Uygulamalarımız appstore googleplay

#Prof. Dr. Necmi Karul

gazeteci63.com - Prof. Dr. Necmi Karul haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. Necmi Karul haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şanlıurfa’dan Tarih Fışkırıyor Haber

Şanlıurfa’dan Tarih Fışkırıyor

Şanlıurfa'da aralarında UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen Göbeklitepe'nin de bulunduğu 12 kazı alanında Neolitik dönemin sır perdeleri açığa çıkarılmaya çalışılıyor. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı arkeoloji projelerinden biri olarak Şanlıurfa'da 5 yıldır sürdürülen Taş Tepeler Projesi sayesinde yaklaşık 12 bin yıl öncesine dair önemli bulgular gün yüzüne çıkarılıyor. Kentte yaklaşık 100 kilometrekarelik bir alanda yürütülen proje kapsamında Göbeklitepe, Karahantepe, Çakmaktepe, Sayburç, Ayanlar, Sefertepe, Gürcütepe, Harbetsuvan, Yeni Mahalle, Kurt Tepesi, Mendik ve Yoğunburç kazı alanlarında kapsamlı arkeolojik çalışmalar yürütülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda, İngiltere, Almanya ve Japonya'dan da 36 profesörün öncülüğünde 219 akademisyen kazı alanlarında insanlık tarihini aydınlatmak için ter döküyor. Neolitik dönem insanlarının ritüellerinin yanı sıra günlük yaşam, geçim stratejileri, evcilleştirme süreçleri, mimari seviyeleri ve üretim teknolojileri gibi pek çok unsur ayrıntılı biçimde ortaya çıkarılıyor. Göbeklitepe'nin şu anda yıllık 1 milyona yaklaşan yerli ve yabancı misafir sayısının diğer 11 kazı alanının da ziyaretçi kabulüne başlamasıyla ciddi oranda artması bekleniyor. "İnsanlık tarihine katkısı büyük" Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, yıllardır Neolitik dönemin izlerini, uluslararası ölçekte akademisyenlerin desteğiyle sürdürdüklerini söyledi. Proje kapsamında yürütülen çalışmaların dünya çapında ilgililer tarafından titizlikle takip edildiğini belirten Karul, insanlık tarihinin aydınlatılmasına yönelik önemli keşiflere imza atıldığını dile getirdi. Türkiye'nin projeyle arkeoloji alanındaki uluslararası işbirliği kapasitesinin ciddi manada güçlendirildiğini anlatan Karul, şunları kaydetti: "Proje uluslararası ölçekte çok uyum içerisinde çalışma yürütülebildiğinin önemli bir göstergesi oldu. Projeyi yürüttüğümüz bölgenin insanlık tarihine yaptığı katkısının ne denli önemli olduğunu ortaya koydu. İnsanın yerleşik yaşama başladığı, üretici yaşama geçtiği dönemde çevresiyle kurduğu ilişkinin bugün için ne kadar öğretici olabileceğini proje gösterdi. Çok sayıda yerleşmenin aynı anda kazılması ve çok sayıda yapı kalıntısının eş zamanlı açığa çıkarılması Neolitik dönem için son derece etkileyici ve bilgilendiricidir, çok iyi korunmuş yapılar ortaya çıkıyor. Aynı zamanda da birçoğu müzede şimdiden sergilenmeye başlayan eserlerin bulunması müzeyi hem tarih öncesi insana yakınlaştırdı hem de Şanlıurfa'yı arkeoloji meraklılarına yakınlaştırdı."

3 Boyutlu Heykeller Sergilenecek Haber

3 Boyutlu Heykeller Sergilenecek

Kültür ve Turizm Bakanlığınca Şanlıurfa'da yürütülen Taş Tepeler Projesi kapsamında bu yıl Göbeklitepe ve Karahantepe'de de ortaya çıkarılan, aralarında 3 boyutlu insan heykellerinin bulunduğu 29 eser, 2026'da ilk kez ziyaretçilerle buluşacak. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı arkeoloji projelerinden biri olarak Şanlıurfa'da 5 yıldır sürdürülen Taş Tepeler Projesi, neolitik dönemin yaşamına ve inanç dünyasına ilişkin önemli bulguları gün yüzüne çıkarıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Göbeklitepe başta olmak üzere 12 farklı alanda eş zamanlı yürütülen kazılarda bu yıl bulunan eserler, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde özel bir seçkiyle sergilenecek. Proje kapsamında İngiltere, Almanya ve Japonya'nın da aralarında bulunduğu ülkelerden 36 profesörün öncülüğünde 219 akademisyen çalışmalarını sürdürüyor. Göbeklitepe'den Karahantepe'ye, Sayburç'tan Sefertepe'ye uzanan geniş coğrafyada yürütülen kazılarda bulunan 29 eser, dönemin ritüel anlayışına ışık tutan heykeller, sembolik objeler ve takılardan oluşuyor. Eserler arasında Göbeklitepe ve Karahantepe'de bulunan 3 boyutlu insan heykellerinin yanı sıra leopar heykeli ve o döneme ilişkin takılar bulunuyor. "Bu güzel eserleri özel bir seçkiyle tanıtma fırsatı buluyoruz" Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, yıllardır neolitik dönemin izlerini, uluslararası ölçekte akademisyenlerin desteğiyle sürdürdüklerini söyledi. Proje kapsamında insanlık tarihine önemli katkılar sağlandığını, çok sayıda eserin gün yüzüne çıkarıldığını belirten Karul, şunları kaydetti: "Bu yıl ortaya çıkarılan eserlerin bir kısmını hızlı bir şekilde sergiye taşımak istedik. Onların hazırlıkları yapıldı. Projenin 5. yılı olduğu için bu güzel eserleri özel bir seçkiyle tanıtma fırsatı buluyoruz. Eserleri seçerken çok zorlandık çünkü çok sayıda eser var, hepsi birbirinden kıymetli. Biz bu seçkiyi şöyle bir mantıkla belirledik, bu senenin önemli buluntu gruplarından birincisi 3 boyutlu insan heykelleridir. Bu eserleri ziyarete açıyoruz. Diğer taraftan takılardan bir seçki yaptık ki onlar da dönemin insanının süslenme ve takı yapma anlayışını bize aktarıyor. Yine küçük boyutlu, sembolik değeri olan eserlerden de bir seçki yaptık. Burada bunları seçerken yapılma biçimleri ve farklı ham maddelerden oluşmaları gibi bazı kriterler belirleyerek, bu yıl bulunan bütün eserlerin içerisinden 29 tanesini büyük bir zorlukla seçtik ve kamuoyuyla paylaşıyoruz."

Kazılar 30 Yıldır Devam Ediyor Haber

Kazılar 30 Yıldır Devam Ediyor

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen Göbeklitepe'de kazılar 30 yıldır sürüyor. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki kırsal Örencik Mahallesi yakınlarında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinden araştırmacılar tarafından 1963'te yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerinde en somut bulgular, 1986'da tarlasını süren çiftçi Şavak Yıldız'ın bulduğu heykelle ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü koordinasyonunda, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından Prof. Dr. Klaus Schmidt'in başkanlığında 1995'te bölgede kazı çalışmalarına başlandı. Kazılarda neolitik döneme ait, boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları 40 ila 60 ton olan, yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlar bulundu. Ayrıca 8 ila 30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli, dünyanın en eski tapınak kalıntıları ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi çeşitli eserler gün yüzüne çıkarıldı. Bu eserlerle ünü her geçen yıl artan Göbeklitepe, 2011 yılında UNESCO "Dünya Mirası Geçici Listesi"ne alındı, 1 Temmuz 2018'de Bahreyn'de düzenlenen 42'nci Dünya Miras Komitesi Toplantısı'nda Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi. Kısa sürede dünyadaki bilinirliği artan Göbeklitepe, 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmesiyle turizmde "altın yılı"nı yaşadı. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil olduktan sonra ziyaretçi sayısı artan Göbeklitepe, tatil günlerinde günlük 10 bini aşkın ziyaretçiyi kabul ediyor. "İlgiyi hak edecek tablo var" Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, dünyanın dört bir yanından Göbeklitepe'ye ziyaretçi geldiğini söyledi. Ören yerindeki her eserin ve her yeni bilginin merak uyandırdığını vurgulayan Karul, şöyle devam etti: "Göbeklitepe tarih öncesi dönem için çok elit bir yerdir. 30 yıl önce başlayan kazılarda birçok ilkin görüldüğü, çok kamusal ve anıtsal yapıların karşımıza çıktığı bir alanla karşı karşıyayız. Haliyle karşımızda yoğun ilgiyi hak edecek bir tablo var. Göbeklitepe'de açığa çıkan kalıntıların benzerlerini çağdaş yerleşmelerde yeni yeni görmeye başladık. Arkeologlar olarak turizm açısından anlamlandırmaya çalıştığımız şeylerden sadece biri budur. Burada anlamaya çalıştığımız, tarih öncesi insanların yaşadığı mekanlar, teknolojiler, yaşam biçimleri ve beslenme alışkanlıklarıdır. Bunu tek bir yerleşim yeri ölçeğiyle sınırlı tutmayıp dönemi, bölge içini ve bölgeler arası karşılaştırmaları da değerlendirerek daha net hale getirmeye çalışıyoruz. Yaptığımız işin toplumda giderek daha büyük kalabalıklar tarafından ilgi görmesi bizi mutlu ediyor. Sonuç itibarıyla her birey, dünyanın neresinde olursa olsun, buradaki arkeolojik alanları görme özgürlüğüne sahiptir." Karul, alanın daha fazla anlaşılır hale gelmesi için yoğun çaba gösterdiklerini ifade ederek, "Arkeolojinin toplumsallaştırılması konusunda Taş Tepeler Projesi'nin bir hassasiyeti var. Sadece kazı yapmak, oradaki arkeolojik veriyi bilgiye dönüştürmek değil, buluntuyu toplumla buluşturmak da bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor." dedi. Arazinin eski sahibi gurur duyuyor Bölgedeki ilk bulguya rastlanan arazinin eski sahibi 66 yaşındaki Mahmut Yıldız da Göbeklitepe ile turizme katkı sağladıkları için gurur duyduğunu ifade etti. Yıldız, "Dünyaya miras bıraktığımız için mutluyuz. 30 yıldır burada çalışmalar yapılıyor ve her gün yeni şeyler bulunuyor. Gittikçe iyileşiyor, farklı eserler ortaya çıkıyor. Çalışmalar yıllardır devam ediyor, inşallah daha da iyi olacak." dedi.

12 Bin Yıllık Yerleşim Geleneği Haber

12 Bin Yıllık Yerleşim Geleneği

Taş Tepeler Projesi kapsamında 6 yıldır sürdürülen Karahantepe kazılarında elde edilen bulgular, Neolitik dönem insanlarının hem günlük yaşamlarını sürdürdükleri yerleşimlerde kamusal yapılar inşa ettiklerini hem de dönemin üretim ve el işçiliği kültürüne ışık tutan aletler geliştirdiklerini ortaya koydu. Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras" Projesi kapsamında 2019 yılında başlatılan Karahantepe kazılarında ulaşılan bulgular, 12 bin yıl önceki Neolitik dönem insanlarının toplumsal yaşamına dair değerli ipuçları sundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Karahantepe'nin toplamda 14 hektarlık bir alana yayıldığını, alanın dörtte birlik kısmını dikili taşların çıkarıldığı taş ocaklarının oluşturduğunu, geri kalan kısmın ise en büyük Neolitik yerleşimlerden birine işaret edecek büyüklükte olduğunu söyledi. Kazı çalışmalarının höyüğün batı yamacında 6 bin metrekarelik bir alanda sürdüğünü ifade eden Karul, "Amacımız, kazıların tamamlanmasının ardından alanın koruma altına alınması ve gelecek kuşaklara aktarılması. Bu nedenle farklı noktalarda kazı yapmak yerine tek bir alanda yoğunlaşmayı tercih ettik.” diye konuştu. Onlarca yapı gün yüzüne çıkarıldı Karul, 6 yıldır süren kazı çalışmaları sırasında onlarca yapının gün yüzüne çıkarıldığını, bunların bir kısmının kamusal nitelikte büyük yapılar, bir kısmının ise konut olarak kullanılan küçük kulübeler olduğunu dile getirdi. Yerleşimin en eski evresinde kamusal yapılar ve onu çevreleyen konutların olduğunu anlatan Karul, şöyle konuştu: "Bu yapıların bize öğrettiği birçok şey olmakla birlikte özellikle Göbeklitepe üzerinde tartışılan 'Buralar bir toplanma yeri miydi, bir tapınma merkezi miydi?' sorusuna da cevap niteliğinde. Karahantepe, bize bu konuda çok önemli sonuçlar verdi. Konutlarla kamusal yapıların birlikte olması başka bir ifadeyle merkezde kamusal yapılar ve onları çevreleyen kulübelerin olması buraların yerleşim yerleri olduğunu gösteriyor. Yine şöyle de ifade edebiliriz. İnsanların yaşadığı günlük yaşamlarını sürdürdüğü mekanlarda aynı zamanda kamusal nitelikte yapılar inşa ediyorlar ve onları kullanıyorlar diyebiliriz. Bu yapılardan bir tanesi merkezi yapı niteliğinde ve yaklaşık 28 metre çapında inşa edilmiş bir mekan. Birkaç yüzyıl kullanıldığını düşünüyoruz ki bu alandan elde ettiğimiz en eski tarih de milattan önce 9400'e kadar gidiyor." dedi. Bulunan parçalar bölgesel gelişim hakkında fikir veriyor Kazılarda önemli arkeolojik materyallerin bulunduğunu, toplanan örneklerin analizlerinin de yavaş yavaş sonuç vermeye başladığını ifade eden Karul, şöyle devam etti: "Burada hayvan kemikleri olsun, çakmaktaşı aletler olsun, bunlar hem kronolojik hem de tarih öncesi dönemde Neolitiğin ilk aşamasındaki teknolojik gelişmeler hakkında fikir verir nitelikte ve bölgesel gelişimleri de izleyebileceğimiz özellikler taşıyorlar. Başlangıçta yani en eski katmanlarda daha çok avcılığın beslenmede önemini gösteren taş aletlerle karşılaşırken, dönemin sonuna doğru biraz daha farklı amaçlara yönelik ahşap işçiliği olsun, sürtme taş aletler olsun biraz daha mekanları düzenlemeye, başka nesneleri üretmeye ve yoğun olarak yerleşim yerinde besin üretmeye yönelik aletlerle karşılaştık. Geçtiğimiz yıl elde edilen besinle ilgili buluntular bize zaten burada tahılların, tarıma alınma sürecinin yaşandığını ve ilk besin yani ekmek diyebileceğimiz gıdalarında üretildiğini kanıtlamıştı." Karul, kent merkezinden 60 kilometre uzaklıkta olan Karahantepe'nin çok uluslu bir ziyaretçi profiline sahip olduğunu belirterek, bu durumun bölgenin uluslararası alanda tanınması ve bilim camiasındaki ilginin artmasından kaynaklandığını söyledi. Kazı çalışmalarının henüz belirli bir olgunluğa ulaşmadığını, bu nedenle geçici yürüyüş yolları oluşturduklarını aktaran Karul, ziyaretçilerin hazırlanan çok dilli bir dijital uygulama üzerinden alanla ilgili bilgilere ücretsiz ulaşabildiklerini kaydetti.

30'dan Fazla Kulübe Ortaya Çıktı Haber

30'dan Fazla Kulübe Ortaya Çıktı

Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi kapsamında kazıların yürütüldüğü Karahantepe'de, Neolitik Çağ insanlarının günlük yaşamlarında kullandıkları 30'dan fazla kulübe açığa çıkarıldı. Neolitik Çağ'ın önde gelen yerleşimlerinden Karahantepe'de yürütülen kazı çalışmalarında döneme ışık tutacak bulgulara ulaşılmaya devam ediliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında büyük bir ivme yakalanan Karahantepe kazılarında, günlük yaşamın izlerini taşıyan kulübeler ortaya çıkarıldı. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, ören yerinde yapılan kazılarda kamusal yapıların yanı sıra günlük yaşamın sürdüğü konutlarla karşılaştıklarını söyledi. Karul, açığa çıkarılan alanın, merkezde yer alan bir kamusal yapı ve onun çevresine inşa edilmiş kulübelerden oluşan bir yerleşim düzeni sergilediğini ifade etti. Kulübelerin, o dönemki yerleşim alanlarının nasıl tasarlandığını anlamalarında çok büyük katkısının bulunduğunu vurgulayan Karul, şöyle konuştu: "Karahantepe'de günlük yaşamın devam ettiği 30'un üzerinde kulübe açığa çıkardık. Bunlar eski dolguların içerisine ya da ana kayaya oyularak inşa edilmiş yapılar ve bitişik düzenli bir arı peteği gibi düşünebilirsiniz. Farklı boyuttalar, 3 metre çapında olanı, 6 metre çapında olanı var. Duvarları da çok simetrik değil, yani oval ve asimetrik duvarlara sahip mekanlar. Bunların içerisinde dikili taşlarla, ocaklarla, yassı taşlarla düzenlenmiş yapı tabanlarıyla karşılaşıyoruz. Aynı zamanda yapıların içerisinde olasılıkla depolama amaçlı kullanılmış bölmelere ya da öğütme taşlarının konduğu sekilerle karşılaşıyoruz." Zemine gömülü inşa edilmişler Karul, tamamı zemine gömülü şekilde inşa edilen kulübelerin o dönemde insanların günlük yaşamlarını sürdürdükleri alanlar olduğu anlattı. Bu kulübelerin içerisindeki yaşam biçimlerinin tespiti noktasında çalışmaların sürdüğünü belirten Karul, "Bu yapıların içerisi terk edilirken diğer anıtsal, kamusal yapılar da olduğu gibi içinin toprakla doldurularak terk edildiklerini anlıyoruz. Bu işlem sırasında da çoğunun içindeki dikili taşların kırıldığını ya da oldukları yere devrilerek bırakıldıklarını ardından da doldurmanın gerçekleştiğini görüyoruz." dedi. Dikili taşların özgün konumlarının tespit edilmesi durumunda yerlerine yeniden yerleştirildiğini ifade eden Karul, parçalı durumda olanların ise restore edilerek ayağa kaldırıldığını kaydetti.

Neolitik Çağ'da Beslenme Alışkanlığı Haber

Neolitik Çağ'da Beslenme Alışkanlığı

Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi kapsamında kazıların yürütüldüğü Karahantepe'de, Neolitik Çağ insanlarının beslenme alışkanlıklarını ortaya koymaya yönelik araştırmalar yapılıyor. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Neolitik Çağ'ın önde gelen yerleşimlerinden Karahantepe'de bu yıl yürütülen kazılarda, tarih öncesi insanların beslenme alışkanlıklarının belirlenmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Kazı alanındaki kulübelerde depo alanları ve öğütme sekileri gibi yapı içi unsurların tespit edildiğini belirten Karul, kazı alanındaki zeminlerde o dönemde gerçekleştirilen aktivitelerin izlerinin korunduğunu, bazı kalıntıların bugüne kadar ulaştığını ancak bunları çıplak gözle ayırt etmenin mümkün olmadığını anlattı. Tabana gelene kadar toprağın tamamını kuru eleklerde elediklerini kaydeden Karul, "Elde ettiğimiz özellikle bitki kalıntılarını suda yüzdürerek çok küçük parçaları ayıklıyoruz. Bu yöntem sayesinde mekanların hangi amaçla kullanıldığını ve insanların hangi bitkileri işlediğini tespit edebiliyoruz. Bunlar, toprak kimyası ve yapılan analizler sonucunda mekanın neresinin hangi işlerde kullanıldığını gösteriyor. Dolayısıyla bu mekanları daha tanımlı hale getirmemize olanak sağlıyor." dedi. Bitki kalıntıları tarıma geçiş sürecine ışık tutacak Kazılarda ortaya çıkarılan öğütme taşlarının, tarih öncesi beslenme alışkanlıklarının ortaya çıkarılması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Karul, şu bilgileri verdi: "Bir öğütme taşımız var. Bu taşlarda besin hazırlamaya yönelik bazı aktivitelerin yapıldığını biliyoruz. Bu taş, üzerinde öğütülmüş bitkilerin türü hakkında bilgi verebileceği gibi, Neolitik yerleşimlerde bitkilerin tarıma alınması yani evcilleştirilmesi sürecine ilişkin sonuçlar verme potansiyeline de sahip. Bunun için taşın yüzeyi saf suyla yıkanıyor, toplanan su ayrıştırılıyor ve üzerindeki tortular kaplara alınıyor. Daha sonra bu tortular çöktürülüp üstteki su buharlaştırılarak analiz için uygun hale getiriliyor." Amaçlarının tarih öncesi insanlara ait her detayı öğrenmek olduğunu ifade eden Karul, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu çalışmalar, tarih öncesi beslenme alışkanlıklarını anlamak açısından eşsiz sonuçlar sunma potansiyeli taşıyor. Amacımız, tarih öncesi dönemdeki insanı anlamak. Bu binaları yapan, duvarları inşa eden, aletleri kullanan insanların kim olduklarını, nasıl bir biyolojik yapıya sahip olduklarını, doğal çevrelerini ve beslenme alışkanlıklarını ortaya koymak istiyoruz. Bu verilerin bir araya getirilmesi, hem bireyin hem de toplumun daha iyi anlaşılmasını sağlıyor." Karul, elde edilen bitkisel bulguların İstanbul Üniversitesi'nin laboratuvarında uzmanlarca inceleneceğini sözlerine ekledi.

Karahantepe Ziyarete Açılacak Haber

Karahantepe Ziyarete Açılacak

Neolitik Çağ'ın önemli yerleşimleri arasında yer alan Şanlıurfa'daki Karahantepe, "sistematik gezi güzergahı" ile bu yıl ziyaretçilerini ağırlamaya başlayacak. Kent merkezine 46 kilometre uzaklıktaki Tek Tek Dağları Milli Parkı'nda yer alan Kargalı Mahallesi yakınlarında 2017 yılında yapılan yüzey araştırmaları sırasında, Karahantepe'de Neolitik Çağ'a (Cilalı Taş Devri / Milattan önce 10000-6000 yılları arası) ait "T" biçiminde dikili taşlar tespit edildi. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul'un başkanlığında 2019'da başlayan kazılarda Göbeklitepe ile aynı döneme tarihlenen "T" şeklinde dikili taşlar, yapılar, heykeller ve birçok obje bulundu. Arkeoloji dünyasında ve tarih çevrelerinde yankı uyandıran bu kazılar, dikkatleri yeniden bölgeye çekti. Kazılarda gün yüzüne çıkarılan ve yerinde sergilenen eserlerin korunabilmesi için hazırlanan çatı projesinin yapımı devam ediyor. Neolitik Çağ'a ait önemli izler barındıran ören yerini görmek isteyen ziyaretçilerin alanı sistematik bir gezi güzergahıyla incelemeleri için çalışma başlatıldı. "2025 yılında bunları tamamlayabileceğimizi düşünüyoruz" Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, geçen yıl Göbeklitepe'yi görmek için bölgeye 800 bin civarında kişinin geldiğini ve bunların yaklaşık yüzde 30'unun Karahantepe'yi de ziyaret etmek istediğini belirtti. Taştepeler Projesi kapsamında bölgede 2019 yılından bu yana kazıların yapıldığını anımsatan Karul, "Bu kadar insanın ilgi duyduğu, görmek istediği, buraya kadar gelmişken mutlaka uğramak istediği bir yerde insanları geri çevirmemiz söz konusu değil ama diğer taraftan da gelenlerin güvenliğini, ihtiyaçlarını karşılayan tesislerin de yapılması lazım. Bunlar çatıyla birlikte tamamlanacak gibi duruyor. Aynı zamanda yürüyüş yolları ve bilgilendirme panoları gibi birkaç ek de söz konusu. Dolayısıyla 2025 yılında bunları tamamlayabileceğimizi düşünüyoruz. Geleni geri çevirmiyoruz ama daha güvenli, sistematik bir gezi güzergahına yıl sonunda kavuşmuş oluruz diye planlıyoruz." diye konuştu. Karul, Karahantepe'de 2019 yılından bu yana devam eden kazıların çok verimli geçtiğini ve önemli eserlerin gün yüzüne çıkarıldığını ifade etti. Her kazının kendileri için önemli olduğunu vurgulayan Karul, şunları kaydetti: "Taş Tepeler Projesi'nde şunu öğrendik; beklentilerimizin çok daha ötesinde verilerle karşılaşıyoruz. Diğer güzel bir tarafı da bu 5 yıllık süreçte elde edilen verinin bilgiye dönüştürülmesine ilişkin de laboratuvar çalışmalarında epey yol katedildi. Bu konuda birkaç yayın çıkacak. Yani gelecekte neyle karşılaşacağımızı bilmesek de şu ana kadar açığa çıkarılanların yayına dönüştürülmesi ve umduğumuzun çok ötesinde sonuçlar elde etmemiz gelecek yıl da gerçekleşecektir diyebiliriz."

Karahantepe’ye Çatı Yapılıyor Haber

Karahantepe’ye Çatı Yapılıyor

Neolitik dönemin önemli yerleşimlerinden biri olan Şanlıurfa'daki Karahantepe Ören Yeri'nde yapılan kazılarda gün yüzüne çıkarılan eserler için koruma çatısı yapımına başlandı. Şanlıurfa'da 1997'de gerçekleştirilen kültür envanteri tespiti çalışmaları sırasında, Tek Tek Dağları Milli Parkı içinde bulunan Kargalı Mahallesi yakınlarında Karahantepe'deki kalıntılar fark edildi. Bölgede Prof. Dr. Necmi Karul başkanlığında 2017'de başlatılan "Göbeklitepe Kültürü ve Karahantepe Kazıları" projesi kapsamında alanda yüzey araştırması yapıldı. Bu araştırmalar sonucunda, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'deki yapılara benzeyen ve ilk belirlemelere göre Neolitik döneme ait 250'nin üzerinde "T" biçiminde dikili taş tespit edildi. Bölgede 2019'da başlatılan kazılarda, Göbeklitepe ile aynı döneme tarihlenen "T" şeklinde dikili taşlar, yapılar, heykeller ve pek çok obje bulundu. Arkeoloji dünyasında ve tarih çevrelerinde büyük yankı uyandıran bu kazılar, bölgeye olan ilgiyi artırdı. Gün yüzüne çıkarılan ve yerinde sergilenen eserlerin korunabilmesi için hazırlanan çatı projesinin yapımına başlandı. "Yekpare değil eklemlenmeye müsait bir sistem olarak düşündük" Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Taştepeler Projesi kapsamında Karahantepe'deki kazı çalışmalarını 2019'dan bu yana yürüttüklerini söyledi. Yapılan çalışmalarda geniş bir kazı alanına ulaştıklarını ve çok sayıda eserin gün yüzüne çıkarıldığını belirten Karul, bölgedeki eserlerin korunabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında hazırlanan çatı projesinin yapımına başlandığını ifade etti. Çatının bölgenin arazi yapısına uygun olarak projelendiğini ifade eden Karul, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çatının ayaklarının geleceği yerlerdeki çalışmaları bitirmek üzereyiz. 2025 yılı içinde yaklaşık 3 bin 500 metrekarelik alan korunmaya alınmış olacak. Yaklaşımımız şu şekilde oldu, arkeolojik alanlar kazı ilerledikçe genişleyebilme potansiyeline sahip, biz de bu nedenle çatıyı yekpare bir sistem olarak değil de eklemlenmeye müsait bir sistem olarak düşündük. Aynı zamanda yine arazi hareketli bir arazi, topoğrafyası var. Bu topoğrafyaya uyumlu bir eğime sahip olmasına, dolayısıyla uzaktan bakıldığında peyzajı çok etkilememesine, arkeolojik alanın önüne geçmemesine özen gösterdik." Bölgeye kazı evi ve arkeolojik araştırma merkezi yapılıyor Karul, mevsim koşulları nedeniyle kazı yapmadıkları bu dönemde altyapı tesislerinin inşasına devam ettiklerini, kazı alanına yakın bir bölgeye arkeolojik araştırma merkezi ve kazı evi inşa etmek için çalışmalara başladıklarını söyledi. Bu bölümleri yaz aylarına kadar bitirmeyi planladıklarını aktaran Karul, sözlerini şöyle tamamladı: "Burayı, bir bilim merkezi ya da üs olarak düşünüyoruz. Sadece Karahantepe ekibinin değil, aynı zamanda Taştepeler'e bağlı bölgedeki diğer arkeolojik ekiplerin, yer bilimcilerinin ve doğa bilimcilerinin de faydalanabileceği bir tesis olarak planlandı. Tesisin içerisinde laboratuvarlar var, restorasyon laboratuvarı, fotoğraf laboratuvarı ve arkeometri laboratuvarı gibi birimleri barındırıyor yani konaklamanın ötesinde birimleri içeriyor."

Özdoğan, Karahantepe'yi Yorumladı Haber

Özdoğan, Karahantepe'yi Yorumladı

Türkiye'de neolitik döneme ilişkin 60 yıl kazı yapan Türkiye Bilimler Akademisi Üyesi 81 yaşındaki Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Şanlıurfa'daki Karahantepe'de ortaya çıkarılan eserlerin ezberleri bozduğunu ve doğru anlaşılması için de zamana ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Neolitik dönemin önemli yerleşim yerleri arasında gösterilen Karahantepe'yi ziyaret eden Özdoğan, kazı alanındaki 14 farklı noktayı ilerleyen yaşına rağmen tek tek gezip çalışmaları fotoğrafladı. Öğrencilerinden biri olan Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul'dan kazıya ilişkin bilgi alan Özdoğan, kazılara ilişkin tecrübesini paylaşıp çeşitli önerilerde bulundu. Özdoğan, AA muhabirine, Türkiye'nin birçok kentinde neolitik döneme ilişkin 60 yıl kazı çalışması yaptığını söyledi. İlk kazı deneyimini Şanlıurfa'da yaşadığını belirten Özdoğan, "Çalışmaya 1964 yılında başladım. İlk gittiğim kazı Şanlıurfa Bozova'daydı daha sonra 32 yıl Güneydoğu'nun farklı kentlerinde neolitik dönem üzerine çalıştıktan sonra Trakya'da çalışmaya başladık, 30 yıldır da Trakya'da kazıyorum, araştırıyorum." dedi. Özdoğan, neolitik döneme ait kazıların sürdüğü Karahantepe'de ortaya çıkarılan eserlerin tarihe yeni yorumlar getirebileceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu. "Bizim burada düşündüğümüz yeni bir yaşam. Neolitik dediğimiz şey yerleşik yaşamın tarımın, üretimin başladığı bir dönemdir, aynı zamanda mülkiyet ve miras hakkının hukukunun başladığı dönemdir. Bizim kafamızda bazı modeller vardı o zamanlar ama son yıllarda özellikle Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi'nde sadece burası değil Yukarı Fırat Dicle Havzası'nda yapılan kazılar bizim bütün bildiklerimizi yeniden düşünmeye zorluyor. Bu bölgede şu anda ben çalışmıyorum ama benim en eski öğrencilerimin bir kısmı çalışıyor. Çok yoğun bir çalışma var, hepimizi şaşırtan, ezberlerimizi bozan, bildiklerimizi yeniden düşünmemizi, yorumlamamızı gerektirecek kadar önemli bilgiler ortaya çıkıyor, bunu tam doğru anlamak için biraz daha zamana ve yeni çalışmalara ihtiyaç var." "Büyük ve iyi bir organizasyon olduğunu düşünmek lazım" Neolitik döneme ilişkin Karahantepe'nin önemli bir merkez olduğunu anlatan Özdoğan, ortaya çıkarılan eserler için erken yorum yapmanın isabetli olmayacağını dile getirdi. Bilim insanlarının ortaya çıkan eserleri sindirdikten sonra toplumla paylaşması gerektiğini aktaran Özdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karahantepe, bunların en görkemli ve büyük olanlarından herhalde birisidir. Bu kadar görkemli bir kültürün bir avcı topluluk tarafından yapılması için burada büyük bir bolluk ve refahın olması lazım. Bunların olduğu dönemde bu kadar insanı burada barındırıp besleyecek büyük milyonlarca ceylan sürülerini düşünmek, bunların çok iyi ve büyük bir organizasyonu olduğunu düşünmek lazım. Bunların nasıl olup da bu kadar o büyük bir inşaat işini yaptıklarını da bizim önce bilim insanları olarak anlamamız, sindirmemiz lazım." Türk arkeologlara övgü Prof. Dr. Özdoğan, Türkiye'nin son dönemde önemli arkeologlar yetiştirdiğine dikkati çekti. Arkeologlardan övgüyle bahseden Özdoğan, şunları kaydetti: "Ben kuşağım son temsilcisiyim, benden iki kuşak sonrası artık çalışıyor. Bugünkü hocalarımız bizim kuşağımızdan çok daha iyi hem dünya ile yarışmaktan korkmuyorlar hem daha iyi ve doğru işler yapıyor hem de yeni kuşakların yetişmesini sağlıyor. Bu ister benim yetiştirdiğim öğrenci olsun ister başka hocaların yetiştirdiği öğrenci olsun önemli değil. Türkiye'nin bilim gücünü gösterir, ülkede oluşan yeni bilim gücünün ne kadar yeşerdiğini, bizim zamanımızda atılan tohumların nasıl yeşerdiğini, Türkiye'de yeni bir kuşağın ne kadar başarılı olduğunu gösterir, bu da çok güzel bir şey."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.