, "2017'den bu yana 80 bin insanımıza ulaştık." bilgisini paylaştı. Tozluyurt, dolandırıcılık nedeniyle emniyete başvuran kişilerden yüzde 70 ile 75'inde suç konusunun aydınlatıldığını kaydetti. Üniversite öğrencilerine eğitim verildi İl Emniyet Müdürlüğünce KTÜ Fen Fakültesi Nazım Terzioğlu Amfisi'nde verilen dolandırıcılık eğitimine katılan Nisanur Topce, sunumdan oldukça faydalı bilgiler elde ettiğini anlatarak, "Babam dolandırıcılık yaşadı, benzer şeyler anlatıldı. Bilgilendirildik, daha önce olsaydı belki babam böyle bir şey yaşamayabilirdi." dedi. Furkan Erağca da geçmişte kendisinin de sosyal medya üzerinden dolandırıldığını anımsatarak, eğitim sonrası daha dikkatli olacağını söyledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.