Uygulamalarımız appstore googleplay

#Ege Bölgesi

gazeteci63.com - Ege Bölgesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ege Bölgesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

3 Ayda 16 Bin Deprem Oldu Haber

3 Ayda 16 Bin Deprem Oldu

Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde 10 Ağustos'ta meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından 74'ü 4 ve üzeri büyüklükte olmak üzere 16 bin 216 sarsıntı kaydedildi. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Simav Fay Zonu üzerinde 10 Ağustos'ta 6,1 büyüklüğünde deprem meydana gelen Sındırgı'da, sismik hareketlilik aralıksız devam ediyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, 10 Ağustos'taki ilk büyük depremin ardından bölgede 16 bin 216 sarsıntı kaydedildi. 27 Ekim'de 6,1 büyüklüğünde bir depremin daha gerçekleştiği ilçede, 10 Ağustos'tan bugüne kadar 4 ve üzeri büyüklükte 74 sarsıntı ölçüldü. Yüzlerce deprem 3 büyüklüğünün üzerinde ölçülürken, binlerce küçük ölçekli sarsıntı da hassas cihazlarla tespit edildi. Yapılan incelemelerde, bölgede hem tektonik hareketlere hem de magma sokulumlarına bağlı karmaşık bir sismik süreç yaşandığı değerlendiriliyor. Bu nedenle Sındırgı'daki depremler, hem derin hem de yüzeye yakın odaklarda meydana gelen hibrit özellikli sarsıntılar olarak nitelendiriliyor. İlk depremde yerin altında yaklaşık 15 kilometrelik, ikinci depremde ise benzer uzunlukta bir kırılma meydana geldiği, toplamda 30 kilometreyi bulan bir kırık hattı oluştuğu tespit edildi. Bu süreçte bazı bölgelerde 5 ila 10 santimetre arasında çökmeler meydana geldiği değerlendiriliyor. Öte yandan sarsıntıların merkez üssü Sındırgı ilçe merkezi ve çevre mahalleler olurken, depremler Balıkesir'in yanı sıra İstanbul başta olmak üzere Manisa, İzmir, Bursa, Kütahya, Çanakkale ve Yalova illerinde de hissedildi. Özellikle Ege Bölgesi'nin kuzey hattı ile Marmara kıyılarında yaşayanlar, gece saatlerinde meydana gelen sarsıntılar nedeniyle zaman zaman evlerinden dışarı çıktı.

55 Yılın En Sıcak Yaz Mevsimi Haber

55 Yılın En Sıcak Yaz Mevsimi

Bu yılın yaz mevsimi son 55 yılın en sıcak ikinci yazı olarak kayıtlara geçti. AA muhabirinin Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye'de uzun yıllar yaz (haziran, temmuz, ağustos) mevsimi ortalama sıcaklığı 24 derece belirlenirken, bu yaz ortalama sıcaklık 1,5 derece artarak 25,5 dereceyle mevsim normallerinin üzerinde ölçüldü. Bu yılın yaz mevsiminde ortalama sıcaklık, Trakya'nın ve Ege Bölgesi'nin hemen hemen geneli, Kocaeli, Gökçeada, Çanakkale, Bursa, Bilecik, Florya, Geyve, Burdur, Isparta, Beyşehir, Fethiye, Senirkent, Dinar, Eğirdir, Tefenni, Kozan, Elmalı, İslahiye, Kale-Demre, Çankırı, Eskişehir, Ereğli, Polatlı, Çiçekdağı, Kulu, Karapınar, Sivrihisar, Nallıhan, Beypazarı çevrelerinde mevsim normallerinin üzerine çıktı. Yurdun diğer yerlerinde yaz mevsiminde ortalama sıcaklık ise yaklaşık mevsim normallerinde olarak kayıtlara geçti. Haziran, temmuz ve ağustos aylarını kapsayan yaz mevsiminin ekstrem sıcaklıklarında, en düşük sıcaklık sıfırın altında 0,2 dereceyle Erzurum'da, en yüksek sıcaklık 50,5 dereceyle Şırnak'ın Silopi ilçesinde ölçüldü. 25 Temmuz'da Silopi'de ölçülen 50,5 derece, Türkiye'nin yeni maksimum sıcaklık rekoru oldu. Öte yandan, yaz mevsimindeki ekstrem minimum sıcaklıklar, uzun yıllık minimum ekstremlerin üzerinde gerçekleşti. Son 55 yılın (1971-2025) en sıcak yaz mevsimi 26,1 dereceyle 2024'te gerçekleşirken, bu yılın yaz mevsimi ise 25,5 dereceyle son 55 yılın en sıcak ikinci yaz mevsimi olarak kayıtlara geçti. Aylara göre sıcaklıklar 2025 yılı temmuz ayı 26,9 derece ile son 55 yılın en sıcak temmuz ayı olurken, haziran ve ağustos ayları ise son 55 yılın en sıcak 4'üncü haziran ve ağustos ayları olarak kayıtlara geçti. Bu yılın haziran ayı ortalama sıcaklığı 23 dereceyle 1991-2020 normallerinin 1,2 üzerinde, temmuz ayı ortalama sıcaklığı 26,9 dereceyle normallerinin 1,9 üzerinde ve ağustos ayı ortalama sıcaklığı 26,5 dereceyle normallerinin 1,4 derece üzerinde ölçüldü.

Baba ve Oğlundan Geleceğe Katkı Haber

Baba ve Oğlundan Geleceğe Katkı

Şanlıurfa'da yaşayan 83 yaşındaki Cuma ve 54 yaşındaki oğlu İzzet Aran, mahallelerinde çıkardıkları kırmızı ve killi topraktan geleneksel su küpü yapıyor. Haliliye ilçesine bağlı kırsal Kısas Mahallesi'nde yaşayan kerpiç ev ustası Cuma Aran, 15 yıl önce küçükken annesinden öğrendiği su küplerini hobi olarak yapmaya başladı. İzzet Aran da babasından küp yapımını öğrendi. Önceleri hobi olarak su küpü üreten baba ve oğul, gelen talepler üzerine ürünlerini Türkiye'nin farklı kentlerine ve Fransa'ya gönderdi. İlerleyen yaşına rağmen maharetli elleriyle çamuru sanata dönüştüren Cuma Aran, AA muhabirine, oğluyla mahallede çıkardıkları kırmızı ve killi toprağı atölyenin bulunduğu bahçeye taşıdıklarını, burada leğenlerin içerisinde suyla karıştırarak oluşturdukları çamuru bir gün beklettiklerini anlattı. Küplerin çatlamaması için çamura biraz saman karıştırdıklarını ifade eden Aran, ateşte pişirdikleri su küplerinin satışa hazır hale geldiğini belirtti. Yaptıkları küplerin yurt dışına kadar gittiğini anlatan Aran, "Ben bu köyde 14 yıl kerpiç evi ustalığı yaptım. 15 senedir küp yapıyorum. İstanbul, Manisa, Konya, İzmir ve Fransa'ya kadar gönderdik." dedi. Aran, geleneği yaşatmak için oğlunu yetiştirdiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Eskiden buzdolabı yoktu. Bu küpleri suyu soğutmak için yaparlardı. Her evde bir su küpü bulunurdu. Ben de bu geleneği yaşatmaya çalışıyorum. Bir işi severek yaptın mı çok kolay gelir. Ben yaşlandım. Hiç olmazsa öldükten sonra gözüm arkamda kalmasın diye oğlumu yetiştirdim." Bilim ve geleneksellik harmanladı İzzet Aran ise bir dönemin vazgeçilmezi olan su küplerini bilim ve gelenekselliği harmanlayarak yaptıklarını anlattı. Harran ve Gaziantep üniversitelerinden akademisyenlerle görüştüğünü dile getiren Aran, "Babam teknik boyutunu bilmiyordu. Biraz makale taradım ve hocalarımızın önerisi sonucu bu işin hamuru, çamuru, yapımı, pişirmesi ile ilgili iyi bir standart yakaladım. Şu anda üretmeye devam ediyoruz." ifadelerini kullandı. Küp yapımının zahmetli olduğunu ve emek istediğini, haftada 5 su küpü yapabildiklerini belirten Aran, şunları kaydetti: "Su küpleri, çamur ve kilin karışımından oluşan toprağın pişirilmiş hali doğal bir yalıtım oluşturduğu için dışarıda hava kaç derece olursa olsun içerisine koyduğunuz suyu aynı derecede standart olarak tutar. Ondan dolayı herkesin vazgeçilmezidir. Özellikle turizmcilerden yoğun talep var. Batıdan, İzmir ve İstanbul bölgesinden çok fazla sayıda etkileşim oluyor. Ege Bölgesi'nden gelip alanlar var. Onların bir kısmının yurt dışına kendi araçlarıyla götürdüklerini duyuyoruz. Onun dışında il dışında özellikle günümüzde insanlar peyzaj amaçlı bahçelerinde kullanıyor veya bu kültürün geçmişte izlerini taşıyan, bilen, değer veren insanlar da alıp evinin bir köşesinde hatıra olarak saklıyor. Önümüzdeki uzun süreçte bizim beklediğimiz bir pazar oluşursa bu işi büyüterek, düzenli ve sürekli üretmeyi planlıyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.