Uygulamalarımız appstore googleplay

#Ekonomi

gazeteci63.com - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Asgari Ücret Komisyonu Toplandı Haber

Asgari Ücret Komisyonu Toplandı

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2026'da geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamındaki ilk toplantısını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında gerçekleştirdi. Toplantıya, Çalışma Genel Müdürü Oğuz Tuncay başkanlık etti. İşçi kesimini temsil eden TÜRK-İŞ temsilcilerinin yer almadığı toplantıya, hükümet temsilcileri ile işveren tarafını temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsilcileri katıldı. TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, toplantı öncesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gelerek Bakan Vedat Işıkhan ile ön görüşme gerçekleştirdi. Toplantıya, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da katıldı. Bu görüşmede, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına katılmama gerekçelerini içeren dosyayı Bakan Işıkhan'a teslim eden Ağar, daha sonra Bakanlık bahçesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Ağar, TÜRK-İŞ'in, 1974'ten bu yana Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçileri temsil ettiğini belirterek "Ancak Komisyonun mevcut yapısı, yıllardır işçilerin karar süreçlerinde etkili bir şekilde yer almasına imkan tanımamakta, kararlar çoğunlukla hükümet ve işveren kesiminin oylarıyla alınmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. TÜRK-İŞ'in 24 Aralık 2024'te aldığı kararla, gerçek anlamda adil ve demokratik bir yapıya kavuşturulana kadar komisyon çalışmalarına katılmayacağını kamuoyuyla paylaştığını anımsatan Ağar, söz konusu tarihten bu yana geçen yaklaşık bir yılda komisyonun yapısı ve işleyişine ilişkin hiçbir iyileştirme yapılmadığını söyledi. "TÜRK-İŞ, 2026 yılı Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına katılmayacaktır" Ağar, "TÜRK-İŞ, almış olduğu kararın arkasındadır ve 2026 yılı Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına katılmayacaktır. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki Asgari Ücret Tespit Komisyonunun üye sayıları ve yapısı tartışılabilir olmakla birlikte asgari ücretin seviyesini belirleyen esas unsur ekonomik göstergelerin gerçeğe uygun biçimde değerlendirilmesidir. Bu nedenle, üye sayılarındaki değişimlerden bağımsız olarak, ücret tespitinin ekonomik veri temelli yapılması zorunludur." ifadelerini kullandı. Geçen yıl TÜİK tarafından açıklanan yüzde 44,38 oranındaki enflasyona rağmen asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapıldığını anımsatan Ağar, yapılan zammın enflasyon oranının altında kaldığını dile getirdi. Ekonomideki gelişmelerin çalışanları ve emeklileri derinden etkilendiğini belirten Ağar, "Türkiye ekonomisi son yıllarda büyümekte, Gayri Safi Milli Hasıla artmakta ve kişi başına düşen gelir yükselmektedir. Ancak bu büyümenin oluşturduğu refah, çalışanlara ve emeklilere yansımamakta, gelir artışı toplumun geniş kesimlerine ulaşmamaktadır." değerlendirmesinde bulundu. "Öncelikle geçtiğimiz yıl karşılanmayan yüzde 14,38'lik enflasyon kaybı telafi edilmeli" Ramazan Ağar, işçi ve emeklilerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını ifade ederek "Bu nedenlerle asgari ücret belirlenirken öncelikle geçtiğimiz yıl karşılanmayan yüzde 14,38'lik enflasyon kaybı tam olarak telafi edilmelidir. Buna ek olarak gıda, ulaşım, kira, eğitim ve fatura kalemlerinde art arda yaşanan yüksek fiyat artışları ile gerçekleşen enflasyonun yol açtığı kayıplar eksiksiz biçimde karşılanmalıdır. Tüm bunların ötesinde ekonomik büyümenin oluşturduğu refahın işçiye yansıtılmasını sağlayacak ilave bir artış yapılması zorunludur." diye konuştu. Asgari ücretin taban ücret olmaktan çıkarak ortalama ücrete dönüştüğünü bildiren Ağar, "Bugün çalışanların yarısından fazlası ya asgari ücretle ya da asgari ücrete çok yakın bir ücretle çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu durum, ücret skalasının daralmasına, mesleki kıdem ve vasıf düzeylerinin ücretlere yansımamasına yol açmaktadır. Mevcut eğilim sürdüğü takdirde çalışma barışının bozulmasıyla birlikte nitelikli işgücünün de asgari ücret seviyesine sıkışması riski ortaya çıkacaktır." ifadelerini kullandı. "Asgari ücret artarsa enflasyon artar" iddiasının, ekonomik verilerle ve enflasyonun temel dinamikleriyle uyumlu olmadığını savunan Ağar, "2025 yılının temmuz ayında asgari ücrete herhangi bir artış yapılmamasına rağmen fiyatların yükselmeyi sürdürmesi, enflasyonun kaynağının ücretler olmadığını açık biçimde göstermektedir." dedi. "İnsan onuruna yaraşır bir gelir düzeyi sağlamak devletin temel sorumluluğu" Asgari ücret artışının istihdamı azaltacağı yönündeki söylemlerin gerçekçi olmadığını da savunan Ağar, sendikal örgütlenmenin olmadığı iş yerlerinde işçinin, 2-3 işçinin işini yapmaya zorlandığını, ağır çalışma koşullarının iş sağlığı ve güvenliğini ciddi biçimde tehdit ettiğini bildirdi. Ramazan Ağar, şunları kaydetti: "Yoksulluğu ve hayat pahalılığını en ağır biçimde yaşayan asgari ücretliler, işsizler ve emekliler için insan onuruna yaraşır bir gelir düzeyi sağlamak devletin temel sorumluluğudur. Her bireyin insanca yaşama hakkı, sosyal devlet ilkesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle, işçilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yaşam kalitesini koruyabilecek ve geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacak gelir politikalarının hayata geçirilmesi zorunludur. TÜRK-İŞ, bu hakkın eksiksiz biçimde tanınması ve uygulanması için kararlı mücadelesini sürdürecektir. TÜRK-İŞ olarak, toplumun en temel hakkı olan adil gelir ve yaşanabilir ücret için tüm kesimleri sorumluluk almaya ve gerçekçi adımlar atmaya davet ediyoruz."

AK Parti Sözcüsü Çelik, Urfa’da Haber

AK Parti Sözcüsü Çelik, Urfa’da

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 11. Genç Türkiye Forumu'na katılan gençlerin değerlendirmelerinin, yapılan soru-cevapların siyasi çalışmalarında yol gösterici olacağını belirtti. Çelik, Türkiye Gençlik STK'leri Platformu (TGSP) tarafından "Gençlerin Terörsüz Türkiye Algısı" temasıyla Şanlıurfa'da düzenlenen 11. Genç Türkiye Forumu'na katıldı. Basına kapalı düzenlenen ve moderatörlüğünü Dilara Sayan'ın yaptığı genel müzakere oturumuna katılan Çelik, çıkışta gazetecilere değerlendirmede bulundu. TGSP'nin çeşitli masalarda gündem başlıklarıyla çalışma yaptığını belirterek, "Burada Terörsüz Türkiye başlığı adı altında terör ve psikoloji, dış politika, ekonomi, çeşitli psikolojik süreçler gibi çok boyutlu, gerçekten literatüre hakim olanların bileceği, inceliklerle donanmış birçok çalışma, çeşitli workshoplar halinde, çeşitli masalarda gençler tarafından dün gerçekleştirilmiş." dedi. Çelik, bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan soruları cevapladıklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortaya çıkan tablo, gerçekten genç arkadaşlarımızın, genç kardeşlerimizin Türkiye'nin temel meseleleri, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi meselelerle ilgili her birinin biraz siyasal özgü olarak fikirlerini ortaya koydukları, fikirlerini net bir şekilde tartıştıkları, bunları soruya çevirdikleri, neredeyse her bir konuyu 180 derece çerçeveleyecek şekilde, 360 derece görecek şekilde bir performans ortaya koydukları bir toplantı oldu. Gerçekten sorular son derece kapsamlıydı ve son derece incelikliydi. Bu soruların belli çalışmalar neticesinde yapıldığı ve bu çalışmaların neticesi olarak ortaya çıktığı çok belli. O yüzden bütün arkadaşlarımızı tebrik ediyorum." Çelik, gençlerin çalışmalarının kendilerine siyasette yol göstereceğini, yol haritalarının güncellenmesi bakımından bunları ele alacaklarını ifade etti. Forumun Şanlıurfa'da gerçekleşmesinin ayrı bir kıymeti olduğuna dikkati çeken Çelik, "Buradaki misafirperverlik, organizasyon ve genç arkadaşlarımızın Türkiye'nin her yerinden katılmış olması büyük bir zenginlik. Benim için de son derece farklı ve son derece verimli bir deneyim oldu." diye konuştu. Programa, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, TGSP Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Ustaosmanoğlu, gençler ve davetliler katıldı.

Karacadağ Pirincinde Hasat Zamanı Haber

Karacadağ Pirincinde Hasat Zamanı

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde yetişen ve hasadına başlanılan tescilli Karacadağ pirincinden bu yıl 2 bin 500 ton rekolte bekleniyor Siverek Ziraat Odası Başkanı Ahmet Ersin Bucak: "Çeltikte dünyada kabul edilen dekar verimi 450 kilogram olarak fakat bizim bölgemizde bu 700 kilograma kadar çıkıyor" Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, eriyen kar sularıyla beslenen kaynaklarla yetiştirilen tescilli Karacadağ pirincinin üretim alanı devlet desteğiyle artıyor. Mayıs ayında çoğunlukla taşlık arazilere ekilen çeltik, eylül ayında düz arazilerde biçerdöverle biçilirken, eğimli arazilerde ise işçiler tarafından orakla toplanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığının "Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi" (TAKE) Projesi kapsamında bu yıl 18 üreticiye, 1460 dekar alanda 32 ton yüzde 70 devlet destekli çeltik tohumu dağıtımı yapıldı. Karacadağ pirincinin üretim alanı, bu yıl verilen desteklerle geçen yıla göre 300 dönüm artarak 3 bin 800 dekara çıktı. Siverek Ziraat Odası Başkanı Ahmet Ersin Bucak, AA muhabirine, Karacadağ pirincinin bölgeye has aroması ve tadı olduğunu söyledi. Günümüzde kullanılan tohumların yüksek verimliliğe sahip olduğunu dile getiren Bucak, "Karacadağ pirinci, Karacadağ bölgesinde ve Siverek'in batı bölgesinde derelerin ağzında suyun olduğu alanlarda ekilen bir çeşidimiz. Çeltikte dünyada kabul edilen dekar verimi 450 kilogram olarak fakat bizim bölgemizde bu 700 kilograma kadar çıkıyor. Rahatlıkla dekardan 600-650 kilogram veririm alabiliyoruz." şeklinde konuştu. Bucak, bu yıl İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından tohum dağıtımı yapılarak üreticilere önemli destekte bulunulduğunu belirtti. Yüksek rekolte bekleniyor Üründen bu yıl yüksek rekolte beklediklerini ifade eden Bucak, "Dekarda 650 kilogram civarında verim bekliyoruz. Bu da 2 bin 500 tona denk gelecek. Şu an itibarıyla da kilosu 120 TL civarında satılıyor." dedi. Üreticilerden Mazlum Doğan Ayata da Karacadağ pirincinin aroması ve tadının, soğuk suyla beslenmesinden dolayı farklı olduğunu kaydetti. Ayata, 2011 yılında çeltik ekimine başladığını, yıllık yaklaşık 100 dekarda üretim yaptığını bildirerek, "Rekolteden ümitliyiz, rekoltesi ve kalitesi iyi gözüküyor. Üretimden kaçmıyoruz, genç çiftçi olarak bunu devam ettirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa’da Tarlalar Beyaza Büründü Haber

Şanlıurfa’da Tarlalar Beyaza Büründü

Türkiye’nin en önemli tarım merkezlerinden biri olan Şanlıurfa’da, “beyaz altın” olarak adlandırılan pamukta hasat heyecanı başladı. Bölge genelinde pamuk tarlalarında hummalı bir çalışma sürerken, çiftçiler aylar süren emeğin karşılığını almak için tarlalara indi. Pamuk, hem bölge ekonomisinin hem de ülke tekstil sanayisinin en stratejik ürünlerinden biri olarak öne çıkıyor. Şanlıurfa, Türkiye’deki pamuk üretiminin büyük bir bölümünü karşılayarak ülke ekonomisine önemli katkı sağlıyor. Hasat sezonunun başlamasıyla birlikte tarlalarda hareketlilik arttı. Erken saatlerde başlayan pamuk toplama çalışmaları, modern toplama makineleri sayesinde hızlı bir şekilde veya tarım işçileri tarafından devam ediyor. Pamuk üreticileri, bu yılki hasattan umutlu olduklarını belirterek, “Pamuk bizim geçim kaynağımız. Uzun bir süredir tarlada büyük emek verdik. Şimdi emeğimizin karşılığını almayı bekliyoruz. Devletimizden fiyat konusunda destek bekliyoruz.” dedi. Pamuk, sadece üreticiler için değil; iplik, tekstil, yağ ve yem sanayileri için de önemli bir ekonomik değer taşıyor. Bölgede pamuk üretiminin artması, tarıma dayalı sanayinin gelişmesine ve istihdamın artmasına da katkı sağlıyor. Ziraat mühendisleri ise üreticilere hasat sonrası dikkat edilmesi gereken konularda uyarılarda bulunarak, özellikle ürünün temiz toplanması, doğru depolanması ve fire kaybının önlenmesi gerektiğini vurguladı. Pamuk hasadının Ekim ayı boyunca sürmesi ve Kasım ayı ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor. Şanlıurfa’da pamuk tarlalarında yaşanan bu hareketlilik, bir yandan bölgeye bereket getirirken diğer yandan “beyaz altın”ın değerini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Şanlıurfa'da Fıstığa Verilen Önem Haber

Şanlıurfa'da Fıstığa Verilen Önem

Şanlıurfa'da kuşaklar öncesinde dikilen ve yaşları 500 yılı bulan tarihi fıstık ağaçları meyve vermeyi sürdürüyor. Şanlıurfa baklava, çikolata, hamurlu tatlılar ve yemeklerin yapımında kullanılan fıstığın en çok üretildiği illerin başında geliyor. Suyu, güneşi ve bereketli topraklarıyla bilinen kentte, fıstık yetiştiriciliği asırlar öncesine dayanıyor. Asırlarca önce dikilen ve özenle bakımları yapılan fıstık ağaçları adeta bereket saçıyor. Normal fıstık ağaçları ortalama 50 kilogram meyve verirken büyük ağaçlarda verim, 3 kata kadar çıkıyor. Kentin en eski fıstık ağaçlarının bulunduğu Karaköprü ilçesinin Esemkulu Mahallesi arazilerinde, yaşları 500 civarında olan 183 fıstık ağacı bulunuyor. Halen meyve vermeyi sürdüren fıstık ağaçlarının gövde kalınlıkları 3 metreyi aşıyor. Mahalle civarında yetiştirilen ve "keten köyneği fıstığı" olarak bilinen fıstık da 3 yıl önce Türk Patent ve Marka Kurumunca (TÜRKPATENT) tescil belgesi aldı. "Fıstık üretimi milattan öncesine dayanıyor" Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İzzet Açar, AA muhabirine, bölgedeki fıstık üretiminin çok eski tarihlere dayandığını söyledi. Türkiye'nin toplam fıstık üretiminin 400 bin tona yakın olduğunu belirten Açar, "Fıstık, yapısı itibarıyla bir yıl ürün verir, bir yıl ürün vermez. Şanlıurfa, yaklaşık 200 bin ton fıstık üretimiyle Türkiye'nin önemli bir üreticisidir." dedi. Prof. Dr. Açar, Şanlıurfa'nın kadim bir şehir olması dolayısıyla kültürünün de eskilere dayandığını belirterek "Orta Fırat Havzası dediğimiz Yukarı Mezopotamya Bölgesi Atatürk Barajı'nın altından başlayarak Suriye sınırına kadar olan bölgede fıstık kültürü çok eski, milattan öncesine kadar dayanıyor. O günden bugüne bölgede yetiştiriciliğin yapıldığı biliniyor. Burada eski anıt ağaç olarak da tescillenen 450-500 yaşında olan fıstık ağaçlarımız var. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekibiyle Halfeti ilçesinde de 475 yaşında olan bir fıstık ağacını anıt ağaç olarak tescilledik." diye konuştu. Lezzeti ve kilogramı fazla Esemkulu Mahallesi sakinlerinden Müslüm Çoban da atalarından miras kalan fıstık ağaçlarının kendileri için manevi değerinin bulunduğunu belirtti. Çoban, "Burada atalarımızdan, dedelerimizden duyduğumuz hep fıstık yetiştiriciliği yapılıyor. Şanlıurfa'nın en önemli tarımsal ürünlerinden birisi fıstık. 50 yaşındaki ağaçlarımızdan 50 kilogram fıstık alırken böylesi büyük ağaçlarımızdan 150 kilogram fıstık alıyoruz. Bu bakımdan fıstık ağaçlarımızın yaşı ilerledikçe kilosu ve lezzeti de artıyor." diye konuştu. Bir diğer üretici Enver Çelik ise mahallelerindeki tarihi fıstık ağaçlarının hayatta kalması için çaba gösterdiklerini anlattı. Fıstık ağaçlarının asırlar önce tek sıra halinde nizami bir şekilde dikildiğini anlatan Çelik, ağaçların veriminden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Devlet Desteğiyle İşinin Patronu Oldu Haber

Devlet Desteğiyle İşinin Patronu Oldu

Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde yaşayan 29 yaşındaki Kamil Güneş, üniversiteden mezun olduktan sonra hayallerinin peşinden giderek devlet destekli kurduğu serada yılda iki ürün yetiştiriyor. Akrabalarının önerisiyle 2016 yılında kendi imkanlarıyla kurdukları serada ailesiyle sebze üretmeye başlayan Güneş, bu alanda kendini geliştirmek için Akdeniz Üniversitesi Kumluca Meslek Yüksekokulu Seracılık Bölümünü okudu. Mezun olduktan sonra memleketine dönen Güneş, sosyal medyada gördüğü Tarım ve Orman Bakanlığının Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi kapsamında "Kontrollü Örtü Altı Yetiştiriciliği Projesi"ne başvurdu. Güneş, devletten aldığı destekle 2 yıl önce kırsal Boydere Mahallesi'nde 1500 metrekare alana serasını kurdu. Kamil Güneş, AA muhabirine, kurduğu serada kendi işini yaptığı için çok mutlu olduğunu anlattı. Tarım ve Orman Bakanlığının desteğinden yararlanarak 250 bin lira hibe aldığını ifade eden Güneş, şöyle konuştu: "1,5 dönümde bir sera kurduk. Biber üretiminden ortalama yılda 10-15 ton arası ürün alıyoruz. İkinci ürün olarak ise 10 bin adet marul dikiyoruz. Yılda iki ürün alıyoruz. Ekim ayı içerisinde marul dikip ocakta hasat etmeye başlıyoruz. Onun hasadından sonra tekrardan biber dikerek üretimimiz devam ediyor." Örtü altı yetiştiricilikle 3 kat fazla ürün alıyor Güneş, örtü altında yetiştirilen üründen alınan verimin normal ekilen üründen yaklaşık 3 kat daha fazla olduğunu dile getirdi. Kendisini seracılıkta geliştirmek için Seracılık Bölümü'nü okuduğunu belirten Güneş, şunları kaydetti: "Eğitimini aldığınız zaman hastalık ve zararlarla mücadele etmek daha kolay oluyor. Önceden bildiğiniz ve gördüğünüz için daha kolay. Hem teorik hem uygulama bir araya geldiği zaman sonucunu da alıyorsunuz. İşiniz daha kolaylaşıyor." Güneş, kendisi gibi genç girişimcilere örtü altı yetiştiriciliğini tavsiye etti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.