Uygulamalarımız appstore googleplay

#Uzman

gazeteci63.com - Uzman haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uzman haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanlar Alerjik Belirtilere Uyardı Haber

Uzmanlar Alerjik Belirtilere Uyardı

Türkiye'de toplumun yüzde 20'sinde alerjik belirtiler olduğu ve hastalığın yaygın bir sağlık sorunu olarak ele alınması gerektiği belirtildi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları, Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman Şener, AA muhabirine, alerji mevsiminin başlamasıyla polikliniklere başvuran hasta sayılarında önemli artış olduğunu söyledi. Bahar aylarında özellikle polenlerin alerjik nezle ve astım gibi solunum yolu alerjilerini tetikleyen etkenler arasında yer aldığını anlatan Şener, Türkiye için de polenlerin bu dönemde önemli sorun olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Şener, İç Anadolu Bölgesi'nde tahıl ziraatının yapılması nedeniyle çimen ve tahıl polenlerinin alerjik nezle ve astım semptomlarını tetikleyen sebepler arasında yer aldığını bildirdi. Solunum yolu alerjilerinin alerjik nezle ve astım olarak iki grupta incelendiğini aktaran Şener, "Alerjik rinitin başlıca belirtileri su gibi bir burun akıntısı, üst üste hapşırmak, burun tıkanıklığı, burunda kaşıntı, bazen buna gözler de eşlik edebilir. Göz nezlesi şeklinde gözlerde kızarma, batma, kaşınma gibi sulanma şikayetleri olabilir. Öksürük, nefes darlığı, hırıltı gibi şikayetler varsa o zaman astım ihtimalini de akla getirmek uygun olacaktır. Bu semptomların hepsinin bazı hastalarda görülebileceği gibi alerjik nezle ya da astım semptomları daha yoğun olarak ortaya çıkmışta olabilir veya sadece birisi görülebilir." diye konuştu. Şener, alerji ve grip belirtilerinin çok karıştırıldığına işaret ederek, gripte daha ağır tablonun seyrettiğini aktardı. Gripte yüksek ateş, eklem ve kas ağrısı gibi belirtilerin olduğunu ifade eden Şener, "Viral enfeksiyonlara bağlı nezlelerde de halsizlik, kırgınlık, hafifte olsa ateş gibi ilave belirtiler olur. Ayrıca, burun akıntısının şekli değişik olabilir. Bakteriyel enfeksiyon söz konusuysa su gibi bir akıntı değil de daha koyu sarı renkte farklı akıntı söz konusu olabilir." dedi. Alerji, havada, gıdalarda ve ilaçlarda olabiliyor Polikliniğe başvuran hastaların tamamının alerjik belirtiler gösterdiğini ifade eden Şener, hastaların çoğunun alerjik nezle ve astımı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Şener, toplumun bütününe bakıldığında ise alerjik hastalıkların nadir görülen hastalıklar olmadığına dikkati çekerek, "Alerjik hastalıkların toplumda görülme sıklığı yüzde 20 diyebiliriz. Alerji, soluduğumuz havada, gıdalarda, kullandığımız ilaçlarda olabiliyor. Buna pek çok kişi herhangi bir tepki vermiyor ancak bazı kişiler var ki alerjik bünyeli kişiler, bunların bağışıklık sistemi, bu maddeleri kendilerine yabancı gibi algılıyor ve bağışıklık sistemi bir cevap geliştiriyor. Sonuçta ortaya çıkan bağışıklık cevabı, hastanın kendisinde birtakım semptomlar olmasına, hastanın kendisine zarar verecek duruma geliyor." şeklinde konuştu. Polen yoğunluğu sabah saatlerinde daha fazla Bahar aylarında özellikle havada polenlerin uçuşmasıyla polen alerjilerinin yoğun olarak görüldüğünü belirten Şener, özellikle bu dönemde açık havada yapılan birtakım aktivitelerin kapalı ortamlara taşınması konusunda uyardı. Bağ, bahçe, tarla gibi yerlerden alerjisi olanların kaçınması gerektiğini vurgulayan Şener, şu uyarıları yaptı: "Sabahın erken saatlerinde polen yoğunluğu havada daha fazladır. Böyle bir durum söz konusuysa, açık havada bir aktiviteyi öğleden sonraya bırakmak gibi önlemler bir ölçüde semptomları azaltacaktır. Solunum yolu alerjilerinde polenlerden yüzde 100 kaçınmak mümkün değildir. Polenler, rüzgarla kilometrelerce öteye taşınabilen küçük parçacıklardır. Pencereyi açtığınız anda işinize ya da okula giderken soluduğunuz hava içinde bunlar mevcut. Karşılaşma miktarını bir miktar azaltmak, semptomları da azaltacaktır." Şener, evcil hayvan ya da ev tozu alerjilerinden korunmanın biraz daha mümkün olduğunu ancak polen alerjisinde bu durumun çok mümkün olmadığını ifade ederek, şikayetlerin baskılanamadığı durumlarda da birtakım ilaçlara başvurulduğunu kaydetti.

Deprem Uzmanından Değerlendirme Haber

Deprem Uzmanından Değerlendirme

Ege Denizi'nde 28 Ocak'tan bu yana art arda meydana gelen depremlerin İstanbul, Marmara Bölgesi ve Anadolu'daki mevcut fayları tetiklemeyeceği bildirildi. Uzmanlar, Santorini Adası'nda artan sismik hareketliliğin yanı sıra 28 Ocak'tan bu yana kaydedilen depremlerin İstanbul ve Anadolu'ya olası etkisi hakkında AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, depremlerin 2 bin 500 kilometrekarelik bir alan içerisinde hala devam ettiğini, sismik hareketlerde de belirgin bir artışın dikkati çektiğini anlattı. Enstitüsü olarak bölgeyi 7 gün 24 saat izlediklerini aktaran Özel, "Burası Ege Denizi'nin güneyinde, Helenik Yayı ve Afrika Plakası'nın, Avrasya Plakası'nın altında aktif bir dalma-batma zonu... Buralar 2,5 yıldır aslında hareketli. Akdeniz'de de sürekli kaydediyoruz ama bu depremlerin frekansları çoğalmaya başladı." dedi. Özel, tarih boyunca bölgede çok sayıda deprem ve büyük patlamalar yaşandığını, bazılarının tsunamiye neden olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Benzer bir etkinlik 2011-2012 yıllarında da kaydedilmiş, volkanik aktivite dönemleri olmuş. Bölgenin sürekli olarak bir jeodinamik hareketlilik içinde olduğunu biz zaten biliyoruz. Son yüzyıldaki aktivitesi bölgedeki sismik hareketlerle doğrudan ilişkili. Ancak bunlar normal faylarla, dışa yatımlı faylarla uyumlu. Biz, 4 tane büyük depremin kaynak mekanizmalarını da çözdük. Tektonik faktörlerin etkili olduğunu söyleyebiliriz, böyle değerlendirebiliriz. Aktivitenin deprem fırtınası şeklinde seyretmesinde bölgenin volkanik özelliklerinin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ancak aktivitenin doğrudan bir volkan hareketliliği gösterip göstermediğine ilişkin elimizdeki verilerle kesin bir şey söylemek mümkün değil." Özel, gelecekte bölgede hem sismik hem de volkanik olayların gerçekleşme olasılığının yüksek olduğunu söyledi. Bundan dolayı çok disiplinli bir izleme sistemiyle burasının sürekli gözlenmesi gerektiğini kaydeden Özel, şöyle konuştu: "Türkiye'de acil bir durum görülmüyor ama gelişmeleri yakından izliyoruz. Aktivitenin seyrine göre değerlendirmeye devam etmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Bunlar, Marmara Bölgesi'ni etkileyecek faktörler değiller. Türkiye'de güneybatıya etkilerini değerlendirmek de aktivitenin nasıl devam edeceğine bağlı. Şu andaki mevcut aktivite, Girit'in kuzeyi ve Türkiye'nin güneybatısı arasında yer alan bir hat. Böyle bir şeyin bütün Marmara'yla tek bir bağlantısı olamaz." diye konuştu. "Bölgeyi sürekli izliyoruz, aktivitelere bakıyoruz." Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy ise depremin olduğu lokasyonun önemine işaret ederek, bir haftadan beri bölgede bir kısmı 4 ve üzeri olan 500'den fazla depremin yaşandığını söyledi. Bölgedeki Santorini Adası'nın volkanik olduğunu dile getiren Ersoy, "Zamanında da insanlık tarihi içerisinde faaliyete geçmiş, yıkımlar yapmış, tsunami de oluşturmuş önemli bir ada. Bunun hemen yanında oluyor." dedi. Santorini'nin yanındaki Amargos Adası'nda, 1956'da deniz içerisinde yaşanan büyük bir depremin tsunamiye ve 5 metrenin üzerinde dalgalara neden olduğuna işaret eden Ersoy, burada hem volkanik hem tektonik depremlerin hem de tsunaminin oluşabildiğini bildirdi. Ersoy, bölgede oluşabilecek üçlü tehlikeye dikkati çekerek, "Bu bakımdan bölgeyi sürekli izliyoruz, aktivitelere bakıyoruz. Aynı şekilde Yunanistan Krizi Merkezi de izliyor, bazı uyarılarda bulunuyor. Bizi ilgilendiren tarafı olan Bodrum ile Muğla'nın kıyılarına yakın olması nedeniyle oluşabilecek bir deprem ya da tsunaminin etkileri açısından takipteyiz." diye konuştu. Ege Denizi'ndeki deprem fırtınasını AFAD'ın da izlediğini vurgulayan Ersoy, yanlış bilgilendirme olmaması açısından zaman zaman gerekli açıklamaların yapıldığını anlattı. Ersoy, "Bu tam bizim olayımız olmadığı için kriz merkezinin Yunanistan'da, adada kurulmuş olması çok normal." değerlendirmesini yaptı. Yunanistan'da kurulan merkezin mantıkIı uyarılarda bulunduğunu kaydeden Ersoy, "Bu deprem fırtınasının İstanbul ve Anadolu'nun herhangi bir yeriyle ilgisi yok, tetiklemesi falan da mümkün değil. Öyle bir şeyler söyleniyorsa tamamen yanlış ve spekülatif." bilgisini verdi.

Sıcak Havada Kalp Krizi Riski Haber

Sıcak Havada Kalp Krizi Riski

Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet Altay, 20 derecenin üzerindeki her bir derecelik sıcaklık artışının 65 yaş üstü bireylerde kalp krizi riskini yüzde 2 yükselttiğini söyledi. Prof. Dr. Altay, AA muhabirine, mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcak havanın insan sağlığını olumsuz etkilediğini ifade etti. Sıcak havanın kalp krizi, kalp yetmezliği ve ritim bozukluğu gibi sağlık sorunlarına neden olduğunu dile getiren Altay, özellikle risk grubunda bulunan hastaların ve yaşlıların dikkatli olmaları uyarısında bulundu. Sıcak havaların vücudun ısı dengesini bozduğunu ve kalp sağlığını doğrudan etkilediğini anlatan Altay, şunları kaydetti: "20 derecenin üzerindeki hava sıcaklığı durumunda her bir derece sıcaklık artışında özellikle 65 yaş üstü bireyler için yüzde 2 oranında kalp krizi riskinin arttığı görülüyor. Sıcaklık ne kadar artarsa kalp krizini o kadar fazla görüyoruz. Bunun yanında hipertansiyon ve ritim bozuklukları ortaya çıkıyor. Ayrıca beyin kanaması gibi olumsuzlukları görebiliyoruz. O yüzden kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar çok dikkatli olacaklar." Prof. Dr. Altay, sıcak havalardan korunmak için bol sıvı tüketilmesi ve yağlı gıdalardan kaçınarak hafif yemeklerle sebze ve meyvelerin tercih edilmesi gerektiğini dile getirdi. Altay, günün en sıcak saatlerinde mümkün olmadıkça dışarı çıkılmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.