Uygulamalarımız appstore googleplay

#Sağlık Bakanlığı

gazeteci63.com - Sağlık Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Urfalılara Acil Sağlık Anlatılıyor Haber

Urfalılara Acil Sağlık Anlatılıyor

1–7 Aralık Acil Sağlık Hizmetleri Haftası etkinlikleri çerçevesinde, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü, 112 Acil Çağrı Merkezi’nin gereksiz meşgul edilmesini önlemek ve trafikte ambulansların geçiş önceliğine dikkat çekmek amacıyla kentte bir AVM’de bilgilendirme standı açtı. Sağlık Bakanlığı koordinesinde yürütülen çalışmada Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı personeli, vatandaşlara çeşitli eğitimler verdi. Stant görevlilerinden Ebe Melek Akbulut, özellikle yanında küçük çocuğu bulunan ailelere Heimlich manevrasını hem teorik hem uygulamalı şekilde anlattıklarını belirtti. Akbulut, “Zamanı geniş olan vatandaşlara temel yaşam desteği, kalp masajı ve kalbi duran bir kişiye yapılması gereken ilk müdahaleleri özet şekilde öğretiyoruz. Ayrıca ‘Yaşama Yol Ver’ broşürlerimizi dağıtarak, trafikte fermuar sistemiyle ambulansa yol verilmesi gerektiğini aktarıyoruz” diye konuştu. Etkinliği ziyaret eden Şanlıurfa İl Sağlık Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Erhan Berk, ambulansların trafikte kaybettikleri her saniyenin hasta için hayati önem taşıdığını vurguladı. Berk, “Şehirlerde trafik yoğunluğu ciddi boyutlara ulaşıyor. Bu nedenle ambulansı gördüğümüz anda fermuar sistemiyle yol açmak büyük bir sorumluluktur. Unutmamalıyız ki bir gün o ambulansta taşınan hasta biz de olabiliriz” dedi. Son dönemde çocuklarda yabancı cisim kaçması vakalarının sık görüldüğüne dikkat çeken Berk, Heimlich manevrasının toplum tarafından öğrenilmesinin önemini hatırlattı. Temel yaşam desteğinin de acil durumlarda bir hayatı kurtarabilecek kadar etkili olduğunu belirterek, “Bu hafta boyunca standımıza gelen vatandaşlara hem Heimlich manevrasını hem temel yaşam desteğini hem de fermuar sistemi konusunda uygulamalı bilgilendirme yapacağız” ifadelerini kullandı. Acil Sağlık Hizmetleri Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerin, toplumda ilk yardım bilincinin artmasına önemli katkı sağlaması hedefleniyor.

Gazze'de Can Kaybı 69 Bini Geçti Haber

Gazze'de Can Kaybı 69 Bini Geçti

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde, Ekim 2023'te başlayan saldırılarında can kaybının 69 bin 176'ya yükseldiği bildirildi. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in saldırılarında hayatını kaybedenlerle ilgili son bilgileri paylaştı. Söz konusu tarihten bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 69 bin 176'ya ve yaralı sayısının 170 bin 690'a çıktığı aktarılan açıklamada, son 24 saatte İsrail saldırıları sonucu 1 Filistinlinin yaşamını yitirdiği, daha önce ölen 6 kişinin cenazelerine ulaşıldığı kaydedildi. Hamas ve İsrail arasında varılan ateşkesin ardından, İsrail saldırılarında 241 kişinin yaşamını yitirdiğini, 619 kişinin yaralandığını ve enkaz altından 528 kişinin naaşlarının çıkarıldığı belirtildi. İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde varılan ateşkese rağmen ara ara çeşitli iddialarla Filistinlilere yönelik saldırılarda bulunuyor. İsrail, Ekim’de Batı Şeria’da 33’ü çocuk 442 Filistinliyi gözaltına aldı İsrail ordusunun, Ekim ayında işgal altındaki Batı Şeria’da 3’ü kadın ve 33’ü çocuk olmak üzere toplam 442 Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi. Filistin Kurtuluş Örgütü’ne bağlı Filistinli Esirler Heyeti, Filistinli Esirler Cemiyeti ve ed-Damir Esir Destek ve İnsan Hakları Derneği tarafından yayımlanan ortak raporda, gözaltıların özellikle Beytüllahim kentinde yoğunlaştığı, Batı Şeria genelinde de geniş çaplı saha operasyonlarının yürütüldüğü belirtildi. Raporda, 8 Ekim 2023’ten bu yana gözaltına alınan Filistinlilerin sayısının yaklaşık 20 bin 500’e ulaştığı, bunlar arasında 595’ten fazla kadın ve bin 630’dan fazla çocuğun bulunduğu ifade edildi. Aynı rapora göre, Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana İsrail hapishanelerinde hayatını kaybeden Filistinli esirlerin sayısı, geçen ay yaşamını yitiren üç kişiyle birlikte 81’e yükseldi. İşkence, açlık ve idari tutuklamalar Ekim ayında esirlere yapılan saha ziyaretlerinde, tutuklulara yönelik ihlallerin savaşın başlangıcından bu yana sürdüğü ve 10 Ekim’de ateşkes ile esir değişimi anlaşmasının ilanından sonra yeniden arttığı aktarıldı. Raporda, İsrail hapishanelerindeki esir sayısının 9 bin 250’yi aştığı, bunların büyük kısmının herhangi bir suçlama yöneltilmeden idari tutukluluk altında bulunduğu belirtildi. Bu rakama, İsrail ordusuna ait askeri kamplarda tutulan Filistinliler dâhil edilmedi. Filistinli ve uluslararası insan hakları örgütleri, İsrail hapishanelerinde Filistinli esirlere yönelik açlık, işkence, tıbbi ihmal, cinsel saldırı ve aile ziyaretlerinin engellenmesi gibi ağır ihlalleri defalarca belgeledi. İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinliler de, sistematik işkenceye maruz kaldıklarını, vücutlarında şiddet izleri bulunduğunu ve uzun süreli açlık nedeniyle ciddi kilo kaybı yaşadıklarını ifade etti. Batı Şeria ve Gazze’de süregelen saldırılar Batı Şeria’daki Filistinliler, İsrail ordusu ve Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarına maruz kalmaya devam ediyor. Bu saldırılar, İsrail’in ABD desteğiyle 8 Ekim 2023’te Gazze’ye başlattığı savaşın ardından bölgede tırmanan gerginliğin bir parçası olarak görülüyor. Bu süreçte Batı Şeria’da en az bin 69 Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 10 bin kişi yaralandı. İsrail’in iki yıldır Gazze’ye sürdürdüğü saldırılar ise, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 69 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine, 170 binden fazlasının yaralanmasına yol açtı. Birleşmiş Milletler’e göre, Gazze’deki sivil altyapının yüzde 90’ı yok oldu ve yeniden inşa maliyetinin yaklaşık 70 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Hamas ile İsrail arasında 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasına rağmen, İsrail’in anlaşmayı sık sık ihlal ettiği, bu ihlallerin yeni can kayıplarına, ayrıca gıda ve tıbbi yardım girişlerine getirilen kısıtlamalara yol açtığı ifade ediliyor. İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria'da 2 Filistinliyi yaraladı İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin işgal altındaki Batı Şeria'daki saldırıları sonucu 2 Filistinli yaralandı. Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamalara göre, El Halil yakınlarındaki Mesafir Yatta bölgesinde saldırgan İsrailliler 18 yaşındaki bir genci darbetti. Yaralı Filistinli hastaneye kaldırıldı. Kudüs'ün kuzeyindeki Er-Ram kasabasında ise Ayrım (Utanç) Duvarına tırmanmaya çalışan bir gence İsrail askerleri ateş açtı. Göğsünden ve omuzundan yaralanan 21 yaşındaki Filistinli hastaneye kaldırıldı. Öte yandan, İsrail askerleri Selfit kentinin batısındaki Burukin kasabasında Filistinli bir esire ait evi yıktı. Burukin Belediye Başkanı Faid Sabra AA'ya yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin bir buldozerle kasabaya baskın düzenleyip, İsrail hapishanesindeki Filistinli Mahir Züheyr Semara'nın evini yıktığını söyledi. Sabra, İsrail ordusunun, 23 Ekim'de de Semara'nın babasının evini yıktığını kaydetti. İsrail ordusunun, 8 Ekim 2023 sonrasında Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik saldırı ve ihlallerinde artış yaşanıyor. Bu süre zarfında gerçekleşen saldırılarda çok sayıda Filistinli hayatını kaybederken 83 ev de yıkıldı. Gazze Belediyesi: Kış aylarının başlamasıyla bölgedeki insani felaket derinleşecek Gazze Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, 2 yıl süren ve kentin altyapısında büyük yıkıma yol açan İsrail soykırımının ardından, Gazze’nin ağır insani koşullar altında kışı karşıladığı belirtildi. Açıklamada, "Şehir, altyapıdaki yıkım ve kitlesel yerinden edilme nedeniyle büyük bir felaket yaşıyor. Bu durum, kış mevsiminin başlamasıyla birlikte daha da kötüleşebilir." ifadesine yer verildi. Belediye, kış aylarının yaklaşmasıyla Gazze’deki halkın kaygılarının arttığını, kentin altyapısının büyük ölçüde tahrip olması nedeniyle sel ve taşkın riskinin de yüksek olduğunu vurguladı. Gazze Hükümeti Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite, daha önce yaptığı açıklamada, "Gazze’de 288 bin ailenin evlerini kaybettiğini ve sokaklarda, açık alanlarda yaşadığını" belirtmişti. Sevabite, ateşkes anlaşmasında yer alan insani protokole göre 300 binden fazla çadır ve prefabrik barınma biriminin bölgeye sokulmasının kararlaştırıldığını, ancak İsrail’in bu maddeye uymadığını kaydetmişti. Gazze Belediyesi, ekiplerinin "mevcut imkanların sonuna kadar kullanılarak, soğuk havaların etkilerini hafifletmek ve halkı korumak için" çalışmalarını sürdürdüğünü bildirdi. Belediye açıklamasında, 2 yıllık saldırılar sürecinde kışın binlerce çadırın uçtuğu, yağmur sularının on binlerce çadırı bastığı ve halkın kişisel eşyalarının büyük bölümünün çamur içinde kullanılamaz hale geldiği hatırlatıldı. Medya ofisi de eylül ayı sonunda, bölgede bulunan toplam 135 bin çadırdan 125 bininin yıkıldığını, yüzde 93’ünün artık barınmaya elverişli olmadığını açıklamıştı. Saldırılar sona ermiş olsa da yerinden edilmiş yüzbinlerce Filistinli, yaşam koşullarının son derece zor olduğu, temel ihtiyaçların bile karşılanamadığı bir ortamda hayatta kalmaya çalışıyor. Dünya Bankası verilerine göre, İsrail saldırıları sonucu Gazze halkının büyük bölümü yoksullaşırken, ateşkesin ilan edildiği 10 Ekim’den bu yana işgalci İsrail’in ihlalleri nedeniyle 241 Filistinli hayatını kaybetti, 619 kişi yaralandı.

Sağlıkta Kıyafet Renkleri Değişiyor Haber

Sağlıkta Kıyafet Renkleri Değişiyor

Sağlık Bakanlığınca kıyafetlerin standart hale getirilmesine ilişkin yapılan düzenlemeyle hemşireler lacivert, ebeler ise mürdüm renk giyecek. Sağlık çalışanlarına kıyafetleri 1 Ocak'tan itibaren ücretsiz sağlanacak. Bakanlık, sağlık hizmetlerinde kurumsal bütünlüğü güçlendirmek ve vatandaşların her noktada aynı kalite anlayışıyla karşılaşmasını sağlamak amacıyla "Kurumsal Kimlik Kılavuzu'nu" güncelledi. Logo ve renk standartlarından sağlık çalışanlarının kıyafetlerine kadar birçok alanda yenilik getiren kılavuz, sahadan alınan geri bildirimlerle şekillendirildi. Yeni kılavuza göre klinik eczacılar beyaz, hemşireler lacivert, sorumlu hemşireler yakasında beyaz şerit bulunan lacivert, ebeler mürdüm, sorumlu ebeler ise yakasında beyaz şerit bulunan mürdüm renk kıyafet kullanacak. Bordo renk kıyafetler ise klinik psikolog, fizyoterapist, odyolog, diyetisyen, dil ve konuşma terapisti, iş ve uğraşı terapisti, sağlık fizikçisi, perfüzyonistin de yer aldığı lisans ve lisans üstü sağlık meslek mensuplarını kapsayacak. Kılavuzda psikolog, biyolog, çocuk gelişimcileri için kahverengi renk belirlenirken, ameliyathanede görev yapan tüm personel de yeşil kıyafet giyecek. Ayrıca hasta karşılama ve yönlendirmede görevli olanlar takım elbise giyecek. Bu gruptaki kadın personel bakanlık logolu fular, erkek personel ise bakanlık logolu kravat takacak. "Logo ve levhaların tek bir standartta olmasını hedefledik" Yeni düzenlemelere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Sağlık Bakan Yardımcısı Yasin Erkoç, Kurumsal Kimlik Kılavuzuyla belirlenen standartların Bakanlığa bağlı tüm sağlık kurumlarında uygulanacağını bildirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı "Sağlıklı Türkiye Yüzyılı" programı kapsamında hizmet kalitesini artırmaya yönelik çalışmalarına devam ettiklerini ifade eden Erkoç, "Bu çalışmayı masa başında değil sahayla birlikte yürüttük. Sahayla birlikte bütün görsel standartlarımızı yeniden tanımladık. 'H' harfini gördüğünüzde hastane olduğunu nasıl anlarsanız, biz de aynı şekilde Sağlık Bakanlığına ait tüm logoların ve levhaların Türkiye genelinde tek bir standartta olmasını hedefledik." dedi. "1 Haziran 2026'dan itibaren zorunlu olacak" Erkoç, 81 ilde aynı görsel ve iletişim dilinin hayata geçirileceğini belirterek, "Vatandaşımızla iletişim kurarken sıkıntı doğuyordu. Yani kim hekim, kim hemşire, kim teknisyen bunu bilme şansı olmuyordu. İletişim sıkıntıları oluşturuyordu. Bu anlamda bütün kıyafetleri belli bir standarda getirdik." bilgisini verdi. Klinik eczacıların beyaz giymeye devam edeceğini, diğer görev gruplarında ise sahadan gelen talepler doğrultusunda renk değişiklikleri yapıldığını bildiren Erkoç, şunları kaydetti: "Kıyafetlerin hiçbiri ücretli olmayacak. Sağlık Bakanlığı olarak 1 Ocak 2026'dan itibaren tüm çalışanlarımıza kıyafetlerini ücretsiz olarak sağlayacağız. 1 Haziran 2026'dan itibaren de bu kıyafetlerin kullanımı zorunlu hale gelecek." Erkoç, uygulamanın kamu hastaneleri, aile sağlığı merkezleri ve Sağlık Bakanlığına bağlı tüm kurumlarda geçerli olacağını vurguladı.

Binlerce Personel Alımı Olacak Haber

Binlerce Personel Alımı Olacak

Sağlık Bakanlığı, merkez ve taşra teşkilatında görevlendirilmek üzere 15 bin 247 sözleşmeli personel alınacağını duyurdu. Resmi Gazete'nin bugünkü yayımlanan sayısında yer alan Sağlık Bakanlığının ilanına göre, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilmek üzere 15 bin 247 sözleşmeli personel, Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirmeyle alınacak. Adaylar başvurularını, 29 Eylül - 6 Ekim tarihleri arasında tercih kılavuzunda belirtilen kurallara göre, ÖSYM'nin internet sitesi üzerinden TC kimlik numarası ve şifresini girerek yapabilecek. ÖSYM veya Sağlık Bakanlığına posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacak. Sözleşmeli sağlık personeli pozisyonlarının ünvan, branş, sayı ve öğrenim düzeylerine göre dağılımlarına ilişkin detaylara Resmi Gazete'de yer alan ilandan ulaşılabiliyor. Bakan Memişoğlu'ndan alıma ilişkin paylaşım Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, sözleşmeli personel ve sürekli işçi alımında ilişkin NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın müjdelediği 37 bin personel alımının ilk aşamasında 19 bin kişiyi istihdam etmiştik. Şimdi ikinci aşamaya geçiyoruz. 15 bin 247 sözleşmeli personel, 2 bin 753 sürekli işçi olmak üzere toplam 18 bin yeni personel alımı yapılacaktır. Sözleşmeli personel alımı için ÖSYM'nin resmi internet sitesi üzerinden yayımlanacak kılavuz ile tercihler yapılacaktır. Sürekli işçi alımı ise önümüzdeki günlerde İŞKUR tarafından ilan edilecektir. Bu atamaların ülkemize, milletimize ve büyük sağlık ailemize hayırlı olmasını diliyorum."

Kanser Taramasında SMS Dönemi Haber

Kanser Taramasında SMS Dönemi

Sağlık Bakanlığı, "Sağlıklı Türkiye Yüzyılı" hedefleri doğrultusunda ücretsiz kanser taramalarına toplumsal katılımı artırmak ve erken teşhis hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla kısa mesaj (SMS) ile bilgilendirme dönemini başlattı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, kanser, dünyada ve Türkiye'de en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Erken teşhis edilen kanser türlerinde tedavi başarısı artarken, hastaların yaşam süresi ve yaşam kalitesi ise yükseliyor. Sağlık Bakanlığı bu nedenle, daha fazla vatandaşın ücretsiz kanser tarama hizmetlerinden haberdar olması ve tarama faaliyetlerine katılımın artırılması için SMS ile bilgilendirme uygulamasını hayata geçirdi. Yeni uygulama kapsamında meme kanseri taramasına katılması için yaklaşık 5,5 milyon, rahim ağzı kanseri taraması için yaklaşık 3 milyon ve kalın bağırsak kanseri taraması için yaklaşık 6,5 milyon kişiye kısa mesaj gönderilecek Bir ay süreyle kademeli olarak iletilecek SMS'lerde, hangi kanser türleri için tarama yapılabileceği, başvuru yöntemleri ve en yakın sağlık kuruluşlarının bilgileri yer alacak. Mesaj gönderilecek yaklaşık 15 milyon kişi arasında, tarama için belirlenen yaş aralığındaki vatandaşların yanı sıra, daha önce taramalara katılmış olan kişiler de bulunuyor. Erken teşhis için taramalarda süreklilik önemli Ulusal Kanser Tarama Programı kapsamında 40 ile 69 yaş arasındaki kadınlara 2 yılda bir mamografi tetkiki ile meme kanseri taraması, 30 ile 65 yaş arasındaki kadınlara beş yılda bir HPV-DNA testi ile serviks (rahim ağzı) kanseri taraması ve 50 ile 70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere iki yılda bir gaitada gizli kan testi ile kolorektal (kalın bağırsak) kanseri taraması yapılıyor. Bu taramalar, Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ile mobil kanser tarama araçlarında tamamen ücretsiz şekilde gerçekleştiriliyor. Testlerin belirli aralıklarla tekrarlanması erken teşhis açısından büyük önem taşıyor.

Aşırı Sıcaklarda Nasıl Beslenmeli? Haber

Aşırı Sıcaklarda Nasıl Beslenmeli?

Sağlık Bakanlığı, yaz aylarında artan sıcaklıklar nedeniyle vatandaşlara sıvı tüketimine ve beslenme düzenine dikkat etmeleri konusunda uyarıda bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, sıcak havanın ve yükselen nem oranlarının özellikle yaşlılar, hamileler, çocuklar ve kronik hastalığı bulunanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiği belirtildi. Bu nedenle sıvı kaybının önlenmesi, güneşten korunma, dengeli beslenme ve serin ortamlarda bulunma gibi önlemlerle riski büyük ölçüde azaltmanın mümkün olduğu vurgulanan açıklamada, aşırı sıcaklarda kaybedilen su ve mineralleri dengelemek için günde en az 2,5-3 litre su içilmesi tavsiyesinde bulunuldu. Açıklamada, çay, kahve ve gazlı içeceklerin tüketiminin sınırlandırılması, bunun yerine ayran ve maden suyu gibi mineral desteği sağlayan içeceklerin tercih edilmesi gerektiği kaydedildi. "Su oranı yüksek besinler özellikle tercih edilmeli" Güneş ışınlarının etkisinin en güçlü olduğu 11.00 ila 16.00 saatleri arasında mümkün olabildiğince dışarı çıkılmaması önerilirken, beslenme alışkanlığının hava sıcaklıklarına göre düzenlenmesinin önemine işaret edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Aşırı sıcak havalarda ağır, yağlı ve kızartılmış yiyeceklerden uzak durulmalı, taze sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Öğünler, küçük porsiyonlar halinde ve sık aralıklarla tüketilmeli. Salatalar ile karpuz, kavun gibi su oranı yüksek besinler özellikle tercih edilmeli. Aşırı sıcak ve nemli havalarda yapılan egzersizler vücudu zorlayabilmekte ve kalp üzerinde aşırı yük oluşturabilmektedir. Bu nedenle yoğun fiziksel aktivitelerden kaçınılmalı. Fiziksel aktiviteler sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde yapılmalı, egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında yeterli miktarda su tüketilmeli."

Kene Riskine Karşı Dikkat Edin Haber

Kene Riskine Karşı Dikkat Edin

Kurban Bayramı öncesinde, kenelerle taşınan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı vatandaşların dikkatli olması uyarısında bulunuldu. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Erdoğan Öz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KKKA'nın, kenelerin taşıdığı bir virüsle hayvanlardan insana bulaşan enfeksiyona bağlı bir hastalık olduğunu belirtti. KKKA'nın Türkiye'nin her tarafında görülebildiğini vurgulayan Öz, hastalığın özellikle İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyi, Orta ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaklaşık 30 ili kapsayan alanda yoğun görüldüğünü söyledi. Öz, her yıl bahar ve yaz döneminde kene vakalarının arttığına dikkati çekerek, "Bu dönemde de beklediğimiz gibi ölüm haberleriyle karşılaşabiliyoruz. Vakalar ağır seyrettiği zaman ölümle sonuçlanabiliyor." diye konuştu. Hastalığın, başlangıçta grip benzeri belirtilerle ortaya çıktığını anlatan Öz, "Ateş, iştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma ve ishale, ense sertliği, baş dönmesi, ışığa hassasiyet, boğaz ve göz ağrısı gibi şikayetler ekleniyor. Sanki bir gribal enfeksiyon gibi oluşuyor." dedi. Kenenin taşıdığı virüsün vücuda temasıyla hastalığın bulaşabildiğini belirten Öz, şunları kaydetti: "Onun haricinde, keneyle teması olan bir insanın veya hayvanın vücut sıvısıyla, teriyle, kanıyla veya dokularıyla temasla bulaşabiliyor. Bu temas eldivenle olmadığı durumlarda veya korunmasız şekilde temasla gerçekleşebiliyor. Hayvanlar, herhangi bir belirti göstermeden, KKKA'ya sebep olan aynı virüsü taşıyan keneleri vücudunda barındırıyor. O sebeple tamamen sağlıklı olarak düşündüğünüz bir hayvan, bu virüsü üzerindeki kene sebebiyle taşıyor olabilir." "Açık renkli ve uzun giysiler tercih edilmeli" Öz, kenenin insan vücuduna tutunması durumunda bir an önce çıkarılması gerektiğine işaret ederek, "Kesinlikle çıplak elle dokunmamak veya keneyi öldürmemek gerekiyor. Bir cımbız eşliğinde çıkarabiliriz. Poşetle veya bezle çıkarmamız da mümkün olabilir. Bu hayvanın üzerinde olsa da yine bu işlemi yapabiliriz. Kendimizi ilk önce garanti altına almamız gerekiyor." ifadelerini kullandı. KKKA'ya karşı özellikle bahar ve yaz sonuna kadar dikkatli olunması gerektiğini dile getiren Öz, hastalığın herhangi bir tedavisi ve aşısının bulunmaması nedeniyle koruyucu önlemlerin uygulanması gerektiğini vurguladı. Erdoğan Öz, "Kollarımızı ve vücudumuzu örten uzun elbiseler giyinmemiz gerekiyor. Örneğin, pantolonumuzun paçasını çorabımızın içine koyabiliriz. Piknik, bağ, bahçe alanlarından geldikten sonra ise hem kendimizin hem de çocuklarımızın kulak arkasını, koltuk altlarını, kasıklarını ve diz altlarını kontrol ederek orada kene olup olmadığını görmek gerekiyor. Bir de park, bahçe gibi piknik alanlarına giderken kenenin daha rahat görünebilmesi için açık renkli elbiseler giymek gerekir." dedi. "Çıplak elle temas hastalık riskini artırıyor" Öz, yaklaşan Kurban Bayramı döneminde hayvan kesimi ve et işlemlerinde dikkatli olunması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: "Keneler, sadece insanın üzerine yerleşmesiyle insana hastalık bulaştırmıyor. Hem kene hastalığıyla enfekte olmuş kişilerden hem hayvanlardan bulaşabiliyor. Bu sebeple, kurban kesiminde hayvanlarının derisinin yüzülmesinde, karkasın parçalanmasında, etin ayrıştırılmasında, hiçbir safhada çıplak elle dokunmamamız gerekiyor. Kesinlikle, eldivenle dokunmamız gerekiyor. Keneyle temas olduktan sonra bu hastalık kendini 1-3 gün arasında gösteriyor. Maksimum 9 güne kadar belirti ortaya çıkabiliyor. Eğer enfekte olmuş, hastalık kapmış bir insanla veya bilmeden de bir hayvanla temas edildiyse 5-6 günde ortalama belirtiler ortaya çıkıyor. Bu 13 güne kadar sürüyor. Vücuda bir kene dokunduğu zaman en az 10 gün, kişinin kendini belirtiler açısından kontrol etmesi gerekiyor."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.