Uygulamalarımız appstore googleplay

#Neolitik Dönem

gazeteci63.com - Neolitik Dönem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Neolitik Dönem haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

12 Bin Yıllık Yerleşim Geleneği Haber

12 Bin Yıllık Yerleşim Geleneği

Taş Tepeler Projesi kapsamında 6 yıldır sürdürülen Karahantepe kazılarında elde edilen bulgular, Neolitik dönem insanlarının hem günlük yaşamlarını sürdürdükleri yerleşimlerde kamusal yapılar inşa ettiklerini hem de dönemin üretim ve el işçiliği kültürüne ışık tutan aletler geliştirdiklerini ortaya koydu. Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras" Projesi kapsamında 2019 yılında başlatılan Karahantepe kazılarında ulaşılan bulgular, 12 bin yıl önceki Neolitik dönem insanlarının toplumsal yaşamına dair değerli ipuçları sundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Karahantepe'nin toplamda 14 hektarlık bir alana yayıldığını, alanın dörtte birlik kısmını dikili taşların çıkarıldığı taş ocaklarının oluşturduğunu, geri kalan kısmın ise en büyük Neolitik yerleşimlerden birine işaret edecek büyüklükte olduğunu söyledi. Kazı çalışmalarının höyüğün batı yamacında 6 bin metrekarelik bir alanda sürdüğünü ifade eden Karul, "Amacımız, kazıların tamamlanmasının ardından alanın koruma altına alınması ve gelecek kuşaklara aktarılması. Bu nedenle farklı noktalarda kazı yapmak yerine tek bir alanda yoğunlaşmayı tercih ettik.” diye konuştu. Onlarca yapı gün yüzüne çıkarıldı Karul, 6 yıldır süren kazı çalışmaları sırasında onlarca yapının gün yüzüne çıkarıldığını, bunların bir kısmının kamusal nitelikte büyük yapılar, bir kısmının ise konut olarak kullanılan küçük kulübeler olduğunu dile getirdi. Yerleşimin en eski evresinde kamusal yapılar ve onu çevreleyen konutların olduğunu anlatan Karul, şöyle konuştu: "Bu yapıların bize öğrettiği birçok şey olmakla birlikte özellikle Göbeklitepe üzerinde tartışılan 'Buralar bir toplanma yeri miydi, bir tapınma merkezi miydi?' sorusuna da cevap niteliğinde. Karahantepe, bize bu konuda çok önemli sonuçlar verdi. Konutlarla kamusal yapıların birlikte olması başka bir ifadeyle merkezde kamusal yapılar ve onları çevreleyen kulübelerin olması buraların yerleşim yerleri olduğunu gösteriyor. Yine şöyle de ifade edebiliriz. İnsanların yaşadığı günlük yaşamlarını sürdürdüğü mekanlarda aynı zamanda kamusal nitelikte yapılar inşa ediyorlar ve onları kullanıyorlar diyebiliriz. Bu yapılardan bir tanesi merkezi yapı niteliğinde ve yaklaşık 28 metre çapında inşa edilmiş bir mekan. Birkaç yüzyıl kullanıldığını düşünüyoruz ki bu alandan elde ettiğimiz en eski tarih de milattan önce 9400'e kadar gidiyor." dedi. Bulunan parçalar bölgesel gelişim hakkında fikir veriyor Kazılarda önemli arkeolojik materyallerin bulunduğunu, toplanan örneklerin analizlerinin de yavaş yavaş sonuç vermeye başladığını ifade eden Karul, şöyle devam etti: "Burada hayvan kemikleri olsun, çakmaktaşı aletler olsun, bunlar hem kronolojik hem de tarih öncesi dönemde Neolitiğin ilk aşamasındaki teknolojik gelişmeler hakkında fikir verir nitelikte ve bölgesel gelişimleri de izleyebileceğimiz özellikler taşıyorlar. Başlangıçta yani en eski katmanlarda daha çok avcılığın beslenmede önemini gösteren taş aletlerle karşılaşırken, dönemin sonuna doğru biraz daha farklı amaçlara yönelik ahşap işçiliği olsun, sürtme taş aletler olsun biraz daha mekanları düzenlemeye, başka nesneleri üretmeye ve yoğun olarak yerleşim yerinde besin üretmeye yönelik aletlerle karşılaştık. Geçtiğimiz yıl elde edilen besinle ilgili buluntular bize zaten burada tahılların, tarıma alınma sürecinin yaşandığını ve ilk besin yani ekmek diyebileceğimiz gıdalarında üretildiğini kanıtlamıştı." Karul, kent merkezinden 60 kilometre uzaklıkta olan Karahantepe'nin çok uluslu bir ziyaretçi profiline sahip olduğunu belirterek, bu durumun bölgenin uluslararası alanda tanınması ve bilim camiasındaki ilginin artmasından kaynaklandığını söyledi. Kazı çalışmalarının henüz belirli bir olgunluğa ulaşmadığını, bu nedenle geçici yürüyüş yolları oluşturduklarını aktaran Karul, ziyaretçilerin hazırlanan çok dilli bir dijital uygulama üzerinden alanla ilgili bilgilere ücretsiz ulaşabildiklerini kaydetti.

Yeni Kazı Alanı Ziyarete Açılıyor Haber

Yeni Kazı Alanı Ziyarete Açılıyor

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen Göbeklitepe'de yeni kazı alanı, ziyaretçilere açılmaya hazırlanıyor. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki tarihi ören yeri, Neolitik Dönem'e tarihlenen, boyları 3 ila 6 metre arasında değişen ve 40 ila 60 ton ağırlığındaki yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlarıyla insanlık tarihine bakışı değiştirdi. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2018'de dahil edilen Göbeklitepe'de, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde 1995'ten bu yana kazı çalışmaları yürütülüyor. Şu ana kadar ziyaretçiler, beyaz koruma çatısıyla örtülü Göbeklitepe Kazı Alanı 1 (GT1) bölümünü gezebiliyordu. Ancak bu alanın hemen kuzeybatısında, yeşil çatıyla örtülü Göbeklitepe Kazı Alanı 2'nin (GT2) yaklaşık bir ay içinde ziyarete açılması planlanıyor. Yapılacak düzenlemeyle birlikte ziyaretçiler, Neolitik Dönem'e ait, üzerinde çeşitli hayvan figürlerinin yer aldığı "T" biçimli dikili taşları yakından görebilecek. Ziyarete açılacak GT2'de kazılar devam edecek Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının yürüttüğü "Geleceğin Mirası Projesi" kapsamında Göbeklitepe'de yeni bir sürece girildiğini söyledi. Karul, Göbeklitepe'ye gelen ziyaretçi sayısının her yıl arttığını belirterek, alanın daha konforlu ve anlaşılır şekilde gezilebilmesi için çeşitli düzenlemeler yaptıklarını ifade etti. Bu kapsamda yürüyüş yollarının yenilendiğini, yeni ziyaret rotalarının oluşturulduğunu dile getiren Karul, bu rotaların yalnızca mevcut yapılarla sınırlı kalmayıp ileride kazı yapılacak alanları da kapsayacağını aktardı. Ziyarete açılacak alanda kazı çalışmalarının süreceğinin bilgisini veren Karul, şunları kaydetti: "GT2 alanında bir platform inşa ediyoruz. Bu ahşap platform tamamlandığında, kazı alanı da ziyaretçilerin erişimine açılacak. Ancak oradaki çalışmalarımızda hala yapacak çok işimiz var. Çalışmaları ziyarete açık bir alanda sürdürmekten rahatsızlık duymuyoruz. GT1 çatı alanında olduğu gibi hem kazılar yapılacak hem de ziyaretçiler, alana zarar vermeyecek ölçüde erişim sağlayabilecek." Göbeklitepe'de doğru bilgi paylaşımına hassasiyet Karul, Göbeklitepe'de elde edilen bilginin topluma ulaşması konusunda büyük bir hassasiyet gösterdiklerini vurguladı. Göbeklitepe'nin insanlığın ortak mirası olduğunu anlatan Karul, şöyle devam etti: "Burada üretilen bilginin topluma ulaşması konusunda oldukça duyarlı davranıyoruz. Bu sadece alanlara erişim sağlamak değil, elde ettiğimiz bilgiyi televizyonlar, belgeseller, yayınlar ya da ziyaretçi merkezindeki bilgilendirmeler gibi farklı mecralarda paylaşmak anlamına geliyor. Buna gerçekten samimiyetle özen gösteriyoruz. Çünkü yaptığımız işin topluma ulaşması bizim için son derece anlamlı." Göbeklitepe'ye ilişkin kamuoyunda gerçek dışı ifadelerin dolaştığına dikkati çeken Karul, "Bu nedenle biz, doğru bilgi paylaşımı konusunda kendimizi sorumlu hissediyoruz. Ancak yeni kazı alanlarının, çalışmalar henüz tamamlanmadan ziyarete açılması o alanlar üzerinde baskı oluşturur ve zarar verebilir." ifadesini kullandı. "Önceliğimiz arkeolojik alanların korunmasıdır" Tarihi ören yerinde her zaman önceliklerinin arkeolojik alanın korunması olduğunu dile getiren Karul, konuşmasını şöyle tamamladı: "Herkesin her yeri görmeye hakkı var ama önceliğimiz, arkeolojik alanların korunması, sağlıklı biçimde araştırılması ve bu süreç tamamlandıktan sonra ziyarete açılmasıdır. Şundan kimsenin kuşkusu olmasın, hem Bakanlık hem de biz arkeologlar, elde ettiğimiz veriler ve alanlara erişim konusunda buraya ilgi duyanlara her zaman öncelik veriyoruz."

Günde 5 Bin Kişi Ziyaret Ediyor Haber

Günde 5 Bin Kişi Ziyaret Ediyor

Şanlıurfa'da 12 bin yıllık geçmişiyle "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'de, sonbahar sezonuyla ziyaretçi sayısı günlük ortalama 5 bini buldu. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki tarihi ören yeri, Neolitik Dönem'e tarihlenen, boyları 3 ila 6 metre arasında değişen ve 40 ila 60 ton ağırlığındaki yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlarıyla öne çıkıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2018'de giren Göbeklitepe, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019'un "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmesinin ardından ziyaretçi sayısını katlayarak artırdı. Kovid-19 salgını ile 2023'te yaşanan deprem ve sel felaketleri nedeniyle ziyaretçi sayısı zaman zaman düşse de Göbeklitepe'yi 2019'da 412 bin 378, 2020'de 197 bin 912, 2021'de 567 bin 453, 2022'de 837 bin 811, 2023'te 512 bin 164, 2024'te 731 bin 794 kişi ziyaret etti. Bu yılın ocak-eylül döneminde burayı gezen 517 bin 316 kişiyle birlikte toplam ziyaretçi sayısı 6 yıl 9 ayda 3 milyon 776 bin 828'e ulaştı. Sonbahar aylarında turizm hareketliliğinin arttığı bölgede, ören yerini günlük ortalama 5 bin civarında turist gezmeye devam ediyor. "Bütün turlarda Göbeklitepe programı var" Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan, AA muhabirine, Göbeklitepe'nin dünya çapında popülerliğini giderek artırdığını söyledi. Tarihi ören yerine daha fazla turist çekmek için çok yönlü çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Aslan, şöyle konuştu: "Göbeklitepe, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesiyle bölge turizminin lokomotifi oldu. Bölgeye gelen bütün turlarda istisnasız Göbeklitepe ve Şanlıurfa programı var. Göbeklitepe, sadece bölgenin değil, Türkiye'nin kültür turizmi alanında gelecekte de lokomotifi olacağını gösteriyor." Aslan, kentteki ziyaretçi sayısının olağanüstü durumlar dışında son 10 yılda düzenli olarak arttığını kaydetti. "Ciddi yoğunluk var" Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Turizm Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Kamil Türkmen de kentte turist hareketliliğinin sonbaharla birlikte belirgin şekilde arttığını vurguladı. Kentin hava sıcaklığının düşmesiyle ziyaretler için ideal döneme girildiğini belirten Türkmen, şu değerlendirmeyi yaptı: "Sonbahar sezonundayız, özellikle eylül, ekim ve kasım ayları çok hareketli geçiyor. Şu anda o yoğunluğu yaşıyoruz. Göbeklitepe, geçen yıl bölgede en çok ziyaret edilen ören yeri olduğu için ciddi yoğunluk var. Ortalama bu döneme bakıldığında günlük yoğunluk 5 bin kişileri zorluyor, çok güzel bir rakam. Ekim ayıyla hareketliliğin daha da artmasını bekliyoruz. Bu sezonun iyi geçeceğine ve yılın güçlü şekilde tamamlanacağına inanıyorum." Ziyaretçilerini büyülüyor Polonyalı turist Victor Ches ise eşiyle çıktıkları dünya turu kapsamında Göbeklitepe'yi ziyaret ettiklerini dile getirdi. Tarihe büyük ilgi duyduklarını anlatan Ches, "Burası bizi çok heyecanlandırdı. Çok eski bir yer ve o dönemin insanlarının burayı nasıl yaptığını merak ediyoruz." dedi. Almanya'dan gelen gurbetçi Samira Ceylan da uzun süredir görmek istedikleri Göbeklitepe'yi nihayet ziyaret ettiklerini belirterek, "Burası gerçekten çok güzel ve heyecan verici. Kazıların halen devam ettiğini görmek de bizi mutlu etti." diye konuştu.

Göbeklitepe'den Daha Eski Haber

Göbeklitepe'den Daha Eski

Şanlıurfa'da, Kültür ve Turizm Bakanlığının "Taş Tepeler Projesi" kapsamında yürütülen kazılarda, Göbeklitepe ve Karahantepe'den daha eski olabileceği değerlendirilen Mendik Tepe'de Neolitik döneme ait izler gün yüzüne çıkarılıyor. Eyyübiye ilçesi kırsalındaki Payamlı Mahallesi'nde bulunan Mendik Tepe, Çakmak Tepe Kazı Başkanı Fatma Şahin tarafından keşfedildi. Liverpool Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Douglas Baird başkanlığında, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi işbirliği ve İngiliz Arkeoloji Enstitüsü desteğiyle 2024'te başlatılan kazılar bu yıl da sürüyor. Kazıda bulunan binaların işlevleri araştırılıyor Prof. Dr. Douglas Baird, AA muhabirine, alanda farklı boyutlarda yapılar ortaya çıkarıldığını belirterek, bunların işlevlerini anlamaya çalıştıklarını söyledi. Bölgede kazıların titizlikle yürütüldüğünü belirten Baird, şunları kaydetti: "Geçen yıl açtığımız kazılarda birçok bina ortaya çıktı. Bunların bazıları büyük, bazıları küçük. Bu yıl, bu farklılıkların nedenlerini anlamaya çalışacağız. Küçük yapılar depolama ya da yemek hazırlama gibi özel işler için mi kullanıldı? Dört-beş metrelik olanlar konut olabilir mi? Daha büyük olanlar ise konut mu yoksa ritüellerin düzenlendiği özel yapılar mıydı? Özellikle bir açmadaki büyük binanın sağlam ve özenli taş işçiliği dikkat çekiyor. Bu da yapının ritüel amaçlı olma ihtimalini güçlendiriyor." "Neolotik dönemin en başlarına tarihlendiğini düşünüyoruz" Mendik Tepe'nin Neolotik Dönemin en başlarına tarihlendiğini düşündüklerine dikkati çeken Baird, şöyle devam etti: "Burası Göbeklitepe ve Karahantepe gibi Taş Tepeler Projesi'nde olan diğer yerleşmelerle ilişkili ama onlardan biraz daha eski bir yerleşme olma ihtimali var. Neolotik dönemin en başlarına tarihlendiğini düşünüyoruz. Bu çalışmalar, hem Taş Tepeler Projesi'nin gelişimini hem de Neolitik dönemin nasıl başladığını ve geliştiğini anlamaya katkı sağlıyor. İnsanların yerleşik yaşama geçiş süreciyle ilgili veriler değerlendirilecek. Proje kapsamında, Fatma Şahin'in kazdığı ve buraya yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta bulunan Çakmak Tepe'de de benzer tarihlere rastlanıyor ve her iki alanın, diğer taş tepe yerleşimlerinden biraz daha eski olabileceği görülüyor. Göbeklitepe ve Karahantepe'deki gibi büyük "T" biçimli dikili taşlar yerine, burada "T" biçimli olmayan ancak dikili taşlara rastlanması, yerleşime özgü farklı bir özellik sunuyor."

Tarihe Yeni Yorumlar Getirebilir Haber

Tarihe Yeni Yorumlar Getirebilir

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Neolitik Döneme ait kazıların sürdüğü Şanlıurfa'daki Göbeklitepe ve Karahantepe'de ortaya çıkarılan eserlerin tarihe yeni yorumlar getirebileceğini kaydetti. Gökhan Yazgı, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği kentte, AA muhabirine, Türkiye'deki kültür turizminin en önemli noktalarının başında Şanlıurfa'nın geldiğini söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kentte yürütülen Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi'nin büyük önem taşıdığını vurgulayan Yazgı, kentte eş zamanlı 12 ayrı bölgede kazı çalışmasının yapıldığını ifade etti. Yazgı, Göbeklitepe ve Karahantepe'nin de yer aldığı Taş Tepeler Projesi'nin, adeta tarihin akışına yön verdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Arkeolojik kazı alanlarımızda özellikle geleceğe miras projelerimizle ülkede gerçekleştirdiğimiz arkeolojik kazıların hızlandırılması ve yeniden planlaması yapıldı. Şöyle bir düsturla yola çıktık, gelecek 4 yılda son 60 yılda yapılanları yapacağız. Bunun en önemli örneklerinden bir tanesi de Karahantepe oldu. Karahantepe kazımızla birlikte şu anda bugüne kadar eşine rastlanmamış çok sayıda özel kültür varlıklarımıza ulaştık. Şu anda bilimsel çalışmalarının devam ettiği birçok yapıya ulaştık. Bu bilimsel çalışmaların akabinde Karahantepe ile birlikte Göbeklitepe ve daha sonra şu anda kazılan diğer tepelerimizle birlikte bu kültür varlıkları sayısının katlanarak artacağını düşünüyoruz." Dünya Neolitik Kongresi'nde özel ele alınacak Göbeklitepe ve Karahantepe'de ortaya çıkarılan her bir eseri dünyanın yakından takip ettiğini anlatan Yazgı, arkeolojinin doğasında, her an yeni bir bulguyla karşılaşmanın bulunduğunu dile getirdi. Türkiye'nin kültür rotasının en önemli destinasyonlarından olan tarihi alanlara ilişkin merak ve beklentilerin çok yüksek olduğunu belirten Yazgı, bilim adamlarının büyük bir titizlikle ve çabayla yeni bulguların izini sürdüğünü vurguladı. Bilimsel çalışmaların çok büyük emekle ortaya çıktığını anlatan Yazgı, şunları kaydetti: "Göbeklitepe ve Karahantepe dönemsel olarak birbirine benzer dönemler ifade ediyor. Göbeklitepe ve Karahantepe yapısal olarak çok daha farklı anlamlar yüklenmiş iki tane yapı ve bundan sonra çıkacak olan yapılar da belki hem fonksiyon anlamında hem de o dönemki kullanım amaçları anlamında, tarihimizde çok daha farklı yorumlar getirmek zorunda kalacak. Tabii bu Kasım'da Şanlıurfa'da yapacağımız Dünya Neolitik Kongresi'nde de özel olarak ele alınacak. Kongreden çıkacak bu bilimsel sonuçların da dünyada oldukça ses getireceğini düşünüyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.