Uygulamalarımız appstore googleplay

#Cüneyt Arkın

gazeteci63.com - Cüneyt Arkın haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cüneyt Arkın haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Vefatının Üzerinden 27 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 27 Yıl Geçti

"Susuz Yaz", "Yılanların Öcü", "Devlerin Kavgası" ve "Acı Günler"in de aralarında olduğu çok sayıda önemli yapımda canlandırdığı karakterlerle izleyicinin gönlüne taht kuran Erol Taş, vefatının 27. yılında yad ediliyor. Nazife ve Hamza Taş çiftinin oğlu olan sanatçı, 28 Şubat 1926'da Erzurum'da dünyaya geldi. Usta oyuncu, ilkokulu bitirdikten sonra boksa ve sinemaya ilgi duymaya başladı. Babasının vefatının ardından annesiyle İstanbul'a taşınan Taş, ailesine yardım etmek amacıyla okuldan ayrılarak çalışmaya başladı. Erol Taş, boks sporunda, 1947'de İstanbul ve Türkiye ikinciliği kazandı. Vatani görevinin ardından Cankurtaran'da bir iplik fabrikasında çalışmaya başladı. Figüranlıkla Yeşilçam'a adımını attı Erol Taş ve arkadaşları, izledikleri bir film çekimine mahalledeki serserilerin musallat olması üzerine olaya müdahale etti. Olayın ardından, filmdeki kavga sahnesinde rol almak üzere teklif alan sanatçı, figüranlık ve küçük rollerle sinemada görünmeye başladı. Mümtaz Alpaslan'ın 1957'de çektiği "Acı Günler" filmiyle sinemaya profesyonel olarak giren sanatçı, Metin Erksan'ın 1958 yapımı "Dokuz Dağın Efesi" filmi ile "Peçeli Efe", "Dikenli Yollar", "Şoför Nebahat", "Köyde Bir Kız Sevdim", "Dişi Kurt" ve "Gecelerin Ötesi" filmlerinde de oynadı. Başarılı oyuncu, "Kızıl Maske"de müze müdürü, "Hakanların Savaşı"nda Kubilay Han, "Küçük Kovboy"da çiftlik kahyası, "Hudutların Kanunu" filminde "Ali Cello" rollerini oynadı. "Dertli Pınar", "Gecelerin Ötesi", "Duvarların Ötesi" ve "Sürgün" filmlerinde de rol alan Taş'ın, "Meksikalı general Ramon" rolünü üstlendiği "Maskeli Beşler" ve "Maskeli Beşler'in Dönüşü" filmleri yoğun ilgi gördü. Kötü karakterleri büyük bir başarıyla canlandıran sanatçının, başrolünü Türkan Şoray ile paylaştığı 1967 yapımı "Ana" filmi ile Süleyman Çavuş karakterini oynadığı 1992 yapımı "Sürgün" filmi, iyi adam karakterini canlandırdığı az sayıda yapım arasında yer aldı. Katıldığı festivallerden ödülle döndü "Mahpushane Çeşmesi", "Kanlı Kale", "Efenin İntikamı", "Eşkıya Kanı/Hakimo", "Konuşan Gözler" ve "Katırcı Yani Efenin Definesi" filmlerinde başrol oynayan Taş, birçok festivalden ödülle döndü. Sanatçı Taş, "Duvarların Ötesi", "İnce Cumali" ve "Diyet" filmleriyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 1965, 1968 ve 1975'te "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü" aldı, "Susuz Yaz" ile de festivallerde ödüle değer görüldü. Sinemanın yanı sıra kahvecilik de yapan Taş, Cankurtaran'daki kahvesinde verdiği bir röportajda, müşterilerine kuyumcu hassasiyetinde hizmet ettiğini belirterek, şunları söylemişti: "Her şeyden önce sinemacıyım, bir aktörüm ben, halkın sevdiği bir aktör. Bunun yanında ikinci işim şu kahvedir. Şu kahvede ayrıca insanlara hizmet ve hürmet ediyorum. Sinema seyircisi, Anadolu'dan tutun, bugün yurt dışındaki vatandaşlarımız dahi sinemayı seyredebiliyor. Fakat kahvede çok enteresan olaylar, enteresan müşteriler oluyor. Saat saat değişiyor." 600 filme imza attı Erol Taş'ın, 1965'te kaybettiği ilk eşi Hafize Hanım'dan Metin Tanju ile ikiz kızları Güler ve Gönül dünyaya geldi. Eşinin vefatının ardından evlendiği Elmas Hanım'dan Müjgan adını verdiği bir çocuğu daha olan sanatçı, çevresinde iyi kalbi ve merhametiyle tanınıyordu. Türk sinemasında figüran rolleriyle birlikte yaklaşık 50 yıla damga vuran ve 600'e yakın filmde rol alan sanatçı, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle "Devlet Sanatçısı" unvanının sahibi oldu. İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye kaldırılan Taş, 8 Kasım 1998'de vefat etti. Usta oyuncunun vefatının ardından, sanatçı Cüneyt Arkın, "Hep kötü adamı oynadı. Aslında öylesine saf bir bebekti ki dünyaya büyük bir cömertlik ve sevgiyle bakardı." derken, Hülya Koçyiğit ise "1964'teki ilk filmim `Susuz Yaz'da onunla oynadım. Bu kadar önemli bir aktörle oynamak beni heyecanlandırıyordu. Meksika Akapulco Film Festivali'nde büyük sükse yapmış ve film teklifi almıştı ama o ülkesinde çok mutluydu." ifadelerini kullanmıştı. Sinemanın yanı sıra televizyon dizilerinde de seyircinin beğenisini kazanan sanatçının rol aldığı yapımlardan bazıları şöyle: "'Hayat Kavgası', 'Devlerin Kavgası'nda', 'Seveceksen Yiğit Sev', 'Aslanların Dönüşü', 'Yedi Dağın Aslanı', 'İnce Cumali', 'Toprağın Teri', 'Aslan Bey', 'Öksüzler', 'Belalılar', 'Tatlı Nigar', 'Çayda Çıra', 'Susuz Yaz', 'Duvarların Ötesi', 'Acı Günler', 'Dokuz Dağın Efesi', 'Peçeli Efe', 'Şoför Nebahat', 'Gecelerin Ötesi', 'Kızıl Maske', 'Küçük Kovboy', 'Hakanların Savaşı', 'Mahpushane Çeşmesi', 'Kanlı Kale', 'Konuşan Gözler', 'Hudutların Kanunu', 'Dertli Pınar', 'Gecelerin Ötesi', 'Ana', 'Sürgün', 'Diyet'."

Vefatının Üzerinden 3 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 3 Yıl Geçti

"Gurbet Kuşları", "Şoför Nebahat ve Kızı", "Malkoçoğlu", "Köroğlu" ve "Osmanlı Kartalı"nın da aralarında bulunduğu 300'ü aşkın filmde rol alan usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın vefatının üzerinden 3 yıl geçti. Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır olan sanatçı, Nogay Türklerinden Hacı Yakup ile Halise Cüreklibatır çiftinin çocuğu olarak, 8 Eylül 1937'de Eskişehir'in Karaçay köyünde dünyaya geldi. Sırasıyla Necatibey İlkokulu, Eskişehir Ortaokulu ve Eskişehir Atatürk Lisesini bitiren sanatçı, 1962'de İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. Arkın'ın kaleme aldığı şiir ve hikaye denemeleri, üniversitede okuduğu yıllarda çeşitli dergilerde yayımlandı. Askerliğini Eskişehir'de yedek subay olarak yapan Arkın, vatani görevinin ardından bir dönem Adana ve civarında doktorluk yaptı. Sinemaya 1964'te adım attı Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı 1963 yapımı "Şafak Bekçileri" filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çekti. Aynı yıl Artist dergisinin yarışmasında birinci olan sanatçı, Halit Refiğ'in teklifi üzerine 1964'te "Gurbet Kuşları" adlı sinema filmiyle oyunculuğa başladı. Cüneyt Arkın, 2007'de 26. İstanbul Film Festivali'nin "Sinema Onur Ödülü"ne layık görüldü. İstanbul Kültür Sanat Vakfının internet sitesinde yer alan bir yazıya göre Halit Refiğ, Cüneyt Arkın hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle aktarmıştı: "Gurbet Kuşları'ndan sonra Cüneyt Arkın'a genellikle kadın seyirciye hitap eden, romantik genç aşık rolleri verildi. İtiraf etmeliyim ki, günün birinde onu önce Türkiye, sonra dünya çapında ünlendirecek 'Malkoçoğlu' ya da 'Dünyayı Kurtaran Adam' gibi kişilikler aklımın ucundan geçmemişti. O, Cüneyt Arkın'ı bizzat kendisi yaratmıştır ve dünya sinema tarihinde bir başka benzeri yoktur. Cüneyt Arkın, zaman zaman Alain Delon'a benzetilen yüz güzelliğiyle aşk filmlerinin ünlü bir yıldızı seviyesine ulaşmışken, İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde bir mevsim ücretsiz çalışıp atletik yeteneklerini geliştirmeye girişti. Atlı, kılıçlı, atlamalı zıplamalı macera filmlerindeki akrobatik gösterileri, onu dünya sinemasındaki bütün rakiplerinin ötesine taşıdı. Filmleri farklı isimlerle dünyanın dört bir yanında gösterilir hale geldi. İtalyanlar onun filmlerini George Arkin adıyla Güney Amerika'da pazarlarken, İran'da Fahrettin adıyla gönüllerde taht kurmuştu. Bu alandaki bütün başarısına rağmen Cüneyt Arkın kendisini sadece hareket gösterisine dayanan filmlerle sınırlamadı, ciddi toplumsal konuları işleyen filmlerde de rol aldı. Kendisi de filmler yönetti. Çok kimseler onun Türkiye'de kalmayı dünya yıldızı olmaya tercih etmesine akıl erdiremeyebilir. Ama o, öncelikle kendini Türkiye'nin güvenliğine ve esenliğine adayan 'Vatandaş Rıza'dır. 'Dünyayı Kurtaran Adam' ise işin şakası, neşemizi bulmak için bir vesiledir." Kendi tarzını oluşturdu Ülkü Erakalın'ın yönettiği 1964 yapımı "Gözleri Ömre Bedel" filminin finalindeki kavga sahnesi, sanatçının kariyerinde dönüm noktası oldu. Arkın, sinemadaki ilk 2 yılında 30 kadar filmde rol aldı. Bir süre duygusal-romantik jön karakterlerini canlandıran sanatçı, Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi. İstanbul'da binicilik ve karate eğitimlerinin yanı sıra Medrano Sirki'nde bir süre akrobasi eğitimi alan Arkın, öğrendiklerini "Malkoçoğlu" ve "Battalgazi" serilerinde beyaz perdeye aktardı ve Türk sinemasında daha önce örneği görülmeyen bir tarz geliştirdi. Usta sanatçı, 1964'te ilk evliliğini, kendisi gibi doktor, sınıf arkadaşı Güler Mocan ile yaptı. Çiftin kızları Filiz, 1966'da doğdu. Çift, 1968'de ayrıldı. Aynı yıl, Fahrettin Cüreklibatır olan isminin yerine Cüneyt Arkın sahne adını kullanmaya başladı. Cüneyt Arkın, 1969'da Betül Işıl ile nişanlandı. İkili 1970'te evlendi ancak 1971'de boşandı. Kısa süre sonra yeniden evlenen çiftin, Kaan ve Murat adını verdiği iki çocuğu oldu. Altın Portakal ve Altın Koza'nın sahibi oldu Sanatçı, 1969 yapımı "İnsanlar Yaşadıkça" filmiyle 6. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi. 4. Altın Koza Film Festivali jürisi, 1972'de "Baba" filmindeki rolüyle Yılmaz Güney'i "En iyi erkek oyuncu" seçti. Ancak jüri, siyasi baskılar sonucu, "Yaralı Kurt" filmindeki performansıyla ikinci olan Arkın'ı "En iyi erkek oyuncu" olarak belirledi. Jürinin kararına tepki gösteren Arkın, ödülü reddetti. Unutulmaz oyuncu Arkın, 1976'da "Mağlup Edilemeyenler" filmiyle 13. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülü, 36. Antalya Altın Portakal Festivali ve 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" aldı, 2013'te ise Kültür ve Turizm Bakanlığı "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne layık görüldü. Kısa sürede Yeşilçam'ın aranan başrol oyuncuları arasına giren sanatçı, romantik filmlerle başladığı sinema yaşantısını hareketli filmlerle sürdürdü. Kariyeri boyunca westernden komediye, maceradan toplumsal filmlere birçok farklı türde filmde oynadı. Özellikle 1978 yapımı "Maden" ve 1979 yapımı "Vatandaş Rıza" filmleri, sanatçının kariyerinde büyük öneme sahip oldu. Usta sanatçı, oyunculuğun yanı sıra televizyon programları hazırlayıp sundu, kısa bir süre dergi ve gazetelerde sağlıkla ilgili yazılar kaleme aldı. Türk milliyetçisi kimliğiyle bilinen sanatçı, bir dönem siyasetle ilgilendi. 20 Ekim 1991'deki genel seçimlerinde Anavatan Partisinden Eskişehir'de 4. sıradan milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. Bir dönem İşçi Partisi adına düzenlenen etkinliklere katıldı. Cüneyt Arkın, 28 Haziran 2022'de kalbinin durması nedeniyle İstanbul'da kaldırıldığı hastanede 85 yaşında yaşamını yitirdi. Oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik ve senaristlik yaptı Kariyeri boyunca 300'ü aşkın filmde rol alan Arkın, yönetmenlik ve senaristlik de yaptı. Son olarak 2014'te çekilen "Gulyabani" filminde rol alan sanatçının oynadığı filmlerden bazıları şöyle: "Aşk ve Kin", "Gözleri Ömre Bedel", "Hepimiz Kardeşiz", "Sokakların Kanunu", "Şoför Nebahat ve Kızı", "Gurbet Kuşları", "Kırık Hayatlar", "Dudaktan Kalbe", "Serseri Aşık", "İnatçı Gelin", "Horasan'ın Üç Atlısı", "Fakir Bir Kız Sevdim", "İntikam Uğruna", "Malkoçoğlu", "Göklerdeki Sevgili", "Cibali Karakolu", "Yüzbaşı Kemal," "Hacı Murat", "Namus Borcu", "Artık Sevmeyeceğim", "Köroğlu", "Yüzbaşının Kızı", "Vatan ve Namık Kemal", "Osmanlı Kartalı", "Melikşah", "Aşk Mabudesi", "Arım Balım Peteğim", "Selahattin Eyyubi", "Ferhat ile Şirin", "Yarım Kalan Saadet", "Yusuf ile Züleyha-Hazreti Yusuf", "Yumurcak Köprüaltı Çocuğu", "Vahşi Çiçek", "Her Şey Oğlum İçin", "Battal Gazi", "Malkoçoğlu Ölüm Fedaileri", "Severek Ayrılalım", "Nazlı ile Murat", "Çöl Kartalı", "Yaralı Kurt", "Kara Murat: Fatih'in Fedaisi", "Yumurcak Küçük Kovboy", "Çaresizler", "Acı Hayat", "Kara Murat Fatih'in Fermanı", "Oğul", "Dayı", "Kin", "Babalık", "Cemil", "Deli Yusuf", "Babacan", "Tek Başına", "Che Carambole Ragazzi", "Maden"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.