Uygulamalarımız appstore googleplay

#Turizm

gazeteci63.com - Turizm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Turizm haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şanlıurfa’da 29 Ekim Coşkusu Haber

Şanlıurfa’da 29 Ekim Coşkusu

Cumhuriyetin ilanının 102. Yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Şanlıurfa’da da coşkuyla kutlandı. Osmanbey Şehitliğinde Şehitler Anıtına önceki gün çelenk sunumuyla başlayan kutlamalar bugün de Valilikte tebriklerin kabulüyle devam etti. Vali Hasan Şıldak’ın Valilikte tebrikleri kabulünün ardından geçit töreni Cumhuriyet Caddesinde gerçekleştirildi. Vali Hasan Şıldak’ın halkı selamlamasıyla başlayan program saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla devam etti. Günün anlamına uygun şiirlerin de okunduğu programda, halk oyunları gösterileri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Bayramı’na ilişkin mesajı okundu. Programda bir konuşma yapan Vali Hasan Şıldak, “Bugün Cumhuriyetimizin, ulu çınarımızın 102’nci kuruluş yıl dönümünü milletçe, ülke olarak hep birlikte, tek yumruk olarak büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun” dedi. Sözlerini sürdüren Vali Şıldak, “Konuşmamın başında Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bu topraklar için tarihimiz boyunca kanını dökmüş, şehadet mertebesine ulaşmış bütün şehitlerimizi ve ebediyete uğurladığımız kahraman gazilerimizi rahmetle, şükranla yad ediyorum. Cumhuriyete giden yol çok meşakkatli, çok zorlu, çok badirelerle dolu ama milletimizin eseri olan bu ulu çınarın oluşumu kahramanlıklarla dolu, cesaret ve üstün meziyetlerin, milletimizin hasletlerimizin zuhur ettiği, gün yüzüne çıktığı, bir kez daha tezahür ettiği çok, çok üstün bir başarının hikayesidir. Cumhuriyetimizin kuruluşu her Türk'ün, her çocuğumuzun, her gencimizin, milletimizin her ferdinin hafızasına kazınması gereken büyük bir ders ve gönüllerinde bir sevgi yumağına dönüşmesi gereken bir vatan aşkı olmalıdır. Cumhuriyetimiz ne getirdi diye baktığımızda tam bağımsızlık getirdi. Özgürlük getirdi. Milletimizin tekrar dirilişi olarak bir yapıya kavuşmamızı ve bugüne kadar güçlü bir şekilde ilerlememizi getirdi. Milli birliğimizi oluşturdu. En önemli şeylerden biri de milletçe bir bütün olarak 7'den 77'ye her rengimizle, mozaik gibi olan bu ülkemizde ve Şanlıurfa'mızda, en güzel örnek de Şanlıurfa, huzur içinde, barış içinde, birlik bütünlük içinde yaşamamızı sağladı. Yine en önemli şeylerden biri demokrasiyi getirdi ülkemize. Nasıl elde edildi diye baktığımızda işte şehitlerimizle, gazilerimizle ve vatan kavramıyla şekillenen bir felsefeyle, bir yaklaşımla, ülke sevgisiyle, adanmışlıkla, tarihimizin bize yüklediği misyonla, birikimle ve inançla, iradeyle sapmadan, olduğu gibi görünerek samimi vatan sevdasıyla, rol yaparak değil, fesatlıkla değil, ülke sevgisiyle bugünlere geldik. Şehitlerimizin kanlarıyla, cesaretle, liderlikle ve milletimizin tek yumruk olmasıyla bugünlere geldik. Şimdi değerli vatandaşlarımız, şimdi bu mücadele devam etmiyor mu sanıyoruz? Bu mücadele hep devam edecek. Anadolu coğrafyasında bizim varlığımız inşallah ilelebet devam edecek. Bu mücadele de durmayacak. Hakimiyet için, bu topraklara hükmetmek, burada insanlığa hizmet etmek ve her mazluma el uzatan bir inancın neferleri olarak varlığımızı sürdürmek için, güçlü bir şekilde sürdürebilmek için mücadeleye mecburuz. Güçlü olmanın yolu da gelişmektir, kalkınmaktır. Ülke olarak, millet olarak, şehir olarak ve bireysel olarak elbette ki hepimize sorumluluklar düşmektedir. Bunun için iki önemli husus, altını çizmek istediğim iki önemli nokta var. Birisi elbette ki Büyük Önder'in de ifade ettiği gibi çok çalışmaktır. Herkesin işini en iyi yapmasıdır. Elinden geleni değil, elinden gelenin fazlasını bu ülke için ortaya koymasıdır. İkincisi de yine hepimizin çok iyi bildiği gibi birliğimizin, bütünlüğümüzün hiçbir yara almadan, zedelenmeden vücut bulmasıdır. Şanlıurfa'nın gelişmesi de ülkemizin gelişmesi de bu iki faktörle çok yakından ilişkilidir. Güvenliğimiz, huzurumuz, gençliğimizi geleceğe hazırlamak, eğitim, sanayi, turizm, kültür, her alanda gelişme ve topyekûn kalkınmak için seferberlik ölçüsünde birlik içinde, bütünlük içinde çalışmak durumundayız. Bu çalışmayı da yaparken iyi niyetle, samimiyetle ve Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerinde de ifade bulduğu gibi yeni süreçte, yeni süreci, terörsüz Türkiye sürecini çok iyi okuyarak Cumhuriyetimizin bize yüklediği misyonu çok iyi idrak ederek birlikte başaracağız. Bu vesileyle Cumhuriyet Bayramımız bizler için içimizdeki ülke sevgisini, çalışma arzusunu ve bu ülke için, bu vatan için ne yapabilirim sorusunu tekrar tekrar sormak ve cevap bulmak için iyi bir fırsattır. Tazelenmek, yenilenmek için, güç birliği yapmak için çok iyi bir fırsattır. Ülkemize sevdamızı, vatanımıza borcumuzu hatırlama zamanıdır. Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünü canı gönülden kutluyorum. Her birinizin Cumhuriyet Bayramının coşkuyla, heyecanla, her yıl artan bir gururla ve atalarımıza, büyüklerimize layık olmak sıfatıyla bize nasip olmasını temenni ediyorum” diye söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarına da atıfta bulunan Vali Şıldak, “Sayın Cumhurbaşkanımızın dün savunma sanayimizin çok önemli bir hamlesini açıklarken yaptığı konuşmalara bazı atıflar yaparak sürdüreceğim. Cumhurbaşkanımız şöyle söylüyor: Hedeflerimize giden yolda önümüze çıkan ve çıkartılan engeller bizi sadece yavaşlatır. Belki biraz geciktirir ama hedefe varmamıza asla mâni olamaz. Ya bir yol bulur ya da bir yol açar, eninde sonunda hedeflediğimiz yere ulaşırız. Risk ve tehditlerin asimetrik biçimde arttığı bu dönemin farkına en erken varan ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Son 23 yılda savunma sanayi, diplomasi ve güvenlik başta olmak üzere attığımız adımlarla Türkiye'yi göz ardı edilemez bir ülke haline getirdik. Mazlumun zalime boyun eğmediği, güçlünün güçsüzü ezmediği adil bir dünya için diplomatik, askeri, siyasi, ticari ve ekonomik tüm imkanlarımızı seferber ettik. En sıkıntılı zamanlarda dostlarımızın yardımına koştuk, kardeşlerimizin yaralarını sardık. Türkiye bize nerede ihtiyaç duyulduysa imkanlarımız ölçüsünde elimizden geleni hiçbir bagaj taşımadan yapmaya gayret ettik. Bununla birlikte muhannete muhtaç olmamak için de kendi teknolojimizi kendimiz üretmeye başladık. Savunma sanayinde devletimizin desteği, özel sektörün dinamizmiyle birleşince hamdolsun son yıllarda büyük bir ivme yakaladık. İHA'larımızla, SİHA'larımızla, son teknolojiye sahip hava, kara ve deniz araçlarımızla destan yazmaya devam ediyoruz. Artık takip eden değil, takip edilen bir devletiz. Türkiye yüzyılına giden yolda dönülmesi gereken kavşakların başında yarım asırlık terör musibetinden ülkemizi kurtarmak geliyor. On binlerce vatan evladını şehit verdiğimiz, ekonomimize 2 trilyon dolar maliyeti olan terör bataklığını inşallah 86 milyon el ele verip hep birlikte kurutacağız. Bu noktada sabırlıyız, samimiyiz, soğukkanlı bir şekilde menzile yürüyoruz. Hedefe yaklaştıkça ülkemizin bu meseleyi çözmesini istemeyen odakların süreci rayından çıkarmaya dönük operasyonlarının artacağının elbette farkındayız. Allah'ın izniyle bu tuzakların hiçbirine düşmeyeceğiz. Her ne bahaneyle, her ne gerekçeyle olursa olsun aramıza nifak sokmak isteyenlere aldanmayacağız. Bizim gayemiz belli, niyetimiz açıktır. Nesillerin heba olmadığı, annelerin ağlamadığı, barışın, kardeşliğin, güvenliğin, huzur ve refahın hüküm sürdüğü bir iklimin bölgemizde hâkim kılınmasıdır istediğimiz. Ortak bir iradeyle inşallah önce terörsüz Türkiye'yi, ardından da terörsüz bölgeyi en kalıcı eserimiz olarak bu ülkenin evlatlarına kazandıracağız diyor ülkemizin başkanı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Ben de bu sözlerle konuşmama son verirken Şanlıurfa'mıza, Peygamberler şehrimize, bu kadim medeniyetlerin beşiği olan Anadolu toprağının en güzide parçası Şanlıurfa'ya şunu seslenmek istiyorum. Elbette ki önümüzde çok yolumuz var ama birbirimizi sevmek, bayrağımıza aşk derecesinde bağlanmak ve birlik bütünlük içinde olmak kaydıyla aşamayacağımız hiçbir engel, ulaşamayacağımız hiçbir hedef yoktur. Cumhuriyet bize bu imkanları sağladı, sağlamaya devam edecek. Bu vesileyle her birinizi ayrı ayrı bayramını kutluyor, saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Geçit töreni ile devam eden program hatıra fotoğraflarının çekilmesinin ardından sona erdi.

Şanlıurfa, Sonbaharda İlgi Gördü Haber

Şanlıurfa, Sonbaharda İlgi Gördü

Tarihi, kültürü, gastronomisi ve inanç turizmiyle öne çıkan Şanlıurfa'da, sonbahar aylarında turizm hareketliliği otellerde hafta sonları doluluk oranını yüzde 90'ın üzerine çıkardı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Göbeklitepe ve Karahantepe ile Hazreti İbrahim’in doğduğu ve ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen Balıklıgöl gibi önemli tarihi alanlara sahip Şanlıurfa'da, eylül-ekim aylarında otellerdeki doluluk oranı özellikle hafta sonları yüzde 90'ı aştı. Kente gelen yerli ve yabancı misafirler, Şanlıurfa'nın tarihine tanık olmanın yanı sıra yöresel sıra gecelerine katılıp bölgenin yöresel lezzetlerini tatma fırsatı da buluyor. "Bu mevsim tam zamanı diyoruz" Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, AA muhabirine, kentte yaz döneminde hava sıcaklıklarının 40 derecenin üzerinde seyrettiğini onun için misafirlerin daha çok bahar aylarını tercih ettiğini söyledi. Kente gelen ziyaretçi sayısının her yıl arttığını dile getiren Şıldak, şöyle devam etti: "Özellikle hafta sonu yoğunluklarımız bir hayli yükseldi. Otel doluluk oranlarımız hafta sonları yüzde 90'ların üzerinde seyrediyor. Özellikle yabancı turist sayısında da artış görüyoruz. Ülkemizin bu bölgesinin yerli turist profili, yavaş yavaş yabancıların da katılmasıyla daha renkleniyor. Hem Uzakdoğu'dan hem Avrupa ülkelerinden farklı kültürlerden ziyaretçileri ağırlıyoruz. Gelenler burada kültür, tarih ve turizmin yanı sıra gastronomi, müzik ve halk kültürünün zengin ögelerini de görme, deneyimleme fırsatı buluyor. Bu mevsim tam zamanı diyoruz. Özellikle Kasım ayında küçük bir sömestr tatili var. Bütün ziyaretçilerimizi fırsat bilip Güneydoğu'da özellikle Şanlıurfa'ya bekliyoruz, davet ediyoruz." Şanlıurfa'da 14 alanda kazı çalışmalarının sürdüğünü ve bu coşkunun bitmeyeceğini aktaran Şıldak, "Arkeolojiye ve tarihe merak salmış insanlar için bu özel bir cazibe oluşturuyor. Bölgede ve turizm sektöründe heyecan devam edecek. Çünkü Şanlıurfa'nın altı da üstü de zengin." dedi. "Ekim ayı en yoğun ayımız" Turist Rehberleri Odaları Birliği Denetim Kurulu Üyesi Müslüm Çoban ise sonbaharla birlikte Şanlıurfa'da turizmin yoğun ve bereketli günler geçirdiğini ifade etti. Yoğunluktan memnun olduklarını belirten Çoban, "Gelen misafirlerin gelmeden rezervasyonlarını yapmalarını istiyoruz. Şanlıurfa turizmi Göbeklitepe ve Karahantepe'de yeni bulunan buluntularla birlikte çok ilgi çekiyor. Elimizdeki veriler Kasım ayının sonuna kadar yoğunluğun süreceğini gösteriyor. Ekim ayı en yoğun ayımız. Bazen özellikle hafta sonları otellerde yer bulamıyoruz. Bu yoğunluğun Kasım ayı sonuna, hatta Aralık ayına kadar sürmesini bekliyoruz." şeklinde konuştu. Kentte bir otelin işletmecisi Mehmet Fırat Sünbül de sonbahar döneminde artan turist hareketliliği nedeniyle yoğunluk yaşandığını belirterek, Şanlıurfa’nın turizm açısından verimli bir sezon geçirdiğini ifade etti. Son dönemde artan sahte sosyal medya hesaplarına karşı vatandaşları uyaran Sünbül, rezervasyon ve iletişim işlemlerinin yalnızca otelin resmi hesapları üzerinden yapılması gerektiğini belirtti.

Yeni Kazı Alanı Ziyarete Açılıyor Haber

Yeni Kazı Alanı Ziyarete Açılıyor

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen Göbeklitepe'de yeni kazı alanı, ziyaretçilere açılmaya hazırlanıyor. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki tarihi ören yeri, Neolitik Dönem'e tarihlenen, boyları 3 ila 6 metre arasında değişen ve 40 ila 60 ton ağırlığındaki yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlarıyla insanlık tarihine bakışı değiştirdi. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2018'de dahil edilen Göbeklitepe'de, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde 1995'ten bu yana kazı çalışmaları yürütülüyor. Şu ana kadar ziyaretçiler, beyaz koruma çatısıyla örtülü Göbeklitepe Kazı Alanı 1 (GT1) bölümünü gezebiliyordu. Ancak bu alanın hemen kuzeybatısında, yeşil çatıyla örtülü Göbeklitepe Kazı Alanı 2'nin (GT2) yaklaşık bir ay içinde ziyarete açılması planlanıyor. Yapılacak düzenlemeyle birlikte ziyaretçiler, Neolitik Dönem'e ait, üzerinde çeşitli hayvan figürlerinin yer aldığı "T" biçimli dikili taşları yakından görebilecek. Ziyarete açılacak GT2'de kazılar devam edecek Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının yürüttüğü "Geleceğin Mirası Projesi" kapsamında Göbeklitepe'de yeni bir sürece girildiğini söyledi. Karul, Göbeklitepe'ye gelen ziyaretçi sayısının her yıl arttığını belirterek, alanın daha konforlu ve anlaşılır şekilde gezilebilmesi için çeşitli düzenlemeler yaptıklarını ifade etti. Bu kapsamda yürüyüş yollarının yenilendiğini, yeni ziyaret rotalarının oluşturulduğunu dile getiren Karul, bu rotaların yalnızca mevcut yapılarla sınırlı kalmayıp ileride kazı yapılacak alanları da kapsayacağını aktardı. Ziyarete açılacak alanda kazı çalışmalarının süreceğinin bilgisini veren Karul, şunları kaydetti: "GT2 alanında bir platform inşa ediyoruz. Bu ahşap platform tamamlandığında, kazı alanı da ziyaretçilerin erişimine açılacak. Ancak oradaki çalışmalarımızda hala yapacak çok işimiz var. Çalışmaları ziyarete açık bir alanda sürdürmekten rahatsızlık duymuyoruz. GT1 çatı alanında olduğu gibi hem kazılar yapılacak hem de ziyaretçiler, alana zarar vermeyecek ölçüde erişim sağlayabilecek." Göbeklitepe'de doğru bilgi paylaşımına hassasiyet Karul, Göbeklitepe'de elde edilen bilginin topluma ulaşması konusunda büyük bir hassasiyet gösterdiklerini vurguladı. Göbeklitepe'nin insanlığın ortak mirası olduğunu anlatan Karul, şöyle devam etti: "Burada üretilen bilginin topluma ulaşması konusunda oldukça duyarlı davranıyoruz. Bu sadece alanlara erişim sağlamak değil, elde ettiğimiz bilgiyi televizyonlar, belgeseller, yayınlar ya da ziyaretçi merkezindeki bilgilendirmeler gibi farklı mecralarda paylaşmak anlamına geliyor. Buna gerçekten samimiyetle özen gösteriyoruz. Çünkü yaptığımız işin topluma ulaşması bizim için son derece anlamlı." Göbeklitepe'ye ilişkin kamuoyunda gerçek dışı ifadelerin dolaştığına dikkati çeken Karul, "Bu nedenle biz, doğru bilgi paylaşımı konusunda kendimizi sorumlu hissediyoruz. Ancak yeni kazı alanlarının, çalışmalar henüz tamamlanmadan ziyarete açılması o alanlar üzerinde baskı oluşturur ve zarar verebilir." ifadesini kullandı. "Önceliğimiz arkeolojik alanların korunmasıdır" Tarihi ören yerinde her zaman önceliklerinin arkeolojik alanın korunması olduğunu dile getiren Karul, konuşmasını şöyle tamamladı: "Herkesin her yeri görmeye hakkı var ama önceliğimiz, arkeolojik alanların korunması, sağlıklı biçimde araştırılması ve bu süreç tamamlandıktan sonra ziyarete açılmasıdır. Şundan kimsenin kuşkusu olmasın, hem Bakanlık hem de biz arkeologlar, elde ettiğimiz veriler ve alanlara erişim konusunda buraya ilgi duyanlara her zaman öncelik veriyoruz."

Tarihin İzini Birlikte Sürüyorlar Haber

Tarihin İzini Birlikte Sürüyorlar

Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim elamanları Süheyla İrem Mutlu ile eşi Semih Mutlu, tarihin izini 16 yıldır birlikte sürüyor. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü'nden 2006 yılında mezun olan Süheyla İrem ile Semih Mutlu'nun yolu, 2009 yılında arkeolog olarak birlikte görev aldıkları Diyarbakır Kavuşan Höyük kazılarında kesişti. Evliliğe adım atan Mutlu çifti, daha sonra Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde öğretim elamanı oldu. Mutlu çifti, bölgedeki 7 farklı kazı alanında 16 yıldır büyük bir özveriyle tarihin izini sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Şanlıurfa'da Soğmatar Antik Kenti'nde kazı sorumlusu olarak çalışan Süheyla İrem Mutlu'ya eşi Semih Mutlu da destek oluyor. Her gün birlikte evden çıkan Mutlu çifti önce üniversiteye gidiyor ardından da antik kentteki kazı çalışmalarına katılıyor. "Her yerde arkeoloji konuşuluyor" Soğmatar Antik Kenti Kazı Sorumlusu Süheyla İrem Mutlu, AA muhabirine, eşiyle aynı işi yapmalarının avantajı olduğunu söyledi. Birbirlerini daha iyi anladıklarını belirten Mutlu, şunları kaydetti: "Aynı dili konuşuyoruz, birbirimizi daha iyi anlıyoruz, birbirimizden destek alıyoruz. Bu çok büyük bir avantaj böylelikle ortak güzel şeyler ortaya çıkıyor. Yani tek bir beynin bir şey üretmesi ve çalışmasından ziyade iki kişinin bir yerde çalışması daha avantajlı oluyor. Tabii ev içinde de güzellikleri oluyor ama hep arkeoloji konuşuluyor, bu ikimiz için büyük bir avantaj ama oğlumuz da var onun için sürekli arkeolojiden konuşan bir anne ve baba olmuş oluyoruz. Genel olarak ama ikimiz de birbirimizi geliştirmiş oluyoruz." "Hayat daha kolay oluyor" Semih Mutlu da eşiyle kazılarda görev aldığı için mutlu olduğunu dile getirdi. Hayatı ve işi birlikte paylaşmanın keyifli olduğunu ifade eden Mutlu, "Birlikte çalışıyor olmak daha rahat. İkimiz farklı işlerde olsaydık birbirimizi anlamamız daha zor olurdu. Ama şimdi her şeyi beraber yaptığımız için daha rahat oluyor." diye konuştu.

Günde 5 Bin Kişi Ziyaret Ediyor Haber

Günde 5 Bin Kişi Ziyaret Ediyor

Şanlıurfa'da 12 bin yıllık geçmişiyle "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'de, sonbahar sezonuyla ziyaretçi sayısı günlük ortalama 5 bini buldu. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki tarihi ören yeri, Neolitik Dönem'e tarihlenen, boyları 3 ila 6 metre arasında değişen ve 40 ila 60 ton ağırlığındaki yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlarıyla öne çıkıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2018'de giren Göbeklitepe, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019'un "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmesinin ardından ziyaretçi sayısını katlayarak artırdı. Kovid-19 salgını ile 2023'te yaşanan deprem ve sel felaketleri nedeniyle ziyaretçi sayısı zaman zaman düşse de Göbeklitepe'yi 2019'da 412 bin 378, 2020'de 197 bin 912, 2021'de 567 bin 453, 2022'de 837 bin 811, 2023'te 512 bin 164, 2024'te 731 bin 794 kişi ziyaret etti. Bu yılın ocak-eylül döneminde burayı gezen 517 bin 316 kişiyle birlikte toplam ziyaretçi sayısı 6 yıl 9 ayda 3 milyon 776 bin 828'e ulaştı. Sonbahar aylarında turizm hareketliliğinin arttığı bölgede, ören yerini günlük ortalama 5 bin civarında turist gezmeye devam ediyor. "Bütün turlarda Göbeklitepe programı var" Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan, AA muhabirine, Göbeklitepe'nin dünya çapında popülerliğini giderek artırdığını söyledi. Tarihi ören yerine daha fazla turist çekmek için çok yönlü çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Aslan, şöyle konuştu: "Göbeklitepe, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesiyle bölge turizminin lokomotifi oldu. Bölgeye gelen bütün turlarda istisnasız Göbeklitepe ve Şanlıurfa programı var. Göbeklitepe, sadece bölgenin değil, Türkiye'nin kültür turizmi alanında gelecekte de lokomotifi olacağını gösteriyor." Aslan, kentteki ziyaretçi sayısının olağanüstü durumlar dışında son 10 yılda düzenli olarak arttığını kaydetti. "Ciddi yoğunluk var" Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Turizm Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Kamil Türkmen de kentte turist hareketliliğinin sonbaharla birlikte belirgin şekilde arttığını vurguladı. Kentin hava sıcaklığının düşmesiyle ziyaretler için ideal döneme girildiğini belirten Türkmen, şu değerlendirmeyi yaptı: "Sonbahar sezonundayız, özellikle eylül, ekim ve kasım ayları çok hareketli geçiyor. Şu anda o yoğunluğu yaşıyoruz. Göbeklitepe, geçen yıl bölgede en çok ziyaret edilen ören yeri olduğu için ciddi yoğunluk var. Ortalama bu döneme bakıldığında günlük yoğunluk 5 bin kişileri zorluyor, çok güzel bir rakam. Ekim ayıyla hareketliliğin daha da artmasını bekliyoruz. Bu sezonun iyi geçeceğine ve yılın güçlü şekilde tamamlanacağına inanıyorum." Ziyaretçilerini büyülüyor Polonyalı turist Victor Ches ise eşiyle çıktıkları dünya turu kapsamında Göbeklitepe'yi ziyaret ettiklerini dile getirdi. Tarihe büyük ilgi duyduklarını anlatan Ches, "Burası bizi çok heyecanlandırdı. Çok eski bir yer ve o dönemin insanlarının burayı nasıl yaptığını merak ediyoruz." dedi. Almanya'dan gelen gurbetçi Samira Ceylan da uzun süredir görmek istedikleri Göbeklitepe'yi nihayet ziyaret ettiklerini belirterek, "Burası gerçekten çok güzel ve heyecan verici. Kazıların halen devam ettiğini görmek de bizi mutlu etti." diye konuştu.

Takoran Vadisine İskele Yapılacak Mı? Haber

Takoran Vadisine İskele Yapılacak Mı?

Şanlıurfa birçok alanda sahipsiz olmanın, başarılı siyasetçisi ve bürokratının olmamasının eksikliğini yaşamaya devam ediyor. Türkiye'de Allah'ın bir lütfu olarak Şanlıurfa’da verimli toprakların, suyun, barajın, tarihi güzelliklerinin olmasına rağmen Şanlıurfa sahipsiz olmanın sıkıntısını yaşamaya devam ediyor. Dünyanın sıfır noktası olarak tabir edilen Şanlıurfa'da her şeyin olmasına rağmen hiçbir şeyin olmaması büyük hüsran. Şanlıurfa'nın önemli tarihi ve turistik mekânları arasında yer alan Siverek İlçesinde bulunan Takoran Vadisi sahipsizliğin verdiği sıkıntıyı yaşıyor. Kilometrelerce uzunlukta bulunan tarihi ve turistik mekân Takoran Vadisinde insanların eşsiz güzelliği görmesi için emek veren tekneler için bir iskele dahi yok. Tekne işletmecileri kendi imkânlarıyla patika yollar açarak vatandaşlara hizmet etmeye çalışıyor. İskele olmaması bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin teknelere biniş ve inişlerinde tehlikeye de neden oluyor. Takoran Vadisinde kısıtlı imkânlarla yerli ve yabancı turistlere hizmet veren tekne işletmecileri “ Bizler burada çok zor şartlar altında hizmet vermeye çalışıyoruz. Teknelerimiz için bir iskele dahi yok. İnsanlar toprak ve patika yollardan zor şartlar altında teknelere binmeye çalışıyor. Burada ayrıca insanlara hizmet edecek bir tesisin olmaması da ayrıca sorun. Temiz ve hijyenik şartlar içeren lavabo dahi bulunmuyor. Yetkililerin bu eşsiz tarihi mekâna gerekli ilgiyi göstermelerini bekliyoruz” şeklinde konuştular. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde bölge halkının "saklı cennet" olarak tanımladığı eşsiz güzellikteki Takoran Vadisi görenleri kendine hayran bırakıyor. Fırat Nehri'nin oluşturduğu Takoran Vadisi, Siverek ilçesine 40 kilometre uzaklıktaki Mezra Mahallesi'nden başlayıp Adıyaman'ın Gerger ilçesine kadar uzanıyor.

Harran'ın Kubbeli Serin Evleri Haber

Harran'ın Kubbeli Serin Evleri

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Şanlıurfa'nın Harran ilçesindeki konik kubbeli evler, mimari yapısı sayesinde kavurucu sıcaklarda serin bir ortam sağlıyor. Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan ilçenin simgesi konik kubbeli evler, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Yükseklikleri 5 metreyi bulan evler, kireç taşından harç kullanılmadan yapılıyor. Dışı balçıkla kaplanan mimari yapıların içi ise yumurta akı, toprak, saman ve gül yağı karışımıyla sıvanıyor. Hava sıcaklığının 50 dereceye yaklaştığı kentte serin ortamların kıymeti iyice artıyor. Yüksek sıcaklık değerlerinin hissedildiği ilçeyi yazın ziyaret edenler, konik kubbeli mimarisiyle dikkati çeken evlerin dışı ile içerisindeki sıcaklık farkına hayran kalıyor. Sıcaklık 15 derece fark ediyor Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine, ilçedeki en serin yerin konik kubbeli evler olduğunu söyledi. İlçede Arap kökenli vatandaşların yaşadığını hatırlatan Önal, Harran adının ise Arapça sıcak manasına gelen "har"dan türediğinin rivayet edildiğini dile getirdi. Evlerin içiyle dışarısı arasında 15 derecelik sıcaklık farkının bulunduğunu vurgulayan Önal, şunları kaydetti: "Harran ilçesinde yaz aylarında yaklaşık 50 derece sıcaklıklar görülüyor. Bu sıcaklığı serinliğe dönüştürmek için de yaklaşık 250 yıldan beri Harran'da konik kubbeli ev mimarisi oluşmuştur. Evlerin tavanı oldukça yüksek seviyede olduğu için içeride serin bir hava oluşuyor. Sıcak hava genişler ve yükselir dolayısıyla içerideki sıcak hava genişleyip yükseldiği için de yüksek olan bu evlerin alt kısımları serin oluyor. Şu an içerisi 25-30 derece dışarıyla yaklaşık 15 derece sıcaklık farkı bulunuyor. Harran'ın yerel mimarisi bu konik kubbeli evleri tercih ediyor. Günümüzde 127 konik kubbeli ev tescilli durumdadır." "Erciyes'e çıkmış gibiyim" Ailesiyle birlikte Kayseri'den ilçeyi ziyarete gelen İbrahim Çelik ise kentte bunaltıcı derecede sıcaklık görüldüğünü söyledi. Harran'ın konik kubbeli evlerinin serinliğine şaşırdıklarını vurgulayan Çelik, "Kayseri'nin serin havasına alışmış olduğumuz için dışarısı bize inanılmaz derecede sıcak geldi. Şu an arabanın termometresi 48 dereceyi gösteriyor ama buraya girdiğimizde inanılmaz bir serinlik var. Sanki Erciyes'e çıkmış gibiyim. İçerisi gerçekten insana bir ferahlık veriyor." diye konuştu. Kastamonu'dan gelen Mahya Sönmez ise kente hayran kaldığını belirterek, kentteki en serin yere Harran'daki konik kubbeli evlerde rastladıklarını dile getirdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.