Uygulamalarımız appstore googleplay

#Sanatçı

gazeteci63.com - Sanatçı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sanatçı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kaya “Biz Bu Gençliğe Güveniyoruz” Haber

Kaya “Biz Bu Gençliğe Güveniyoruz”

"Gençlerimiz, bu ülkenin geleceğine ve istikbaline, Recep Tayyip Erdoğan'ı 2028 seçimlerinde yeniden başkan seçtirerek yeniden sahip çıkacak, biz bu gençliğe güveniyoruz" dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, "Gençlerimiz, bu ülkenin geleceğine ve istikbaline, Recep Tayyip Erdoğan'ı 2028 seçimlerinde yeniden başkan seçtirerek yeniden sahip çıkacak, biz bu gençliğe güveniyoruz." dedi. Kaya, İbrahim Tatlıses Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Gençlik Buluşması" programında yaptığı konuşmada, kentte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Partisinin gençlere ve geleceğe büyük önem verdiğini ifade eden Kaya, teşkilatın her kademesinde gençlerin aktif ve etkin rol aldığını belirtti. Gençlere güvendiklerini anlatan Kaya, şunları söyledi: "Bu ülkenin gençleri 15 Temmuz'da hainlerin önünde dik durdu, Allah sizlerden razı olsun. Ülkemiz uğruna şehit düşmüş tüm gençlerimizden Allah razı olsun. Onların emanetine sahip çıkmak için önemli bir görevdi. Türkiye'nin 81 ilindeki gençlerimizle birlik ve beraberliğimize kardeşliğimize sahip çıkacağız. Ana muhalefet partisine de sesleniyoruz, bu ülkenin gençleri demokratik yolla, milletin helal oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanına gece gündüz hakaret edilmesine en güçlü cevabı sandıkta verecek. Gençlerimiz, bu ülkenin geleceğine ve istikbaline, Recep Tayyip Erdoğan'ı 2028 seçimlerinde yeniden başkan seçtirerek yeniden sahip çıkacak, biz bu gençliğe güveniyoruz. Ak gençlik yeri geliyor, küresel vicdanı tehdit ediyor. Filistinlilerin hakkını savunuyor. Yeri geliyor Somali'deki mazlumlara el uzatıyor. Yeri geliyor mazlum insanlara el uzatıyor. Biz bu ülkenin geleceğine ve gençliğine sonsuz güveniyoruz." İbrahim Tatlıses telefonla bağlandı Kaya, programın düzenlendiği merkeze adı verilen sanatçı İbrahim Tatlıses'i de program esnasında telefonla aradı. Telefonla programın yapıldığı alana seslenen Tatlıses, gençlerle konuşmaktan büyük keyif aldığını, hemşehrilerine ve ülkesinin gençliğine güvendiğini ifade etti. Kaya, daha sonra gençlerin sorularını yanıtladı. Programın ardından Kaya, 30 Nisan 2024'te İsrail polisi tarafından Filistin'de vurularak öldürülen 34 yaşındaki Hasan Saklanan'ın Eyyübiye ilçesindeki ailesini ziyaret ederek, başsağlığı diledi.

Güllü’nün Adli Tıp Raporu Çıktı Haber

Güllü’nün Adli Tıp Raporu Çıktı

Yalova'daki evinin terasından düşerek hayatını kaybeden, "Güllü" adıyla tanınan şarkıcı Gül Tut'un ölümüyle ilgili Adli Tıp Kurumu raporu çıktı. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma doğrultusunda Tut'un alkol veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespiti için alınan numuneler, Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi Toksikoloji Şubesi tarafından incelendi. Analiz sonucu kanında 3,53 promil alkol tespit edilen Tut'un, iç organ parçalarında ve mide muhtevasındaki incelemede bir maddeye rastlanmadı. "Bu bulgular, kazara düşme olasılığını güçlü şekilde desteklemektedir" Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan ailenin avukatı Rahmi Çelik, müvekkili Gül Tut'un trajik vefatıyla alakalı Yalova Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Bursa Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan toksikoloji raporunun ellerine ulaştığını bildirdi. Çelik, şunları kaydetti: "Merhumenin kanında 3,53 promil etanol (alkol) ve göz içi sıvısında 343 mg/dl etanol bulunduğu tespit edilmiş, ayrıca kanında düşük dozda, reçeteli olarak kullandığı anksiyete ilacı ve mide koruyucu bulunmuş, idrarda ise yine ağrı kesici saptanmıştır. Bu seviyenin ciddi denge ve koordinasyon kaybına neden olabileceğini göstermektedir. İç organlar ve mide muhtevasında herhangi bir toksik maddeye rastlanmamıştır. Metanol, uyuşturucu veya zehirleyici maddeler bulunmamaktadır. Bu bulgular, merhumenin yüksek alkol etkisi altında kazara bir düşme yaşadığı olasılığını güçlü bir şekilde desteklemektedir." Bilirkişi heyeti, olay yerinde keşif yapacak Tut'un ölümüyle ilgili soruşturmayı titizlikle yürüten Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, daha önce Altınova ilçesinde eşi tarafından uçurumdan itilerek hayatını kaybeden Semiha Sözer dosyasındaki adli tıp uzmanı, yüksek fizik mühendisi ve olay yeri inceleme uzmanını bu soruşturmada da görevlendirdi. Bu hafta içinde olay yerinde yapılacak keşif sonrası bilirkişi heyeti rapor hazırlayacak. Ayrıca, evdeki ses ve harekete duyarlı güvenlik kamerası görüntüleri de incelenecek. ⁠Olay Şarkıcı Gül Tut (52), 26 Eylül'de Yalova'nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi'nde bulunan 5. kattaki evinin üzeri kapalı terasındaki pencereden henüz belirlenemeyen nedenle düşerek hayatını kaybetmişti. Tut'un cenazesi, İstanbul'da toprağa verilmişti. Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter de ifadesinde annesinin Roman havası oynarken ayağının kaydığını ve açık olan camdan düştüğünü belirtmişti.

Şanlıurfalı Sanatçı Hüseyin Peyda Haber

Şanlıurfalı Sanatçı Hüseyin Peyda

Kendi adına 3 film şirketi kuran, sanat hayatı boyunca 19 film yöneten ve sinema kariyerinin en parlak yıllarını 1950-1960 arasında yaşayan Peyda, 200'den fazla yapımda oyunculuk yaptı. Yeşilçam filmlerinde oynadığı kötü adam rolleriyle tanınan oyuncu Hüseyin Peyda'nın vefatının ardından 35 yıl geçti. Asıl adı Hüseyin Örmen olan Peyda, 27 Ocak 1922'de Şanlıurfa'nın köklü ailelerinden birinde dünyaya geldi. Peyda, ipek ticareti yapan babasını küçük yaşta kaybetti, ilk eğitimini Şanlıurfa'da tamamladı, daha sonra Haydarpaşa Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümündeki eğitimini yarıda bırakan Peyda, lokanta, güzellik salonu işletmeciliği, gazetecilik ve ticaret gibi çeşitli işlerde çalıştı. Sinema dışındaki bütün teşebbüsleri yarıda ve sonuçsuz kalan Peyda, 1949'da Cemile Hanım'la evlendi ve bu evliliğinden Mübeccel, Semra ve Abbas isimli üç çocuğu dünyaya geldi. Sinemaya oyuncu olarak girdikten sonra Önder Film şirketini kuran Peyda, bu süreçten sonra ilk senaryosunu kaleme aldı. "Söyleyin Anama Ağlamasın" filmini çekti Usta aktör, yönetmenliğini, senaristliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu üstlendiği "Söyleyin Anama Ağlamasın" filmini 1950'de izleyiciyle buluşturdu. Hüseyin Peyda, bir yıl sonra Şanlıurfa'da çektiği hem de oynadığı "Mezarımı Taştan Oyun" filmiyle izleyicilerden tam not aldı. Önder Film'in iflas etmesiyle, iddialı bir giriş yaptığı sinema sektöründe tüm çabalarına rağmen istediği başarıyı yakalayamayan Peyda, ani bir kararla kadın kuaförlüğüne geçiş yaptı. Daha sonra "Yolculuk Var" (1954) ve "Bu Nasıl Aşk" (1955) filmleriyle sinemada adından söz ettirmeyi başaran Peyda, pek çok filmde Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit'le birlikte oynadı. Kendi adına 3 film şirketi kuran Peyda, bir röportajında patronluğun nasıl hayatına etki ettiğine dair şunları anlatmıştı: "Ben oyuncu olarak öyle çok film çevirmezdim. Sanırım arkadaşlar eski patron olmamdan dolayı film teklifi yaparken çekiniyorlardı. Belli bir ücretim de yoktu. Paramı alırken gözümü kapatır, elimi uzatırım. Bunca yıldır içinde olduğum sinema bana ancak şu anda içinde ailemle birlikte oturduğum apartman dairesini kazandırdı." En parlak yıllarını 1950-1960 arasında yaşadı Filmlerin önemli bir kısmını Şanlıurfa'da çeken Peyda, sinema kariyerinin en parlak yıllarını 1950-1960 yılları arasında yaşadı. Peyda, 40 yıl süren sinema hayatı boyunca Nuri Sesigüzel'den Seyfettin Sucu'ya, İbrahim Tatlıses'ten Baki Tamer ve Mustafa Dişli'ye kadar bütün Urfalılarla pek çok filmde beraber çalıştı. Yeşilçam'da 1960'tan sonra kötü adam rollerinde oynayan Peyda, Türk sinemasının vazgeçilmez karakter oyuncularından biri oldu. Beyazperdede çizdiği Anadolu tiplemeleriyle, sinemayı Anadolu insanına yakınlaştıran ve sanat hayatı boyunca 19 film yöneten Peyda, 200'den fazla filmde rol aldı. Peyda, 1977'de 14. Antalya Film Festivali'nde "Kara Çarşaflı Gelin" filmindeki rolüyle "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü. Hüseyin Peyda, "Hazreti Eyüb'ün Sabrı" filminin başrolünde Muhterem Nur ile yer aldı. Akciğer kanseri tedavisi gördüğü Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde 30 Temmuz 1990'da 70 yaşındayken hayatını kaybeden Peyda, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Filmografisinde yer alan yapımlardan bazıları şöyle: "Şükür Allah'ım", "Yalnızlar", "Başka Olur Ağaların Düğünü","Hedef", "Fosforlu", "Korkusuz", "Tapılacak Kadın", "Dünyayı Kurtaran Adam", "Leyla ile Mecnun", "Ayrılık Kolay Değil", "Vatandaş Rıza", "Seven Unutmaz", "Yazık Oldu Ali'ye", "Bir Annenin Gözyaşları", "Söyleyin Anama Ağlamasın."

Vefatının Üzerinden 3 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 3 Yıl Geçti

"Gurbet Kuşları", "Şoför Nebahat ve Kızı", "Malkoçoğlu", "Köroğlu" ve "Osmanlı Kartalı"nın da aralarında bulunduğu 300'ü aşkın filmde rol alan usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın vefatının üzerinden 3 yıl geçti. Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır olan sanatçı, Nogay Türklerinden Hacı Yakup ile Halise Cüreklibatır çiftinin çocuğu olarak, 8 Eylül 1937'de Eskişehir'in Karaçay köyünde dünyaya geldi. Sırasıyla Necatibey İlkokulu, Eskişehir Ortaokulu ve Eskişehir Atatürk Lisesini bitiren sanatçı, 1962'de İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. Arkın'ın kaleme aldığı şiir ve hikaye denemeleri, üniversitede okuduğu yıllarda çeşitli dergilerde yayımlandı. Askerliğini Eskişehir'de yedek subay olarak yapan Arkın, vatani görevinin ardından bir dönem Adana ve civarında doktorluk yaptı. Sinemaya 1964'te adım attı Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı 1963 yapımı "Şafak Bekçileri" filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çekti. Aynı yıl Artist dergisinin yarışmasında birinci olan sanatçı, Halit Refiğ'in teklifi üzerine 1964'te "Gurbet Kuşları" adlı sinema filmiyle oyunculuğa başladı. Cüneyt Arkın, 2007'de 26. İstanbul Film Festivali'nin "Sinema Onur Ödülü"ne layık görüldü. İstanbul Kültür Sanat Vakfının internet sitesinde yer alan bir yazıya göre Halit Refiğ, Cüneyt Arkın hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle aktarmıştı: "Gurbet Kuşları'ndan sonra Cüneyt Arkın'a genellikle kadın seyirciye hitap eden, romantik genç aşık rolleri verildi. İtiraf etmeliyim ki, günün birinde onu önce Türkiye, sonra dünya çapında ünlendirecek 'Malkoçoğlu' ya da 'Dünyayı Kurtaran Adam' gibi kişilikler aklımın ucundan geçmemişti. O, Cüneyt Arkın'ı bizzat kendisi yaratmıştır ve dünya sinema tarihinde bir başka benzeri yoktur. Cüneyt Arkın, zaman zaman Alain Delon'a benzetilen yüz güzelliğiyle aşk filmlerinin ünlü bir yıldızı seviyesine ulaşmışken, İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde bir mevsim ücretsiz çalışıp atletik yeteneklerini geliştirmeye girişti. Atlı, kılıçlı, atlamalı zıplamalı macera filmlerindeki akrobatik gösterileri, onu dünya sinemasındaki bütün rakiplerinin ötesine taşıdı. Filmleri farklı isimlerle dünyanın dört bir yanında gösterilir hale geldi. İtalyanlar onun filmlerini George Arkin adıyla Güney Amerika'da pazarlarken, İran'da Fahrettin adıyla gönüllerde taht kurmuştu. Bu alandaki bütün başarısına rağmen Cüneyt Arkın kendisini sadece hareket gösterisine dayanan filmlerle sınırlamadı, ciddi toplumsal konuları işleyen filmlerde de rol aldı. Kendisi de filmler yönetti. Çok kimseler onun Türkiye'de kalmayı dünya yıldızı olmaya tercih etmesine akıl erdiremeyebilir. Ama o, öncelikle kendini Türkiye'nin güvenliğine ve esenliğine adayan 'Vatandaş Rıza'dır. 'Dünyayı Kurtaran Adam' ise işin şakası, neşemizi bulmak için bir vesiledir." Kendi tarzını oluşturdu Ülkü Erakalın'ın yönettiği 1964 yapımı "Gözleri Ömre Bedel" filminin finalindeki kavga sahnesi, sanatçının kariyerinde dönüm noktası oldu. Arkın, sinemadaki ilk 2 yılında 30 kadar filmde rol aldı. Bir süre duygusal-romantik jön karakterlerini canlandıran sanatçı, Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi. İstanbul'da binicilik ve karate eğitimlerinin yanı sıra Medrano Sirki'nde bir süre akrobasi eğitimi alan Arkın, öğrendiklerini "Malkoçoğlu" ve "Battalgazi" serilerinde beyaz perdeye aktardı ve Türk sinemasında daha önce örneği görülmeyen bir tarz geliştirdi. Usta sanatçı, 1964'te ilk evliliğini, kendisi gibi doktor, sınıf arkadaşı Güler Mocan ile yaptı. Çiftin kızları Filiz, 1966'da doğdu. Çift, 1968'de ayrıldı. Aynı yıl, Fahrettin Cüreklibatır olan isminin yerine Cüneyt Arkın sahne adını kullanmaya başladı. Cüneyt Arkın, 1969'da Betül Işıl ile nişanlandı. İkili 1970'te evlendi ancak 1971'de boşandı. Kısa süre sonra yeniden evlenen çiftin, Kaan ve Murat adını verdiği iki çocuğu oldu. Altın Portakal ve Altın Koza'nın sahibi oldu Sanatçı, 1969 yapımı "İnsanlar Yaşadıkça" filmiyle 6. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi. 4. Altın Koza Film Festivali jürisi, 1972'de "Baba" filmindeki rolüyle Yılmaz Güney'i "En iyi erkek oyuncu" seçti. Ancak jüri, siyasi baskılar sonucu, "Yaralı Kurt" filmindeki performansıyla ikinci olan Arkın'ı "En iyi erkek oyuncu" olarak belirledi. Jürinin kararına tepki gösteren Arkın, ödülü reddetti. Unutulmaz oyuncu Arkın, 1976'da "Mağlup Edilemeyenler" filmiyle 13. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülü, 36. Antalya Altın Portakal Festivali ve 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" aldı, 2013'te ise Kültür ve Turizm Bakanlığı "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne layık görüldü. Kısa sürede Yeşilçam'ın aranan başrol oyuncuları arasına giren sanatçı, romantik filmlerle başladığı sinema yaşantısını hareketli filmlerle sürdürdü. Kariyeri boyunca westernden komediye, maceradan toplumsal filmlere birçok farklı türde filmde oynadı. Özellikle 1978 yapımı "Maden" ve 1979 yapımı "Vatandaş Rıza" filmleri, sanatçının kariyerinde büyük öneme sahip oldu. Usta sanatçı, oyunculuğun yanı sıra televizyon programları hazırlayıp sundu, kısa bir süre dergi ve gazetelerde sağlıkla ilgili yazılar kaleme aldı. Türk milliyetçisi kimliğiyle bilinen sanatçı, bir dönem siyasetle ilgilendi. 20 Ekim 1991'deki genel seçimlerinde Anavatan Partisinden Eskişehir'de 4. sıradan milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. Bir dönem İşçi Partisi adına düzenlenen etkinliklere katıldı. Cüneyt Arkın, 28 Haziran 2022'de kalbinin durması nedeniyle İstanbul'da kaldırıldığı hastanede 85 yaşında yaşamını yitirdi. Oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik ve senaristlik yaptı Kariyeri boyunca 300'ü aşkın filmde rol alan Arkın, yönetmenlik ve senaristlik de yaptı. Son olarak 2014'te çekilen "Gulyabani" filminde rol alan sanatçının oynadığı filmlerden bazıları şöyle: "Aşk ve Kin", "Gözleri Ömre Bedel", "Hepimiz Kardeşiz", "Sokakların Kanunu", "Şoför Nebahat ve Kızı", "Gurbet Kuşları", "Kırık Hayatlar", "Dudaktan Kalbe", "Serseri Aşık", "İnatçı Gelin", "Horasan'ın Üç Atlısı", "Fakir Bir Kız Sevdim", "İntikam Uğruna", "Malkoçoğlu", "Göklerdeki Sevgili", "Cibali Karakolu", "Yüzbaşı Kemal," "Hacı Murat", "Namus Borcu", "Artık Sevmeyeceğim", "Köroğlu", "Yüzbaşının Kızı", "Vatan ve Namık Kemal", "Osmanlı Kartalı", "Melikşah", "Aşk Mabudesi", "Arım Balım Peteğim", "Selahattin Eyyubi", "Ferhat ile Şirin", "Yarım Kalan Saadet", "Yusuf ile Züleyha-Hazreti Yusuf", "Yumurcak Köprüaltı Çocuğu", "Vahşi Çiçek", "Her Şey Oğlum İçin", "Battal Gazi", "Malkoçoğlu Ölüm Fedaileri", "Severek Ayrılalım", "Nazlı ile Murat", "Çöl Kartalı", "Yaralı Kurt", "Kara Murat: Fatih'in Fedaisi", "Yumurcak Küçük Kovboy", "Çaresizler", "Acı Hayat", "Kara Murat Fatih'in Fermanı", "Oğul", "Dayı", "Kin", "Babalık", "Cemil", "Deli Yusuf", "Babacan", "Tek Başına", "Che Carambole Ragazzi", "Maden"

Vefatının Üzerinden 10 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 10 Yıl Geçti

Yaşamı boyunca çok sayıda tiyatro, film ve dizide rol alan, canlandırdığı karakterlerle gönüllerde yer edinen Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerinden Zeki Alasya'nın vefatının üzerinden 10 yıl geçti. Tam adı Zeki Şenol Alasya olan sanatçı, Seniha ve Prof. Ahmet Reşat Alasya çiftinin oğlu olarak 18 Nisan 1943'te İstanbul Şehzadebaşı'nda doğdu. Aslen Kıbrıslı olan sanatçı, Beyazıt İlkokulunun ardından Robert Kolejine devam etti. Alasya, 15 yaşındayken babasını kaybedince rehberlik, marangozluk ve tabelacılık işlerinde çalışmaya başladı. Alasya, sanat hayatına 1959'da Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Tiyatrosu'nda amatör olarak başladı. MTTB'de tanıştığı Metin Akpınar ile ayrılmaz ikili haline geldi. Tiyatro, turizm rehberliği ve dekoratörlük gibi pek çok işte çalışan sanatçı, yaz tatillerinde terzi çıraklığı yaparak, birinci sınıf erkek terzisi kadar iyi dikiş dikmeyi öğrendi, kimi oyunların kostümlerini de kendisi hazırladı. Yönetmen Ertem Eğilmez'in ısrarıyla sinemaya ağırlık verdi Zeki Alasya, profesyonel oyunculuğa başladığı İstanbul'daki Arena Tiyatrosu'nda "Mister Nato" ve "Kargalar Okulu" adlı oyunlarda rol aldı. Daha sonra girdiği Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda sahnelenen "Hababam Sınıfı" oyunu ile 1965'te adından söz ettirmeye başladı. Haldun Taner, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile 1967'de Devekuşu Kabare Tiyatrosunu kuran sanatçı, bu tiyatronun tüm oyunlarında oyuncu, yazar ve yönetmen olarak görev yaptı. Taner ve Gülhan'ın ilerleyen yıllarda Devekuşu Kabare Tiyatrosundan ayrılması üzerine Alasya ve Akpınar, kabaredeki çalışmalara devam etti. Sinemaya ilk olarak 1972'deki "Karaoğlan Geliyor" filminde "Çalık" karakterini canlandırarak adım atan Alasya, aynı yıl "Sev Kardeşim" filmindeki rolünden sonra yapımcı ve yönetmen Ertem Eğilmez'in ısrarıyla sinema kariyerini sürdürdü. Usta oyuncu, bir yılda 7'nin üzerinde filmde rol alarak Yeşilçam'a başarılı giriş yaparken, Metin Akpınar ile 1973'ten itibaren Türk sinemasında yeni beraberlik oluşturdu ve ikili, rol aldıkları filmlerle sinemaseverlerin gönlünde önemli yer edindi. Alasya ve Akpınar ikilisi, 37 yıl komedi ağırlıklı filmlerde beraber rol aldı, "Hastane" dizisinde uzun süre birlikte oynadı. 75 filmde rol aldı, 25 film yönetti Kartal Tibet, Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Münir Özkul, Kemal Sunal, Adile Naşit, Emel Sayın ve Halit Akçatepe gibi birçok ünlüyle rol arkadaşlığı yapan Alasya, canlandırdığı rollerde mağdur, savurgan ve mülayim karakterlerle öne çıktı. Zeki Alasya, 1977'de film yönetmenliğine başladı ve "Aslan Bacanak", "Sivri Akıllılar", "Cafer'in Çilesi", "Petrol Kralları", "Doktor", "Köşe Kapmaca", "Vay Başımıza Gelenler" ile "Elveda Dostum" filmlerinde yönetmenliği üstlendi. Yönettiği yapımların çoğunda oyuncu olarak da yer alan Alasya, 56 yıllık sanat hayatında 75 filmde rol aldı, 10 filmin senaryo yazarlığını ve 25 filmin ise yönetmenliğini üstlendi. Zeki Alasya, 1998'de Kültür ve Turizm Bakanlığınca "Devlet Sanatçısı" ünvanına layık görülürken, 1999'da Akpınar ile yollarını ayırdığını açıkladı. Daha sonra Metin Akpınar ile yeniden bir araya gelen Alasya, eski dostuyla son kez 2002 yapımı "Rus Gelin" filminde oynadı. Kariyerinin son döneminde daha çok dizilerde görülen, oynadığı karakterlerle özdeşleştirilen Alasya, uzun yıllar canlandırdığı rollerle bir komedi ustası olarak anıldı. Vefatından önce "Küçük Ağa" dizisinde rol aldı Sanatçının rol aldığı son film 2009 yapımı "Aşk Geliyorum Demez", son dizi ise 2014'te ekranlara gelen "Küçük Ağa" oldu. Alasya, 2010'da "Altın Portakal Yaşam Boyu Onur Ödülü" ile 2011'de 30. İstanbul Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne değer görüldü. "Tarkan Altın Madalyon" filminde ilk ve son kez kötü adam rolünde yer alan sanatçının heykel ve araba koleksiyonları vardı. Karaciğer rahatsızlığı sebebiyle 2 Nisan 2015'te hastaneye kaldırılan sanatçı, 8 Mayıs 2015'te tedavisi devam ederken hayatını kaybetti ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. "Biz birbirimizi çok sevdik" Metin Akpınar, yaptığı bir açıklamada, Alasya ile çok iyi doğaçlama yaptıklarını belirterek, şunları söylemişti: "Biz birbirini çok seven ama çok ayrı yapıda insanlardık. Kafa yapısı olarak da inanç olarak da siyaset olarak da ayrı düşünen insanlardık ama biz birbirimizi çok sevdik hakikaten. Hani yarin yanağından başka bir ortaklık vardır ya, her şeyimiz ortaktı Zeki ile. O sevgi de yansıdı. Sinema ile de pekişti. Bu yüzden başrolleri oynadık. Hatta bazen yanlış oynadık. Sahnede bir uçta o dururdu, bir uçta ben dururdum. Seyirci tenis maçı izler gibi yorulurdu. Sonra beraber ortada oynamaya başladık. Bu ikili biraz da hem diyalektik felsefeden hem de güzel Türkçeden, beraberliklerinden her insanın manyetik alanının ortada kesiştiği bir alan vardır. Ortadaki elipsi biz iyi yarattık. Seyirci de bizi o yüzden kavradı." Usta oyuncu "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım", "Vatan Kurtaran Şaban", "Astronot Niyazi", "Ha Bu Diyar", "Haneler", "Keşanlı Ali Destanı", "Aşk Olsun", "Deliler", "Geceler", "Yasaklar", "Beyoğlu Beyoğlu", "Reklamlar", "Dün Bugün" adlı oyunlarda rol aldı. Alasya'nın rol aldığı bazı filmler ise şöyle: "Şaka Yapma", "Garibin Çilesi Ölünce Biter", "Vah Başımıza Gelenler", "Köşe Kapmaca", "Petrol Kralları", "Cafer'in Çilesi", "Sivri Akıllılar", "Aslan Bacanak", "Her Gönülde Bir Aslan Yatar", "Hasip ile Nasip", "Nereye Bakıyor Bu Adamlar?", "Beş Milyoncuk Borç Verir misin?", "Nereden Çıktı Bu Velet?", "Mavi Boncuk", "İmparator", "Mirasyediler", "Köyden İndim Şehre", "Şenlik Var", "Salak Milyoner", "Yalancı Yarim", "Kaynanam Kudurdu", "Hamsi Nuri", "Karaoğlan Geliyor Çalık", "Tarkan Altın Madalyon", "Tatlı Dillim", "Sev Kardeşim", "Emine".

Oyuncu Naşit Özcan, Vefat Etti Haber

Oyuncu Naşit Özcan, Vefat Etti

İki ay önce beyin kanaması geçiren oyuncu Naşit Özcan, 68 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Komik-i Şehir Naşit Bey'in torunu usta oyuncu Selim Naşit'in oğlu, Adile Naşit'in yeğeni Naşit Özcan, tiyatro oyunculuğu ve yönetmenliğin yanı sıra aynı zamanda seslendirme sanatçısıydı. Türk tiyatrosunun köklü ailelerinden birine mensup olan sanatçı, 1957 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Tiyatro sahnesine henüz çocuk yaşta adım atan Özcan, 1971 yılında Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda sahnelenen "Ben Çalmadım" adlı çocuk oyunuyla ilk kez izleyici karşısına çıktı. Profesyonel tiyatro hayatı ise 1977'de Akbank Çocuk Tiyatrosu'nda başladı. Babası Selim Naşit Özcan tarafından Nejat Uygur'un tiyatrosuna emanet edilen Özcan, burada sahne deneyimi kazandı. Naşit Özcan, 1979-1980 arasında Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun kurslarında tiyatro eğitimi aldıktan sonra, 1983-1984 yıllarında Şan Müzikholü sahnelerinde izleyiciyle buluştu. 1988'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları kadrosuna katıldı. Sanat hayatındaki katkılarıyla, 2010'da 30. İsmail Dümbüllü Ödülü'ne değer görülen Özcan, sahne dışında televizyon dizileri, sinema filmleri ve reklam projelerinde rol aldı. Özcan, 2021'de AA muhabirine verdiği röportajda sanat hayatına dair, "Annem, tiyatrocu olmamı kesinlikle istemiyordu. Babam bu konulara pek karışmıyordu. Halam da (Adile Naşit) pek bu konulara sıcak bakmıyordu. Eğer ben bugün tiyatrocu olmuş, birtakım ödüller almış ve Türkiye'de Naşit Özcan ve bir tiyatrocu olarak biraz tanınıyorsam, kendi çabamla, kendi tırnaklarımla olmuşumdur. O yüzden de bu konuda gururla yürürüm." ifadelerini kullanmıştı

Volkan Konak İçin Cenaze Töreni Haber

Volkan Konak İçin Cenaze Töreni

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) İskele kentindeki konserde sahnede fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren şarkıcı Volkan Konak için cenaze töreni düzenlendi. Konak için öğle namazını müteakip Levent'teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nde cenaze namazı kılındı. Sanatçının sevenlerinin yoğun ilgi gösterdiği törende, taziyeleri eşi Selma Konak kabul etti. Cenaze törenine katılan ünlü isimler arasında Orhan Gencebay, Erol Evgin, Resul Dindar, Alper Kul, Aylin Kontente, Melek Baykal, Müjdat Gezen, Sinan Özen, Hakan Altun, Berkay ve Hüsnü Şenlendirici de yer aldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, törenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, şöyle konuştu: "Geçen hafta İstanbul'un iradesine yapılan darbeye ilk tepki veren sanatçılardandı. Bugün rakam 2900'ün üzerine çıktı. 3 bine yakın sanatçı imza attı. O, 'Hepimiz cesaretle bir adım öne çıkmalıyız' diyen kişiydi. Kampanya 800 imza olduğunda kendi yurt dışındaydı. Bir arkadaşı aramış, 'Volkan sen de imza koymayı düşünür müsün? diye. 'Ben oraya imzayı değil kalbimi basarım' demiş. Volkan Konak bu demek işte. Bu ülkenin haklı mücadelelerine bütün yüreğini basan birini kaybettik. Dereler, çocuklar, ormanlar, insanlar onu çok özleyecek. Hepimiz onu çok özleyeceğiz. Çok üzgünüz. İstanbul'da, gördünüz, bir cenaze törenini aşan, başka bir duygu var burada. Yarın da Trabzon Maçka'da olacağız. Volkan abimiz, Volkan Konak'ı, bu toprakların cesur, devrimci evladını hep beraber, toprağına teslim edeceğiz. Allah gani gani rahmet eylesin. Hakkımız bizden yana helal olsun. İnşallah o da bu kadar onurlu bir mücadeleden sonra hakkını bizlere helal etmiştir. Çok özleyeceğiz. Acımız çok büyük hepimizin başı sağ olsun." Sanatçı Resul Dindar da AA muhabirine yaptığı açıklamada, sanatçının vefatının erken olduğunu ifade ederek, şunları anlattı: "Hazırlıksız ve ani bir ölüm. Bu bizi çok üzüyor. Artık ölümlere de alıştık mı bilmiyorum ama bazen bazı sanatçılar, böyle önemli insanlar, biraz daha fazla acı veriyor. Çünkü yerleri doldurulamıyor. Başka anlamda da çok farklı bir insandı Volkan Konak. Toplumsal konularda çok öndeydi, sadece sanatıyla değil. Birçok insana yardımı dokunmuştur, faydası olmuştur. Derin bir boşluk oluştu içimde. Bunu tarif edemiyorum. Başta ailesi olmak üzere herkesin başı sağ olsun. Trabzon'un Maçka'nın, Karadeniz'in, seven ve onu anlayan herkesin başı sağ olsun." Sanatçının cenazesi memleketi Trabzon'un Maçka ilçesinde defnedilecek.

Volkan Konak Hayatını Kaybetti Haber

Volkan Konak Hayatını Kaybetti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Sağlık Bakanlığı, İskele kentindeki bir konser sırasında sahnede fenalaşan şarkıcı Volkan Konak’ın tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiğini açıkladı. Bakanlık, KKTC'deki konseri sırasında rahatsızlanıp hastaneye kaldırılan Konak hakkında yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu gece aniden rahatsızlanması nedeniyle 00.17’de Mağusa Devlet Hastanesi’ne müracaat ettirilen sanatçı Volkan Konak, 00.42’de tüm müdahalelere rağmen maalesef hayatını kaybetmiştir. Detaylı açıklama Mağusa Devlet Hastanesi Başhekimliği tarafından yazılı olarak yapılacaktır." Gazimağusa Devlet Hastanesi Başhekimliğinden yapılan yazılı açıklamada, dün saat 23.23 sıralarında gelen ihbarlar üzerine 112 acil sağlık ekibinin Volkan Konak'ın konser verdiği otele hızla intikal ettiği, Konak'a ilk tıbbi müdahalenin alanda bulunan doktorlar ve daha sonra 112 ekibi tarafından yapıldığı belirtildi. Açıklamada, Volkan Konak'ın alandan entübe edilerek hastaneye sevk edildiğine işaret edilerek, şu ifadelere yer verildi: "Sanatçı 00.17’de hastanemize 'Ex duhul' olarak giriş yapmış ve vakit kaybetmeden CPR (Temel Yaşam Desteği) odasına alınmıştır. Burada anestezi uzmanı, acil servis hekimleri, iç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından 25 dakika süreyle ileri yaşam desteği uygulanmıştır. Ancak yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen yanıt alınamamıştır. Sanatçı Volkan Konak, tüm tıbbi çabalara rağmen, geçirmiş olduğu klinik süreç göz önünde bulundurularak, saat 00.42’de hayatını kaybetmiş (Ex kabul edilmiş) ve CPR’a son verilmiştir." Konak'ın cenazesinin Gazimağusa Devlet Hastanesi morgundan alınarak öğle saatlerine doğru başkent Lefkoşa'daki Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde bulunan Adli Tıp Birimi'ne kaldırılacağı ve burada otopsi işlemi yapılacağı öğrenildi. Cenazenin, otopsi işlemlerinin ardından uçakla Türkiye'ye gönderilmesi bekleniyor. Türkiye'nin Gazimağusa Başkonsolosluğu yetkilileri de işlemleri yakından takip ediyor. Bu arada, Konak'ın vefat haberini alır almaz Gazimağusa Devlet Hastanesi'ne gelerek yetkililerden bilgi alan şarkıcı Hakan Altun, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Acımız büyük. Allah'tan rahmet diliyorum. Büyük bir kayıp. Hepimizin başı sağ olsun." ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.