Uygulamalarımız appstore googleplay

#Hasta

gazeteci63.com - Hasta haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hasta haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şifa Bulma Aracı Olarak Müzik Haber

Şifa Bulma Aracı Olarak Müzik

Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ünal Önsüz, müzik terapisinin hastaların kaygı, ağrı ve yorgunluk düzeylerinde anlamlı bir azalma sağladığını belirtti. "Müzik Terapisinin Çeşitli Fiziksel ve Ruhsal Durumlarda Kullanımı ve Radyoterapi Alan Kanser Hastalarında Etkileri" başlıklı derleme makalesinin yazarlarından Dr. Önsüz, sağlık alanında müzik terapisinin etkilerini AA muhabirine anlattı. Önsüz, müzik terapisinin; müziğin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinden yararlanarak, bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal yönden kendini daha iyi hissetmesini amaçlayan profesyonel bir uygulama olduğunu ifade etti. Bu süreçte terapist ile birey arasında özel bir ilişki kurulduğunu ve bu terapinin bilimsel yöntemlerle yürütüldüğünü dile getiren Önsüz, "Seanslarda doğaçlama, besteleme ya da sadece müzik dinleme gibi farklı teknikler kullanılabiliyor. Kişi isterse bir enstrüman çalabiliyor, şarkı söyleyebiliyor ya da sadece müzik dinleyerek de hissettiklerini paylaşabiliyor." dedi. Dr. Önsüz, müzik terapisinin geleneksel terapilerden en büyük farkının, müziğin sözel olmayan ve evrensel bir iletişim aracı olması ile kişiye kendini ifade etmesi için yeni yollar sunması olduğunu vurguladı. Asıl amacın terapistin rehberliğinde kişinin sağlığını en iyi noktaya taşımak olduğunun altını çizen Önsüz, "Bu yüzden mutlaka eğitimli bir terapist tarafından uygulanması gerekiyor." diye konuştu. Şifa aracı olarak müzik Önsüz, müziğin insanlık tarihi boyunca pek çok kültürde bir iyileşme ve şifa aracı olarak kullanıldığına dikkati çekerek "Türklerde müzikle tedavinin yaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişi var. Örneğin İbn-i Sina müziğin ruh ve beden sağlığı üzerindeki etkilerini incelemiş ve özellikle ruhsal hastalıkların tedavisinde müziği kullanmış. Bu da müzik terapisinin ne kadar köklü ve evrensel bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı. Müzik terapisinin günümüzde bilimsel araştırmalar ve eğitim programlarıyla desteklenen hastanelerde, kliniklerde, toplum merkezlerinde uygulanan profesyonel bir sağlık disiplini haline geldiğini vurgulayan Önsüz, "Son yıllarda yapılan nörobilim alanındaki çalışmalar müziğin beyin ve hormonlar üzerindeki olumlu etkilerini net bir şekilde ortaya koymakta." bilgisini paylaştı. Önsüz, müzik terapisinin modern tıpta tamamlayıcı ve bütüncül bir tedavi yöntemi olarak önemli bir yer edindiğini kaydetti. "Müzik terapisi hastaların kaygısı, ağrısı ve yorgunluk düzeyinde anlamlı bir azalma sağlıyor" Radyoterapi sürecinin hem fiziksel hem de psikolojik açıdan oldukça zorlu bir süreç olduğunu belirten Önsüz, "Hastalar bu dönemde kaygı, ağrı, yorgunluk, yalnızlık, zaman zaman umutsuzluk gibi duygular yaşayabiliyor." dedi. Önsüz, 25-30 seanslık uzun tedavi sürecinin hastaların motivasyon ve tedaviye uyumunu olumsuz etkileyebildiğini anlatarak, "İşte tam bu noktada müzik terapisi devreye giriyor. Müzik hastaların dikkatini olumsuz duygulardan uzaklaştırıyor. Onlara rahatlama ve umut duygusu verebiliyor." diye konuştu. Müzik terapisine eklenen gevşeme egzersizlerinin de stres hormonunu azaltabileceğini dile getiren Önsüz, "Araştırmalar gösteriyor ki, radyoterapi sırasında uygulanan müzik terapisi hastaların kaygısı, ağrısı ve yorgunluk düzeyinde anlamlı bir azalma sağlıyor." ifadesini kullandı. Önsüz, müzik terapisiyle tedavi sürecini daha tolere edilebilir hale getirmenin mümkün olduğu bilgisini verdi. Sevilen müzikler tercih edildiğinde olumlu duygular artıyor Müzik terapisinde hastanın kültürel ve kişisel tercihlerine büyük önem verildiğini söyleyen Önsüz, "Bazı hastalar Uzak Doğu ezgilerini ya da hafif ritimli, sakinleştirici müzikleri tercih edebiliyor. Özellikle ney gibi meditatif etki yaratan enstrümanlar ya da saba makamı gibi huzur veren makamlar kullanılabiliyor." dedi. Önsüz, hastaların kendi seçtiği müziklerin seanslara daha istekli katılmalarını sağladığını da vurguladı. Müzik terapisinde hem aktif hem de reseptif (algısal) yöntemlerden yararlanıldığını belirten Önsüz, "Kişinin kendini daha iyi hissettiği, sevdiği müzikler tercih edildiğinde rahatlama ve olumlu duyguların daha belirgin olduğu yapılan çalışmalarla gösteriliyor." şeklinde konuştu. Önsüz, müzik terapisi alanında Türkiye'de son yıllarda önemli adımlar atıldığını söyleyerek, bazı üniversitelerde merkezler kurulduğuna ve eğitim programları başladığına dikkati çekti.

Üçüz Bebek Dünyaya Getirdi Haber

Üçüz Bebek Dünyaya Getirdi

Iğdır'da yaşayan ve üçüz bekleyen Bilgihan Balta, ambulans uçakla sevk edildiği Sivas Numune Hastanesi'nde prematüre üçüz dünyaya getirdi. Iğdır'ın Tuzluca ilçesi Söğütlü köyünde ikamet eden iki çocuk annesi 29 yaşındaki Bilgihan Balta'nın 12 Haziran'da doğum sancıları başlayınca yakınları 112 Acil Çağrı Merkezi'ni arayarak yardım istedi. Ambulansla Iğdır Devlet Hastanesi'ne kaldırılan ve üçüz bebek bekleyen Balta, daha sonra Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçakla Sivas Numune Hastanesi'ne sevk edildi. Balta, 3 Temmuz'da hastanenin Kadın Doğum Polikliniğinde sezaryenle 3 erkek bebek dünyaya getirdi. Bilgihan ve Emin Balta çifti, prematüre doğan bebeklerinden birine Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun ismini, diğerine yoğun bakımda bebeklerin takibini yapan doktor Coşkun Armağan'ın soyadını, üçüncüye ise Aras ismini koydu. "Devletimize çok teşekkür ediyorum" Bilgihan Balta, AA muhabirine, ambulans uçakla Sivas'a sevk edilmesine ve Numune Hastanesi'nde doğum gerçekleştirmesine yardımcı olan Sağlık Bakanı Memişoğlu başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti. Çok mutlu olduğunu belirten Balta, "Bebeklerim prematüre olarak doğdu. Sağlık durumları takip ediliyor, inşallah iyi olurlar. Devletimize çok teşekkür ediyorum, Allah zeval vermesin." dedi. Baba Emin Balta ise eşinin doğum sancılarının başlaması üzerine ambulansla Iğdır Devlet Hastanesi'ne götürdüklerini anlattı. Hastanenin fiziki ortamının yetersiz kalması nedeniyle Sivas'a sevk edildiklerini ifade eden Balta, bu süreçte kendilerine destek verenlere teşekkür etti. "Çok mutlu oldum" Sivas Numune Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Coşkun Armağan da Iğdır'dan gelen ve 26 haftalık gebelikte üçüz bekleyen Bilgihan Balta'nın yaklaşık 3 hafta boyunca Kadın Doğum Polikliniğinde takip edildiğini söyledi. Bebeklerin 29 haftalık olduğunda ve ortalama 1000 grama ulaştığında doğumlarının gerçekleştirildiğini belirten Armağan, "Bebekleri sağlıklı bir şekilde ünitemize aldık. Hepsinin takibini yapıyoruz." ifadelerini kullandı. Soyadının bebeğe verilmesinin kendisini mutlu ettiğini kaydeden Armağan, "Ailemize teşekkür ettim ve çok mutlu oldum. Armağan, çok güzel bir isim. 3 bebek bence ailemize armağan oldu. 3 erkekle ileride biraz zorlanacaklar. İnşallah sağlıkla hepsini taburcu ederiz." diye konuştu.

Yaşlılar ve Kronik Hastalar Dikkat Haber

Yaşlılar ve Kronik Hastalar Dikkat

İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Doç. Dr. Olgun Deniz, aşırı sıcaklar nedeniyle vücuttaki sıvı kaybının kronik hasta ve yaşlı bireylerde ölümcül sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunarak, günde en az 2,5 litre su tüketilmesini önerdi. Doç. Dr. Deniz, Türkiye'nin sıcak bir yaz geçirmesi ve nem oranının artması sonucu bireylerin sağlığının olumsuz etkilenebildiğini, bundan en çok etkilenen grupların 65 yaş üzeri bireyler ve kronik hastalığı bulunanlar olduğunu belirtti. Bu kişilere güneş ışınlarının en dik açıyla geldiği öğle saatlerinde mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmamalarını, ayrıca bu saatlerde denize girmemelerini tavsiye eden Deniz, "Dışarıda bulunulduğunda açık renkli hafif ve geniş kıyafetler tercih edilmeli, hava delikleri olan kalın kenarlı şapkalar giyilmeli, güneşin zararlı ışınlarından korunmak için ise güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanılmalıdır. Yoğun fiziksel aktivite ve spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, ağır fiziksel aktiviteden kaçınılmalıdır." ifadesini kullandı. Çay, kahve ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu" Sıcak havaların insan cildinde farkına varılamayan sıvı kayıplarına yol açtığına dikkati çeken Deniz, bu durumun yaşlılarda ölümcül sonuçlara sebebiyet verebileceğini bildirdi. Doç. Dr. Deniz, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Doktorunuz tarafından sıvı kısıtlaması yapılması belirtilmedikçe ve susama hissi olmasa bile günde en az 2,5 litre yani 12-14 su bardağı sıvı tüketilmesi gerekmektedir. Sıvı tüketilmesinde su içmek esas olmakla birlikte su dışı sıvı alımında çay, kahve ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu tercih edilmelidir. Alkol, kafein ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan fazla sıvı atımına yol açabileceği için uzak durulmalıdır. Ayrıca mide rahatsızlıklarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir." Hava sıcaklıklarının arttığı bugünlerde en sık karşılaşılan sağlık sorunlarının başında sıcak çarpmasının geldiğini vurgulayan Deniz, önemli ve tehlikeli sorunlara yol açabilen bu durumun 41 dereceye kadar çıkabilen yüksek ateş, halsizlik, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, nabız hızında yükselme gibi bulgularla kendini gösterebileceğini kaydetti. Bu bulgulardan bir veya birkaçı varsa mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneren Deniz, "Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve açık tenliler daha fazla etkilendiği için sıcak çarpmasında komaya kadar gidebilen nörolojik bozukluklar da görülebilmektedir. Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az 2 kez sıcak çarpması açısından yakın gözlem altında olmalıdır." değerlendirmesini yaptı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.