Uygulamalarımız appstore googleplay

#Gazi

gazeteci63.com - Gazi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şanlıurfalı Gazi, Göreve Hazır Haber

Şanlıurfalı Gazi, Göreve Hazır

Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan 71 yaşındaki Şanlıurfalı gazi Hasan Aslan, kahramanlık günlerini unutamadığı Ada'ya yeniden görev verilse gitmeye hazır. Şanlıurfa'da ikamet eden Aslan, 1974 yılında Kıbrıs'ta vatani görevinin bitimine bir ay kala Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından barış ve huzuru tesis etmek amacıyla ilki 20 Temmuz 1974'te başlayan harekata katıldı. Şanlıurfa Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanlığı görevini de 30 yıldır sürdüren Aslan, Kıbrıs'ta geçen kahramanlık günlerini AA muhabirine anlattı. Evli ve 6 çocuk babası Aslan, harekat bitene kadar Ada'da kaldığını söyledi. 650 kişi 3 bin 500 kişiye karşı durdu Kıbrıs'a barışı getiren birliklerin içerisinde görev yapmanın onurunu yaşadığını ifade eden Aslan, şunları kaydetti: "Kıbrıs gazileriyle gurur duyuyorum. O arkadaşlarımız, o günkü imkansızlıklara rağmen adeta her biri isimsiz kahramandı. 20 Temmuz sabahı harekat başladığında karada sadece 650 askerimiz vardı. Karşımızda ise tanklarla, toplarla, ağır silahlarla donatılmış 3 bin 500 kişilik bir Rum birliği vardı. Benim bulunduğum bölükte sadece 128 askerle bir alaya karşı direndik. Bizim uçaklara İncirlik'te bomba yükleniyordu fakat yakıt yoktu. Mersin Rafinerisi'nden yakıt ikmali yapılıp Kıbrıs'a hareket edilecekti. O günler çok zorluydu." "Paraşütle mevzime inen askerle hemşehri çıktık" Kıbrıs'taki günlerini unutamadığını anlatan Aslan, şöyle devam etti: "Her yıl 20 Temmuz'da o şanlı sabahı hatırlıyorum. Şafakla birlikte Türk uçakları üzerimizden geçerek keşif yaptı. Arkasından Rumlar üzerimize yağmur gibi kurşun yağdırdı. Silahsız, cephanesiz kaldık ama iman gücüyle direndik. Sabah denizden ve karadan bomba yağdırıldı, havadan da Beşparmak Dağları bombalandı. Saat 10.00'da hava indirme birlikleri mevzilerimize atladı. Bir arkadaş paraşütle benim mevzime indi. O anda tanıştık, adı Mehmet Güneş, memleketi de tesadüfen Şanlıurfa, hatta benim köyümün yan köyündendi. İkimiz de çok sevindik. Üzerimize mermiler yağıyordu ama biz birbirimize sarıldık. Türkiye'deki durumu sordum, 'Herkes kenetlendi, elindekini avucundakini askere vermeye çalışıyor.' dedi. O arkadaşı 15.00'te Ercan Havalimanı'na götürdüler, ne yazık ki orada şehit oldu." Göreve hazır Aslan, zaman zaman da kentteki okullara giderek Kıbrıs'taki kahramanlık anılarını gelecek kuşaklara anlattığını söyledi. Kıbrıs için tekrar göreve hazır olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle tamamladı: "Çağırırlarsa bu yaşta koşa koşa yine giderim. Ben Şanlıurfalıyım, Kıbrıs'ı Şanlıurfa'dan daha iyi biliyorum. Arkadaşlarımı Ada'ya götürdüğümde onlara rehberlik ediyorum. Bazen orada doğan askerler bile bana soruyor. İki saat boyunca notsuz şekilde adayı anlatıyorum. Hem eski hem yeni isimleriyle tüm mekanları biliyorum. Biz orada gerçek Kıbrıs halkının hak sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdik. Altın harflerle tarih yazdık. Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ne mutlu ki bizim de bu çorbada bir tutam tuzumuz oldu, bununla bir ömür gurur duyuyoruz."

9 Yıl Sonra Yürümeye Başladı Haber

9 Yıl Sonra Yürümeye Başladı

İstanbul'da 15 Temmuz 2016'da FETÖ'nün darbe girişiminde eşi şehit olan, kendisi de bir bacağını kaybeden gazi Vahide Şefkatlioğlu, protez bacağının vücuduna uyum sağlamasıyla 9 yıl aradan sonra bastonla da olsa yürümenin sevincini yaşıyor. Şanlıurfalı 3 çocuk annesi 48 yaşındaki Vahide Şefkatlioğlu, oğlunun doğum günü olan 15 Temmuz'da kutlama yapmak için hazırlandıkları esnada "darbe girişimi" olduğunu duyunca eşiyle sokağa çıktı. Çok sayıda vatandaşla Atatürk Havalimanı'na yürüdükleri sırada üzerlerinden tank geçmesi sonucu eşi Mehmet Şefik şehit, kendisi de gazi olan Şefkatlioğlu, aradan geçen yıllar boyunca 2,5 ay yoğun bakımda kalarak İstanbul ve Ankara'daki hastanelerde toplam 48 ameliyat geçirdi. Bacağının birini kaybeden diğerini ise ameliyatlarla kurtarmayı başaran Şefkatlioğlu, bacağına uyumlu proteze 9 yıl aradan sonra Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kavuşarak yeni yeni baston kullanarak yürümeye başladı. Şanlıurfa Valiliğinin daveti üzerine 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinliklerine katılmak için memleketi Şanlıurfa'ya gelen Şefkatlioğlu, çok sevdiği tarihi Balıklıgöl Yerleşkesi'ni gezip, balıklara yem attı. "İman gücüyle mücadele ettik" Vahide Şefkatlioğlu, 15 Temmuz günü ve sonrasında yaşadıklarına ilişkin AA muhabirine, "Sokağa çıktığımızda o insan selini gördüğümüzde gerçekten Allah'ın lütfunun ne kadar büyük olduğunu, devletini ve milletini seven o kadar genci gördükten sonra bu vatanın yıkılmayacağını anladık. Bir yandan gözyaşı döktük, bir yandan tekbir getirdik, dua ettik." dedi. Yürürken tanktan üzerlerine ateş açıldığını anlatan Şefkatlioğlu, şöyle devam etti: "Arkama baktığımda bir tankın gelmesi için o insanların canavar olması gerekiyordu ki gerçekten canavarlardı. Ve biz 20 dakika yürüdükten sonra tanktan ateş açılmaya başlandı. Eşim bacağını bariyerin üstüne koydu, ben alttan geçtim o esnada tank üstümüzden geçti. Eşim orada şehit olmuştu. Benim bir bacağım kopmuştu. Şuurumu yitirmemiştim ama gözüm kapalıydı. Elhamdülillah çevredekilerin yardımıyla bir arabayla hastaneye gittim. Hastanede doktorlarımız çok çaba gösterdi, 2,5 ay sonra komadan çıktım. İlk uyandığımda bacağım kesilmişti ama benim doktorlara ilk sorum 'vatan kurtuldu mu?' oldu. Ben cesaretli bir insan değildim. O gün Rabbimiz içimize öyle bir iman gücü koydu ki karşımızda kim olursa olsun biz bu vatanın evlatları olarak bayrağımıza, ezanımıza sahip çıktık, bugün olsa yine aynı şekilde yaparız." "O gün acı hissetmedim" Yıllar süren tedavisinin nihayet tamamlanma aşamasına geldiğini dile getiren Şefkatlioğlu, şunları kaydetti: "Ben komadan uyandığımda bacağımın alttan kesileceğini söylediler, bacağım ampute olmuştu. Bir bacağımı kaybettim, diğer bacağımda 48 ameliyat geçirdim, 3 tane platinim var. O gün tank üzerimizden geçtiğinde eşim ikiye ayrılmıştı, o gün hiç acı hissetmedim. Bu Allah'ın bize verdiği bir lütuf diye düşünüyorum. Bizim bu iman gücümüz olduğu sürece bu vatana hiçbir şey olmayacak. Bu vatanı bu kadar seven evlatlarımız olduğu sürece ve bizim de bu bayrak sevdamız, Kur'an sevdamız, iman sevdamız oldukça, Cumhurbaşkanımızın arkasında olacağız. O da inşallah bizim arkamızda olduğu sürece bu vatana kimse ihanet edemeyecek. 15 Temmuz sürecinin üzerinden 9 yıl geçti, ben hala tedavi görüyorum, geride kalan yıllar boyunca çok sıkıntılar yaşadım. Ankara'daki askerlerimizin tedavi olduğu hastanede çok şükür şifamı buldum." Vahide Şefkatlioğlu, 15 Temmuz günü doğum günü olan çocukları Osman'a babasının şehitlik, kendisinin ise gazilik onuru ve gururunu bıraktığını sözlerine ekledi.

70 Yıldır Ayakkabı Tamir Ediyor Haber

70 Yıldır Ayakkabı Tamir Ediyor

Şanlıurfalı 93 yaşındaki Kore gazisi Mustafa Nadir Göksel, 70 yıldır yaptığı ayakkabı tamirciliğini ilerleyen yaşına rağmen özveriyle sürdürüyor. Birecik ilçesindeki dükkânını her gün erken saatlerde açan ve ilçe halkı tarafından "Gazi Nadir usta" olarak bilinen Göksel, 1954'ten beri tamir isteyen ayakkabıları usta dokunuşlarla yeniden kullanılır hale getiriyor. İlçedeki iki ayakkabı ustasından biri olan Göksel, gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle yapamayacağı bazı işleri ise diğer meslektaşına yönlendiriyor. Gazi Göksel, yaptığı açıklamada, 20 yaşındayken ayakkabıcılığa başladığını söyledi. Mesleğe başladıktan kısa süre sonra askere gittiğini anlatan Göksel, bir yıl savaş dolayısıyla Kore'de görev yaptığını dile getirdi. Kore'den döndükten sonra mesleğine devam ettiğini aktaran Göksel, ayakkabı tamirine eski ilginin kalmamasına rağmen mesleğini ilk günkü aşkla yaptığını ifade etti. Göksel, "Dükkâna geliyorum, ayakkabı boyuyorum, astar vesaire takıyorum. Fazla çalışamıyorum, artık yaşlandım. Çocuklarımı evlendirdim. Şimdi de dükkâna gidip geliyorum. Kızlarıma, çocuklarıma, torunlarıma bakıyorum. Kahveye hiç gitmem, hiç sevmem." dedi. Halen bir şekilde iş yapıyor olmasının önemli olduğunu belirten Göksel, kazancıyla 6 çocuğu ve 8 torununa harçlık verdiğini kaydetti. Yaklaşık 20 metrekarelik dükkânını zaman geçirecek, eğlenilecek bir yer olarak gördüğünü ifade eden Göksel, "Dükkâna gelmemin sebebi de ortalıkta gezmemek. Gelip oturuyorum, zaman geçiriyorum, iki arkadaşım gelse birer çay içiyoruz. Ayakkabıda dikebileceğim şeyi dikiyorum, dikemeyeceğimi boyuyorum. Bundan başka bir işim yok. Bekliyorum ki müşteri gelsin." diye konuştu. Şehit Gazi Birlik Sendikası İlçe Başkanı Abdullah Uçar da "Gazi Nadir usta" ile yakından ilgilendiklerini söyledi. İlçe halkı ve esnafı arasında Nadir ustanın yerinin ayrı olduğunu vurgulayan Uçar, şöyle devam etti: "Kahraman gazimiz bizim takibimizde. Zaman zaman kendisini ziyaret ediyoruz. Bir sıkıntısı olduğu zaman elimizden geldiği kadar ilçe kaymakamı olsun, mülki amirler olsun herkes destek veriyor. Nadir amca da hayatını bu şekilde sürdürüyor. İlçemizin en eski ayakkabıcılarından, yıllardan beri bu işi yapıyor. İşinin ehli, dürüst birisidir. Şu an artık gözleri fazla görmüyor. Bir meşguliyet gibi buraya gelip gidiyor, gününü burada geçiriyor."

8 Kurşunla Yaralanan Tümgeneral Haber

8 Kurşunla Yaralanan Tümgeneral

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 2016'daki darbe girişimi sırasında vücuduna isabet eden 8 kurşuna rağmen İstanbul'da kışlasını darbecilere teslim etmeyen Samsun Garnizon Komutanı Gazi Tümgeneral Davut Ala, yaşadıklarını ve duygularını anlattı. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Kartaltepe Kışlasının albay rütbesiyle komutanı olan Ala, çıkan çatışmada vücuduna 8 kurşun isabet etmesine rağmen kahramanca direniş göstererek, kışlasını darbe yanlısı askerlere teslim etmedi. Darbecilere karşı koyarken bacağından ve vücudunun çeşitli yerlerinden vurulan, karaciğeri hasar gören, parmağı kopan, dalağı delinen, kaburgaları kırılan Ala, darbe girişimine karşı gösterdiği yararlılık dolayısıyla Devlet Övünç Madalyası ile taltif edildi. Darbe girişimi sonrasında tuğgeneralliğe terfi eden, daha sonra Milli Savunma Bakanlığı ASAL Genel Müdürlüğüne atanan Ala, tümgeneral rütbesiyle Samsun Sahra Sıhhiye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığının yanı sıra Garnizon Komutanı olarak görevini sürdürüyor. Davut Ala, AA muhabirine, 15 Temmuz'da televizyonda tankların havalimanına gittiğini görünce darbe girişiminde bulunulduğunu anladığını, eşi ile bir oğlunun Yalova'da olduğunu, diğer oğlunu evde yalnız bırakarak Zeytinburnu Kaymakamlığına gittiğini söyledi. Bu sırada kalkışmada şehit düşen silah arkadaşı Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ü aradığını, onun da karargaha gitmek için araç istediğini öğrendiğini dile getiren Ala, ancak darbecilerin aracı göndermediğini aktardı. Bunun üzerine eve gidip tabancasını aldığını ve polis arabasıyla kışlaya doğru yola çıktığını belirten Ala, şöyle devam etti: "Rahmetli Sait Albay aradı, 'Vali yardımcımız arabayı gönderdi, ben kışlama gidiyorum.' dedim. 'Beni de kışlama bırakır mısın?' dedi. Yollarda askeri araçları görüyoruz. İnsanları ezmişler, ayaklar, bacaklar kopmuş. Bazıları askerleri dövüyor. Askeri araca müdahale edeceğiz ama siviliz, halk ters tepki verdi. Ondan sonra kışlamıza gittik. Bunlar başarısız olacağını anlayınca tanklar geri dönmeye başlamışlar ama pes etmemişler daha. Yanımıza asker aldık. Ambulans geliyor, durdurmaya çalıştık, durmadı. Havaya ateş edince durdular. 'Nereye gidiyorsun?' dedim. 'Arkada yaralı var, hastaneye götürüyoruz.' dediler. Ambulansın kapısını açtım, beraber çalıştığımız istihbaratçı yüzbaşı ve akademide okuyan iki kurmay yüzbaşı, hain. A Haber baskınında vurulmuşlar. Onları indirdik ve derdest edip polis ekibine teslim ettik." Ala, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında darbecilerle girilen çatışmada Kurmay Albay Ertürk ile polis memuru Serdar Gökbayrak'ın şehit olduğunu, birçok asker ve polisin de yaralandığını anlattı. Ertürk'e, "Komutanım" diye bağırdığını ancak sesinin çıkmadığını gözyaşlarıyla anlatan Ala, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şehit olmuş. Ondan sonra bize de mermi atmaya başladılar. Biz de onlara karşılık verdik. Silah tutukluk yapıyor sandım. Yanımdaki uzman çavuş, 'Komutanım, silah tutukluk yapmamış, parmağınıza bakın.' dedi. Baktım, tetiği tutan parmak yok, onun için ateş edemiyorum. Bu arada polis memuru arkadaşı vurdular. Onu kurtarmaya giderken bir mermi daha yedim. Bize haince ateş ettiler. Helikopterin yanına düştüm. Kalbin yaklaşık 1,5 santim altından bir daha vuruldum. Ciğer acısı ve kan kokusu var ya, işte orada o olayı yaşadım. 'Öleceğiz' dedik, başka çaresi yok, her tarafımızdan vurulmuşuz. Sonra arkadaşlarımızı aradım. 'Çocuklarımı önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum.' dedim. Kelimeişehadet getirdim, başım dönmeye başladı. Ciğer acısıyla kan kokusu daha da şiddetlendi. Bayılmışım. Gözlerimi hastanede açtım. Beni oradan götürürken bazı FETÖ'cüler kaburgalarıma tekme atmış, kırmışlar. Orada bir de eziyet etmişler. Hastanede yoğun bakım odasına almışlar. Yoğun bakım odasında yine eziyet görmüşüz." "Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı, 'Ey milletim görev sizin' dedi" Ala, yaklaşık 2 ay hastanede tedavi gördüğünü, ilk müdahalede bulunan doktor sayesinde hayatta kaldığını vurgulayarak, hastanede bulunduğu sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonla aradığını ve birkaç dakika konuştuklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gece 02.00'de aramasının hayatında yaşadığı en önemli olay olduğunu belirten Ala, "Bu, vefanın göstergesidir. Askerlikte şöyle bir deyim vardır, 'Eğer komutan taşın arkasına saklanırsa ordusu dağın arkasına saklanır.' O günkü başkomutan kim? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Taşın arkasına saklanmadı. Çıktı televizyondan, 'Ey milletim görev sizin.' dedi. Ordu kimdi o gün? Millet. Onlar da dışarıya çıktı. Düşmana gerekli cevabı verdi. Ondan sonra da iyileştik elhamdülillah." ifadelerini kullandı. "15 Temmuz'u unutturmamamız lazım" Ala, ilk ateş edildiğinde cebindeki cep telefonunun parçalandığını, cüzdanının hasar aldığını, bu sayede ayakta kaldığını dile getirerek, şunları kaydetti: "O gece söylenecek sözler 251 şehit ve 2 bin 193 gazi tarafından yeterince söylendi. Yüce Allah bir daha böyle bir olayı bu millete yaşatmasın. Yaşatacakları da perişan etsin. 15 Temmuz'u unutturmamamız lazım. Gençlerimize unutturmamak için bunun gerçek bir ölüm kalım, yaşam meselesi olduğunu anlatmamız lazım. Tarih tekerrürden ibarettir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başkomutanımıza ve silah arkadaşlarına, onun nezdinde bu ülke için terini dahi dökmüş tüm insanlara, şehitlerimize, gazilerimize Rabb'imden rahmet diliyorum. Hayatta kalanlara da yüce Allah'ım sağlık, sıhhat ve huzur versin."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.