Uygulamalarımız appstore googleplay

#Sağlık

gazeteci63.com - Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Parazit Hastası Sağlığına Kavuştu Haber

Parazit Hastası Sağlığına Kavuştu

Şanlıurfa'da, kist hidatik (parazit) hastalığına yakalanan kişi, yapılan ameliyatın ardından taburcu edildi. İl Sağlık Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, kentte ikamet eden Mehmet Yüksel (37), ağrı şikayetiyle Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Tetkiklerin ardından hastaya, hayvan dışkısında bulunan parazitlerin sebze ve meyvelere temas etmesiyle insanlara bulaşan ve tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen kist hidatik hastalığı teşhisi konuldu. Hasta Yüksel, Enfeksiyon Hastalıkları ve Ortopedi-Travmatoloji kliniklerinin iş birliğiyle 2 saat süren ameliyata alındı. Kas dokusundaki kist bütün olarak çıkarıldıktan sonra tedavisi tamamlanan Yüksel, taburcu edildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. İbrahim Tekpınar, kistin yerleşim yeri ve büyüklüğünün fazla olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Halk arasında 'Köpek Kisti' olarak bilinen kist hidatik hastalığında karaciğer ve akciğer tutulumu yaygındır. Ancak hastamızda yalnızca kas dokusunda, özellikle de bel bölgesinde omurgayı çevreleyen kasların içerisinde yerleşmişti. Bu yerleşim oldukça nadir görülmekte ve ciddi riskler taşımaktadır. Kistin büyük olması nedeniyle kendiliğinden veya travmaya bağlı olarak patlama riski vardı. Ayrıca bu tür ameliyatlarda kistin patlaması hayatı tehdit eden reaksiyonlara yol açabilir. Bu nedenle ameliyat büyük dikkatle planlanarak başarılı şekilde tamamlandı." Sunulan hizmetten duyduğu memnuniyeti ifade eden hasta Yüksel ise sağlık ekibine teşekkür etti.

İlaçlama Ekiplerine Eğitim Verildi Haber

İlaçlama Ekiplerine Eğitim Verildi

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin ilaçlama ekipleri, Sağlık İl Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı tarafından düzenlenen "Biyosidal Ürün Uygulayıcı Eğitimi" programına katılım sağladı. Eğitim programında, Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı bünyesinde vektör ilaçlaması alanında görev yapan sahadaki personel ve saha kontrol ekipleri yer aldı. Halk sağlığını doğrudan ilgilendiren biyosidal ürün uygulamalarında görev alan personelin teknik bilgi düzeyinin artırılması amacıyla düzenlenen eğitimler, hem teorik hem de uygulamalı olarak gerçekleştirildi. Teorik eğitimler, yazılı ve görsel sunumlar eşliğinde verilirken, uygulamalı eğitimler ise Büyükşehir Belediyesi’ne ait ULV-Mist Blower yüklü ilaçlama araçları üzerinde yapıldı. Katılımcılar, uzman eğitmenler eşliğinde sahada kullanılan teknikler konusunda bilgi ve becerilerini test etme fırsatı buldu. Eğitim sonunda, katılımcılar yazılı sınava tabi tutuldu. Sınavda başarılı olan Büyükşehir Belediyesi ilaçlama personeline, “Biyosidal Ürün Uygulayıcısı Eğitim Sertifikası” verildi. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, halk sağlığını korumaya yönelik bu tür eğitimlerin önemine vurgu yaparak, ilaçlama çalışmalarının bilimsel yöntemlerle ve yetkin personel tarafından yürütülmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.

Demir Kardeşler, Sağlığına Kavuştu Haber

Demir Kardeşler, Sağlığına Kavuştu

Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde yaşayan Demir kardeşler, genetik olarak taşıdıkları kemik iliği yetmezliğinin çaresini, ailedeki diğer kardeşler ve halada buldu. Bildin Mahallesi'nde yaşayan 8 çocuklu çiftçi Ahmet ve ev hanımı İda Demir çiftinin çocuklarından 15 yaşındaki İsmail Halil'e 2013 yılında, 14 yaşındaki Fatma Gül ile 11 yaşındaki Elif Nur'a 2014 yılında genetik kökenli kemik iliği yetmezliği (Fanconi Aplastik Anemisi) tanısı konuldu. Tedavilerine başlanan çocukların kemik iliği nakliyle sağlığına kavuşması için Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Onkoloji Hastanesi'nde donör taraması yapıldı. Testlerde İsmail Halil ile kardeşi Süleyman'ın (12), Fatma Gül ile kardeşi Hacer'in (7), Elif Nur ile de halası Zehra Demir'in (22) dokularının tam uyumlu olduğu belirlendi. İstanbul'daki Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi'ne başvuran ailede, sağlık durumları değerlendirilen kardeşlerden Fatma Gül'e 5, İsmail Halil'e ise 4 yıl önce Prof. Dr. Barış Malbora ve ekibi tarafından kemik iliği nakli yapıldı. Elif Nur da bu yılın başında halası Zehra'dan gerçekleştirilen nakille sağlığına kavuştu. Hastalık nedeniyle zor günler yaşayan ailenin yüzü, kardeşlerin iyileşmesiyle güldü. "Çocuklarım sağlığına kavuştu, çok mutluyum" Baba Ahmet Demir, AA muhabirine, üç çocuğuna da kemik iliği yetmezliği teşhisi konulmasının ardından büyük bir umutsuzluğa kapıldıklarını söyledi. Doktorların yönlendirmesiyle donör arayışına girdiklerini ve birinci derece yakınları olan 12 kişinin donör olarak kan verdiğini anlatan Demir, doku uyumunun çıkmasına çok sevindiklerini kaydetti. Demir, çocuklarının iyileşmesinden duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Çocuklarıma erken teşhis konuldu, donör bulmak için Gaziantep'e gittik burada çok şükür kardeşleri ve halası donör olarak çıktı. Çocuklarım sağlıklarına kavuştu, çok mutluyum." dedi. Hala Zehra Demir ise yeğenlerinin hastalığını duyduğu zaman çok üzüldüğünü anlatarak, çok zor zamanlar yaşadıklarını belirtti. Yeğenleri için donör olmayı hiç düşünmeden kabul ettiğini ve kendisinden Elif Nur'a ilik nakli yapıldığını vurgulayan hala Demir, "Yeğenlerim iyileştikleri için çok sevindim. Benim kanım şimdi yeğenimin kanı oldu. Hepsini çok seviyorum ama en çok Elif'i seviyorum çünkü o benim kardeşim oldu. Çok şükür iyileşti, sağlığına kavuştu, ben de çok sevindim." diye konuştu. İlik nakli olan İsmail Halil Demir de iyileştiği için mutlu olduğunu ifade ederek, "Kardeşimin sayesinde çok mutluyum, o bana her şeyi verdi." dedi. Donör kardeşler Süleyman ve Hacer Demir de kardeşlerinin yeniden sağlıklarına kavuşmasının mutluluk verici olduğunu söyledi. "Yaşıtları gibi yaşamaya başladılar" Çocukların nakillerini yapan Prof. Dr. Barış Malbora, hastalığın genetik özellikte olduğunu kaydederek, şöyle konuştu: "Bu hastalık genetik olarak aktarılan, 130 bin canlı doğumda bir görülen nadir bir hastalıktır. Genellikle 5-6 yaşından sonra kansızlık ve pıhtılaşma hücrelerinin eksikliği nedeniyle kanama yatkınlığıyla kendini gösterir. Aynı zamanda akyuvar sayısında da düşüklük olduğu için bu hastalar, hayatı tehdit eden ve hastanede yatarak tedavi olmayı gerektiren enfeksiyonlarla başa çıkmak zorunda kalırlar. Bu hastalığın kesin tedavisi sağlıklı donörlerden yapılan kemik iliği naklidir. Eğer bu hastalara kemik iliği nakli yapılmaz ise ilerleyen yıllarda lösemi gibi kanser görülme riskleri de oldukça yüksektir." Malbora, nakil sürecinde ailenin birbirine çok destek verdiğine, umutlarını hiç yitirmediğine dikkati çekerek, "Şimdi üçü de sağlıklı, herhangi bir kan alma ihtiyacı duymaksızın, yaşıtları gibi yaşamaya başladılar." ifadesini kullandı.

Şeker Bağımlılığını Körüklüyor Haber

Şeker Bağımlılığını Körüklüyor

Uzmanlar, günlük hayatta neredeyse her üründe bulunan şekerin, uzun vadede "bağımlılığa" yol açabileceğini belirterek çok uluslu gıda şirketlerinin özellikle çocukları hedef alan pazarlama yöntemleriyle bu tehlikeyi derinleştirdiğini vurguluyor. Çoğunlukla tatlı ihtiyacını karşılamak ve mutlu hissetmek gibi "masum" nedenlerle tüketilen şekerli gıdalar, insan sağlığı ve beyin fonksiyonları üzerinde çeşitli olumsuz sonuçlar doğuruyor. Araştırmalar, aşırı şeker tüketiminin obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi fiziksel sağlık sorunlarına yol açmasının yanı sıra kan şekeri seviyelerinde ani dalgalanmalara neden olarak bilişsel işlevleri de olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. İşlenmiş gıdaların çoğunda bulunması nedeniyle farkında olmadan aşırı tüketilen şeker, beyindeki ödül mekanizmasından sorumlu bölgeyi uyararak dopamin salgılanmasına yol açıyor. Bu da tıpkı madde bağımlılıklarında olduğu gibi kişide tekrar tüketme isteğine neden oluyor. Çok uluslu gıda şirketlerinin, pazarlama stratejilerinde özellikle çocuk ve gençleri hedef aldığını belirten uzmanlar, bu durumun önüne geçilmesi için daha sıkı yasal düzenlemeler getirilmesi çağrısında bulundu. Yemek tercihleri 0-3 yaş grubunda şekillenmeye başlıyor ABD'de Kuzey Carolina Üniversitesi (UNC) Gillings Küresel Halk Sağlığı Okulu Beslenme Bölümünden Profesör Barry Popkin, AA muhabirine verdiği demeçte, insanlığın tatlıya olan doğal eğilimin hayatta kalma içgüdüsüyle geliştiğini ifade etti. Popkin, yüz binlerce yıl boyunca hayatta kalmak için ihtiyaç duyulan şeker ve besin öğelerini meyve ve böğürtlen gibi besinlerden karşılayan insanların, tatlıyı olumlu bir uyarı olarak algıladığını, buna karşılık acı tatları ise zehirli bitkilerden korunmak amacıyla olumsuz bir sinyal olarak değerlendirdiğini belirtti. Ancak modern dünyada şeker tüketiminin kontrolsüz şekilde arttığını vurgulayan Popkin, özellikle şeker, doymuş yağ ve katkı maddeleri içeren aşırı işlenmiş gıdaların tüketicilerde daha fazla yeme isteği uyandırması nedeniyle bağımlılık benzeri etki yarattığını aktardı. Popkin, bu ürünlerin işlenme şekilleri nedeniyle bağımlılık yapıcı hale geldiğini söyleyerek tıpkı sigarada olduğu gibi bu tür gıdaların da bağımlılık yapan maddeler arasında sınıflandırılması yönünde bilim dünyasında artan bir baskı olduğunu dile getirdi. İnsanlarda damak tadının ve yemek tercihlerinin 0-3 yaş grubundayken şekillenmeye başladığına işaret eden Popkin, "Eğer (bu yaş grubundaki çocuklar) tatlı yiyecekleri bol miktarda tüketirse ilerleyen yaşlarda da tatlı yiyecekleri tercih edecektir." diye konuştu. Popkin, çocukların tüketmesi gereken bebek mamalarının içinde çok miktarda şeker bulunduğunu belirterek "0-3 yaşındaki herhangi birinin vücuduna ilave şeker alması için mantıklı tek bir neden yok." ifadesini kullandı. Çocuklar şeker bağımlılığında "en savunmasız" grup ABD'li nörobilimci Dr. Nicole Avena, "Şeker, dopamin sistemi ve beyin üzerinde, bağımlılık yapan maddelerin etkilerine benzer şekilde etkiler gösteriyor." dedi. Avena, şekerin bağımlılık yapıcı etkisinin insanların bu tür işlenmiş gıdaları bırakmasını zorlaştırdığını belirterek özellikle çocukların bu bağımlılığa karşı en savunmasız grup olduğunun altını çizdi. Çocukların tatlılara olan eğiliminin yetişkinlere kıyasla daha yüksek olduğunu söyleyen Avena, gıda endüstrisinin bunu dikkate alarak çocuklara yönelik yoğun pazarlama stratejileri yürüttüğünü vurguladı. Avena, şekerli ürünlerin pazarlanmasına sınırlama getirilmesi gerektiğini savunarak "Çünkü bu ürünler, işleri ve aile sorumlulukları arasında denge kurmaya çalışan meşgul ebeveynlerden birçok yönden çıkar sağlıyor. Pratik bir gıda seçeneği olarak tanıtılıyorlar ancak pek çok açıdan oldukça tehlikeliler ve çocukların hayatları boyunca sürecek sağlık sorunlarına zemin hazırlayabiliyorlar." diye konuştu. İstanbul seyahati sırasında sigara paketlerinin üzerinde bulunan uyarı etiketlerinin büyük olmasının dikkatini çektiğini dile getiren Avena, "Biz ABD'de çok daha küçük uyarı etiketleri kullanıyoruz ancak eğer çok belirgin ve dikkati çekici uyarılar olursa insanların iki kez düşüneceğini değerlendiriyorum. Bu durum, insanların bu yiyecekleri çocuklarına sunmadan önce tekrar düşünmelerine ya da en azından çocuklarının bu tür gıdaları tüketme sıklığını azaltmayı düşünmelerine yol açabilir." değerlendirmesinde bulundu. "Sağlıksız ürünler ucuz ve kolay ulaşılabilir" Küresel Sağlık Savunuculuğu Kuluçka Merkezi (GHAI) Gıda ve Beslenme Politikaları Başkan Yardımcısı Dr. Veronica Schoj da şeker, doymuş yağ ve yapay tatlandırıcı içeren aşırı işlenmiş gıdaların, sağlıksız olmalarının yanı sıra doğal ve besleyici gıdaların tüketimini geri plana itmesi nedeniyle de insan sağlığı üzerinde ciddi tehdit oluşturduğunu ifade etti. Schoj, "Aşırı işlenmiş gıda ve içeceklerle ilgili ortaya çıkan kanıtları karşılaştırdığımızda, tıpkı tütün ürünlerinde olduğu gibi bu ürünlerin de bağımlılık kriterlerinin tamamını karşıladığını görüyoruz." dedi. Teknoloji ve yapay zekanın pazarlama sektöründe kullanılmaya başlamasının, bu alanda yeni kısıtlamalar getirilmesini zorunlu kıldığını belirten Schoj, aşırı işlenmiş gıdalara yönelik pazarlama stratejilerinin çocuklar ve gençler üzerinde "devasa" etkiler oluşturduğunu söyledi. Schoj, çok uluslu gıda şirketlerinin, özellikle çocukları hedef alan "agresif" dijital pazarlama stratejileriyle sağlıksız beslenme biçimlerini "normalleştirdiğini" kaydetti. Şekerin ve aşırı işlenmiş gıdaların zararlı etkilerinden kurtulmakta, bireysel farkındalık önemli olmasına rağmen bu tür sorunların çözümünün toplumsal boyutta ele alınması gerektiğinin altını çizen Schoj, "Sağlıksız ürünlerin her yerde ucuz ve kolay ulaşılabilir olduğu bir ortam bize hiç yardımcı olmazken sorumluluğu tamamıyla bireylere yükleyemeyiz." ifadesini kullandı. Schoj, bu tür ürünlerle mücadelede en etkili yöntemlerin başında vergilendirme politikaları geldiğini vurgulayarak alkol ve tütündeki gibi ürünlerin zararlı etkilerine dair etiketlerin de tüketici tercihlerini değiştirmede etkili olduğu sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.