Uygulamalarımız appstore googleplay

#Işgal

gazeteci63.com - Işgal haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Işgal haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ateşkese Rağmen 45 Kişi Öldü Haber

Ateşkese Rağmen 45 Kişi Öldü

İsrail ordusunun ateşkese rağmen son 24 saatte Gazze'de düzenlediği saldırılarda 45 kişi yaşamını yitirdi. Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalar ile enkazdan yeni çıkartılan cenazelere ilişkin veriler paylaşıldı. Son 24 saatte Gazze Şeridi'ndeki hastanelere 12'si enkaz altından çıkartılan 57 ölü ve 158 yaralının ulaştığı belirtildi. Açıklamada, ateşkese rağmen son bir günde sivilleri hedef alan saldırılarda 45 kişinin hayatını kaybettiği, 158 kişinin yaralandığı ifade edildi. İsrail'in Gazze Şeridi'ne 8 Ekim 2023'te başladığı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının ise 68 bin 216’ya, yaralıların sayısının 170 bin 361'e yükseldiği aktarıldı. Gazze'de son ateşkes mutabakatının yürürlüğe girdiğin günden bu yana devam eden İsrail saldırılarında yaşamını yitiren Filistinli sayısının 80'e ulaştığı, yaralı sayısının 303'e çıktığı da paylaşılan açıklamada, ateşkesten sonra enkaz altından 426 naaşın çıkarıldığı kaydedildi. Gazze Şeridi'nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor. İsrail'in Gazze kentinin doğusuna açtığı ateşte 2 Filistinli hayatını kaybetti Gazze kentinin merkezinde yer alan El-Ehli Baptist Hastanesi kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail askerleri Gazze kentinin doğusundaki Et-Tuffah Mahallesi'nin Eş-Şa'f bölgesine ateş açtı, saldırıda 2 kişi hayatını kaybetti. Gazze hükümeti, dün yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun 10 Ekim'de ilan edilen ateşkes kararından bu yana 80 ihlal gerçekleştirdiğini, bu saldırılarda 97 Filistinlinin hayatını kaybettiğini ve en az 230 kişinin yaralandığını bildirmişti. İsrail ordusu, "sarı hattı" geçtiği iddiasıyla Filistinlilere ateş açtığını açıkladı Öte yandan, ordudan yapılan açıklamada, sarı hattı geçen Filistinlilere "terörist" oldukları iddiasıyla ateş açıldığı ifade edildi. Açıklamada, İsrail ordusunun Gazze kentine bağlı Şucaiyye Mahallesi'nde sarı hattı geçerek İsrail ordusuna "tehdit oluşturduğu" ileri sürülen kişilere ateş açıldığı doğrulandı. Söz konusu olaydan kısa bir süre sonra aynı bölgede benzer bir vakanın daha yaşandığı ve İsrail ordusunun tekrar ateş açarak karşılık verdiği aktarıldı. İsrail ordusunun, ateşkes anlaşması kapsamında belirlenen noktada yer alarak sözde tehlikeleri ortadan kaldırmak için hareket edeceği tehdidinde bulunuldu. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, geçen günlerde sarı hattın sahada net şekilde belli olması için işaretleme yapılması talimatı verdiğini açıklamıştı. Yerel basında, Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında çizilen sarı hattın sahada net belli olmadığı ve bu nedenle İsrail ordusunun burayı yanlışlıkla geçen Filistinlilere ateş açtığı belirtilmişti. İsrail ordusu, işgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilerin çiftliğini yıktı Öte yandan, Kudüs Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun Kudüs'ün doğusunda yer alan ez-Zaim beldesinde Faruk Mustafa'ya ait bir çiftliği "ruhsatsız olduğu" gerekçesiyle yıktığı kaydedildi. "İşgalci, E1 Projesini hayata geçirmek için izlediği politikalar doğrultusunda bu suçu işledi." denilen açıklamada, Tel Aviv yönetiminin Kudüs kentinin doğu bölgelerinde bulunan Filistinlileri zorla yerinden ederek yerleşimciler için alanlar açmaya çalıştığı vurgulandı. İsrail'in bu adımlarla aynı zamanda Kudüs ile Batı Şeria'yı birbirinden koparma planlarını hayata geçirdiğine işaret edilen açıklamada sözlerine yer verilen çiftlik sahibi Mustafa da İsrail güçlerinin sabah saatlerinde iş makineleri eşliğinde çiftliğe baskın yaptığını anlattı. İsrail askerlerinin 150 metrekarelik kapalı alan ve 100 metrekarelik çardağı yerle bir ettiğini aktaran Mustafa, İsrail'in iş makineleriyle çiftlik çevresinde örülü 8 dönümlük araziyi de sürerek tahrip ettiğini ifade etti. İsrail, Doğu Kudüs'ün bir parçası olan ancak Ayrım Duvarı'nın (Utanç Duvarı) Batı Şeria kısmında kalan Filistin mahallesi Azeriye'nin yakınına inşa edilmiş "Ma'ale Adumim" yerleşimini, Batı Kudüs'e giden yola bağlamak için "E1 Projesi" başlatmıştı. Bu kapsamda, bölgeye 4 binden fazla yasa dışı konut ve oteller inşa etmek için 1999 yılında 12 bin dönüm Filistin toprağı gasbedilmişti. "E1 Projesi" ile Doğu Kudüs'ün Batı Şeria'daki Filistin topraklarıyla bağlantısının kesilmesi ve izole edilmesi amaçlanıyor. İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilerin 70 dönümlük arazisine el koydu Filistin yönetimine bağlı Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonundan yapılan açıklamada, Tel Aviv yönetiminin Nablus'ta askeri amaçlarla Filistinlilerin topraklarını gasbettiği belirtildi. Açıklamada, "İşgalci İsrail makamları, Nablus vilayetine bağlı Karyut, Leben eş-Şarki ve es-Saviye köylerinde 70 dönümden fazla araziye askeri ve güvenlik amaçlarda kullanmak üzere el koydu." ifadeleri yer aldı. İsrail'in Filistinlilere ait söz konusu araziyi, bölgedeki bir yerleşim yeri için tampon bölge olarak kullanacağı aktarılan açıklamada, "İsrail'in el koyma kararına itiraz hakkı bir hafta olarak belirlenmiş ancak belirlenen tarih 21 Eylül 2025 görülüyor. İşgal devleti, askeriyenin el koyma kararını, itiraz etme süresi dolduktan sonra duyurduğu için böyle bir şey artık mümkün değil." denildi. Tel Aviv yönetiminin 2025 yılında Filistin topraklarına yönelik 53 kez askeri amaçlı el koyma kararları aldığı vurgulanan açıklamada, İsrail'in bu kararlarla Filistin topraklarındaki işgal alanını genişletmeye yoğunlaştığı ifade edildi. Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu verilerine göre, İsrail makamları, Gazze Şeridi'nde soykırım saldırılarını başlattığı 2 yıldan bu yana Batı Şeria'da 55 bin dönümlük arazilere el koydu ve yerleşim alanları çevresinde tampon bölgeler oluşturdu. İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki soykırımla eş zamanlı, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.

İstanbul'un Kurtuluşunun 102. Yılı Haber

İstanbul'un Kurtuluşunun 102. Yılı

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından İtilaf Devletlerinin Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak 13 Kasım 1918'de işgal ettikleri İstanbul, 4 yıl 10 ay 23 gün süren esaretin ardından 6 Ekim 1923'te özgürlüğüne kavuştu. İstanbul'un işgali, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu İttifak Devletleri'nin Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilgiyi kabul ederek çekilmesiyle başladı. Durumu fırsat bilen İtilaf Devletleri'ne ait donanmalar, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul'a girdi. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf Devletleri harekete geçti ve fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920'de resmi işgale dönüştü. Adana treninden Haydarpaşa'ya inen Mustafa Kemal Paşa, düşman gemilerinin zafer bayraklarını açarak İstanbul Limanı'na girdiklerini ve şehirde yaşayan azınlıkların da bu durum karşısında sevinç çığlıkları attığını görünce tarihe geçen "Geldikleri gibi giderler" ifadesini kullandı. Mudanya Mütarekesi gereği Trakya topraklarının teslimi yapılırken Türkiye'yi temsil edecek kişi Mustafa Kemal Paşa'nın isteğiyle Refet Paşa, İstanbul komutanı olarak da Milli Müdafaa Umumi Katibi Selahattin Adil Paşa görevlendirildi. Refet Paşa, 19 Ekim'de TBMM Muhafız Grubu'ndan 100 kişilik bir kuvvetle Gülnihal Vapuru ile Mudanya'dan ayrılıp İstanbul'a geldi. Ardından "İstanbul Komutanı" sıfatıyla Selahattin Adil Paşa da 81. Alay ile İstanbul'a geldi. Refet Paşa ve Selahattin Adil Paşa'nın İstanbul'a gelmesine rağmen işgal sonlanmadı. Mütarekeye göre işgal kuvvetleri barış antlaşması imzalanmasından hemen sonra İstanbul'u boşaltacaktı. 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının ardından, 23 Ağustos 1923'ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul'dan ayrılmaya başladı. Son birlik 4 Ekim 1923'te Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti. Şükrü Naili Paşa komutasında 3. Kolordu'nun 6 Ekim 1923'te İstanbul'a girmesiyle 4 yıl 10 ay 23 gün süren işgal resmen sona erdi. Böylece her yıl 6 Ekim "İstanbul'un Kurtuluş Günü" kutlanmaya başlandı. "İstanbul'un tahliyesi ile vatanın bütünlüğü sağlanmış oldu" Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, 24 Temmuz 1923'te Lozan'da barış antlaşmasının yanı sıra "İngiliz, Fransız ve İtalyan Kuvvetlerinin Türk Topraklarının Boşaltılmasına İlişkin Protokol ve Bildiri"nin de imzalandığını söyledi. İstanbul'da, tahliyeye nezaret etmek üzere İstanbul Kumandanı Selahattin Adil Paşa'nın başkanlığında Tahliye ve Teslim Komisyonu kurulduğunu belirten Satan, bu komisyonun ilk toplantısını 5 Ağustos 1923'te yaptığını ifade etti. Satan, "10 Ağustos 1923'te Lozan'dan dönen İsmet Paşa büyük bir törenle karşılandı ve Dışişleri Temsilciliği binasında İngiliz General Harington, Fransız General Charpy ve İtalyan General Mombelli ile yanında İstanbul Kumandanı Selahaddin Adil Paşa ve Ankara'nın İstanbul'daki mülki temsilci Adnan (Adıvar) Bey ile İstanbul'un tahliyesi konusunda toplantı yaptı." dedi. İşgal Kuvvetleri Komutanı General Charles Harington'ın tahliyeyle ilgili ön hazırlıkları ve önlemleri aldığını kaydeden Satan, Lozan Barış Antlaşması'nın TBMM'de 23 Ağustos 1923'te kabul edilmesiyle İstanbul'un tahliyesi için nihai sürecin başladığını belirtti. Prof. Dr. Satan, bu doğrultuda Hariciye Vekili İsmet Paşa'nın İstanbul'daki Fransız, İngiliz ve İtalya Fevkalade Komiserliklerine verdiği nota ile tahliye protokolünde belirlenen 6 haftalık İstanbul'u boşaltma sürecinin başladığını kaydetti. Satan, "Ankara'nın Lozan Barış Antlaşması'nı hızlıca Mecliste onaylamasının arkasındaki en önemli etkenlerden birinin İstanbul'daki işgali sonlandırmak olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul'un tahliyesi Türk asker ve idarecilerin olağanüstü gayretleri neticesinde sorunsuz gerçekleşmiştir." diye konuştu. Tüm bu tedbirler kapsamında işgal kuvvetlerinin 4 Ekim'de İstanbul'u terk etmiş olmalarına rağmen, Türk askerinin 6 Ekim'de İstanbul'a girerek 13 Kasım 1918'den bu yana yaşanan fiili işgale son verdiğine dikkati çeken Satan, "İstanbul'un tahliyesi ile vatanın bütünlüğü sağlanmış oldu." ifadesini kullandı.

Şanlıurfa Valiliği Yazı Gönderdi Haber

Şanlıurfa Valiliği Yazı Gönderdi

Şanlıurfa Valiliği ilgili kurum ve kuruluşlara yazı göndererek; Hazinenin özel mülkiyeti ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki arazileri izinsiz, kaçak veya amacı dışında kullananlara işlem yapılmasını ve arazilerin mevzuat hükümlerine göre boşaltılması talimatını verdi. Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak’ın geçtiğimiz haftalarda gündeme getirdiği İmara ve Toprak Koruma Kanununa aykırılık konularının ardından bu kez ilgili kurum ve kuruluşlara; hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin işgali halinde mevzuat çerçevesinde tereddüde mahal verilmeden tahliyelerin yapılması ve gerekli işlemlerin gerçekleştirilmesi yönünde yazı gönderildi.  Büyükşehir Belediyesi, kaymakamlıklar, ilçe belediyeleri ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda konunun hassasiyetle takip edilmesi ve ilgili kanun hükümlerinin uygulanması istendi. Kanun hükümleri, işleyiş ve adli sürecin maddeler halinde aktırıldığı yazıda ilgili arazilerde kesinlikle işgal, tecavüz ve müdahalelere izin verilmemesi istendi.  “Devlete ait taşınmazlara yapılan işgal, tecavüz ve müdahaleler, etkili bir biçimde giderilmediği takdirde o taşınmaz ya da çevresindeki taşınmazlara yapılan işgal veya müdahaleler artmakta ve zamanla önlenmesi büyük sorunlar oluşturmaktadır. Bu nedenle Devlete ait taşınmazlara yapılan işgal, tecavüz ve müdahalelerin zaman geçirilmeden giderilmesi büyük önem taşımaktadır” ifadelerinin kullanıldığı yazıda; işgal ve tecavüzlerin önlenmesi için uygulanacak hükümlerin; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun, 775 sayılı Gecekondu Kanununun ilgili hükümleri olduğu hatırlatıldı.  Yazıda cezai hükümler kapsamında ise “T.C.K.'nın 154’üncü maddesinde sayılan yerlere yapılan tecavüzlerde, tecavüz edenlerin bu maddeye dayanılarak Cumhuriyet savcılıklarına bildirilmeleri, 3091 sayılı Kanunun uygulandığı hallerde, Kanunun 12.nci maddesine göre işlem yapılmak üzere, Kanunun 2.nci maddesi gereğince kaymakama başvurmaları, İdarî makamlara yapılan başvurulardan sonuç alınamadığı takdirde ise Türk Ceza Kanununun 257’nci maddesine ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre görevini yapmayan ve yetkisini kullanmayan ilgililer hakkında cezaî işlem yapılması amacıyla durum, soruşturma açmaya yetkili makamlara bildirilmelidir” ifadeleri yer aldı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Vali Hasan Şıldak, Şanlıurfa’da devlete ait olan ve bütün vatandaşların hakkının ve hukukunun korunması anlamında sahip çıkılması gereken kamu arazilerinin her türlü müdahale ve tecavüzden uzak tutulmasının mevzuat gereği yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu ifade etti.

11 Nisan Programı Açıklandı Haber

11 Nisan Programı Açıklandı

Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği büyük direnişle 11 Nisan 1920'de zafer kazanarak "Şanlı" unvanını kazanan Urfa, kentin düşman işgalinden kurtuluşunun 105. yıldönümünü büyük coşku ve gurur içinde kutlayacak. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Şanlıurfa Valiliği iş birliğiyle düzenlenen 11 Nisan Şanlıurfa’nın Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 105. Yıl Dönümü Programı belli oldu. Kutlamalar arasında geleneksel Kurtuluş Koşusu, şehitlere saygı duruşu, mevlit okuma, resim sergisi, sıra gecesi ve büyük bir tiyatro gösterisi yer alacak. Kutlamaların son etkinliği ise 12 Nisan’da Jandarma Merasim Birliği ve Mehteran Birliği’nin sergileyeceği gösteriler olacak. Kutlamalar, 7 Nisan Pazartesi günü saat 20.00’de Şanlıurfa Hipodromu'nda gerçekleştirilecek olan geleneksel Kurtuluş Koşusu ile başlayacak. Geleneksel koşu, Urfa'nın kurtuluş mücadelesini simgeleyen önemli bir etkinlik olarak, bu özel günün başlangıcını oluşturacak. 11 NİSAN’DA ŞEHİTLERİMİZE SAYGI DURUŞU 11 Nisan Cuma günü sabah saat 10.00’da, Osmanbey Şehitliği'nde yapılacak olan çelenk sunma töreniyle kutlamalar devam edecek. Törende, Urfa'nın düşman işgalinden kurtuluşu uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunulacak ve dualar edilecek. MEVLİT OKUNACAK, HATİM DUASI YAPILACAK Kutlamalar çerçevesinde, saat 12.00’de Dergâh Camii’nde mevlit okutulacak ve hatim duası yapılacak. Bu dua ve mevlit, Urfa'nın düşman işgalinden kurtuluşu için dualarla birlikte şehitlerimizin ruhlarına gönderilecek. KURTULUŞ KONULU RESİM SERGİSİ Şanlıurfa’nın kurtuluş mücadelesi, bir sanat etkinliğiyle de yaşatılacak. 11 Nisan Cuma günü saat 14.00’te Hacı Kamil Konağı Sanat Merkezi'nde açılacak olan Kurtuluş Konulu Resim Sergisi, sanatseverlere tarihin derinliklerine yolculuk yapma fırsatı verecek. GELENEKSEL SIRA GECESİ 11 Nisan Cuma günü akşam saat 18.30’da ise Mehmet Akif İnan Konferans Salonu’nda ŞURKAV Geleneksel Sıra Gecesi düzenlenecek. Urfa'nın kültürel mirasının önemli bir parçası olan sıra gecesi, katılımcılara Urfa'nın geleneksel müzik ve eğlence kültürünü yaşatacak. KURTULUŞ MÜZİKALİ TİYATRO GÖSTERİSİ Aynı gün, saat 20.30’da Balıklıgöl Amfi Tiyatro’da ise büyük bir heyecanla beklenen Kurtuluş Müzikali Tiyatro Gösterisi sahnelenecek. Urfa'nın kurtuluşu temalı bu tiyatro gösterisi, görsel ve işitsel olarak büyük bir şölen sunacak. JANDARMA MERASİM BİRLİĞİ VE MEHTERAN BİRLİĞİ GÖSTERİSİ Kurtuluş kutlamalarının son etkinliği, 12 Nisan Cumartesi günü saat 14.00’te gerçekleştirilecek. Jandarma Merasim Birliği ve Jandarma Mehteran Birliği’nin sergileyeceği gösteriler, izleyicilere unutulmaz anlar yaşatacak. Mehteran takımı, Osmanlı İmparatorluğu'nun geleneksel müzikleriyle Urfa'nın kurtuluşunu coşkuyla kutlarken, Jandarma Merasim Birliği de görkemli geçit töreniyle törenin doruk noktalarına ulaşacak.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.