Uygulamalarımız appstore googleplay

#Vefat

gazeteci63.com - Vefat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vefat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Başdanışman Kılıç, Vefat Etti Haber

Başdanışman Kılıç, Vefat Etti

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve uzun yıllardır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşma metinlerini hazırlayan Hamdi Kılıç, tedavi gördüğü hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Kılıç'ın cenazesi, bugün ikindi namazına müteakip Ahmet Hamdi Akseki Camisi'nde kılınacak cenaze namazının ardından Gölbaşı Mezarlığı'nda defnedilecek. 2007'den itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın metin ekibinde görev alan Kılıç, Başdanışman olarak 2015'ten itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kamuoyuna yönelik konuşmalarını hazırlayan ekibin de başında bulunuyordu. Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Gündüz ve Hergün gazetelerinde yöneticilik yapan Hamdi Kılıç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve merhum Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile de çalıştı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Kılıç, Gazi ve Selçuk üniversitelerinde "Siyasal İletişim" dersleri verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Başdanışmanı Hamdi Kılıç için taziye mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NSosyal hesabından paylaştığı mesajda şu ifadeleri kullandı: "Ömrünü devleti ve milletinin hizmetine adamış, Türkiye'nin istiklal ve istikbal mücadelesine bütün varlığıyla omuz vermiş, başdanışmanım, yol ve dava arkadaşım Hamdi Kılıç'ın vefatını derin bir teessürle öğrendim. Hamdi Kılıç kardeşime Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına ve tüm dostlarına başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet, makamı ali olsun." TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan taziye mesajı TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda şu ifadelere yer verdi: "Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanı, metin yazarı ve değerli yol arkadaşımız Hamdi Kılıç'ın vefatını derin bir teessürle öğrendim. Milletimize ve devletimize hizmet yolunda emek vermiş, fikirleri ve kalemiyle iz bırakmış Hamdi Kılıç kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun." Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan taziye mesajı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz,NSosyal hesabından yayımladığı mesajında, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanı ve uzun yıllardır metin yazarı, değerli yol arkadaşımız Hamdi Kılıç'ın düçar olduğu hastalık sebebiyle Hakk'a irtihal ettiğini büyük bir üzüntüyle öğrendim. Hayatını milletimize ve devletimize hizmet yolunda fedakarca emek vermeye adamış, kalbiyle aklını kaleminde meczeden Hamdi Kılıç kardeşime Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine sabrıcemil diliyorum. Başımız sağ olsun."

Depremde 800 Kişi Yaşamını Yitirdi Haber

Depremde 800 Kişi Yaşamını Yitirdi

Afganistan'ın doğusundaki Kunar vilayetinde meydana gelen 6 büyüklüğündeki depremde 800'den fazla kişinin öldüğü, 2 bin 500'den fazla kişinin yaralandığı bildirildi. Afganistan geçici hükümeti Sözcüsü Zabihullah Mücahid, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Ne yazık ki bugünkü deprem, doğu vilayetlerinde can ve mal kayıplarına yol açmıştır." ifadesini kullandı. Yerel yetkililer ve bölge sakinlerinin kurtarma çalışmalarına katıldığını aktaran Mücahid, merkezi yönetim ve çevre vilayetlerden ekiplerin de bölgeye doğru yola çıktığını kaydetti. Mücahid, "Hayatları kurtarmak için var olan tüm kaynaklar kullanılacaktır." ifadesine yer verdi. Zabihullah Mücahid daha sonra düzenlediği basın toplantısında, dün gece meydana gelen 6 büyüklüğündeki depremde can kaybının 800'ü, yaralı sayısının ise 2 bin 500'ü geçtiğini duyurdu. Afganistan Enformasyon Bakanlığından bir yetkili de gece saatlerinde meydana gelen deprem hakkında AA muhabirine yaptığı açıklamada, depremden en çok etkilenen bölgelerin Kunar vilayetinde yer aldığını, yolların toprak kaymaları nedeniyle ulaşıma kapandığını belirterek, arama kurtarma çalışmalarının helikopterlerle yürütüldüğünü söyledi. Ülkeyi vuran en şiddetli depremlerden biri Yerel yetkililer, bunun, ülkeyi vuran en şiddetli depremlerden biri olduğunu aktardı. Öte yandan, bölgede biri 5,2 büyüklüğünde olan en az 2 artçı sarsıntı kaydedildi. Kızılhaç, depremin vurduğu Afganistan'ın acil yardıma ihtiyaç duyduğunu açıkladı Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC), Afganistan'da yaşanan depreme ilişkin yazılı açıklama yaptı. Afganistan yönetiminin, ülkenin güneydoğu illerindeki yıkıcı depreme müdahale ettiği belirtilen açıklamada, 6 büyüklüğünde güçlü depremin Kunar, Nangarhar ve Laghman illerinde geniş çaplı yıkıma yol açtığı belirtildi. Açıklamada, "Birçok aile yerinden edilmiş durumda ve acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor." ifadesi yer aldı. Afgan Kızılayının, etkilenen kişilere destek olmak ve acil yardım sağlamak amacıyla incelemelerde bulunmak üzere acil durum ekipleri görevlendirdiği aktarılan açıklamada, ambulansların yaralıları, tam kapasiteye ulaşan Nangarhar Hastanesi dahil aşırı kalabalık sağlık tesislerine taşıdığı kaydedildi. Açıklamada, "Arama ve kurtarma desteği, acil sağlık hizmetleri, yiyecek ve temiz su ile yol erişiminin yeniden sağlanması, acil ihtiyaçlar olarak öne çıkıyor." ifadeleri kullanıldı. Türkiye, Afganistan'daki depremde can kayıplarından büyük üzüntü duyuyor Dışişleri Bakanlığı'ndan Afganistan'daki depreme ilişkin yazılı açıklama yapıldı. "Afganistan'ın Celalabad şehri yakınlarında dün gece meydana gelen depremde çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyuyoruz." ifadesine yer verilen açıklamada, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dilenerek, Afganistan halkına başsağlığı dilekleri sunuldu. BM ve AB'den taziye mesajı Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, depremlerin ardından Afganistan halkıyla dayanışma içinde olduğunu belirtti. Guterres, "Yaşamını yitirenlerin ailelerine en derin taziyelerimi sunuyorum ve yaralananlara acil şifalar diliyorum. Afganistan'daki BM ekibi harekete geçmiştir ve depremden etkilenen bölgelerdeki ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için hiçbir çabadan kaçınmayacaktır." ifadelerini kullandı. AB'nin Afganistan Delegasyonu da X üzerinden yapılan paylaşımda, "AB, Afganistan'ın Kunar ve Nangarhar vilayetlerindeki yıkıcı depremden etkilenenlere en derin taziyelerini sunar." ifadesine yer verildi. Partnerlerin sahada olduğuna ve deprem kurbanlarına yardım ettiğine dikkat çekilen açıklamada, Afganistan halkıyla tam dayanışma içinde olduğu vurgulandı. BM Komiseri Grandi, Afganistan'daki depremin zorluklara ölüm ve yıkımı da eklediğini belirtti Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, depreme ilişkin Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundan paylaşımda bulundu. Afganistan'daki büyük depremin çok sayıda can kaybına yol açtığına dikkati çeken Grandi, "Bu durum, kuraklık ve komşu ülkelerden milyonlarca Afgan'ın zorunlu göçü gibi diğer zorluklara ölüm ve yıkımı da ekledi." ifadesini kullandı. Grandi, bağışçı topluluğun, yardım çalışmalarını desteklemesini umduklarını kaydetti. Japon Büyükelçiden mesaj Japonya'nın Kabil Büyükelçiliğinin X hesabından da Büyükelçi Takayoşi Kuromiya'nın depreme ilişkin mesajı paylaşıldı. Mesajında depremden dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirten Takayoşi, depremde yaşamını yitirenler için taziye dileklerini iletti. Japonya'nın konuyu yakından takip ettiğini belirten Takayoşi, yardıma hazır olduklarını kaydetti. Çin Devlet Başkanı Şi, Afganistan'daki depremde hayatını kaybedenler için taziye diledi Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin'in Tiencin şehrinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi'nin genişletilmiş toplantısında yaptığı konuşmada, depremde ölenler için taziye diledi. Devlet Başkanı Şi, "Umarım Afgan hükümeti ve halkı zorlukların üstesinden gelir ve evlerini en kısa sürede yeniden inşa eder." dedi.

Gazeteci Saldırıda Hayatını Kaybetti Haber

Gazeteci Saldırıda Hayatını Kaybetti

Filistinli Gazeteciler Sendikası (FMK), Filistin devlet televizyonu kameramanı Halid el-Medhun'un Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Zikim bölgesinde İsrail ordusunun doğrudan saldırısı sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı. Sendikadan yapılan yazılı açıklamada, "Meslektaşımız gazeteci Halid el-Medhun'un şehit olmasından derin üzüntü duyuyoruz. Kendisi, Zikim'deki olayları takip ederken İsrail işgal güçlerinin doğrudan saldırısıyla şehit düştü." ifadesi kullanıldı. Açıklamada, gazetecilerin hedef alınmasının, "gerçeği gizlemek ve Filistinlilerin sesini susturmak için işlenen sürekli bir suç" olduğu belirtilerek, bunun Filistinli medya çalışanlarının kararlılığını kıramayacağı vurgulandı. Medhun'un öldürülmesiyle birlikte İsrail'in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden gazetecilerin sayısı 240'a yükseldi. Gazze'deki Filistin hükümeti İsrail'in Filistinli gazetecilere yönelik saldırılarını kınadı Gazze Şeridi'ndeki Filistin hükümeti, İsrail'in Filistinli gazetecileri sistematik şekilde hedef alarak öldürmesini şiddetle kınadı ve bu suçlardan doğrudan sorumlu tuttu. Hükümet Medya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in gazetecilere yönelik suikast ve saldırılarının "en güçlü şekilde kınandığı" bildirildi. Açıklamada, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Arap Gazeteciler Federasyonu ve tüm basın kuruluşlarına çağrıda bulunularak, Gazze'deki medya çalışanlarına karşı işlenen bu sistematik suçların kınanması talep edildi. "İsrail işgali, ABD yönetimi ve Birleşik Krallık, Almanya, Fransa gibi soykırıma ortak olan ülkeler, bu vahşi suçlardan tamamen sorumludur." ifadesi kullanıldı. Uluslararası toplum ve ilgili kuruluşlara, "işgalin suçlarını kınama, sorumluları caydırma, uluslararası mahkemelerde yargılama ve adalete teslim etme" çağrısı yapılan açıklamada, Gazze'deki gazetecilerin korunması ve suikastların durdurulması için ciddi ve etkili baskı uygulanması gerektiği belirtildi. Saldırılarda yaşamını yitiren gazetecilerin sayısı 240'a yükseldi Filistinli Gazeteciler Sendikasından (FMK) bugün yapılan açıklamada, Filistin devlet televizyonu kameramanı Halid el-Medhun'un Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Zikim bölgesinde İsrail ordusunun doğrudan saldırısı sonucu hayatını kaybettiği bildirilmişti. Medhun'un öldürülmesiyle birlikte İsrail'in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü saldırılarda yaşamını yitiren gazetecilerin sayısı 240'a yükseldi. İsrail, 10 Ağustos'ta Gazze kentindeki Şifa Hastanesi yakınında kurulu çadırları hedef alan bombardımanda, aralarında Al Jazeera muhabirlerinin de bulunduğu 6 gazeteciyi öldürmüştü. İsrail'in, uluslararası uyarılara rağmen gazetecileri kasten hedef aldığı, tutukladığı ve tehdit ettiği kaydediliyor. Gözlemciler, bunun Filistinlileri susturma ve Gazze'de işlenen suçların ortaya çıkmasını engelleme girişimi olduğunu ifade ediyor. İsrail'in ABD desteğiyle Gazze Şeridi'ne yönelik 7 Ekim 2023'ten bu yana yaptığı saldırılarda, 62 bin 622 Filistinli öldürüldü, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 157 bin 673 kişi yaralandı. Ayrıca 9 binden fazla kişi kayboldu, yüz binlerce kişi yerinden edildi. Saldırılar nedeniyle 114'ü çocuk 281 kişi de kıtlık sonucu hayatını kaybetti.

Şanlıurfalı Sanatçı Hüseyin Peyda Haber

Şanlıurfalı Sanatçı Hüseyin Peyda

Kendi adına 3 film şirketi kuran, sanat hayatı boyunca 19 film yöneten ve sinema kariyerinin en parlak yıllarını 1950-1960 arasında yaşayan Peyda, 200'den fazla yapımda oyunculuk yaptı. Yeşilçam filmlerinde oynadığı kötü adam rolleriyle tanınan oyuncu Hüseyin Peyda'nın vefatının ardından 35 yıl geçti. Asıl adı Hüseyin Örmen olan Peyda, 27 Ocak 1922'de Şanlıurfa'nın köklü ailelerinden birinde dünyaya geldi. Peyda, ipek ticareti yapan babasını küçük yaşta kaybetti, ilk eğitimini Şanlıurfa'da tamamladı, daha sonra Haydarpaşa Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümündeki eğitimini yarıda bırakan Peyda, lokanta, güzellik salonu işletmeciliği, gazetecilik ve ticaret gibi çeşitli işlerde çalıştı. Sinema dışındaki bütün teşebbüsleri yarıda ve sonuçsuz kalan Peyda, 1949'da Cemile Hanım'la evlendi ve bu evliliğinden Mübeccel, Semra ve Abbas isimli üç çocuğu dünyaya geldi. Sinemaya oyuncu olarak girdikten sonra Önder Film şirketini kuran Peyda, bu süreçten sonra ilk senaryosunu kaleme aldı. "Söyleyin Anama Ağlamasın" filmini çekti Usta aktör, yönetmenliğini, senaristliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu üstlendiği "Söyleyin Anama Ağlamasın" filmini 1950'de izleyiciyle buluşturdu. Hüseyin Peyda, bir yıl sonra Şanlıurfa'da çektiği hem de oynadığı "Mezarımı Taştan Oyun" filmiyle izleyicilerden tam not aldı. Önder Film'in iflas etmesiyle, iddialı bir giriş yaptığı sinema sektöründe tüm çabalarına rağmen istediği başarıyı yakalayamayan Peyda, ani bir kararla kadın kuaförlüğüne geçiş yaptı. Daha sonra "Yolculuk Var" (1954) ve "Bu Nasıl Aşk" (1955) filmleriyle sinemada adından söz ettirmeyi başaran Peyda, pek çok filmde Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit'le birlikte oynadı. Kendi adına 3 film şirketi kuran Peyda, bir röportajında patronluğun nasıl hayatına etki ettiğine dair şunları anlatmıştı: "Ben oyuncu olarak öyle çok film çevirmezdim. Sanırım arkadaşlar eski patron olmamdan dolayı film teklifi yaparken çekiniyorlardı. Belli bir ücretim de yoktu. Paramı alırken gözümü kapatır, elimi uzatırım. Bunca yıldır içinde olduğum sinema bana ancak şu anda içinde ailemle birlikte oturduğum apartman dairesini kazandırdı." En parlak yıllarını 1950-1960 arasında yaşadı Filmlerin önemli bir kısmını Şanlıurfa'da çeken Peyda, sinema kariyerinin en parlak yıllarını 1950-1960 yılları arasında yaşadı. Peyda, 40 yıl süren sinema hayatı boyunca Nuri Sesigüzel'den Seyfettin Sucu'ya, İbrahim Tatlıses'ten Baki Tamer ve Mustafa Dişli'ye kadar bütün Urfalılarla pek çok filmde beraber çalıştı. Yeşilçam'da 1960'tan sonra kötü adam rollerinde oynayan Peyda, Türk sinemasının vazgeçilmez karakter oyuncularından biri oldu. Beyazperdede çizdiği Anadolu tiplemeleriyle, sinemayı Anadolu insanına yakınlaştıran ve sanat hayatı boyunca 19 film yöneten Peyda, 200'den fazla filmde rol aldı. Peyda, 1977'de 14. Antalya Film Festivali'nde "Kara Çarşaflı Gelin" filmindeki rolüyle "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü. Hüseyin Peyda, "Hazreti Eyüb'ün Sabrı" filminin başrolünde Muhterem Nur ile yer aldı. Akciğer kanseri tedavisi gördüğü Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde 30 Temmuz 1990'da 70 yaşındayken hayatını kaybeden Peyda, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Filmografisinde yer alan yapımlardan bazıları şöyle: "Şükür Allah'ım", "Yalnızlar", "Başka Olur Ağaların Düğünü","Hedef", "Fosforlu", "Korkusuz", "Tapılacak Kadın", "Dünyayı Kurtaran Adam", "Leyla ile Mecnun", "Ayrılık Kolay Değil", "Vatandaş Rıza", "Seven Unutmaz", "Yazık Oldu Ali'ye", "Bir Annenin Gözyaşları", "Söyleyin Anama Ağlamasın."

Vefatının Üzerinden 3 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 3 Yıl Geçti

"Gurbet Kuşları", "Şoför Nebahat ve Kızı", "Malkoçoğlu", "Köroğlu" ve "Osmanlı Kartalı"nın da aralarında bulunduğu 300'ü aşkın filmde rol alan usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın vefatının üzerinden 3 yıl geçti. Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır olan sanatçı, Nogay Türklerinden Hacı Yakup ile Halise Cüreklibatır çiftinin çocuğu olarak, 8 Eylül 1937'de Eskişehir'in Karaçay köyünde dünyaya geldi. Sırasıyla Necatibey İlkokulu, Eskişehir Ortaokulu ve Eskişehir Atatürk Lisesini bitiren sanatçı, 1962'de İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. Arkın'ın kaleme aldığı şiir ve hikaye denemeleri, üniversitede okuduğu yıllarda çeşitli dergilerde yayımlandı. Askerliğini Eskişehir'de yedek subay olarak yapan Arkın, vatani görevinin ardından bir dönem Adana ve civarında doktorluk yaptı. Sinemaya 1964'te adım attı Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı 1963 yapımı "Şafak Bekçileri" filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çekti. Aynı yıl Artist dergisinin yarışmasında birinci olan sanatçı, Halit Refiğ'in teklifi üzerine 1964'te "Gurbet Kuşları" adlı sinema filmiyle oyunculuğa başladı. Cüneyt Arkın, 2007'de 26. İstanbul Film Festivali'nin "Sinema Onur Ödülü"ne layık görüldü. İstanbul Kültür Sanat Vakfının internet sitesinde yer alan bir yazıya göre Halit Refiğ, Cüneyt Arkın hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle aktarmıştı: "Gurbet Kuşları'ndan sonra Cüneyt Arkın'a genellikle kadın seyirciye hitap eden, romantik genç aşık rolleri verildi. İtiraf etmeliyim ki, günün birinde onu önce Türkiye, sonra dünya çapında ünlendirecek 'Malkoçoğlu' ya da 'Dünyayı Kurtaran Adam' gibi kişilikler aklımın ucundan geçmemişti. O, Cüneyt Arkın'ı bizzat kendisi yaratmıştır ve dünya sinema tarihinde bir başka benzeri yoktur. Cüneyt Arkın, zaman zaman Alain Delon'a benzetilen yüz güzelliğiyle aşk filmlerinin ünlü bir yıldızı seviyesine ulaşmışken, İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde bir mevsim ücretsiz çalışıp atletik yeteneklerini geliştirmeye girişti. Atlı, kılıçlı, atlamalı zıplamalı macera filmlerindeki akrobatik gösterileri, onu dünya sinemasındaki bütün rakiplerinin ötesine taşıdı. Filmleri farklı isimlerle dünyanın dört bir yanında gösterilir hale geldi. İtalyanlar onun filmlerini George Arkin adıyla Güney Amerika'da pazarlarken, İran'da Fahrettin adıyla gönüllerde taht kurmuştu. Bu alandaki bütün başarısına rağmen Cüneyt Arkın kendisini sadece hareket gösterisine dayanan filmlerle sınırlamadı, ciddi toplumsal konuları işleyen filmlerde de rol aldı. Kendisi de filmler yönetti. Çok kimseler onun Türkiye'de kalmayı dünya yıldızı olmaya tercih etmesine akıl erdiremeyebilir. Ama o, öncelikle kendini Türkiye'nin güvenliğine ve esenliğine adayan 'Vatandaş Rıza'dır. 'Dünyayı Kurtaran Adam' ise işin şakası, neşemizi bulmak için bir vesiledir." Kendi tarzını oluşturdu Ülkü Erakalın'ın yönettiği 1964 yapımı "Gözleri Ömre Bedel" filminin finalindeki kavga sahnesi, sanatçının kariyerinde dönüm noktası oldu. Arkın, sinemadaki ilk 2 yılında 30 kadar filmde rol aldı. Bir süre duygusal-romantik jön karakterlerini canlandıran sanatçı, Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi. İstanbul'da binicilik ve karate eğitimlerinin yanı sıra Medrano Sirki'nde bir süre akrobasi eğitimi alan Arkın, öğrendiklerini "Malkoçoğlu" ve "Battalgazi" serilerinde beyaz perdeye aktardı ve Türk sinemasında daha önce örneği görülmeyen bir tarz geliştirdi. Usta sanatçı, 1964'te ilk evliliğini, kendisi gibi doktor, sınıf arkadaşı Güler Mocan ile yaptı. Çiftin kızları Filiz, 1966'da doğdu. Çift, 1968'de ayrıldı. Aynı yıl, Fahrettin Cüreklibatır olan isminin yerine Cüneyt Arkın sahne adını kullanmaya başladı. Cüneyt Arkın, 1969'da Betül Işıl ile nişanlandı. İkili 1970'te evlendi ancak 1971'de boşandı. Kısa süre sonra yeniden evlenen çiftin, Kaan ve Murat adını verdiği iki çocuğu oldu. Altın Portakal ve Altın Koza'nın sahibi oldu Sanatçı, 1969 yapımı "İnsanlar Yaşadıkça" filmiyle 6. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi. 4. Altın Koza Film Festivali jürisi, 1972'de "Baba" filmindeki rolüyle Yılmaz Güney'i "En iyi erkek oyuncu" seçti. Ancak jüri, siyasi baskılar sonucu, "Yaralı Kurt" filmindeki performansıyla ikinci olan Arkın'ı "En iyi erkek oyuncu" olarak belirledi. Jürinin kararına tepki gösteren Arkın, ödülü reddetti. Unutulmaz oyuncu Arkın, 1976'da "Mağlup Edilemeyenler" filmiyle 13. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülü, 36. Antalya Altın Portakal Festivali ve 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" aldı, 2013'te ise Kültür ve Turizm Bakanlığı "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne layık görüldü. Kısa sürede Yeşilçam'ın aranan başrol oyuncuları arasına giren sanatçı, romantik filmlerle başladığı sinema yaşantısını hareketli filmlerle sürdürdü. Kariyeri boyunca westernden komediye, maceradan toplumsal filmlere birçok farklı türde filmde oynadı. Özellikle 1978 yapımı "Maden" ve 1979 yapımı "Vatandaş Rıza" filmleri, sanatçının kariyerinde büyük öneme sahip oldu. Usta sanatçı, oyunculuğun yanı sıra televizyon programları hazırlayıp sundu, kısa bir süre dergi ve gazetelerde sağlıkla ilgili yazılar kaleme aldı. Türk milliyetçisi kimliğiyle bilinen sanatçı, bir dönem siyasetle ilgilendi. 20 Ekim 1991'deki genel seçimlerinde Anavatan Partisinden Eskişehir'de 4. sıradan milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. Bir dönem İşçi Partisi adına düzenlenen etkinliklere katıldı. Cüneyt Arkın, 28 Haziran 2022'de kalbinin durması nedeniyle İstanbul'da kaldırıldığı hastanede 85 yaşında yaşamını yitirdi. Oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik ve senaristlik yaptı Kariyeri boyunca 300'ü aşkın filmde rol alan Arkın, yönetmenlik ve senaristlik de yaptı. Son olarak 2014'te çekilen "Gulyabani" filminde rol alan sanatçının oynadığı filmlerden bazıları şöyle: "Aşk ve Kin", "Gözleri Ömre Bedel", "Hepimiz Kardeşiz", "Sokakların Kanunu", "Şoför Nebahat ve Kızı", "Gurbet Kuşları", "Kırık Hayatlar", "Dudaktan Kalbe", "Serseri Aşık", "İnatçı Gelin", "Horasan'ın Üç Atlısı", "Fakir Bir Kız Sevdim", "İntikam Uğruna", "Malkoçoğlu", "Göklerdeki Sevgili", "Cibali Karakolu", "Yüzbaşı Kemal," "Hacı Murat", "Namus Borcu", "Artık Sevmeyeceğim", "Köroğlu", "Yüzbaşının Kızı", "Vatan ve Namık Kemal", "Osmanlı Kartalı", "Melikşah", "Aşk Mabudesi", "Arım Balım Peteğim", "Selahattin Eyyubi", "Ferhat ile Şirin", "Yarım Kalan Saadet", "Yusuf ile Züleyha-Hazreti Yusuf", "Yumurcak Köprüaltı Çocuğu", "Vahşi Çiçek", "Her Şey Oğlum İçin", "Battal Gazi", "Malkoçoğlu Ölüm Fedaileri", "Severek Ayrılalım", "Nazlı ile Murat", "Çöl Kartalı", "Yaralı Kurt", "Kara Murat: Fatih'in Fedaisi", "Yumurcak Küçük Kovboy", "Çaresizler", "Acı Hayat", "Kara Murat Fatih'in Fermanı", "Oğul", "Dayı", "Kin", "Babalık", "Cemil", "Deli Yusuf", "Babacan", "Tek Başına", "Che Carambole Ragazzi", "Maden"

14 Türk Hacı Hayatını Kaybetti Haber

14 Türk Hacı Hayatını Kaybetti

Türkiye'den ilk kafilenin 29 Nisan'da yola çıkışıyla başlayan 2025 yılı hac organizasyonunda hayatını kaybeden Türk vatandaşı sayısı 14'e yükseldi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden mübarek topraklara gelen yaklaşık 2 milyon Müslüman hacı oldu. Arafat'ta vakfe durup güneş battıktan sonra otobüslerle Müzdelife'ye geçerek vakfe duası yapan, kafileler halinde yaklaşık 3,5 kilometrelik yolu yürüyerek geldikleri Cemerat'taki büyük şeytan olarak ifade edilen "Akabe Cemresi"ne 7 taş atan Müslümanlar, ardından uzun bir yürüyüşle ulaştıkları Kabe'de ziyaret tavafı ve sa'yi gerçekleştirerek tıraş olduktan sonra ihramdan çıkıp hacı oldular. Türkiye'den ilk kafilenin 29 Nisan'da yola çıkışıyla başlayan 2025 yılı hac organizasyonunda hayatını kaybeden Türk vatandaşı sayısı 14'e yükseldi. Vefat eden hacı adaylarının ölüm nedenlerinin büyük bölümünü, kalp damar hastalıkları ve enfeksiyona bağlı hastalıkların oluşturduğu öğrenildi. Vefat edenler Mina'daki kabristanlığa defnedilirken, isteyen aileler cenazelerini Türkiye’ye götürdü. 91 bin 196 muayene gerçekleştirildi Öte yandan, 2025 yılı hac organizasyonunda Diyanet İşleri Başkanlığınca kutsal topraklarda sağlanan sağlık hizmeti kapsamında 91 bin 196 muayene yapıldı. 2025 Hac sezonunda Mekke ve Medine'deki sağlık ocaklarında 48 bin 497, Mekke Hastanesinde ise 42 bin 699 olmak üzere bugüne kadar toplam 91 bin 196 muayene ve tedavi işlemi gerçekleştirildi. Ayrıca Arafat'ta Sahra Hastanesi'nde de 1030 hacıya muayene hizmeti verildi. Mekke Hastanesinde 15, Suud hastanelerinde ise 25 hastanın tedavisi devam ediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.