Uygulamalarımız appstore googleplay

#Karahantepe

gazeteci63.com - Karahantepe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Karahantepe haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

12 Bin Yıllık Yerleşim Geleneği Haber

12 Bin Yıllık Yerleşim Geleneği

Taş Tepeler Projesi kapsamında 6 yıldır sürdürülen Karahantepe kazılarında elde edilen bulgular, Neolitik dönem insanlarının hem günlük yaşamlarını sürdürdükleri yerleşimlerde kamusal yapılar inşa ettiklerini hem de dönemin üretim ve el işçiliği kültürüne ışık tutan aletler geliştirdiklerini ortaya koydu. Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras" Projesi kapsamında 2019 yılında başlatılan Karahantepe kazılarında ulaşılan bulgular, 12 bin yıl önceki Neolitik dönem insanlarının toplumsal yaşamına dair değerli ipuçları sundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Karahantepe'nin toplamda 14 hektarlık bir alana yayıldığını, alanın dörtte birlik kısmını dikili taşların çıkarıldığı taş ocaklarının oluşturduğunu, geri kalan kısmın ise en büyük Neolitik yerleşimlerden birine işaret edecek büyüklükte olduğunu söyledi. Kazı çalışmalarının höyüğün batı yamacında 6 bin metrekarelik bir alanda sürdüğünü ifade eden Karul, "Amacımız, kazıların tamamlanmasının ardından alanın koruma altına alınması ve gelecek kuşaklara aktarılması. Bu nedenle farklı noktalarda kazı yapmak yerine tek bir alanda yoğunlaşmayı tercih ettik.” diye konuştu. Onlarca yapı gün yüzüne çıkarıldı Karul, 6 yıldır süren kazı çalışmaları sırasında onlarca yapının gün yüzüne çıkarıldığını, bunların bir kısmının kamusal nitelikte büyük yapılar, bir kısmının ise konut olarak kullanılan küçük kulübeler olduğunu dile getirdi. Yerleşimin en eski evresinde kamusal yapılar ve onu çevreleyen konutların olduğunu anlatan Karul, şöyle konuştu: "Bu yapıların bize öğrettiği birçok şey olmakla birlikte özellikle Göbeklitepe üzerinde tartışılan 'Buralar bir toplanma yeri miydi, bir tapınma merkezi miydi?' sorusuna da cevap niteliğinde. Karahantepe, bize bu konuda çok önemli sonuçlar verdi. Konutlarla kamusal yapıların birlikte olması başka bir ifadeyle merkezde kamusal yapılar ve onları çevreleyen kulübelerin olması buraların yerleşim yerleri olduğunu gösteriyor. Yine şöyle de ifade edebiliriz. İnsanların yaşadığı günlük yaşamlarını sürdürdüğü mekanlarda aynı zamanda kamusal nitelikte yapılar inşa ediyorlar ve onları kullanıyorlar diyebiliriz. Bu yapılardan bir tanesi merkezi yapı niteliğinde ve yaklaşık 28 metre çapında inşa edilmiş bir mekan. Birkaç yüzyıl kullanıldığını düşünüyoruz ki bu alandan elde ettiğimiz en eski tarih de milattan önce 9400'e kadar gidiyor." dedi. Bulunan parçalar bölgesel gelişim hakkında fikir veriyor Kazılarda önemli arkeolojik materyallerin bulunduğunu, toplanan örneklerin analizlerinin de yavaş yavaş sonuç vermeye başladığını ifade eden Karul, şöyle devam etti: "Burada hayvan kemikleri olsun, çakmaktaşı aletler olsun, bunlar hem kronolojik hem de tarih öncesi dönemde Neolitiğin ilk aşamasındaki teknolojik gelişmeler hakkında fikir verir nitelikte ve bölgesel gelişimleri de izleyebileceğimiz özellikler taşıyorlar. Başlangıçta yani en eski katmanlarda daha çok avcılığın beslenmede önemini gösteren taş aletlerle karşılaşırken, dönemin sonuna doğru biraz daha farklı amaçlara yönelik ahşap işçiliği olsun, sürtme taş aletler olsun biraz daha mekanları düzenlemeye, başka nesneleri üretmeye ve yoğun olarak yerleşim yerinde besin üretmeye yönelik aletlerle karşılaştık. Geçtiğimiz yıl elde edilen besinle ilgili buluntular bize zaten burada tahılların, tarıma alınma sürecinin yaşandığını ve ilk besin yani ekmek diyebileceğimiz gıdalarında üretildiğini kanıtlamıştı." Karul, kent merkezinden 60 kilometre uzaklıkta olan Karahantepe'nin çok uluslu bir ziyaretçi profiline sahip olduğunu belirterek, bu durumun bölgenin uluslararası alanda tanınması ve bilim camiasındaki ilginin artmasından kaynaklandığını söyledi. Kazı çalışmalarının henüz belirli bir olgunluğa ulaşmadığını, bu nedenle geçici yürüyüş yolları oluşturduklarını aktaran Karul, ziyaretçilerin hazırlanan çok dilli bir dijital uygulama üzerinden alanla ilgili bilgilere ücretsiz ulaşabildiklerini kaydetti.

Şanlıurfa, Sonbaharda İlgi Gördü Haber

Şanlıurfa, Sonbaharda İlgi Gördü

Tarihi, kültürü, gastronomisi ve inanç turizmiyle öne çıkan Şanlıurfa'da, sonbahar aylarında turizm hareketliliği otellerde hafta sonları doluluk oranını yüzde 90'ın üzerine çıkardı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Göbeklitepe ve Karahantepe ile Hazreti İbrahim’in doğduğu ve ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen Balıklıgöl gibi önemli tarihi alanlara sahip Şanlıurfa'da, eylül-ekim aylarında otellerdeki doluluk oranı özellikle hafta sonları yüzde 90'ı aştı. Kente gelen yerli ve yabancı misafirler, Şanlıurfa'nın tarihine tanık olmanın yanı sıra yöresel sıra gecelerine katılıp bölgenin yöresel lezzetlerini tatma fırsatı da buluyor. "Bu mevsim tam zamanı diyoruz" Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, AA muhabirine, kentte yaz döneminde hava sıcaklıklarının 40 derecenin üzerinde seyrettiğini onun için misafirlerin daha çok bahar aylarını tercih ettiğini söyledi. Kente gelen ziyaretçi sayısının her yıl arttığını dile getiren Şıldak, şöyle devam etti: "Özellikle hafta sonu yoğunluklarımız bir hayli yükseldi. Otel doluluk oranlarımız hafta sonları yüzde 90'ların üzerinde seyrediyor. Özellikle yabancı turist sayısında da artış görüyoruz. Ülkemizin bu bölgesinin yerli turist profili, yavaş yavaş yabancıların da katılmasıyla daha renkleniyor. Hem Uzakdoğu'dan hem Avrupa ülkelerinden farklı kültürlerden ziyaretçileri ağırlıyoruz. Gelenler burada kültür, tarih ve turizmin yanı sıra gastronomi, müzik ve halk kültürünün zengin ögelerini de görme, deneyimleme fırsatı buluyor. Bu mevsim tam zamanı diyoruz. Özellikle Kasım ayında küçük bir sömestr tatili var. Bütün ziyaretçilerimizi fırsat bilip Güneydoğu'da özellikle Şanlıurfa'ya bekliyoruz, davet ediyoruz." Şanlıurfa'da 14 alanda kazı çalışmalarının sürdüğünü ve bu coşkunun bitmeyeceğini aktaran Şıldak, "Arkeolojiye ve tarihe merak salmış insanlar için bu özel bir cazibe oluşturuyor. Bölgede ve turizm sektöründe heyecan devam edecek. Çünkü Şanlıurfa'nın altı da üstü de zengin." dedi. "Ekim ayı en yoğun ayımız" Turist Rehberleri Odaları Birliği Denetim Kurulu Üyesi Müslüm Çoban ise sonbaharla birlikte Şanlıurfa'da turizmin yoğun ve bereketli günler geçirdiğini ifade etti. Yoğunluktan memnun olduklarını belirten Çoban, "Gelen misafirlerin gelmeden rezervasyonlarını yapmalarını istiyoruz. Şanlıurfa turizmi Göbeklitepe ve Karahantepe'de yeni bulunan buluntularla birlikte çok ilgi çekiyor. Elimizdeki veriler Kasım ayının sonuna kadar yoğunluğun süreceğini gösteriyor. Ekim ayı en yoğun ayımız. Bazen özellikle hafta sonları otellerde yer bulamıyoruz. Bu yoğunluğun Kasım ayı sonuna, hatta Aralık ayına kadar sürmesini bekliyoruz." şeklinde konuştu. Kentte bir otelin işletmecisi Mehmet Fırat Sünbül de sonbahar döneminde artan turist hareketliliği nedeniyle yoğunluk yaşandığını belirterek, Şanlıurfa’nın turizm açısından verimli bir sezon geçirdiğini ifade etti. Son dönemde artan sahte sosyal medya hesaplarına karşı vatandaşları uyaran Sünbül, rezervasyon ve iletişim işlemlerinin yalnızca otelin resmi hesapları üzerinden yapılması gerektiğini belirtti.

30'dan Fazla Kulübe Ortaya Çıktı Haber

30'dan Fazla Kulübe Ortaya Çıktı

Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi kapsamında kazıların yürütüldüğü Karahantepe'de, Neolitik Çağ insanlarının günlük yaşamlarında kullandıkları 30'dan fazla kulübe açığa çıkarıldı. Neolitik Çağ'ın önde gelen yerleşimlerinden Karahantepe'de yürütülen kazı çalışmalarında döneme ışık tutacak bulgulara ulaşılmaya devam ediliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında büyük bir ivme yakalanan Karahantepe kazılarında, günlük yaşamın izlerini taşıyan kulübeler ortaya çıkarıldı. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, ören yerinde yapılan kazılarda kamusal yapıların yanı sıra günlük yaşamın sürdüğü konutlarla karşılaştıklarını söyledi. Karul, açığa çıkarılan alanın, merkezde yer alan bir kamusal yapı ve onun çevresine inşa edilmiş kulübelerden oluşan bir yerleşim düzeni sergilediğini ifade etti. Kulübelerin, o dönemki yerleşim alanlarının nasıl tasarlandığını anlamalarında çok büyük katkısının bulunduğunu vurgulayan Karul, şöyle konuştu: "Karahantepe'de günlük yaşamın devam ettiği 30'un üzerinde kulübe açığa çıkardık. Bunlar eski dolguların içerisine ya da ana kayaya oyularak inşa edilmiş yapılar ve bitişik düzenli bir arı peteği gibi düşünebilirsiniz. Farklı boyuttalar, 3 metre çapında olanı, 6 metre çapında olanı var. Duvarları da çok simetrik değil, yani oval ve asimetrik duvarlara sahip mekanlar. Bunların içerisinde dikili taşlarla, ocaklarla, yassı taşlarla düzenlenmiş yapı tabanlarıyla karşılaşıyoruz. Aynı zamanda yapıların içerisinde olasılıkla depolama amaçlı kullanılmış bölmelere ya da öğütme taşlarının konduğu sekilerle karşılaşıyoruz." Zemine gömülü inşa edilmişler Karul, tamamı zemine gömülü şekilde inşa edilen kulübelerin o dönemde insanların günlük yaşamlarını sürdürdükleri alanlar olduğu anlattı. Bu kulübelerin içerisindeki yaşam biçimlerinin tespiti noktasında çalışmaların sürdüğünü belirten Karul, "Bu yapıların içerisi terk edilirken diğer anıtsal, kamusal yapılar da olduğu gibi içinin toprakla doldurularak terk edildiklerini anlıyoruz. Bu işlem sırasında da çoğunun içindeki dikili taşların kırıldığını ya da oldukları yere devrilerek bırakıldıklarını ardından da doldurmanın gerçekleştiğini görüyoruz." dedi. Dikili taşların özgün konumlarının tespit edilmesi durumunda yerlerine yeniden yerleştirildiğini ifade eden Karul, parçalı durumda olanların ise restore edilerek ayağa kaldırıldığını kaydetti.

Neolitik Çağ'da Beslenme Alışkanlığı Haber

Neolitik Çağ'da Beslenme Alışkanlığı

Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi kapsamında kazıların yürütüldüğü Karahantepe'de, Neolitik Çağ insanlarının beslenme alışkanlıklarını ortaya koymaya yönelik araştırmalar yapılıyor. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Neolitik Çağ'ın önde gelen yerleşimlerinden Karahantepe'de bu yıl yürütülen kazılarda, tarih öncesi insanların beslenme alışkanlıklarının belirlenmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Kazı alanındaki kulübelerde depo alanları ve öğütme sekileri gibi yapı içi unsurların tespit edildiğini belirten Karul, kazı alanındaki zeminlerde o dönemde gerçekleştirilen aktivitelerin izlerinin korunduğunu, bazı kalıntıların bugüne kadar ulaştığını ancak bunları çıplak gözle ayırt etmenin mümkün olmadığını anlattı. Tabana gelene kadar toprağın tamamını kuru eleklerde elediklerini kaydeden Karul, "Elde ettiğimiz özellikle bitki kalıntılarını suda yüzdürerek çok küçük parçaları ayıklıyoruz. Bu yöntem sayesinde mekanların hangi amaçla kullanıldığını ve insanların hangi bitkileri işlediğini tespit edebiliyoruz. Bunlar, toprak kimyası ve yapılan analizler sonucunda mekanın neresinin hangi işlerde kullanıldığını gösteriyor. Dolayısıyla bu mekanları daha tanımlı hale getirmemize olanak sağlıyor." dedi. Bitki kalıntıları tarıma geçiş sürecine ışık tutacak Kazılarda ortaya çıkarılan öğütme taşlarının, tarih öncesi beslenme alışkanlıklarının ortaya çıkarılması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Karul, şu bilgileri verdi: "Bir öğütme taşımız var. Bu taşlarda besin hazırlamaya yönelik bazı aktivitelerin yapıldığını biliyoruz. Bu taş, üzerinde öğütülmüş bitkilerin türü hakkında bilgi verebileceği gibi, Neolitik yerleşimlerde bitkilerin tarıma alınması yani evcilleştirilmesi sürecine ilişkin sonuçlar verme potansiyeline de sahip. Bunun için taşın yüzeyi saf suyla yıkanıyor, toplanan su ayrıştırılıyor ve üzerindeki tortular kaplara alınıyor. Daha sonra bu tortular çöktürülüp üstteki su buharlaştırılarak analiz için uygun hale getiriliyor." Amaçlarının tarih öncesi insanlara ait her detayı öğrenmek olduğunu ifade eden Karul, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu çalışmalar, tarih öncesi beslenme alışkanlıklarını anlamak açısından eşsiz sonuçlar sunma potansiyeli taşıyor. Amacımız, tarih öncesi dönemdeki insanı anlamak. Bu binaları yapan, duvarları inşa eden, aletleri kullanan insanların kim olduklarını, nasıl bir biyolojik yapıya sahip olduklarını, doğal çevrelerini ve beslenme alışkanlıklarını ortaya koymak istiyoruz. Bu verilerin bir araya getirilmesi, hem bireyin hem de toplumun daha iyi anlaşılmasını sağlıyor." Karul, elde edilen bitkisel bulguların İstanbul Üniversitesi'nin laboratuvarında uzmanlarca inceleneceğini sözlerine ekledi.

İnsan Yüzlü Dikilitaş Bulundu Haber

İnsan Yüzlü Dikilitaş Bulundu

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Taş Tepeler Projemiz kapsamında yürütülen kazılarda, ilk kez insan yüzü betimli bir T biçimli dikilitaş gün yüzüne çıkarıldı." ifadelerini kullandı. Bakan Ersoy, Karahantepe'de bulunan insan yüzü betimli T biçimli dikilitaşın, Neolitik çağ insanının kendini T biçimli sütuna işlediği ilk örnek olarak insanlık tarihine ışık tuttuğunu bildirdi. "Keskin yüz hatları, derin göz çukurları ve belirgin burnuyla bu yüz, 12 bin yıl öncesinden bugüne uzanan bir bakışı taşıyor." değerlendirmesinde bulunan Ersoy, Anadolu'nun kadim topraklarında her keşfin ortak geçmişi biraz daha görünür kıldığını, bu mirası korumaya, anlamaya ve dünyayla paylaşmaya devam ettiklerini vurguladı. Ersoy, paylaşımında bu önemli keşfe emek veren kazı ekibine ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne teşekkür etti. "Keşif, Neolitik insanın soyut düşünme gücünü ortaya koyuyor" Bakanlıktan konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, Taş Tepeler Projesi kapsamında 2025 yılı kazı çalışmaları, 10 ayrı alanda sürüyor. Göbeklitepe ve çevresinde bulunan T biçimli dikilitaşların üzerlerindeki kol ve el kabartmaları, uzun süredir bu taşların insanı sembolize ettiği düşüncesini güçlendiriyordu. Karahantepe'de ortaya çıkarılan bu yeni buluntu ise ilk kez bir T biçimli dikilitaş üzerinde insan yüzünün işlenmiş olmasıyla Neolitik dönem araştırmalarında yeni bir dönüm noktası olarak nitelendiriliyor. Dikilitaşın üst kısmında yer alan yüz betimi, keskin hatları, derin göz çukurları ve küt biçimli burnuyla Karahantepe'de daha önce bulunan insan heykelleriyle benzer üslup taşıyor. Bu keşif, Neolitik insanın yalnızca teknik ustalığını değil, kendini ifade etme biçimini ve soyut düşünme gücünü de ortaya koyuyor. İnsanı sembolleştiren ilk anlatım T biçimli dikilitaşların çatı taşıyıcısı olmanın ötesinde sembolik bir anlam taşıdığı uzun süredir kabul ediliyordu. Ancak bu keşifle bu taşların yalnızca insanı temsil etmediği, ilk kez yüz hatlarıyla insanın kendisini doğrudan betimlediği anlaşıldı. Yaklaşık 12 bin yıl öncesine uzanan Taş Tepeler Projesi'nin insanlığın yerleşik yaşama geçiş sürecini ve inanç dünyasındaki dönüşümünü belgeleyen en kapsamlı arkeolojik girişimlerden biri olduğu biliniyor. Anadolu'nun güneydoğusunda yürütülen çalışmalar, insanlık tarihinin bilinen en erken dönemlerine dair yeni bilgiler sunmaya devam ediyor.

Göbeklitepe'den Daha Eski Haber

Göbeklitepe'den Daha Eski

Şanlıurfa'da, Kültür ve Turizm Bakanlığının "Taş Tepeler Projesi" kapsamında yürütülen kazılarda, Göbeklitepe ve Karahantepe'den daha eski olabileceği değerlendirilen Mendik Tepe'de Neolitik döneme ait izler gün yüzüne çıkarılıyor. Eyyübiye ilçesi kırsalındaki Payamlı Mahallesi'nde bulunan Mendik Tepe, Çakmak Tepe Kazı Başkanı Fatma Şahin tarafından keşfedildi. Liverpool Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Douglas Baird başkanlığında, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi işbirliği ve İngiliz Arkeoloji Enstitüsü desteğiyle 2024'te başlatılan kazılar bu yıl da sürüyor. Kazıda bulunan binaların işlevleri araştırılıyor Prof. Dr. Douglas Baird, AA muhabirine, alanda farklı boyutlarda yapılar ortaya çıkarıldığını belirterek, bunların işlevlerini anlamaya çalıştıklarını söyledi. Bölgede kazıların titizlikle yürütüldüğünü belirten Baird, şunları kaydetti: "Geçen yıl açtığımız kazılarda birçok bina ortaya çıktı. Bunların bazıları büyük, bazıları küçük. Bu yıl, bu farklılıkların nedenlerini anlamaya çalışacağız. Küçük yapılar depolama ya da yemek hazırlama gibi özel işler için mi kullanıldı? Dört-beş metrelik olanlar konut olabilir mi? Daha büyük olanlar ise konut mu yoksa ritüellerin düzenlendiği özel yapılar mıydı? Özellikle bir açmadaki büyük binanın sağlam ve özenli taş işçiliği dikkat çekiyor. Bu da yapının ritüel amaçlı olma ihtimalini güçlendiriyor." "Neolotik dönemin en başlarına tarihlendiğini düşünüyoruz" Mendik Tepe'nin Neolotik Dönemin en başlarına tarihlendiğini düşündüklerine dikkati çeken Baird, şöyle devam etti: "Burası Göbeklitepe ve Karahantepe gibi Taş Tepeler Projesi'nde olan diğer yerleşmelerle ilişkili ama onlardan biraz daha eski bir yerleşme olma ihtimali var. Neolotik dönemin en başlarına tarihlendiğini düşünüyoruz. Bu çalışmalar, hem Taş Tepeler Projesi'nin gelişimini hem de Neolitik dönemin nasıl başladığını ve geliştiğini anlamaya katkı sağlıyor. İnsanların yerleşik yaşama geçiş süreciyle ilgili veriler değerlendirilecek. Proje kapsamında, Fatma Şahin'in kazdığı ve buraya yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta bulunan Çakmak Tepe'de de benzer tarihlere rastlanıyor ve her iki alanın, diğer taş tepe yerleşimlerinden biraz daha eski olabileceği görülüyor. Göbeklitepe ve Karahantepe'deki gibi büyük "T" biçimli dikili taşlar yerine, burada "T" biçimli olmayan ancak dikili taşlara rastlanması, yerleşime özgü farklı bir özellik sunuyor."

Şıldak’tan Tarihi Tepelere Ziyaret Haber

Şıldak’tan Tarihi Tepelere Ziyaret

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, Göbeklitepe'nin yeni yüzüyle ziyaretçilerin hizmetine sunulacağını, yıl sonuna kadar 1000 araçlık otopark ile yeni yürüyüş yollarının faaliyete gireceğini bildirdi. Valilikten yapılan açıklamaya göre, Vali Şıldak, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından desteklenen Karahantepe ile Göbeklitepe'de yapımı süren kazı evleri, yürüyüş yolları ve arkeolojik alanlarda incelemelerde bulundu. Açıklamada görüşlerine yer verilen Şıldak, yeni yatırımlarla birlikte bu alanlarda turizm patlaması beklediklerini belirtti. Göbeklitepe'nin yeni yüzüyle ziyaretçilerin hizmetine sunulacağını, yıl sonuna kadar 1000 araçlık otopark ile yeni yürüyüş yollarının faaliyete gireceğine dikkati çeken Şıldak, şunları kaydetti: Göbeklitepe'de yürüyüş yollarımız yenileniyor, artık gelen ziyaretçilerimiz daha geniş cepheden yürüyüş yollarına sahip olacak bu alanda daha güzel bir izleme imkanı bulacaklar. Daha konforlu bir yürüyüşle genişleyen bir güzergahta yeni bir yüzle karşılaşacaklar. Tabii ki en önemli olan hususlardan bir tanesi de yoğun günlerde, özellikle uzun tatillerde çok ziyaretçi aldığı için burada bir otopark sorunu yaşıyorduk. Artık daha geri noktada geniş bir otoparkla 1000'e yakın aracın park edebileceği ve yeni bir karşılama merkeziyle de bu bölge desteklenecek. Bu iki proje çalışmamız yıl sonundan önce tamamlanmış olacak." Göbeklitepe yolunda bölünmüş yol çalışmalarının yakında başlayacağını vurgulayan Şıldak, Karahantepe'de kazı evi ve araştırma merkezi inşaatıyla ilgili sürecin devam ettiğini, çatı çalışmasıyla ilgili de hazırlık aşamasında olduklarını dile getirdi. Karahantepe'deki üst örtünün Göbeklitepe'nin çatısının 3-4 katı büyüklüğünde bir alan olduğunu aktaran Şıldak, 6 bin metrekarenin üzerinde bir alanın kapatılacağını kaydetti. Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul da arkeolojik kazıların yaklaşık 100 kişilik ekiple devam ettiğini belirtti. Karul, Taş Tepeler Projesi içerisinde yer alan 6 noktada kazı çalışmalarının sürdüğünü, bu ay içinde 10 noktanın tamamında kazı çalışmalarının başlayacağını, 3 ayrı alanda da yüzey araştırmalarının yapıldığını kaydetti. Göbeklitepe'de ciddi bir jeomanyetik ölçüm çalışması planladıklarını vurgulayan Karul, Taş Tepeler Projesi ile burada önceliklerinin koruma ve restorasyon olduğunu, Göbeklitepe'de C yapısında sağlamlaştırma çalışmalarına devam ettiklerini vurguladı.

Karahantepe Ziyarete Açılacak Haber

Karahantepe Ziyarete Açılacak

Neolitik Çağ'ın önemli yerleşimleri arasında yer alan Şanlıurfa'daki Karahantepe, "sistematik gezi güzergahı" ile bu yıl ziyaretçilerini ağırlamaya başlayacak. Kent merkezine 46 kilometre uzaklıktaki Tek Tek Dağları Milli Parkı'nda yer alan Kargalı Mahallesi yakınlarında 2017 yılında yapılan yüzey araştırmaları sırasında, Karahantepe'de Neolitik Çağ'a (Cilalı Taş Devri / Milattan önce 10000-6000 yılları arası) ait "T" biçiminde dikili taşlar tespit edildi. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul'un başkanlığında 2019'da başlayan kazılarda Göbeklitepe ile aynı döneme tarihlenen "T" şeklinde dikili taşlar, yapılar, heykeller ve birçok obje bulundu. Arkeoloji dünyasında ve tarih çevrelerinde yankı uyandıran bu kazılar, dikkatleri yeniden bölgeye çekti. Kazılarda gün yüzüne çıkarılan ve yerinde sergilenen eserlerin korunabilmesi için hazırlanan çatı projesinin yapımı devam ediyor. Neolitik Çağ'a ait önemli izler barındıran ören yerini görmek isteyen ziyaretçilerin alanı sistematik bir gezi güzergahıyla incelemeleri için çalışma başlatıldı. "2025 yılında bunları tamamlayabileceğimizi düşünüyoruz" Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, geçen yıl Göbeklitepe'yi görmek için bölgeye 800 bin civarında kişinin geldiğini ve bunların yaklaşık yüzde 30'unun Karahantepe'yi de ziyaret etmek istediğini belirtti. Taştepeler Projesi kapsamında bölgede 2019 yılından bu yana kazıların yapıldığını anımsatan Karul, "Bu kadar insanın ilgi duyduğu, görmek istediği, buraya kadar gelmişken mutlaka uğramak istediği bir yerde insanları geri çevirmemiz söz konusu değil ama diğer taraftan da gelenlerin güvenliğini, ihtiyaçlarını karşılayan tesislerin de yapılması lazım. Bunlar çatıyla birlikte tamamlanacak gibi duruyor. Aynı zamanda yürüyüş yolları ve bilgilendirme panoları gibi birkaç ek de söz konusu. Dolayısıyla 2025 yılında bunları tamamlayabileceğimizi düşünüyoruz. Geleni geri çevirmiyoruz ama daha güvenli, sistematik bir gezi güzergahına yıl sonunda kavuşmuş oluruz diye planlıyoruz." diye konuştu. Karul, Karahantepe'de 2019 yılından bu yana devam eden kazıların çok verimli geçtiğini ve önemli eserlerin gün yüzüne çıkarıldığını ifade etti. Her kazının kendileri için önemli olduğunu vurgulayan Karul, şunları kaydetti: "Taş Tepeler Projesi'nde şunu öğrendik; beklentilerimizin çok daha ötesinde verilerle karşılaşıyoruz. Diğer güzel bir tarafı da bu 5 yıllık süreçte elde edilen verinin bilgiye dönüştürülmesine ilişkin de laboratuvar çalışmalarında epey yol katedildi. Bu konuda birkaç yayın çıkacak. Yani gelecekte neyle karşılaşacağımızı bilmesek de şu ana kadar açığa çıkarılanların yayına dönüştürülmesi ve umduğumuzun çok ötesinde sonuçlar elde etmemiz gelecek yıl da gerçekleşecektir diyebiliriz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.