Uygulamalarımız appstore googleplay

#Taş Tepeler Projesi

gazeteci63.com - Taş Tepeler Projesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Taş Tepeler Projesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Köy Müzesi Kurulması Hedefleniyor Haber

Köy Müzesi Kurulması Hedefleniyor

Kültür ve Turizm Bakanlığının "Taş Tepeler Projesi" kapsamında Erken Neolitik Dönem kazılarının sürdüğü Sayburç'ta, hem binlerce yıllık arkeolojik mirasın korunacağı hem de Şanlıurfa kültürünün yaşatılacağı "köy müzesi" kurulması planlanıyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tarih Öncesi Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eylem Özdoğan'ın başkanlığında 2021'de başlatılan kazılar sürüyor. Alanda Neolitik ve Roma dönemlerine ait yapıların yanı sıra 1950'li yıllara ait Şanlıurfa'nın geleneksel kültürünü yansıtan yapılar da ortaya çıkarılıyor. Sayburç'un Neolitik kalıntıların sergileneceği açık hava müzesine dönüştürülmesi hedeflenirken, 1950'li yıllarda inşa edilen birbirine entegre iki taş ev ve bir köy odasının da restore edilerek köy müzesi olarak düzenlenmesi hedefleniyor. Sayburç Kazı Başkanı Doç. Dr. Eylem Özdoğan, AA muhabirine, bölgeyi ziyarete gelenlerin aynı alanda yapılacak ve Şanlıurfa kültürünü anlatan gündelik eşyaların yer alacağı köy müzesini de gezebileceğini söyledi. Bölgede hem Neolitik hem Roma dönemlerine ait kalıntıların yanı sıra geleneksel kırsal mimariyi bir arada görmenin çok değerli olduğunu ifade eden Özdoğan, "köy müzesi" için çalışmalara başladıklarını dile getirdi. Türkiye'de çok fazla köy müzesinin bulunmadığını anlatan Özdoğan, şunları kaydetti: "Özellikle de kabartmaların hemen yakınında, geleneksel yöntemlerle yapılmış taş binalar ve bir köy odası bulunuyor. Alanın bu kesimi, Roma döneminin de daha iyi korunduğu bir yer. Bizim öncelikli amaçlarımızdan birisi, bu kabartmalı yapıyla beraber buradaki Roma kalıntılarını daha geniş bir alanda görebilmek ayrıca geleneksel köy yaşantısını ve Urfa kültürünü yansıtan bu yapıları restore edip bir köy müzesine dönüştürmektir. Bu amaçla çalışmalarımız devam ediyor." Köy müzesinde gündelik yaşamın izleri sergilenecek Söz konusu müzenin Şanlıurfa kültürü ve köy yaşantısının korunup gelecek kuşaklara aktarılması bakımından önemli olduğuna vurgu yapan Özdoğan, şöyle devam etti: "Burada, sit alanının içerisinde kamulaştırdığımız yapılarda bu dokuyu, yani köy yaşantısını ve mimarisini yansıtan, iyi korunmuş yapılar bulunuyor. Biz bu yapıları restore edip içlerinde köy yaşamını anlatacak bir sergileme yapmak istiyoruz. Bu mekanların içerisine ocakları, yiyecek hazırlama ve depolama araçlarını, gündelik yaşamı yansıtan öğeleri koymak ve evlerin hikayelerini anlatmak istiyoruz. Böylelikle buraya Neolitik yerleşmeyi görmek için gelen insanlar, Urfa kültürüyle de tanışmış, onun özelliklerini daha iyi anlamış olacak."

Taş Tepelerde Kazı Çalışmaları Haber

Taş Tepelerde Kazı Çalışmaları

Anadolu Gastronomi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı şef Ömür Akkor, Karahantepe'de 11 bin 500 ila 12 bin yıl önce insanların bir araya gelerek yemek yapma ve yemek yeme kültürüne sahip olduğunun laboratuvar raporlarınca kanıtlandığını ve bilinen daha eski bir oluşumun dünya genelinde kayıtlara geçmediğini bildirdi. Şanlıurfa Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, kentte Taş Tepeler Projesi kapsamında 10 farklı bölgede kazı çalışmaları sürüyor. Vali Hasan Şıldak öncülüğünde başlatılan Gastronomi Projesi kapsamında değerlendirmede bulunan şef Ömür Akkor, kayıtlara geçen ilk mutfak kültürünün izlerine Karahantepe'de rastladıklarını ve bunun laboratuvar raporlarıyla kanıtlandığını belirtti. Taş Tepeler Projesi ekibinde 3 yıldan bu yana çalışan Akkor, kazı ekibinde bulunmak ve geçmişteki insanların izini sürmenin müthiş bir duygu olduğunu anlattı. "O gün burada ocak yapılması, buğdayın öğütülmesi, ekmeğin yapılması, kap kaçağın yapılması kısaca 12 bin yıldır kesintisizliğin başladığı noktada bulunmak eşsiz bir deneyim." diyen Akkor, şöyle devam etti: "Çünkü biz 12 bin yıldır dünyada kesintisiz hayatı yaşayan bir toprak parçasını henüz bulamadık. Bu yönden Şanlıurfa ve Taş Tepeler Projesi çok önemli. 12 bin yıl önce başlayan hayat burada hala devam ediyor. Bugün çarşıda yediğimiz ciğer kebabında da fırın ekmeğinde ya da günlük hayatta yediğimiz içtiklerimizde bir şekilde geçmişin izi var. Yine Şanlıurfa buğdayın anavatanı. Şanlıurfa'da yetişen buğday, Karacadağ eteklerinde yetişen pirinç yani endemik bakımından da yemek kültürünün bugüne gelmesi adına da çok önemli bir yerdeyiz. Ben aynı zamanda şefim. bu atmosferde bulunmak benim için ayrı bir deneyim." Kazılarla geçmişte insanların nasıl beslendiğini, bu beslenme şeklinin süreç içerisinde nasıl değişime uğrayarak bugünlere geldiğini araştırdıklarını da dile getiren Akkor, " 'Geçmişte insanlar ne yedi, süreç içerisinde bu nasıl değişti ve bugün ne yiyoruz?'un karşılaştırmasını yapıyoruz. 20'ye yakın üniversiteyle çalışıyoruz ve Prof. Dr. Necmi Karul hocamız bizler için büyük bir şans. Bu sene buluntu raporlarında ekmek olduğuna dair bir bilimsel rapor hazırlandı. Biz zaten Taş Tepeler kazı çalışmalarında çok sayıda öğütme taşı buluyorduk. Yine bunların etrafında buğday kesmek için kullanılan oraklar buluyorduk. Bu gelişmeler, burada bir ekmek yapma faaliyeti olduğunu kanıtlıyor, bu laboratuvar raporlarıyla da ortaya çıktı." değerlendirmesini yaptı. Dünyanın şu an Şanlıurfa'yı merak ettiğine dikkati çeken Akkor, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz, en son Mısır'da 3 bin yıllık diye biliyorduk ama sonra 8 bin 500 ile Çatalhöyük'e geçti ve nihayetinde 12 bin yıl önce burada Karahantepe'de ekmek yapıldı, bu laboratuvarda ispatlandı. Dünya şu anda Şanlıurfa'yı merak ediyor. Bizim burada yapacak daha çok işimiz var. Yine çok sayıda farklı besin maddesi buluyoruz. Bu sebeple de burası dünyada kesintisizliğin başlangıcı ama kesintisizliğin en başında beraber yemek yapma, beraber yemek yeme, hanelerin içerisinde mutfak koyma, kap kaçak yerleştirme gibi şeyleri görüyoruz. Dünyada bundan daha başka böylesine kesintisiz bir yer yok. Çünkü burası kesintisizliğin başladığı yer. O gün burada başlayan hayat hala devam ediyor." Açıklamada görüşlerine yer verilen Vali Şıldak da Akkor'a yaptığı çalışmaları için teşekkür etti. Akkor'un Şanlıurfa'da kazı çalışmalarına katılmasının ve araştırmalarını dünya ile paylaşmasının önemine değinen Vali Şıldak, "Gerek Prof. Dr. Necmi Karul gerek şef Ömür Akkor ve tüm kazı ekibi müthiş işler çıkarıyor. Olaya sadece bir kazı çalışması olarak değil tüm yaşamsal ve çevresel evreleri içerisinde koyarak geniş bir açıdan bakılması beni de çok heyecanlandırıyor. Her geçen gün yeni bir gelişme ile gündeme gelen Taş Tepeler Projesi'ne her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

12 Bin Yıl Öncesi Yaşam İzleri Haber

12 Bin Yıl Öncesi Yaşam İzleri

Şanlıurfa'da "Taş Tepeler Projesi" kapsamında, aralarında Göbeklitepe ve Karahantepe'nin de bulunduğu 10 ayrı alanda devam eden kazılar, 12 bin yıl önceki insan yaşam biçimlerini ortaya koyuyor. Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi kapsamında başta Göbeklitepe ve Karahantepe olmak üzere Çakmaktepe, Sayburç, Sefertepe, Gürcütepe, Harbetsuvan, Yeni Mahalle, Mendik ve Söğüt Tarlası kazı alanlarında başlatılan çalışmalar devam ediyor. Bölgede yürütülen kazı çalışmalarında Neolitik döneme ait önemli eserler gün yüzüne çıkarılırken sahadaki çalışmaların ardından elde edilen malzemelere yönelik yürütülen laboratuvar süreciyle de o dönemdeki insanların yaşam biçimlerine yönelik veriler elde ediliyor. Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Taş Tepeler Projesi kapsamında ören yerlerinde bu yıl için başlatılan kazı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Yaz aylarında saha çalışmalarına odaklandıklarını aktaran Karul, toplanan verinin kazılar sırasında ve sonrasında değerlendirilmeye devam ettiğini belirtti. Karul, çalışmalardan elde edilen verilerin kıymetli olduğuna değinerek, "Milattan önce 9600'lü yıllardan itibaren bölgede yıl boyu yaşanan yerleşimler ortaya çıkarıldı. Elde edilen ilk sonuçlara göre yoğun ceylan avcılığının yanı sıra toplayıcılığın da beslemede önemli yer tuttuğunu ve zamanla besin üretimine geçildiğine yönelik buluntularla karşılaştık." dedi. Taş Tepeler Projesi'nde yürütülen kazıların çağdaş yerleşimlerde sürdüğünü belirten Karul, yerleşik hayatın başlangıcında, yaklaşık 1500 yılı kapsayan bir süre boyunca üretici yaşamın temellerinin atıldığına dikkati çekti. Karul, elde edilen verilerin büyük bir çeşitlilik içerdiğini ve özellikle doğal çevrenin rekonstrüksiyonunu yapabilir hale geldiklerini kaydetti. Geçen yıl Karahantepe'de yapılan kazılarda elde ettikleri verilerin bölge hakkında kendilerine daha net bilgiler verdiğini dile getiren Karul, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Karahantepe'nin arkeobotanik kalıntılarını inceleyen Dr. Ceren Kabukcu ve Prof. Dr. Eleni Asouti yerleşmede tohum, yumru, yemiş kabuğu gibi karbonize bitki kalıntıları arasında buğdaygillere rastladılar. Bu buluntuların arasında arpa ve buğday bulunmakla beraber bu örneklerin hangi türe ait olduğu konusunda ve kültüre alınmış türlere ait olup olmadığını tespit edebilmesi için ilerleyen yıllarda çalışmalara devam edecekler. Buğdaygillerin yanı sıra çeşitli baklagil tohumları da örnekler içinde bulundu. Bunlar genelde yabani fiğ, burçak, mercimek ve bezelye cinslerindeler. İncelenen odun kömürü kalıntıları arasında ise büyük oranda menengiç, yabani badem ve meşeye ait karbonize odun kalıntılarına rastlandı. Şu anda Taş Tepeler Projesi kapsamında 10 ayrı noktada kazıları sürdürüyoruz. Bunlar 1500 yıl içerisinde farklı zaman aralıklarını bize yansıtıyor. Tümünün bir tablo oluşturduğunu düşündüğünüzde yakın zamanda sadece Göbeklitepe’den bildiklerimizden çok daha fazlasını söyleyebileceğiz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.