Uygulamalarımız appstore googleplay

#Ekonomi

gazeteci63.com - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Karacadağ Pirincinde Hasat Zamanı Haber

Karacadağ Pirincinde Hasat Zamanı

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde yetişen ve hasadına başlanılan tescilli Karacadağ pirincinden bu yıl 2 bin 500 ton rekolte bekleniyor Siverek Ziraat Odası Başkanı Ahmet Ersin Bucak: "Çeltikte dünyada kabul edilen dekar verimi 450 kilogram olarak fakat bizim bölgemizde bu 700 kilograma kadar çıkıyor" Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, eriyen kar sularıyla beslenen kaynaklarla yetiştirilen tescilli Karacadağ pirincinin üretim alanı devlet desteğiyle artıyor. Mayıs ayında çoğunlukla taşlık arazilere ekilen çeltik, eylül ayında düz arazilerde biçerdöverle biçilirken, eğimli arazilerde ise işçiler tarafından orakla toplanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığının "Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi" (TAKE) Projesi kapsamında bu yıl 18 üreticiye, 1460 dekar alanda 32 ton yüzde 70 devlet destekli çeltik tohumu dağıtımı yapıldı. Karacadağ pirincinin üretim alanı, bu yıl verilen desteklerle geçen yıla göre 300 dönüm artarak 3 bin 800 dekara çıktı. Siverek Ziraat Odası Başkanı Ahmet Ersin Bucak, AA muhabirine, Karacadağ pirincinin bölgeye has aroması ve tadı olduğunu söyledi. Günümüzde kullanılan tohumların yüksek verimliliğe sahip olduğunu dile getiren Bucak, "Karacadağ pirinci, Karacadağ bölgesinde ve Siverek'in batı bölgesinde derelerin ağzında suyun olduğu alanlarda ekilen bir çeşidimiz. Çeltikte dünyada kabul edilen dekar verimi 450 kilogram olarak fakat bizim bölgemizde bu 700 kilograma kadar çıkıyor. Rahatlıkla dekardan 600-650 kilogram veririm alabiliyoruz." şeklinde konuştu. Bucak, bu yıl İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından tohum dağıtımı yapılarak üreticilere önemli destekte bulunulduğunu belirtti. Yüksek rekolte bekleniyor Üründen bu yıl yüksek rekolte beklediklerini ifade eden Bucak, "Dekarda 650 kilogram civarında verim bekliyoruz. Bu da 2 bin 500 tona denk gelecek. Şu an itibarıyla da kilosu 120 TL civarında satılıyor." dedi. Üreticilerden Mazlum Doğan Ayata da Karacadağ pirincinin aroması ve tadının, soğuk suyla beslenmesinden dolayı farklı olduğunu kaydetti. Ayata, 2011 yılında çeltik ekimine başladığını, yıllık yaklaşık 100 dekarda üretim yaptığını bildirerek, "Rekolteden ümitliyiz, rekoltesi ve kalitesi iyi gözüküyor. Üretimden kaçmıyoruz, genç çiftçi olarak bunu devam ettirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa’da Tarlalar Beyaza Büründü Haber

Şanlıurfa’da Tarlalar Beyaza Büründü

Türkiye’nin en önemli tarım merkezlerinden biri olan Şanlıurfa’da, “beyaz altın” olarak adlandırılan pamukta hasat heyecanı başladı. Bölge genelinde pamuk tarlalarında hummalı bir çalışma sürerken, çiftçiler aylar süren emeğin karşılığını almak için tarlalara indi. Pamuk, hem bölge ekonomisinin hem de ülke tekstil sanayisinin en stratejik ürünlerinden biri olarak öne çıkıyor. Şanlıurfa, Türkiye’deki pamuk üretiminin büyük bir bölümünü karşılayarak ülke ekonomisine önemli katkı sağlıyor. Hasat sezonunun başlamasıyla birlikte tarlalarda hareketlilik arttı. Erken saatlerde başlayan pamuk toplama çalışmaları, modern toplama makineleri sayesinde hızlı bir şekilde veya tarım işçileri tarafından devam ediyor. Pamuk üreticileri, bu yılki hasattan umutlu olduklarını belirterek, “Pamuk bizim geçim kaynağımız. Uzun bir süredir tarlada büyük emek verdik. Şimdi emeğimizin karşılığını almayı bekliyoruz. Devletimizden fiyat konusunda destek bekliyoruz.” dedi. Pamuk, sadece üreticiler için değil; iplik, tekstil, yağ ve yem sanayileri için de önemli bir ekonomik değer taşıyor. Bölgede pamuk üretiminin artması, tarıma dayalı sanayinin gelişmesine ve istihdamın artmasına da katkı sağlıyor. Ziraat mühendisleri ise üreticilere hasat sonrası dikkat edilmesi gereken konularda uyarılarda bulunarak, özellikle ürünün temiz toplanması, doğru depolanması ve fire kaybının önlenmesi gerektiğini vurguladı. Pamuk hasadının Ekim ayı boyunca sürmesi ve Kasım ayı ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor. Şanlıurfa’da pamuk tarlalarında yaşanan bu hareketlilik, bir yandan bölgeye bereket getirirken diğer yandan “beyaz altın”ın değerini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Şanlıurfa'da Fıstığa Verilen Önem Haber

Şanlıurfa'da Fıstığa Verilen Önem

Şanlıurfa'da kuşaklar öncesinde dikilen ve yaşları 500 yılı bulan tarihi fıstık ağaçları meyve vermeyi sürdürüyor. Şanlıurfa baklava, çikolata, hamurlu tatlılar ve yemeklerin yapımında kullanılan fıstığın en çok üretildiği illerin başında geliyor. Suyu, güneşi ve bereketli topraklarıyla bilinen kentte, fıstık yetiştiriciliği asırlar öncesine dayanıyor. Asırlarca önce dikilen ve özenle bakımları yapılan fıstık ağaçları adeta bereket saçıyor. Normal fıstık ağaçları ortalama 50 kilogram meyve verirken büyük ağaçlarda verim, 3 kata kadar çıkıyor. Kentin en eski fıstık ağaçlarının bulunduğu Karaköprü ilçesinin Esemkulu Mahallesi arazilerinde, yaşları 500 civarında olan 183 fıstık ağacı bulunuyor. Halen meyve vermeyi sürdüren fıstık ağaçlarının gövde kalınlıkları 3 metreyi aşıyor. Mahalle civarında yetiştirilen ve "keten köyneği fıstığı" olarak bilinen fıstık da 3 yıl önce Türk Patent ve Marka Kurumunca (TÜRKPATENT) tescil belgesi aldı. "Fıstık üretimi milattan öncesine dayanıyor" Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İzzet Açar, AA muhabirine, bölgedeki fıstık üretiminin çok eski tarihlere dayandığını söyledi. Türkiye'nin toplam fıstık üretiminin 400 bin tona yakın olduğunu belirten Açar, "Fıstık, yapısı itibarıyla bir yıl ürün verir, bir yıl ürün vermez. Şanlıurfa, yaklaşık 200 bin ton fıstık üretimiyle Türkiye'nin önemli bir üreticisidir." dedi. Prof. Dr. Açar, Şanlıurfa'nın kadim bir şehir olması dolayısıyla kültürünün de eskilere dayandığını belirterek "Orta Fırat Havzası dediğimiz Yukarı Mezopotamya Bölgesi Atatürk Barajı'nın altından başlayarak Suriye sınırına kadar olan bölgede fıstık kültürü çok eski, milattan öncesine kadar dayanıyor. O günden bugüne bölgede yetiştiriciliğin yapıldığı biliniyor. Burada eski anıt ağaç olarak da tescillenen 450-500 yaşında olan fıstık ağaçlarımız var. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekibiyle Halfeti ilçesinde de 475 yaşında olan bir fıstık ağacını anıt ağaç olarak tescilledik." diye konuştu. Lezzeti ve kilogramı fazla Esemkulu Mahallesi sakinlerinden Müslüm Çoban da atalarından miras kalan fıstık ağaçlarının kendileri için manevi değerinin bulunduğunu belirtti. Çoban, "Burada atalarımızdan, dedelerimizden duyduğumuz hep fıstık yetiştiriciliği yapılıyor. Şanlıurfa'nın en önemli tarımsal ürünlerinden birisi fıstık. 50 yaşındaki ağaçlarımızdan 50 kilogram fıstık alırken böylesi büyük ağaçlarımızdan 150 kilogram fıstık alıyoruz. Bu bakımdan fıstık ağaçlarımızın yaşı ilerledikçe kilosu ve lezzeti de artıyor." diye konuştu. Bir diğer üretici Enver Çelik ise mahallelerindeki tarihi fıstık ağaçlarının hayatta kalması için çaba gösterdiklerini anlattı. Fıstık ağaçlarının asırlar önce tek sıra halinde nizami bir şekilde dikildiğini anlatan Çelik, ağaçların veriminden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Devlet Desteğiyle İşinin Patronu Oldu Haber

Devlet Desteğiyle İşinin Patronu Oldu

Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde yaşayan 29 yaşındaki Kamil Güneş, üniversiteden mezun olduktan sonra hayallerinin peşinden giderek devlet destekli kurduğu serada yılda iki ürün yetiştiriyor. Akrabalarının önerisiyle 2016 yılında kendi imkanlarıyla kurdukları serada ailesiyle sebze üretmeye başlayan Güneş, bu alanda kendini geliştirmek için Akdeniz Üniversitesi Kumluca Meslek Yüksekokulu Seracılık Bölümünü okudu. Mezun olduktan sonra memleketine dönen Güneş, sosyal medyada gördüğü Tarım ve Orman Bakanlığının Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi kapsamında "Kontrollü Örtü Altı Yetiştiriciliği Projesi"ne başvurdu. Güneş, devletten aldığı destekle 2 yıl önce kırsal Boydere Mahallesi'nde 1500 metrekare alana serasını kurdu. Kamil Güneş, AA muhabirine, kurduğu serada kendi işini yaptığı için çok mutlu olduğunu anlattı. Tarım ve Orman Bakanlığının desteğinden yararlanarak 250 bin lira hibe aldığını ifade eden Güneş, şöyle konuştu: "1,5 dönümde bir sera kurduk. Biber üretiminden ortalama yılda 10-15 ton arası ürün alıyoruz. İkinci ürün olarak ise 10 bin adet marul dikiyoruz. Yılda iki ürün alıyoruz. Ekim ayı içerisinde marul dikip ocakta hasat etmeye başlıyoruz. Onun hasadından sonra tekrardan biber dikerek üretimimiz devam ediyor." Örtü altı yetiştiricilikle 3 kat fazla ürün alıyor Güneş, örtü altında yetiştirilen üründen alınan verimin normal ekilen üründen yaklaşık 3 kat daha fazla olduğunu dile getirdi. Kendisini seracılıkta geliştirmek için Seracılık Bölümü'nü okuduğunu belirten Güneş, şunları kaydetti: "Eğitimini aldığınız zaman hastalık ve zararlarla mücadele etmek daha kolay oluyor. Önceden bildiğiniz ve gördüğünüz için daha kolay. Hem teorik hem uygulama bir araya geldiği zaman sonucunu da alıyorsunuz. İşiniz daha kolaylaşıyor." Güneş, kendisi gibi genç girişimcilere örtü altı yetiştiriciliğini tavsiye etti.

Kredi Başvuruları Yarın Başlıyor Haber

Kredi Başvuruları Yarın Başlıyor

KOBİ'lere destek olmak için oluşturulan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Nefes Kredisi'nde yeni dönem başvuruları yarından itibaren alınacak. Birlikten yapılan yazılı açıklamaya göre, TOBB, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve bankalar tarafından KOBİ'lere destek olmak için oluşturulan Nefes Kredisi'nde yeni dönem 2 Ekim itibarıyla başlayacak. KOBİ'lere uygun koşullarda finansman desteği sağlamayı amaçlayan krediye, TOBB'a bağlı tüm oda-borsa üyesi işletmeler başvurabilecek. İşletmeler, TOBB Nefes Kredisi başvurularını Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Denizbank, Garanti Bankası, Akbank ve Ziraat Katılım şubelerine yapabilecek. Bir firma azami 1,5 milyon lira kredi kullanabilecek. Krediler, 6 ay anapara ödemesiz, azami 36 ay vadeli olacak. Kredi, 24 aya kadar yüzde 33, 24 ay üzerinde ise yüzde 32 faizle kullandırılacak. Kredi hacminin büyüklüğü de 25 milyar lira olarak belirlendi. Bu yılın temmuz ayında verilen TOBB Nefes Kredisi'yle 23 bin 515 firmaya 30 milyar lira destek sağlanmıştı. "KOBİ'lerimizin nakit akışını korumak için 'nefes' olacak kaynak oluşturduk" Açıklamada görüşlerine yer verilen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, KOBİ'lerin yaşadığı en büyük sıkıntının finansmana erişim olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Özellikle KOBİ kredilerine uygulanan büyüme sınırı, krediye erişimi zorlaştırıyor. Böyle bir dönemde KOBİ'lerimizin nakit akışını korumak için gerçekten 'nefes' olacak kaynak oluşturduk. Amacımız, zor günlerde KOBİ'lerimizin yanında durup çarkların dönmesini sağlamak. Bu kapsamda, TOBB, KGF ve bankalar güç birliği yaptık. KGF Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen'e ve katılan tüm bankaların yöneticilerine verdikleri destek ve katkılardan dolayı teşekkür ediyorum."

Binlerce Personel Alımı Olacak Haber

Binlerce Personel Alımı Olacak

Sağlık Bakanlığı, merkez ve taşra teşkilatında görevlendirilmek üzere 15 bin 247 sözleşmeli personel alınacağını duyurdu. Resmi Gazete'nin bugünkü yayımlanan sayısında yer alan Sağlık Bakanlığının ilanına göre, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilmek üzere 15 bin 247 sözleşmeli personel, Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirmeyle alınacak. Adaylar başvurularını, 29 Eylül - 6 Ekim tarihleri arasında tercih kılavuzunda belirtilen kurallara göre, ÖSYM'nin internet sitesi üzerinden TC kimlik numarası ve şifresini girerek yapabilecek. ÖSYM veya Sağlık Bakanlığına posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacak. Sözleşmeli sağlık personeli pozisyonlarının ünvan, branş, sayı ve öğrenim düzeylerine göre dağılımlarına ilişkin detaylara Resmi Gazete'de yer alan ilandan ulaşılabiliyor. Bakan Memişoğlu'ndan alıma ilişkin paylaşım Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, sözleşmeli personel ve sürekli işçi alımında ilişkin NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın müjdelediği 37 bin personel alımının ilk aşamasında 19 bin kişiyi istihdam etmiştik. Şimdi ikinci aşamaya geçiyoruz. 15 bin 247 sözleşmeli personel, 2 bin 753 sürekli işçi olmak üzere toplam 18 bin yeni personel alımı yapılacaktır. Sözleşmeli personel alımı için ÖSYM'nin resmi internet sitesi üzerinden yayımlanacak kılavuz ile tercihler yapılacaktır. Sürekli işçi alımı ise önümüzdeki günlerde İŞKUR tarafından ilan edilecektir. Bu atamaların ülkemize, milletimize ve büyük sağlık ailemize hayırlı olmasını diliyorum."

En Yüksek Yıllık Artışa Hazırlanıyor Haber

En Yüksek Yıllık Artışa Hazırlanıyor

Altının onsu bu yıl yatırımcısına yüzde 40'ın üzerinde kazandırırken, 1979'dan sonraki en yüksek yıllık artışa doğru ilerliyor. Jeopolitik riskler, küresel ekonomiye dair endişeler, merkez bankalarının altın talebi ve ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz indirim sürecine ilişkin beklentiler, altın fiyatlarını destekliyor. Bu gelişmelere Fed'in bağımsızlığına dair endişelerin de eklenmesi yatırımcıların altına yönelim hızını artırdı. Yıla 2 bin 623 dolardan başlayan altının onsu, bu gelişmelerin etkisiyle alış ağırlıklı bir seyir izledi. Aylık bazda bakıldığında, ons altın fiyatı ocakta yüzde 6,67, şubatta yüzde 2,17, martta yüzde 9,26, nisanda yüzde 5,26, mayısta yüzde 0,03, haziranda yüzde 0,41 arttı. Altının onsu, temmuz ayında yüzde 0,39 değer kaybetti, ağustosta yüzde 4,8 değer kazandı. Ons fiyatı eylül ayında ise bugün itibarıyla yüzde 8,54 yükseldi. Yılın başından bu yana rekor seviyesini 3 bin 791 dolara çıkaran altının onsu, bu dönemde yatırımcısına yaklaşık yüzde 43 kazandırdı. Ons altın 1979'dan bu yana en yüksek yıllık artışa doğru ilerliyor. Altının onsu 1979 yılında yatırımcısına yüzde 126,5 kazandırmıştı. Capital Economics İklim ve Emtia Ekonomisti Hamad Hussain, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Fed'e ilişkin faiz indirimi beklentilerinin artması, Bankanın bağımsızlığına ilişkin endişeler ve borç sürdürülebilirliği endişeleri, altın fiyatlarının rekor seviyelere çıkmasını desteklemiş görünüyor." dedi. Hussain, büyük merkez bankalarının alımları ve Çin'deki güçlü yatırımcı talebi gibi bazı destekleyici unsurların altındaki yükseliş trendi için temel itici güç olmaya devam ettiğini belirtti. Bu nedenle altın fiyatlarındaki yükseliş trendinin süreceği öngörüsünde bulunan Hussain, altının ons fiyatının gelecek yıl 4 bin dolara ulaşabileceğini ifade etti.

Anız Yakmadan Tarım Oluyormuş Haber

Anız Yakmadan Tarım Oluyormuş

Türkiye'nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden Şanlıurfa'da, sürdürülebilir tarımı desteklemek ve üretim maliyetlerini düşürmek amacıyla anıza ekim (toprağa doğrudan ekim) yönteminin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Tarım ve Orman Bakanlığı GAP Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürlüğü (GAPTAEM), toprak sağlığını koruyan, yakıt, iş gücü ve makine giderlerinde tasarruf sağlayan bu yöntem için pilot çalışma yürüttü. Çalışma kapsamında, GAPTAEM teknik personeli ziraat yüksek mühendisi Ahmet Çıkman, 40 dekar arazide ikinci ürün olarak pamuk ve mısır ekimi yaptı. Geleneksel toprak işleme yöntemlerine alternatif olarak uygulanan anıza ekim tekniğiyle, tarımsal verimlilik, toprak sağlığı ve maliyet gibi birçok başlıkta olumlu sonuçlar elde edildi. Bu yöntemin bölgede yaygınlaştırılması amaçlanıyor. GAPTAEM Müdürü İbrahim Halil Çetiner, AA muhabirine, anıza ekim yönteminin çiftçilere önemli avantajlar sağladığını söyledi. Mercimek ve nohut gibi baklagillerin hasadından sonra toprağı pulluklarla sürmeden veya nadasa bırakmadan minimum işleyerek anıza ekim yaptıklarını belirten Çetiner, şöyle devam etti: "Bu yöntemle anız yakma gibi olumsuz uygulamaların önüne geçilmiş oluyor. Masraflar açısından bakıldığında, yakıttan tasarruf sağlanırken, makine ve ekipman giderleri de düştüğü için yüzde 50'ye yakın bir maliyet avantajı elde ediliyor. Ayrıca bu yöntem, toprağın verimini ve su tutma kapasitesini artırıyor. Bu durum, sulamada su kaybını önlediği için bizim de arzu ettiğimiz bir sonuç olarak ortaya çıkıyor." "Toprağın organik madde miktarı yükseliyor" Anıza ekim yönteminin her anlamda olumlu sonuç vermesinin kendilerini mutlu ettiğini dile getiren Çetiner, şunları söyledi: "Toprağın organik madde miktarı yükseliyor. Bitkilerimizin anıza ekim yapılmasına rağmen diğer ekim yöntemlerindeki bitkilerle arasında hiçbir fark bulunmuyor hatta verim açısından daha yüksek sonuçlar elde etmeyi bekliyoruz. Bunun en önemli nedeni, toprağın organik madde açısından zenginleşmesi ve önceki bitkinin mercimek, nohut gibi baklagillerden oluşmasıdır. Baklagiller, havadaki serbest azotu bağlayarak toprağa kazandırır. Bu da azotlu gübreleme yapılmış gibi bir fayda sağlayarak verimliliği artırır." "Organik madde yönünden toprağımızı koruyor" Ahmet Çıkman da bu yöntemin sağladığı ekonomik faydanın direkt çiftçinin cebine yansıdığını, yöntemin hem ana ürün hem de ikinci üründe kullanılabileceğini belirtti. Toprak yüzeyi sap ile saman atıklarıyla kaplı olduğu için nem kaybının ve sulama miktarının azalacağına dikkati çeken Çıkman, şunları kaydetti: "Önceliğimiz su tasarrufu sağlıyor. Organik madde yönünden toprağımızı koruyor. Ondan sonra toprağımızı uzun süre biz sürdüğümüz için toprağın yapısı bozulmakta. Yapısı bozulduğu zaman da toprakta tozlaşma dediğimiz dispersiyon olayı oluyor. Bu da infiltrasyon (yağmur veya sulama sularının toprak profili boyunca yer çekiminin etkisiyle yüzeyden aşağıya doğru inmesi) kapasitesinin düşmesine, yüzey akışının artmasına ve erozyona sebep olmaktadır. Anız yakmadığımız için hem toprağımızı hem çevremizi koruyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.